• 76
    bu hoca için son yazımdır. hocalığını artık bıraktık, insan bu kadarmı geri zekalı olur. incecik takım elbiseyle bu soğukta kulubede titriyor. onu gören futbolcu titriyor, furbolcuyu gören taraftar sara nöbeti geçiriyor. dünyanın en iyi ya da en kötü hocasını getirsen bir takımı bu kadar kötü oynatamazsın.

    taraftar eski günleri arıyor, 2000 li senelerden çok daha iyi takıma sahip çıkıyor, ama takım bu görüntüsüyle 1950li yılların takımı gibi. servet işte bu çocuklar, sırtında dinamit fıçısıyla top oynadı 1.5 senedir. ben bu hareketi aslında her maç bekliyorum da servet beni devamlı şaşırtıyordu. nasıl olurda bu kalitedeki kazma kazmalık yapmadan maçı bitirebiliyordu. götüyle top oynayan futbolcumuz dünyada tek. solda bu kez volkan var, tamam kötü futbolcusunda niye salaksın kardeşim. ofsayt olmuş, tac atıyorsun. orta yapamazsın kabiliyetin yok iki metreyedem mi pas atamazsın.

    takım 0-0 a şartlanmış, 7 tane defans oyuncusuyla oynuyor. ilerde tek başına baroş, bu oyun yapısıyla lig bitene kadar 3 tane gol atamaz. oyun kurgusu değişmiyor, baros çıkıyor, yanlışlıkla kendisinin yerine hakan şükür'ün futbolu bıraktığı ümit karan giriyor. her maç oynasın oda 3 gol atamaz. kewell çıkıp aydın oyuna girincede sahadaki takımın galatasaray olduğuna bin şahit gerekiyor.

    uğur yapılmış, metin oktay formalarıyla çıkılıyor maçlara artık. içindekilere sorsan metin oktay kim diye çoğu cevap veremez. arda ve lincoln oynamasın, sonra da kewell'i çıkart bu takım ligte zor tutunur.

    ben son olarak yine hocayla kapatıyorum yazıyı. artık serbest ben susuyorum. bundan sonra benim hocam falan değil, hakkında en ufak bir şey söylersem galatasaray'lılığımın hayrını görmeyeyim. yoruldum, bittim, tükendim. bu almanlar benim son yıllarımı çaldılar, sebep olanlara lanet olsun.
  • 77
    takımın, ilk yarı gereksiz yere elinin ayağının birbirine dolaşması, bir an önce gol bulmalıyım havası ve bir türlü sakin ve rahat paşalar gibi paslaşamaması yüzünden 0-0 bitti, ikinci yarı ise, sezonun ilk başlarında "ikinci yarı coşan galatasaray" görebileceğimiz umuduyla ekranlara kilitlendik, ama oda ne ? artık o bile kalmamış bu takımda. artık "ikinci yarı coşan galatasaray" bile ortada yoktu. *

    tribünde, sahaları başında ve evlerinde kahvehanelerinde, ekranları başında olan milyonlar, "berabere bitecek allah kahretsin" diye düşünürken, servet, "olur mu hacı ne beraberliği" diyerek metaliste bir gol armağan ediyordu. servet, avrupa da oynamayı kafaya koymuştu, avrupa da oynayayım da neresi olursa olsun diye düşünüp metalist kharkiv'e bile yeşil ışık yakıp mesaj gönderiyordu. bir münasebetsiz maçın daha sonuna geliniyor ve galatasaray'da metalcilerin hışmına uğruyordu.
  • 78
    sonucunda, artık biraz olsun kötü oynadığımızı, takım oyununu sahaya süremediğimizi galatasaraylıların anlamasını umduğum karşılaşmadır..aksi takdirde, böyle gelmiştir, böyle gidecektir..

    maçı yenildiğimizi, servetin hata yaptığını, de santchis in ayakta duramadığını belirterek sonuç odaklı arkadaşlar mutlaka olacaktır...ancak durum bu değildir..hata tek başına servette değildir, olmamalıdır..

    servetin yaptığı şuursuzlukları defalarca burada yazdık, çizdik, yorumladık, kınadık...dedik ki, bu adam çok sağlam bir defans oyuncusu, büyük oranda güven veriyor ancak topu alıp ileriye çıkması, ayağında topu çok tutması her zaman tedirgin ediyor, dedik..servet bir oyuncudur, bir tarzı vardır, çok akıllı olmayabilir ama yüreğiyle oynar..peki ona bu aklı kim verecektir? (cevabı az sonra)

    maç boyunca, iyi oynadığımızı, iyi top çevirdiğimizi, çok pozisyon ürettiğimizi iddia eden arkadaşlar varsa, kenara çekilsin onlar..sözüm onlara değil, zaten söyleyeceklerimi de anlamayacaklardır..

    tüm ikinci yarı boyunca neredeyse şut çekmedik (sabrinin bir iki denemesi dışında)...maçın genelinde hiç verimli top oynamadık, ileride çoğalamadık, barosu yalnız bıraktık, o da kendince bişeyler yapıp topu kaybettiğinde "yuh, napıyor bu adam ya, tonla para saydık, iki top süremiyor" diye eleştirdik..peki tek başına iri kıyım ukraynalı etten duvarın içinde barosun ne yapmasını bekliyorduk? (a - uçmasını b-düşmesini c- stadyumdan ayrılması d- maximus cevap versin)

    sayın galatasaraylı arkadaşlarım, sorun yine vurguluyorum, skibbedir..bu maçta 80. dakikaya kadar adam akıllı bir organize atak üretemediysek, lincolnün bileğine, ardanın topuğuna gol ümidimizi bağlamışsak, zaten yensek de anlamı yok..kötü oynadık, hatta çok kötü oynadık..ilk 20 dakikadaki bomboş pozisyonlarda rakip takımın futbolcusu gole çevirebilseydi (ki bu çok muhtemeldi) zaten ben bu satırları yazmıyor olurdum, kimse de serveti suçlamıyor olurdu..herkes takımı ve skibbeyi suçluyor olurdu..galatasaray, açık oynayan takımlara karşı rahat gol buluyor, çünkü öyle usta ayaklar var ki takımda, her birisi bir maçta sahneye çıkıyor ve maçı götürüyor..ancak rakip biraz defansa yaslanmayagörsün, hemen çuvallıyoruz, çünkü b planımız yok..skibbenin güvendiği yetenekler tek başlarına kilidi açamıyorlar..bu ve benzeri defans odaklı oynayan takımlara karşı takımın taktikleri olmalı saha içinde, kısa paslaşmalar, ortasahanın ileriye daha dönük oynaması, çift forvet vs. vs...ama bunu benim değil, hocanın düşünmesi gerekiyor..ancak düşünecek bir hocamız yok..her oyuncu değişikliği, her kadro kuruluşu, her oyun düzeni aynı olan, herkesin bildiği, fazlasıyla basit çözülebilen bir hocamız var...ama olsun, daha önce de dediğim gibi, benficayı deplasmanda yendik...artık skibbe ilelebet teknik direktörümüz olarak kalabilir..
  • 79
    an itibariyle skibbe'den umudu tamamen kestiğim karşılaşma olmuştur.
    yahu ben sölemekten bıktım, skibbe oynatmaktan bıkmadı. galatasaray tarihinde tek forvetle oynamamıştır oynayamaz da. ön liberolarından biri lampard diğeri gerrard olur, ilerde drogba ayarında bir santrafora sahipsindir, o zaman tek forvet oyna eyvallah. ama bu takım bu kadroyla tek forvet ancak bu maçtaki kadar iyi oynar. baros 60. dk' ya kadar kalabalık rakip defansın arasında silinip gidiyor, hiç bir şey yapamıyor. kanatlardan ender gelişen tehlikeli ataklarımızda baros ön direğe koşup arka tarafı boşaltıyor, bomboş yerde topa vurucak 2. bir santrafor ortada yok. 60. dk'da hepimiz ümitleniyoruz, karan giriyor oyuna... o da ne, çıkan oyuncu da milan baros... sanki ümit karan mitoz bölünme yapacak da ceza sahasında kalabalıklaşacağız. ümit de baros'tan fazlasını yapamıyor. derken klasik bir servet çetin vakası daha yaşanıyor.* 0-1 yenilerek maçı bitiriyoruz...
    şu güne kadar hep skibbe'yle yükselen bir performans çizeceğimizi düşündüm. ama artık benim de direncim kırıldı. galatasaray teknik direktörlüğünü yapacak bir hoca olmadığını öğretti bu maç bana. bazı mağlubiyetler hayırlı olur denir ya, bence bu da onlardan biri. skibbe'nin takımın başındaki ömrünü yarı yarıya azaltmıştır bu maç.
  • 80
    şu hasta halimde 8 derece havada iki takımın da 0-0 a razı olacağını bilseydim gider miydim?
    üstüne üstlük servet çetin'in maç 0-0 bitmesin heyecan da olsun diye servet çetinlik yapacağı maçtan önce aklıma gelse bu maça yine de gider miydim?

    oysa ne güzel başlamıştı baros'un golu sayılsa bu gece farklı biterdi. metalist diye bir takım yoktu sahada vanspor taktiğiyle 0-0 için gelmişler servet gibi 3 puan alıp döndüler. hakemde de bi lavukluk vardı sanki atanmış gibiydi. yan hakemin bir tanesi * düpedüz şerefsizin tekiydi.

    gençliğimin amına koydun, cimbombomum canın sağolsun
  • 81
    metalistin maç sabaha kadar oynansa baska türlü gol atamayacagı maçtı. 11 kişi savunma yaparak ve iyi mücadele ederek maçı tamamladılar. bu onların çok iyi takım oldugunu göstermez. fener de aynı taktikle ingiltereden puan almıştı.

    bizim takımımız hakkındaysa malesef yabancı oyuncularımızda (lincoln hariç) inanılmaz bir formsuzluk ve isteksizlik var. yıldızlarla dolu kadromuz buysa ben istemiyorum şahsen. yemişim italyanın 2.kalecisini portekizin önliberosunu. kenarda da maç 0-0 ve tek forvet oynuyor iken o forveti çıkarıp forvet alarak (aynısını ankarada da yaptı) maça ne gibi etki ettiğini anlamadıgım bir teknik direktörümüz varken de olan şu sogukta stada gidip cefayı ceken taraftara oluyor..
  • 82
    metalist'in galatasaray'ı resmen presiyle, mücadelesiyle, fiziğiyle dövdüğü maç. topa hakim olan, oynamaya çalışan galatasaray olmasına rağmen metalist o kadar iyi bastı, o kadar çok koştu ki galatasaray takım halinde onlarca kişisel hata yaptı.
    ayrıca maçla ilgili kesinlikle atlanmaması gereken bir ayrıntı da kapalı alt tribünde açılan "ayşegül; ilan-ı aşk ediyorum benimle evlenir misin?" pankartıdır.
  • 83
    bu maçla beraber yavaş yavaş yazarların skibbe'ye olan inançsızlıkları su yüzüne çıkmaya başladı. baştan beri muhalif olan bendeniz sürekli dile getirdim, kötülendim ama bunu dert etmeyip yazmaya da devam ediyorum.

    rakip takımı biraz analiz ettiğiniz de buraya kazanmaya gelmediklerini görürsünüz. sıkı pres yapıp, alan daraltarak galatasaray'ın yapacağı hatadan gole gitmeye çalışan oyun düzenleri onları başarılı kıldı. rakibin bekleri bir kere bile orta sahayı geçmediler maç boyunca. en fazla arda'ya kewell'a baskı yapmak için çıktılar o kadar. ikinci yarının başında barış'ın oyuna girmesiyle galatasaray bir 15-20 dakikalık baskı kursa dahi kulübeden gerekli hamle gelmediği için pozisyon dahi bulamadık. kendi sahasından çıkamayan bir takım karşısında ikinci bir forvet oyuna dahil etse idi skibbe rakip hayli hayli yarı sahasına gömülecekti. bunu görmek için müneccim olmaya gerek yok kardeşim.

    skibbe'nin korkak oyunu nedeniyle rakip son 20 dakika sazı eline aldı ve istediği golü buldu. maçın özü budur aslında. bir sistem oturtmaya çalışıyorsun eyvallah ama belli ki bazen bazı takımlara bu sistem işlemiyor. o zaman işte senin kararların hocalık ölçütü olur. maç içinde sistem değişikliğine giden takım hiç görmedin mi? bu ne biçim bir iş anlamıyorum. anlayan varsa bana da bir anlatsın lütfen. beğenmediğimiz lucescu bile zaman zaman oyun içinde sistem değişikliğine giderdi. yenerdik ya da yenilidik ayrı mevzu ama maçı döndürecek birşeyler arardı. ben sıkıldım artık baros çık ümit gir, kewell çık aydın gir. bir kere de farklı birşey yap kewell'ı çıkar ümit'i al allah aşkına. baktın olmadı o zaman gene dön sistemine. bize biraz maçı kazanmak istediğini göster. yanılıyor muyum ey sözlük?
  • 84
    bir iki yıldız oyuncuya bağlı oyun sistemiyle ancak bu kadar olur dedirten karşılaşmadır. bu maç belli etti ki bizim takım öncelikle fiziki olarak çok zayıf ve sert oyunu ne oynayabiliyolar ne de bu oyuna dayanabiliyorlar. teknik oyuncular olmaları onlara bayan gibi oynamaları lüksünü vermez hiçbir zaman. sözüm meclisten dışarı bir iki oyuncu hariç diğerlerinin fiziki mücadelelerini şaşkınlıkla izledim. rakibe göre çok ama çok zayıf ve güçsüzlerdi. bu tip takımlardan(ki anadolu takımları da artık böyle oynamaya başladı) 3 puan almamız şu oyun anlayışı ve fizik gücüyle zor bence.
    geçen senenin başlarında, lincoln ün kadro dışı olayından sonra ve son haftalarda hep takım oyunu oynuyorduk. ama bu yıl maalesef oyuncuya bağlı sisteme dönüş yaptık ve böyle gidecek gibi gözüküyor. bu oyuncular teknik ama savaşamıyorlar. nerde geçen seneki 11 çılgın türk...yıldız oyuncularımız iyi oynayınca bol pozisyon ve bol gollü zevkli maçlar izliyoruz ama birçoğunda takım oyunu oynamıyoruz. benfica maçında hem takım oyunu oynadık hem de teknik ayaklarımız oynadı, ortaya konan futbol ve skor güzeldi. ama bir maçlıkmış maalesef. gelecek ile ilgili de pek ümitli değilim. biz bu oyun anlayışıyla ya çok göze hoş gelen futbol oynarız ya da berbat oynarız.bu durumun en büyük sorumlusu yönetim ve skibbe dir elbette. maça müdahele edemeyen, takımın açıklarını göremeyen, oyunu iyi okuyamayan ve takımı iyi motive edemeyen bir hocaya sahibiz. bu da yetmiyormuş gibi adnan sezgin ve haldun üstünel in güç savaşına dönen, kalli yi tekrar getirip ne yaptığını bilmeyen, teknik direktörün çok ama çok işine karışan vb. birçok yanlışı olan bir yönetimimiz oldu. skibbe ye sölenecek fazla birşey bulamıyorum artık çünkü kapasitesi belli bir insan.
    oyunculara değinmek gerekirse;
    milan baros son haftalardaki berbat oyununa devam etti. ben bu adamın bu kadar top ezdiğini bilmiyordum öğrenmiş oldum. baros bence bu teknik ortasahanın tek forveti olamaz. çünkü top tutma tekniği ve dar alanda iyi işler yapma becerisi yok. takımın organize paslarına ayak uyduramıyor. nonda ile bu iş biraz olur ama o da miladını doldurmaya başladı bu yıl geçen seneden daha ağır. ümit karan ile hele hiç olmaz. o zaman bu takım ve ortasahaya uygun bir forvet gerek bize. servet in geldiğinden beri tek büyük hatasıydı. yine de bir hatayla yürekten oynayan birini bitiremeyiz. kaleci keşke tek önemli pozisyonu çıkarsaydı başka bir ciddi tehlike yoktu. iyi kaleci maç boyu bir pozisyon görürse onu da yakalasın artık. barış özbek çok hatalı oynadı ama sakatlıktan sonraki ilk ciddi ve tempolu maçıydı. volkan da çok kötü günündeydi bazen topa dokunmayı bile beceremedi. arda çok isteksizdi diğer maçlara göre. sonuçta yenildik keşke grup birincisi olmayı garantileseydik gelecek için iyi olacaktı.
  • 87
    galatasarayımın kaybettiği maçtır. canı sağolsundur. onun yaşattıklarının yanında bu tür mağlubiyetler olsa olsa büyük bir aşkın ufak tefek kaprisleridir. biz ne kaprisler gördük. *. elbette iki kelam edeceğiz biz de. sevgili galatasarayım. çok daha önce de belirttiğim gibi #27234 sen kaybetsen de bende bir çöküntü olmuyor aksine mazoşistçe seni daha çok seviyorum. sevgili futbolcular; sizin kaybedince en az bizim kadar üzüldüğünüzü biliyorum, o yüzden üzülmeyin mağlubiyete. takmayın mağlubiyeti. üzülmeniz gereken diyeceğim kıyamıyorum... takmanız gereken hadise oynadığınız oyunun karakteridir. takım karakteridir. biz başarılar gelir geçer asaletin bize yeter derken boşuna demiyoruz... asalet bizim için çabalamaktır. direkleri dövmektir. hakemin taraflılığını dünyanın gözüne sokmaktır. biz de deriz ki üzülmeyin. şu mağlubiyetin bence teknik taktik bir açıklaması yok. herşey teknik taktik değil. iş biraz da kafada bitiyor. ne olur ayhan. sevgili kaptan. tribünler "adam gibi oynayın sabrımız taşıyor" dediğinde alkışlayarak tepki gösterme. bil ki o taraftar da senin kadar üzgün. nasıl ki ben burada senin üzüntüne saygı gösteriyorum sen de göster. senin nezninde tüm futbolculara diyorum ki canınız sağolsun. servet senin de canın sağolsun de sanctis senin de lincoln senin de ümit senin de baros senin de... size sevgimiz bitmez. ancak unutmayın! sizin "asaletiniz" "90 dakika saldırmaktır" "rölanti oynamak" değil. bir teknik direktör (skibbe rölanti oynayın demez ama farzedelim dedi) size öyle dese bile üzerinizdeki formadan siz sorumlusunuz o değil. o formanın hakkı da deliler gibi ıslatılmaktan mücadele etmekten geçer. siz elinizden geleni yapın biz zaten size "yenilsen de yensen de" deriz. demişizdir. daha çok diyeceğiz. sevgili galatasaraylılar bu sözüm size. hatırlar mısınız bilmem lucescu'nun bir strum graz maçı vardır ali sami yen'de. onun bir son beş dakikası vardır. burada bir hatırlatma gerekiyor #21290. galatasarayım ilk 45 dakika inanın o meşhur 5 dakikanın görüntüsü içindeydi. beraberliğin iki takıma da yaradığı maçta galatasarayım eğer bu görüntüdeyse, o akşam yüzündendir. o yüzden ne olur bana skibbe'nin yerine lucescu demeyin. fatih terim deyin ama lucescu demeyin. çünkü bir teknik direktör kovulacaksa eğer alternatifi fatih terim olmalıdır. gözümde onun kredisi, benim bu naciz ömrüm boyunca bitmeyecek. cümleten hepimize geçmiş olsun.

    edit: dayanamadım bir cümle edeceğim. chelsea'ye 5-0 yenildiğimiz maçı bu maça 10 kere tercih ederim. umarım anlaşılır.
  • 90
    maç sonrasında bir kısım taraftar kısa bir süre takımı protesto etti, onun dışında arkanızdayız mesajı vermemiş de olsalar, insanlar sessizce (eski açıkta polisin merdiveni kapamasına söylenerek de olsa) terk ettiler tribünleri. birkaç kişiyi rakip tribünden atkı değiştirirken de gördüm, görmek istediğimiz kareler bunlar tabi ki.
    not: atkılarının tek kusuru sarı lacivert olmaları idi, o yüzden değiştirmedik biz.*
  • 91
    3 30 dakikaya ayrılabilen maç.
    ilk 30 dakika yan ve geri paslarla geçti. oyuncular sabırla açık bulmaya çalıştı. kharkiv ise çok iyi kapandı, hem alan hem de adam paylaşımını iyi yaptılar. bu sürede iki yan toptan da tehlike buldular ama kullanamadılar. kanatta arda ve kewell sıkıştı sürekli, kademeli 2-3 oyuncuyla kapatıldılar hep. ben atak yaptığımızı hatırlıyamıyorum bu sürede.
    ikinci otuz daha hareketli geçti bizim için.arda- kewell değişerek oynamaya başladı, sağ kanattan sabri nin de desteğiyle* bindirmeler yapıldı. bu bölümün hemen başında arda-lincoln güzellemesiyle ceza sahasına girdik , baros un dokunup gol yaptığı top ofsayt nedeniyle geçersiz sayıldı. bu pozisyonla beraber seyirciler de hareketlendi. ilk yarının sonuna kadar daha istekli bir oyun oynadık. bu oyun ikinci yarının ilk 15 dakikası da devam etti. devre arasından sonra emektar emre kenara genç barış sahaya .orta saha mücadele gücü arttı ama barış ın top kayıpları volkan la başabaş oldu bir devrede.baskıya rağmen gol gelmedi, gelmedi.
    son 30 dakika bkz: ilk 30 dakika + bol pas hatası +volkan hatası+ servet hatası+ de sanctis in ayağının kayması= gol

    maçtan sonra boş bakınız a tıklamış gibi baktım televizyona.
    edit: bir de şut çekmedeik biz doğru düzgün. bir sabri var şut çeken 3-4 kere denedi. kalabalık defansa çarptı genelde. şöyle birşey duymak isterdi gönül:

    (bkz: yetenek güzeli kazım)
  • 92
    servet'in her maçta yaptığı topu ayağında tutma alışkanlığı bize pahalıya mal oldu. takımda o kadar büyük bir otorite boşluğu vardı ki, kimse çıkıp da servet'i uyarmadı. ama bir musibet, bin nasihattan iyidir. bu ona iyi bir ders oldu. bir daha aklının ucundan bile geçirmez çalım atmayı.

    belki bir puanı servet yüzünden kaybettik. ama takımın gerisi kazanmak adına ne yaptı,bunu da iyi düşünmek gerek. galatasaray'ın kendi sahasında metalist kharkiv gibi bir takıma yenilmesinin bahanesi servetin asisti olamaz. skibbe gitmeden kimse büyük hayaller kurmasın.
  • 96
    askere gitmeme az kalmıştı sanırım.o zaman insan ayrı bir duygusal oluyor tabi. menşure kod adlı kıza inceden yazma durumlarım söz konusu, neyse kadıköyde ali,menşure ve ben buluştuk(bedirhan,nazlıcan ve suphi de arkamızda:) votkamızı aldık.vapurla geçioruz karşıya martılara elden simit yedirmeler mi dersiniz,şiirler,fotoğraflar(fena bastırıyorum yani) otoparkın oraya geldik şarapla içimiz ısıtıyoruz ben aval aval bakıyorum menşureye.bi baktım menşure birden zıpladı birinin boynuna sarıldı canım benim diye,ben tabi vurdum şarabın dibine şansıma tükireyim diye...gayet davuudi bir ses geldi -hoş geldiniz arkadaşlar- diye.bi döndüm adnan polat,murat yalçındağ ve haldun üstünel.1-2 dakika falan kaldılar yanımızda sarıldık,öpüştük (tam sarhoş muabbeti) afiyet olsun deyip devam ettiler.o pozisyonda aziz yıldırım olsa eminim daha çok korumalarıyla muhatap olurduk .
App Store'dan indirin Google Play'den alın