126
ilk maçta gördük ki young boys'un bize göre avantajları boy ve dinamizmleri. bizimkilerin boyu çok kısa kaldı. öyle ki kornerlerde falan önde torreira'ya top atıp onun sektireceği toplarla tehlike yaratmaya çalışmıştık. ki bir tanesinde gol bulduk. young boys buna çalışıp çözüm arayacaktır. biz buna yeni çözümler çalıştık mı? bu çok önemli. ilk maçta gördük ki young boys futbolcuları dinamizmiyle önde baskıyı iyi kurdu. özellikle maçın ilk çeyreğinde. biz buna çözüm bulduk mu? olası çözümümüze young boys ne gibi alternatifler planlıyor?
young boys'un savunmada önlem alabileceğini ama hücumda daha fazla alternatif üretemeyeceğine inanıyorum. bu yüzden her şey bizim elimizde. kendi ipimizi kendimiz keseceğiz. turu geçeriz tabi çözüm bulabilirsek.
genelde izlemediğimiz bir avrupa maçında örneğin bir büyük kulüp daha küçük bir kulüple oynar ve ilk maçta bu büyük kulüp deplasmanda kaybeder. biz bu skoru öğrendiğimizde maçı izlemesek de düşünürüz ki ikinci maçta büyük kulüp sahasında rahatça skoru alır geçer. büyük kulüp psikolojisi budur işte. ve biz büyük kulübüz diyorsak bunu gerçekleştirmeliyiz. yani sahamızda zorlanmadan gerekli skoru alıp turu geçmeliyiz.
turu geçemezsek hiçbir bahaneyi kabul etmeyeceğim.
biz büyük bir kulübüz ve rakipten daha iyi bir takıma sahibiz. aksi bir sonuç kabul edilemez.
ayrıca bu maçtaki sonuç sezonun geri kalanını da etkiler bizim için. kırılma anı olur bu maç.
edit: ilk maçta rakibin hücumda bize ne yaptığı çok aşikardı. stoperlerimizin hızlı olmamasından çok faydalandı rakip. bekler hızlı olsa da bir yere kadar direnebildiler. ki onları da çok öne çıkartmıştık atağa hazır olsunlar diye. bu maçta riske girmemize gerek olmayan dakikalarda arkamızı kollamamızda fayda var. o riske girilecekse maçın son 20 dksında girilmelidir. o da gerekliyse. gerekirse maçın uzatmalara kalmasına bile razı olmalıyız. kısacası ne gerekiyorsa o yapılmalıdır.
young boys'un savunmada önlem alabileceğini ama hücumda daha fazla alternatif üretemeyeceğine inanıyorum. bu yüzden her şey bizim elimizde. kendi ipimizi kendimiz keseceğiz. turu geçeriz tabi çözüm bulabilirsek.
genelde izlemediğimiz bir avrupa maçında örneğin bir büyük kulüp daha küçük bir kulüple oynar ve ilk maçta bu büyük kulüp deplasmanda kaybeder. biz bu skoru öğrendiğimizde maçı izlemesek de düşünürüz ki ikinci maçta büyük kulüp sahasında rahatça skoru alır geçer. büyük kulüp psikolojisi budur işte. ve biz büyük kulübüz diyorsak bunu gerçekleştirmeliyiz. yani sahamızda zorlanmadan gerekli skoru alıp turu geçmeliyiz.
turu geçemezsek hiçbir bahaneyi kabul etmeyeceğim.
biz büyük bir kulübüz ve rakipten daha iyi bir takıma sahibiz. aksi bir sonuç kabul edilemez.
ayrıca bu maçtaki sonuç sezonun geri kalanını da etkiler bizim için. kırılma anı olur bu maç.
edit: ilk maçta rakibin hücumda bize ne yaptığı çok aşikardı. stoperlerimizin hızlı olmamasından çok faydalandı rakip. bekler hızlı olsa da bir yere kadar direnebildiler. ki onları da çok öne çıkartmıştık atağa hazır olsunlar diye. bu maçta riske girmemize gerek olmayan dakikalarda arkamızı kollamamızda fayda var. o riske girilecekse maçın son 20 dksında girilmelidir. o da gerekliyse. gerekirse maçın uzatmalara kalmasına bile razı olmalıyız. kısacası ne gerekiyorsa o yapılmalıdır.