2018-19 UEFA Şampiyonlar Ligi D Grubu 2.Hafta Maçı
22:00
1 - 0
  • 4
    şampiyonlar ligi d grubu'ndaki 2. hafta mücadelemiz. ben biraz fc porto ile ilgili bir şeyler yazmak istedim.

    https://www.uefa.com/...h=2025083/index.html

    linke tıklayıp az aşağılara inerseniz, porto muhabiri porto'nun schalke maçındaki gibi 4-3-3 çıkacağını ve marega'nın da aboubakar'ın yokluğunda tek forvet olarak kullanılacağını söylemiş.

    porto'nun şimdiye dek oynadığı maçlara bakarsak conceição, aboubakar-marega veya aboubakar-andre pereira ikililerini 11'inde hep bulundurmuş. conceição evinde guimaraes'e kaybettikten sonra 11'inde 2 değişiklik yaptı:

    leite --> militao
    andre pereira --> marega

    schalke maçı dahil olmak üzere 4 maça da bu 2 oyuncu değişikliğiyle başladılar; 3 galibiyet 1 beraberlik.

    şimdi bu marega azmanı hem kanat hem forvet oynayabiliyor. o yüzden conceição deplasmanda şöyle; http://gss.gs/YP2.jpg evinde de şöyle; http://gss.gs/wb6.jpg maçlara çıkıyor*.

    mevkisini değiştirdiği tek oyuncu marega değil. otavio deplasmanda orta sahaya gelerek oyunu kuran oyuncuya dönüşüyor*.

    hazır oyun kurma demişken konuya girelim.

    telles.
    evet, bizim oğlan tek başına bir başlık oluşturacak seviyede bir topçu oldu artık sevgili renktaşlar. en etkili kanadı sol diyoruz ya porto'nun heh aynen öyle ama içerik olarak başka tehlikelere de yol açtığını söylemek yanlış olmaz. şimdi bu conceição bizim oğlanı, şu okları birbirine girdirdiğim taktik linklerinde gösterdiğim gibi tek başına sol kanada atmış. yani top stoperdeyken telles orada. topu almaya gelen brahimi oluyor genelde veya sağa maxi'ye dönüyorlar ya da deplasmandalarsa otavio stoperlerin önüne gelip topu alıyor. genellikle takımlarda brahimi ve telles'in yerleri değişmiş şekilde görürüz bunu. conceição diyor ki biz de böyle arkadaş*. işte yol açılan başka tehlike bu noktada brahimi oluyor ama kanattan değil. conceição yine diyor ki, madem elimde 80-90 metreyi oynayabilen ve kendine önlem aldıran telles var ben de o zaman brahimi'yi gezici yaparım. burada tabi şöyle bir durum da var sol kanattan geliyor tabi yine genelde brahimi ama maç içinde bir bakmışsınız sağda bir bakmışsınız aboubakar'ın yanında.
    tam da bu noktada aklımızda lan bu solda oynuyo bizim maicon da sağ stoper aha, aha gördün mü valla sıçtık tarzı düşünceler cirit atıyor olabilir. çok da doğru düşünüyoruz valla. fernando'nun, donk'un veya linnes'in bizim maicon'nun kademesine girmesi lazım. yine kademe olayına girmişken linnes'in veya nagatomo'nun bu maça özel maç sonunda linç yemesi muhtemel. eğer öyle olursa lütfen onlara kızmayalım arkadaşlar. iki kişiye bağlı bu olay: rodrigues ve diğer kanat oyuncusu. bu bizim kanatlar eğer beklerine yardıma gelmezse veya rodrigues'in lokomotiv moskova maçında yaptığı gibi 2. yarı desteği keserse çok ümitlenmemek lazım bu maçta. 90 dakika tetikte olmamız gereken bir maç bu. 1 dakika uyudun mu soldan brahimi o yapamadı mı sağdan maxi keser cezayı.

    kademe, kanatlar ve brahimi olayı bitti. şimdi duran toplardan attıkları gollere bakarsak; 4 gol atmışlar. biri uzaktan sergio oliveira'nın onu geçelim diğer üçü önemli. tabiki telles başrolde. bizim oğlan ortaları genelde penaltı noktasına kesiyor. ligde attıkları 3 gol de bu şekilde gelmiş. bir de gol olan frikiği var. penaltı noktasına kesmediği zaman da şöyle yapıyorlar:
    uzak direğe kesiyor, orada topu indiren arkadaş yine penaltı noktasına indiriyor. yine, yeni, yeniden penaltı noktası karşımıza bek bindirmelerinde ve kanatların çizgiye inmesinde karşımıza çıkıyor. telles, brahimi, maxi, marega ve otavio kanada indiğinde penaltı noktasına çıkarmaya çalışıyorlar genelde. o yüzden bu maçta kademeler çok önemli. kademe için de konsantrasyon çok önemli.

    bekleri savunma arkasına kaçırmayı çok seviyorlar. oradan da penaltı noktasına. pesseverler için çok tanıdık bir taktik(u: hiç sevmem böyle oynayanları hiç durduramam bu taktiği inşaallah bu akşam biz durdurabiliriz) :) peki nasıl kaçırıyorlar bekleri. aslında sadece maxi desek daha doğru çünkü diğer kanatta bek kanadını kaçırıyor genelde. telles brahimi'ye half-space'i çok güzel kullandırtıyor, brahimi de çok iyi kullanıyor*. diğer kanatta bu işler otavio ve sağ orta sahada kim oynuyorsa onun üzerinden yürüyor ancak genelde otavio diyebiliriz.

    bir de taç meselesi var. şöyle bir taktikleri var:

    http://gss.gs/B19.jpg

    maxi veya telles taç kullanırken uzun atacak gibi yapıp rakip oyuncuları ceza sahasına yığıyorlar ve o sırada yanlarına bir takım arkadaşları yaklaşıyor. topu ona atıyorlar ve tacın uzun atılacağını düşünen rakip takımdan kimse topu alan oyuncunun yanında olmayınca bildiğiniz duran top şansı yaratıyorlar. bunu 2-3 kez denedikleri oldu ancak genelde harbiden uzun atıyorlar.

    stoperleri felipe ve militao. ikisi de iki ayağını kullanabiliyor. en azından pas verebilecek kalitede. felipe'nin ayağı o kadar iyi değil. maçta bir ıska yapsa şaşırmamanız gerekir. militao'nun ayağı ona nazaran daha iyi. bu tandemde hızlı olan taraf da militao. ben taktik linkinde militao'yu sağ stoper yazdım ancak sol stoper oynuyor. bu bizim için daha iyi çünkü sağ stoper oynasa gary'ye yetişebileceği bir hıza sahip. belki conceição sağda başlatır bu maç için.

    stoperler demişken, militao felipe'ye göre daha hızlı demiştik belki bunun sonucu belki de telles'in geri dönüşlerde maxi'ye göre daha az sıkıntı yaşamasından, felipe ve maxi'nin arasına veya arkasına yerden havadan fark etmez atılan her top tehlike yaratıyor. gary'e uygun toplar atıldığında bu akşamın yıldızı yine o olabilir. bu zaten takımlar için genel bir sorun: bek-stoper arasına atılan toplar. yıkamayacağı takım yoktur herhalde. bunun için de bize bir pasör lazım. selçuk bunları yapabilir gibi ama daha hiç 11 çıkmamış ve son 3-4 yılı kötü geçirmiş bir oyuncuyla porto deplasmanına çıkmak sıkıntılı bir durum ama fatih terim bu belli olmaz. zaten maçta da oynayacağı neredeyse kesin olan belhanda bu işleri yapabilir mi bilinmez ama ben belhanda'dan umudumu kestim*. ben aslında forvet arkası olarak sene başında da yazmıştım feghouli'yi düşünüyorum.
    şimdi geçen maçta eleştirildi ama adam ilk kez 11 çıktı yani muhteşem bir performans beklemek anlamsızdı ki ben beklentimi ona göre ayarladım ve beğendim. adam hala ince paslar atabiliyor. bize o ince paslar lazım. kanat oynayabilecek o eski süratine çıkamayacak gibi durduğu için ve bence zeki de olduğu için donk-fernando önünde o oynamalı bu akşam. çünkü bu maçta top çok değerli.

    belhanda da demişken, bu porto rakip takım çıkarken pas hatası yaparsa affetmiyor. gary gibi harcamıyorlar yani. bitiriyorlar. bu belhanda abimiz de bildiğimiz gibi çok kritik noktalarda pas hatası yapabiliyor. o yüzden korkuyorum.

    bir de maxi pereira hava toplarında çok kötü. orada gary var zaten ne işimize yarar diyebiliriz ama eğer eren oynarsa autlarda takımı sola yatırmalıyız.

    son maçta aboubakar sakatlandıktan sonra porto oyunu rakip sahaya yıkmakta epey zorlandı. maçı da kaleci hatasıyla* aldılar yoksa beraber bitme ihtimali yüksekti. abou'nun yerine giren tiquino zaten şampiyonlar ligi listesinde yok. aboubakar'ın yerini marega doldurabilir ama bitiricilik bakımından marega daha kötü diyebiliriz.

    jesus corona.
    conceição bu adamı kesinlikle oyuna alıyor renktaşlar. hatta 64. dakikayı bi ayrı seviyor. ilk başta porto muhabirinin kadro tahminini yazmıştım, orada marega tek forvet diyordu bunun iki anlamı var demektir: orta sahaları herrera-oliveira-otavio dan oluşup sağda corona'yı göreceğiz ya da danilo-herrera-oliveira yı orta sahada oynatıp otavio'yu sağa atacak. ikinci üçlü güçlü bir üçlü. n'diaye'siz orta saha üçlümüzü her türlü döverler. bakalım conceição ne yapacak ama dediğim gibi allah korusun ölmezse bu akşam sahada kesin göreceğiz.

    toplarsak; duran toplara dikkat etmeli, kanatlarımız beklerimize yardım etmeli, stoperlerin kademelerine girmeli*, yarı sahamızda gereksiz fauller yapmamalı, hücuma çıkarken top kaybı kesinlikle yapmamalı*, özellikle maxi-felipe arasına havadan yerden fark etmez toplar göndermeli ve konsantrasyonumuzu hiç kaybetmemeliyiz.

    allah yardımcımız olsun.

    edit: link düzeltildi.
    edit1: düzeltilmemiş.
    edit2: düzeltemedim.
    edit3: sonunda düzeltebildim.
  • 7
    yenilginin hayırlısı olur mu?
    mağlubiyet, hezimet, bozgun, kaybetme ile eş anlamlı bir kelimedir yenilgi...
    kazananın haklı olduğu dünyada, adı üstünde "yenilgi" hiç de sevimli bir kelime değildir.
    hoş da karşılanmaz... kaybedene hesap sorulur... dosttan uzak olsun, düşmana yakın dursun denir...
    türkiye'de kendi taraftarının az olduğu deplasmanlarda kaybetmiş galatasaray taraftarı için portekiz'de dragao stadyumunda oynanacak olan porto karşılaşması öncesi "bir puana razı mısınız?" diye sorulsa, 10 kişiden 9u "allah bereket versin" derdi...
    bir kişi hariç: galatasaray her zaman kazanmaya oynar diyen ve galatasaray varsa, umut vardır sözünü kendisine şiar edinmiş fatih terim...

    eren sakatmış, n'diaye cezalıymış, o yokmuş, bu yokmuş demeden öyle bir hazırlamış ki imparator takımını deplasmandaki karşılaşmaya, galatasaray sanki ali sami yen'de oynar gibi "saldırarak" başladı şampiyonlar ligi d grubundaki ikinci maçına. nasıl saldırmasınlar ki? tribünlerde yılların eskitemediği simalar işi gücü bırakmış, deplase olmuşlardı portekize ve hakemin ilk düdüğü ile birlikte inliyordu dragao, dinliyordu portolular "cim bom bomun sen çok yaşa, canım feda olsun sana" tezahüratını... daha ikinci dakikada sinan'ın casillas'ı yoklaması, maçın gidişatı hakkında ip ucu veriyordu aslında, kolay bir maç olmayacaktı porto hocası conceicao için, öyle de oldu, ceketi daha ilk yarıda attı bir kenara... ev sahibi istediği oyunu oynayamıyordu çünkü galatasaray rakip sahada sinan, onyekuru ve rodrigues ile baskı kuruyor, orta alanda da donk, belhanda ve fernando da boşlukları kapatıyordu. kısaca iyi oynuyordu galatasaray ve sonu golle bitse fifa puşkaş ödülüne aday olabilecek bir pozisyonda savunma bekleri arasındaki paslaşmadan sonra topu alan fernando, meşin yuvarlağı linnes'e aktardı, norveçli'nin akıl dolu bir dokunuşla onyekuru'yu sağ kanatta kaçırması sonrası nijerya'lının ortasında sinan da harika vurdu ama porto savunması "şanslıydı"... duran toplarda da serdar ve maicon'u ileri çıkararak galatasaray gol arıyordu da, top bir türlü casillas'ın koruduğu kalenin fileleri ile buluşmuyordu. ev sahibi hiç mi yoktu maçta? ya da muslera'ya hiç mi iş düşmedi? özellikle sol kanatta corona'nın geliştirdiği atakların birinde brahmi'nin volesini muslera harika çıkartırken, 34'te de de maicon son anda araya girerek tehlikeyi önlüyordu.

    ama maçın yıldızı muslera değil de kendi taraftarı önünde oynayan casillas olacaktı... belhandacıların çok sevdiği "asistin asistini" yapan belhanda ceza sahası içinde topu garry'e yolladı, onun da şık pasıyla nagatomo ispanyol kaleci ile karşı karşıya kalıp "buda'ya sığınıp" vurdu ama casillas tecrübeliydi...
    olmadı...
    altmış saniye sonra donk her maç bir defa yaptığı gibi hagileşti, onyekuru'yu savunma arkasına kaçırdı, bu kez henry "yaradana sığındı" ve abandı...
    yine olmadı...
    portekizliler o kadar şaşırmışlardı ki, serbest atış organizasyonunda "elleri ayaklarına dolaştı" ve kendi yarı sahasında kaptığı topla sinan, tusubasa misali gitti, gitti, gitti, rodrigues bir türlü kendini gösteremeyince ceza sahasına girer girmez vurmayı seçti de, bu kez casillas "şapkasız wakabayashi" gibiydi, yine kurtardı...

    soyunma odasına taraftarın "seni sevmeyen ölsün" tezahüratı altında verilen görevi yapmanın rahatlığı ile gidip, ikinci 45 dakikaya da aynı rahatlık ve öz güvenle dönünce galatasaray'lı topçular, daha oyuna ısınamadan marega kornerden alex telles'in yaptığı ortaya kafayı vuruyordu... ilk devre golleri kaçırdıkça "atamayana atarlar kuralı" başa gelmesin diye içten içe dua etsem de, başa gelenden kaçış yokmuş, muslera filelerden topu çıkarıyordu gözlerimi açtığımda... golden sonra kırılacak mıydı galatasaray? trabzon'da ve akhisar'da olduğu gibi rakip farka gidecek miydi?
    hayır...
    10-15 dakikalık bir toparlanma sonrası sarı-kırmızılar yine kaldıkları yerden devam ettiler porto kalesini "dövmeye"... sinan ve rodrigues'in paslaşmaları sonrası garry penaltı noktası üzerinden köşedeki örümcek ağlarını temizlemeyi düşünde ayak içi plase ile...
    bir kez daha olmadı...
    üç dakika sonrasında belhanda'nın yerine oyuna giren feghouli'nin ortasında sinan bu kez uçarak kafayı vurdu...
    lanet olsun, yine olmadı...
    orta alandaki pozisyonları iyi süzen maçın hakemi michael oliver'in, pozisyon ceza sahasında olunca gözüne perde indi ve serdar aziz'in çekilmesine devam kararı verdi. var uygulaması olsa penaltı çalınmaması için herhangi bir neden yoktu da geçen sene real madrid-juventus maçında son dakika ev sahibi lehine çaldığı penaltının etkisini üzerinden atamamış belli ki ingiliz hakem...

    beraberliğin üzeceği maçtan, mağlup ayrılmak kahretti biz taraftarları da, böyle arzulu oyun gelecek için bünyeyi umutla doldurdu. deplasman fobisi filan hikayeymiş, "kazanacağım" dedikten sonra bırak anadolu'yu, avrupa'nın bir ucunda bile saha rakiplere dar edilebiliyormuş.
    evet, çarşamba gecesi porto şanslıydı, "yırttı" ama ruslar ve almanlar bu kadar kısmetli olacak mı?
    izleyip, göreceğiz...

    "hayırlı mağlubiyet"in ardından belhanda porto forması giymiş, "pişmiş kelle" misali sırıtırken beynimi kemiren iki soru vardı?
    acaba beşiktaş'ın geçen sene düştüğü tuzağa düşüp, şampiyonlar ligini "hedef" yapıp, ligi "boşverecek miyiz?" cumartesi geceki antalya maçı bunun cevabını verecek...
    ikincisi de lokomotiv ya da schalke deplasmanında bu geceki oyunun özgüven dozajını fazla kaçırıp, ayağı yere sağlam basmadan sahaya çıkıp, başımıza bir hezimet gelecek mi? onu da zaman gösterecek...

    kaynak ve maç fotoğrafları için link:
    https://ultrasmovement.blogspot.com/...o1-0galatasaray.html
App Store'dan indirin Google Play'den alın