• 715
    sakin kafayla üzerine yazmak istediğim hezimete uğradığımız maç.

    geçen sene evimizde kaybettiğimiz fenerbahçe maçında olduğu gibi bu maçtan sonra da sosyal medyadan ve spor yorumcularından uzak durarak ruh sağlığımı korumaya çalıştım. kendi çektiğim acı yeterken bir de yangına, dalga geçilmeye, analizlere katlanamazdım. tarihimizde çok fazla vardır hezimet ama bu söylediğim iki maç da yenilginin değil rahat bir galibiyetin beklendiği maçlardı.

    aslında maçtan önce yapılan ortak basın toplantısı canımı sıkmış, beni oldukça rahatsız etmişti. geçen seneyi rekor puanla şampiyon tamamlamış takım korunmuş ve milli takım görevinde olanlar hariç tam kadro kamp dönemi geçirmişken basın toplantısı öncesi hocamız açıklamasında kupanın önemli olduğunu kazanmak için geldiğimizi ancak bu maçın çok bir gösterge olmayacağını söylemişti. bu maçın gösterge olmamasının altını çizmek ancak kaybedilen bir maç sonrası yorumu olabilirdi. okan hoca zaten bir kaç hafta öncesinde de maçın oynanacağı stat nedeniyle keyifli bir maç olmayacağının altını çizmişti. sanki okan hoca mağlubiyeti çok önceden görmüş de o sebeple öyle konuşuyor gibiydi.

    bir çoğumuz hocaları tercihleri sebebiyle eleştiriyor, yazımın devamında ben de bir takım eleştirilerde bulunacağım ama futbol bilgisi bir yana futbolcularla hemen hemen her günü birlikte geçen hocanın verdiği kararlar daha fazla veriye dayanıyor. okan hocanın maç öncesi açıklamaları da bu sebeple taraftar beklentisinden ayrışmış olabilir. fatih hoca döneminden kalan ve okan hocayla devam eden bir gelenek var takımda. kamp dönemi yapılan fiziksel yükleme takımın tüm seneyi çıkarmasına hatta sene sonu daha iyi performans vermesine neden olurken sene başında da ecel terleri döktürüyor. bu bir tercih meselesi aslında. lige iyi bir başlangıç da tercih edilerek o yönde antrenman planlanabilir ama ulaştığımız başarılar düşünülünce daha fazla sonuç veren yöntemi kullandığımızı düşünüyorum.

    son hazırlık maçımızda parma karşısında oynadığımız oyunu lakaytlık olarak değerlendirmiştim ama beşiktaş maçıyla birlikte anladığım o ki başka sıkıntılar mevcut. nelsson'un maçın ilk dakikasında yaptığı hatada da maçın son anlarında gördüğü kırmızı kartta da bir problemin var olduğu belli oluyordu. köhn koşarken düşüyor, icardi top nerede olursa olsun kadrajda görünmüyordu. ziyech gibi bir teknik futbolcu pasın yönünü ve şiddetini ayarlayamıyordu. saydığım isimler kadar olmasa da torreira ve mertens de alıştırdıkları performansın çok uzağındalardı. bu takım 4 5 ay önce takır takır futbol oynarken bu kadar kısa sürede bu hale gelemez. ancak iki nedeni olabilir; doymuşluk, aidiyet eksikliği, takım içi huzursuzluk, hocaya güvenin bitmesi gibi mental sıkıntılar ya da antremanın yoğun yapılması veya yeterince yapılmaması gibi durumların neden olduğu fiziki sıkıntılar. problemin mental sıkıntılardan kaynaklanması durumunda hepimize geçmiş olsun bu sene kurduğumuz hayallerin gerçekleşme ihtimali yok demektir. ikinci ihtimalde ise özellikle şampiyonlar ligi elemesinde ve ligin ilk maçlarında biraz şansa, gayrete ihtiyacımız var demektir.

    ben problemin antrenman yöntemi nedeniyle fiziki olduğunu düşünüyorum ve öyle olduğuna inanmak istiyorum. bu noktada hocama eleştirilerimi maç tercihleri nedeniyle yapacağım. parma maçı bu maç için iyi bir göstergeydi aslında. orada da icardi ortalarda görünmüyor, ziyech pasın şiddetini dahi ayarlayamıyordu. bunu ben görürken hocanın ıskalaması mümkün değil. saydığım nedenlerle bu maça forvette bats, kanatlarda kerem ve barış ile başlanabilirdi. öyle inanıyorum ki iki sene önceki okan hoca böyle bir karar alırdı. çünkü iki sene önceki okan hoca daha aç, daha pragmatist, daha cesurdu. kaybetmeye daha az tahammülü vardı. ilk senesinde kimsenin aklında yokken ortasahada berkan, forvette barış ile derbi maçına çıkar, icardiyi kulübeye oturturdu. hadi geçen sene icardi'nin arkasında bekleyen vinicius olduğundan zoraki her maça çıkarıldı, şimdi arkasında bats varken aynı senaryo gerçekleşirse bu kadar maliyete neden katlanıyoruz sorusu gelir akıllara. hoca tercihini yaptı maç başladı, talihsiz bir hatayla geri düştük. maçta iyi değildik ama rakibimizde uçup kaçmıyordu. devre arasından iki değişiklikle döndük. çıkan oyuncuların icardi, ziyech olmasını beklerken görece daha iyi olan kerem ve mertens olması bizi daha geri düşüren hamle oldu. sonrası zaten kaos. fatih hocamın son döneminde sevmediğim iki alışkanlığı vardı; birincisi işler ters gittiğinde defans oyuncusunu forvete göndermesi, ikincisi ortasahayı boşaltıp hücum oyuncularını doldurması. malesef ikincisi okan hocamda da mevcut. çoğu zaman sonuç alamadığı ve işleri daha da berbat eden bu alışkanlığından vazgeçmiyor. ligde de avrupa'da bu sebeple yaşadığımız hüsranlar oldukça fazla. küçük takımlarda bu önemsiz olabilir ama galatasaray gibi bir camiada bunu sürekli yapamazsınız. yaparsanız hem kupayı rakibinize verirsiniz hem de unutamayacağınız bir rezalet yaşarsınız.

    yaşanılan rezalete rağmen yangına gerek olduğunu düşünmüyorum. hatta okan hocanın yönetime idare ederim dediği konularda bu hezimet sonrası strateji değişikliği olursa hayırlı mağlubiyete dahi dönüşebilir. haftasonu lig başlıyor evimizde ve takımın taraftarına en çok ihtiyaç duyduğu dönemlerdeyiz. yangını bırakıp, hocaya veya oyuncuların herhangi birine onları demotive edecek şeylerin yapılmamasına özen göstererek gerekirse sıkıcı galibiyetler için taraftarlığımızı yapalım.

    hayırlara vesile olmasını dilediğim hezimet.
  • 717
    okan buruk'tan futbolculara hemen herkes majör hata yapma hakkını bu maçta kullandı. bazen bir maç biri majör hata yapar, diğer maç başka biri. biz takım olarak hepsini bir maçta kullandık. yani bundan sonra herkes uyanmış olmalı. insanı bir tokat kendine getirmeli, fazlasına ihtiyaç yok. yönetimden futbolcusuna kimse de kendini bu işten sıyırmaya kalkmasın. bu tip rezaletler, hatalar zincirinin ürünüdür. ihaleyi bir ya da birkaç kişiye bırakamazsınız. takımsanız başarıda da başarısızlıkta da herkes sorumludur.
    bu kadar top kaybı, bu kadar hatalı tercih inanılır gibi değil. herkesin aklını başına alıp bu sarsılmayı avantaja çevirerek kükremesi, kendine gelmesi gerekiyor. kimse hatalı aramasın, herkes kendine baksın.
  • 718
    maçın hezimet noktasına gelmesinin bir çok sebebi var; motivasyon eksikliği, yükleme dönemi, önemli oyuncuların şampiyona sebebiyle yorgun olması, yetişmeyen transferler ve aslında maçı sıkıntılı hale getiren okan hocanın orta sahayı yine anlamsız şekilde boşaltması. maçın hikayesi 5 olacak şekilde gelişmiyordu ki beşiktaş’ın geride büyük problemleri mevcut. zaten sezon başladıktan sonra bunları görecek herkes.

    bu noktada eleştiri dozunu ayarında tutmak çok önemli. okan hocanın bu maçı dert etmeyeceğini sanıyorsanız, iki senedir hocayı tanıyamamışsınız demektir.
  • 719
    teknik heyetin komple akıl tutulması yaşadığı maç. yani başka bir açıklama bulamıyorum.

    öyle bir maç oynadık ki sonrasında çekilecek zulmü şöyle anlatayım:

    bu bjklilerin 1 ay falan salıncak kuş sinek böcek muhabbetine maruz kalacaz.
    diğer beceriksizlerin de “ görüsünüz mü abi gerçek şampiyon bizjdjddndnd” “ekşi dönemi bitince puan bile alamıydndndn” gibi saçma sapan cümlelerine katlanacağız. onlar cevap da dinlemiyor zaten.

    diğer çocuk (bkz: gariel sara) gelmiş. uçaktan inmiş üzerinde galatasaray forması bile var. ama öyle saçma sapan bir zamana getirmişler ki kimsede derman kalmamış. tarihin en yüksek bonservisli oyuncusu karşılanamamış bile.

    okan hoca, ilk defa dengeyi kaçırmış. oyuncusunu medyanın önünde tartışır olmuş. çok değil 3 hafta önce “ mevcut kanatlar fazlasıyla yeterli oğuz aydından bu yüzden vazgeçtik” demişken, geçen hafta da “ ziyech ve daha artık takımın ne oynadığını anlamaya başladı” demişken ne olduğunu anlayamadığımız şekilde buhar oldu. tam doğru tabir bu aslında. bu maçta ve hatta maç öncesinde bütün teknik heyet tamamen “buhar” oldu. bir tane doğru hamlesi hareketi yok maalesef.

    yönetime artık bir şey diyemiyorum. zaten herkes vura vura paçavraya döndürdü. onlar temmuz başı erimiş gitmişti zaten. bu maçla birlikte kendilerinin “yok hükmünde” kararını şöyle kalın çizgiyle çizdiler.

    şu ortamda olan taraftara oldu. kaybetmek değil de umutların yıkılması çok kötü. 2 sene şampiyon olmuş, kadrosunu oturtmuş takım, resmen kollarımızın arasında can verdi. hepimiz biliyoruz ki galatasaray böyle kaosları dibe giderek yaşar sonra da küllerinden doğar. şimdi maalesef o dibe gidişin başlangıcındayız.

    bırakın zorluklara tahammül etmeyi kendi şahsi ikbalini galatasaray’ın önüne koyup bunu bir de “galatsarayda eleştirmek bir kültürdür” kamuflesine sokanlar, takımın kulübün sırtından geçinmeye çalışanlar ve galatasaray başarısız olsun diye içerden çalışanlar hepinize teşekkürler. sanırım başarılı olmaya başladınız.
  • 720
    berkan tercihi hatalıydı. hocanın kararı diyerek saygı duyabiliriz.
    1-0 sonrası berkan ihtiyaç fazlası durumuna düşmüşken takım o kadar kötüydü ki en iyi oynayalardan biri berkan'dı.
    hoca ilk yarı bitmeden takıma dokunmalıydı.
    devre arası iki değişiklik doğru ama yanlış isimler çıktı. kerem kötü olsa da derbinin kıymetinin farkındaydı. ziyech hazırlık maçı oynar gibiydi.
    takımın hücumda aklı başında hareket eden tek oyuncusu mertens'in çıkmaması gerekirdi. çıktıysa da maç henüz 1-0 ve koca 45 dakika varken çift forvete dönmek korkunç bir hataydı.
    yunus böyle maçlarda ve durum kötü giderken oyuna alınacak bir isim değil.

    bu mac özelinde say say bitmez okan hocanın hatalarını. bu sezon için benzer hatalar yapılmaması lazım.
  • 721
    nelsson'un hatası ile maça resmen 1-0 geride başlamamıza rağmen aslında ilk yarıda çok da kötü bir görüntü vermedik. hatta hücumda ve set oyunlarında gayet iyiydik bile diyebilirim. fakat 2 golde de ofsayt olması bizim şanssızlığımızdı, çünkü maçın 30. saniyesinde geri düşmemize rağmen devre bitmeden öne geçmiş olsak, motivasyon ve özgüven olarak da bambaşka seviyeye gelebilirdik.

    maçı bence geri dönülmesi zor yere götüren hamle mertens ve kerem'in çıkması ve ziyech'in oyunda kalması oldu. ilk yarıda sette kerem'i 2 kere ara paslarıyla beslemeye çalışan mertens'ti. çok fazla top kaybı yapan, defansta bile çalım denerken topu kaybeden ziyech, ilk çıkması gereken oyuncuydu. okan hocam sanırım uzaktan şut tehdidi ve her an gol atabilme şansından ötürü ziyech'i oyunda tutmayı tercih etti ama burada muhasebe yapınca çok da zor bir karar gelmiyor bana.

    nitekim önce berkan'ın svensson'u boş bırakması ile yenilen 2. gol, sonrasında da takımın oyundan tamamen kopması nedeni ile hezimet gibi bir skor aldık. maçın bitiminde hemen gidip uyudum ve ertesi gün bu skoru ve geceyi hafızamdan silmek için uğraştım.

    velhasıl ucunda kupa olan bir maçta, galatasaray gibi oynamadığımız bir maç geçirdik.
    o yüzden okan hoca ve takım başta olmak üzere bütün camia silkelenip kendine gelmeli, ancak bu şekilde kazanım çıkarabiliriz bu yenilgiden.
  • 725
    maç öncesi ite köpeğe maskara olmayalım temennisinde bulunmuştum. keşke hiç ağzımı açmasaydım.
    maçı üçe bölmek gerekir. birinci dakika gol, ilk yarı komple oyunu süpüren galatasaray ve ikinci yarı hoca hatasıyla farka giden maç.
    oyun içi bireysel hatalar sana maç kaybettirir ancak hoca büyük hata yaparsa işte onun dönüşleri çok zor olur.
    bu ligde en çok çekindiğim adam gedson fernandes. bir de bizim maçlara özel eforla çıkıyor. bizim de yumuşak karnımız orta saha olunca adam şova kalkıyor.
    nitekim de öyle oldu. ilk yarı diş geçiremese bile hocanın gereksiz 442 dizilişi ve orta saha kırılganlığını durduramaması bize büyük bir ders oldu. bize oldu da takıma ve hocaya oldu mu?
    maçta hiç olmayan ziyech ve formsuz icardi ile kerem'i oyundan alıp barış zaha batşu olarak bir ön alana geçsek daha diri kalacaktık. kerem d. ve berkan değişikliğine de gerek kalmayacaktı. yine geçiş yemeden devam edecektik. ancak biz orta saha oyuncularına düşmanmış gibi davranıp hepsini oyundan aldık. atıyorum bu maça hadi ziyech ve kerem'i çıkarmadan devam edeceğiz desek onun yerine berkan'ı oyundan alıp kaan'ı en konforda hissettiği yere atsak barış'ı da sağ beke koysak acaba neler izlerdik. zaten barış beke geçince bek gibi oynamıyor. ziyech'i içeri ittirip kendisi kanat oluyor. yani o kadar öldük bittik değil. ancak eksiklerimiz bariz belli.
    işte aslında en başından bu maç bana göre ne hocaya ne de oyunculara yazar. zaten en az 6 aydır eksiklerimiz belli.
    bu eksikleri gidermek için yönetim ne yaptı? 2 tane dinamik adamı koca 6 ay kadroya katamadı.
    hala aynı kadro ile mücadele etmeye çalışıyoruz. bu kadro eskidi, bu kadro yaşlandı, bu kadro ağır maçlar çıkardı.
    takımın ana oyuncuları milli takımlara gitti ve 2 hafta tatil yapmadan geri geldiler. bu yıpranmışlığı üzerlerinden alabilecek olan oyuncular da oyun formatımıza uyumsuz.
    ya sistem değişir, ya oyuncular ya da toptan herkesin başı yanar. perşembenin gelişi çarşambadan belli olur.
    ben ümitsiz değilim, hocama güvenim tam, takımın iskeletine güvenim tam.
    bu maç sinir stres olarak bizi gerse de hayırlı şeylere gebe olur umarım.
    bu arada bjk'nin böyle fiyakalı skor aldığı yanılgısı inşallah onları bu kadro ile lige sokar.
  • 726
    yolun başındaki kazadır. bence çok iyi oldu. çok güzel bir ders oldu bize. başkanından hocasına nelsson'una, torreira'sına, ziyech'ine, barış alper'ine, kerem'ine, icardi'sine kadar şımarmanın, kendini dev aynasında görmenin ne olduğunu görmüş olduk.

    bundan sonra yapılacaklar basit herkes aynanın karşısına geçecek ve oluyor? diye kendine soracak.
    açıkçası bu kötü oyun bir çok şekilde anlatılabilir ama bunun sezon başında olması çok iyi oldu.

    son iki sezondur okan buruk yönetimindeki galatasaray'ın 2 maç üst üste kaybettiğine şahit olmadık. düşünce çok çabuk kalkıp bambaşka bir görüntü sergileyebiliyoruz.

    son olarak icardi'ye değinmek istiyorum. geçen sezon sakat sakat oynarken bile bu kadar kötü, bu kadar etkisiz değildi. maç sonrası seremoniye çıkmaması saygısızlık olarak nitelendirilebilir ama icardi'nin yapısı bu. genelde kötü oynadığında herkesle iletişimi kesiyor. bunu görmüştük. açıkçası bu benim beğendiğim bir özellik.
  • 727
    bizim oyuncuları tatil kafasından döndürmüş maç olmuştur. maçın taktiksel durumu bile futboldaki mücadeleden ve konsantrasyondan önemli değil. bunu bir kez daha gördük, bir kez daha yaşadık. iyi ki bunu ağustos'un başında yaşadık. iyi ki bunu herhangi bir lig maçında ya da şampiyonlar ligi elemesinde yaşamadık. sonucun vehameti bir şeyleri sorgulatıyor. yoksa yemişim süper kupasını, herhangi bir lig maçından önemli değil bu maç.

    bizim takımı 2 sezondur ligde uğradığı haksızlıklar kamçılıyor. bilsinler isterim. birileri diyor ki haramilerin düzeni yıkılmışmış, birileri diyor ki bu takım balonmuş, dağılacakmış. birileri diyor ki bu takım son 2 sezon haksızca şampiyon olmuş. insanoğlu bu, düşer de kalkar da. bizim düşene bir tekme atma huyumuz yok. bazı taraftarlarımız ise maalesef o kızgınlıkla kazıklar, idam sehpaları hazırlayıp o işlere girişti. ama durun sakin olun. ben bu takımı biraz tanıyorsam buna reaksiyon vereceğiz. okan hocam sen de taktik defterini aç istersen. bizi de rakiplerini de şaşırtmalısın. sezonu öyle bir açtık ki birileri aslanı öldürdük zannediyor. aslanın yaralı olduğunu ama bu haliyle daha tehlikeli olduğunu gösterme zamanı.

    ey galatasaray futbol takımı. sizi sevenleri üzdünüz. ama olan oldu artık. herkes işine bakacak. bu cendereden hep birlikte bir daha çıkacağız.
App Store'dan indirin Google Play'den alın