• 297
    (bkz: tarihte bugün)

    şike sonrası play off'lu sezonun 28. hafta karşılaşmasıydı. maç öncesi gerçekleştirilen koreografi, şimdiye kadarki en iyi koreografilerden biriydi. beşiktaş teknik direktörü bile hayranlıkla izlemişti. karşılıklı gollerle 2-2 olan maç 90+1'de selçuk inan'ın ısrarı ve akıl dolu ortası ve tabi elmander'in kafası ile 3-2 olmuştu. stadyumdan yükselen sesi ve köşe direğindeki sevinç yumağını asla unutamam. arada açıp lig tv'den özetini izlediğim maçlardan biridir. hala coşturur, gözlerimi doldurur, tüyleri diken diken eder, çok şükür dedirtir.

    şampiyonluğun habercisi maçlardan biriydi, sezon sonu şampiyon olduğumuz için değeri daha da artmıştı. o sezon şampiyon olamasaydık kalbim kururdu herhalde.
  • 298
    rahmetli dedemin ölümünden 12 gün sonra oynanan maç.

    eve taziyeye gelenler gidenler var tabii o sıralarda. maçı da galatasaraylı kardeşim, beşiktaşlı kuzen ve ben izliyoruz farklı bir odada neyse maç 2-2 oldu semih bizim kaleye harika soktu topu bizim kuzen seviniyor ama fazla ses de edemiyor zira içeride taziye havası mevcut misafirler var.

    elmander 90+2'de golü atınca kardeşimle kudurup evi yıktık resmen o gazla içeride olanı biteni unutmuşuz. maç bitip de çıkınca insanların bize bakışı, babamın annemin bizi öldürecek gibi bakmalarını hiç unutamam. öyle de trajikomik bir maçtı adımıza.

    izlediğim en güzel derbi maçlarından biridir bu. maç sonunda melonun sevinçten kudurması, emre çolak'ın çoraplarla koşturması, enginin tanrıya yakarışı falan muhteşem bir inanmışlıktı.
  • 292
    http://m.tr.beinsports.com/...680701&tab=video

    ne zaman beşiktaş maçı olsa aklımdan çıkmayan maç. son dakikalarda quaresma'nın ortasını auta atan almeida, sonrasında ulu johan'ın golü, engin'in gözyaşı, melo'nun sevinci, hasan şaş'ın koşusu. tribünde izlemekten en çok keyif aldığım beş maçtan biriydi, tek kelimeyle muhteşem bir maçtı. umarım 5 mayıs 2019 galatasaray beşiktaş maçında tekrarı yaşanır.
  • 264
    o gün sahada görevliydim. ortada bayrak tutan beyazlılar var ya, onlardan * yani anlayacağınız o muhteşem şovu sahanın ortasından izledim. tek kelimeyle harikaydı. mükemmeldi. hatuna söz verdiğim ve 3 ay uzattığım sakalları bu maç için kestim. * selçuk'a dönüp "amına koyun şunlarıın!" diye bağırdığımı hatırlıyorum selçuğunda bana dönüp gülümsediğini. akabinde amına koymuşuzdur. harika bir maçtı. hiç unutamam heralde.
  • 233
    galatasaray – beşiktaş : 3-2 sadece karakteri olanlar sahaya karakter koyabilir. #yenilmezarmada ‘ya saygıyla.

    maç başladı galatasaray tek kale oynamaya başladı. direkt maça girdim dikkat ederseniz, kadro falan bahsetmedim. çünkü fatih hoca kazanan takım bozulmaz diyen hocalardan.

    galatasaray sahayı istediği gibi bulduğu zaman bol pas yapan, topu kolay kolay kaybetmeyen bir takım. ilk devre çok örnek gösterdi.
    beşiktaş’ta fernandes’in olmaması işlerini zorlaştırdı. sahneye çıkması beklenen q7 sağlam ve kademeli savunma karşısında çok zorlandı. hatta bir ara delirdi. eğer maç ilk devredeki gibi devam etseydi q7’nin oyundan atılma ihtimali çok yüksekti.

    ilk devre oyunun, sahanın, savunmanın, forvetin hakimiydi galatasaray. pas yaptılar, çalım attılar, orta yaptılar. her şeyi yaptı takım demek istedim, ama şut atmadılar. halbuki kalede cenk var. vursanıza yahu, cepheden gelen topları sektirmek cenk’in tipik özelliklerinden. vurursun gol olmazsa, seker dönüşü gol olur. bu sezon takımda en çok eleştirdiğim şey şut atmamak. seneye bu da düzelir.

    beşiktaş’a pozisyon da vermedik ilk devre. topu kaybedince takım öyle bir baskı yapıyor ki, aklıma hep barcelona’nın 6 saniyede topu kapma hikayesi geliyor. sürenin önemi yok, niyetin önemi var. ne demişler, ….niyeti bozma.

    bana kalsa sadece ilk devreyi yazarım. şöyle pas yaptı takım, böyle yardımlaştı, pozisyon vermedi, tek kale gol atan kaleye oynadık falan. takım o kadar rahattı ki. sanırım bu rahatlık takımı rehavete götürdü. devrenin başlarında beşiktaş beraberliği attı, yanlış görmedimse 4 dakika sonra melo 2.golü attı. sonra semih kendi kalesine attı, maçın + dakikalarında galibiyet golünü elmander attı. bu kadar. bu kadar olur mu yahu, sayfa dolmaz o zaman.

    bu gollerde ilginç şeyler vardı, değinmek lazım. sıradan bir sağaçık gibi oynayan ve karşısındaki savunma karşısında delirme kıvamına gelen quaresma’nın beşiktaş gollerinde payı olması enteresan. semih sanırım ilk defa kendi kalesine gol atmamıştır. her stoperin başına gelebilir. ibrahim toraman abisine sorsaydı, toraman her sezon 2-3 tane atar kendi kalesine. işte sıkıntı burada. kendi kalesine gol atabilir futbolcu ama alışkanlık yapmasın. ibrahim toraman milli olamıyorsa kendi kalesine attığı gollerin payı büyüktür.
    semih’in tabii canı sağolsun, kazanamasaydık da ama dediğim gibi alışkanlık yapmasın. geçenlerde yine yazmıştım sanırım, her şeyiyle emre aşık’a benziyor.
    maçla ilgili bir şey daha söyleyeyim, beşiktaş köybaşı'nı çıkardığında oraya yüklenmek lazımdı. eboue ilk devre neredeyse önünde forvet olmadan oynamıştı, köybaşı çıktıktan sonra eboue'ye destek verip oradan yüklenseydik beşiktaş dağılırdı. gerçi o zaman da zambrotta'yı alırlardı oyuna (ekrem dağ'dan bahsediyorum, sen kim sandın ki)

    bu seneki galatasaray çatır çatır oynuyor. tekme, dirsek, kalça ne rakip ne yapıyorsa fazlasını yapabilen bir güç var futbolcularda. oyunu bırakmaması, asılması #yenilmezarmada ‘ya benziyor. hani hep söylenen şey var ya, sahaya karakter koyuyor galatasaray’ın basketbol takımı da futbol takımı da. şike falan gibi karaktersiz işlere bulaşmamış bir kulübe yakışan da budur. dur lan, yazının başlığı çıkar buradan.

    90+2’de gelen gol. süper değil mi? sezonun kırılma maçlarından birinde, en yakın rakibine 9 puan, sahadaki rakibine 14 puan fark yapacağın maçı uzatmalardaki golle kazanmak. sahaya karakter koyan takımların yapabileceği bir şey. sen doğruları yaparsan, adına ne dersen allah, tanrı, evren sana yardım eder. bu işler böyle.

    fark açılıyor. her anlamda. sahada, salonda, tribünde, mahkeme salonlarında, genel kurullarda. sağlam duran, ahlakın ve dürüstlüğün peşinden gidenlerle sahtekarlığın, yalancılığın, şikecilerin peşinden gidenler kabak gibi ortaya çıkıyor. trabzonspor gibi ucuz hesapların peşinde olanlar da tarihte yerlerini alıyor. bugün yapılan koreografi her şeyi kesin olarak özetledi aslında : cim bom başi dik yürür.

    kısa mı oldu yazı? evet öyle oldu ama çakmadık kimse bırakmadım yahu:)

    *
  • 231
    maç öncesinde rakiplerden fener 2-1'lik mağlubiyetle döndü eskişehir'den, aynı günün önceki saatlerinde evinde trabzonspor, mersin'e boyun eğmişti. dolayısıyla galatasaray için bu maç - rakibin beşiktaş olduğunu düşünürsek - tam 12 puanlık maçtı.

    maça yine hızlı başladı galatasaray, bir diğer derbide olduğu gibi yine eboue'nin bindirmesi, topu kapışındaki ısrarıyla harika bir top çıkardı elmander'e. elmander de harika bir vuruşla golü yaptı.

    ilk yarıda quaresma'nın bencil oyunu, veli'nin oynadığı takımın paf kısmında bile oynamayı hak etmeyişi, takımda ruhu olan tek adam ernst'in de isteksiz futboluyla çoktan bitmiş gibi görünüyordu... egemen'in de sakatlanması ağzı, elleri ve ayakları bağlı bir şekilde sandalyede oturan beşiktaş'a, kapı kolunu açıp tetiği çektirdi. bu maça gelmek istemeyen fernandes'in de yokluğunu unutmamak lazım.

    ikinci yarı quaresma'nın bireysel çabası ve galatasaray savunmasındaki kademe hatasıyla durum eşitlendi.

    cevap gecikmedi, selçuk'un harika pasına hareketlenen melo önce rakibi sidnei'i ekarte etti ve golü yaptı. gol sonrası " aslan yürüyüşü " görülmeye değerdi.

    73. dakikada beşiktaş tek etkili olduğu anlarda ikinci golü buldu. emre çolak'ın top kaybı ve sonrasında dizine çarpan topun quaresma'ya gelmesi, quaresma'nın ortasını muslera alacakken topu uzaklaştırmak isteyen semih'in şanssız bir şekilde kendi kalesine gol atması tamamen bir şans ürünüydü.

    maç bitti derken, necati'nin yerine oyuna giren riera'nın harika ara pasına hareketlenen selçuk çok iyi bir orta açtı, sidnei ve veli'nin üzerinde topa yükselen baros ve elmander ikilisi golü yaptılar, topa dokunan elmander oldu.

    galatasaray hak ettiği bir galibiyet aldı. pozisyonlar, paslar, topla oynama yüzdesi gibi istatistiklerde farklı olsa da üstünlükler vardı ancak " maçı kazanmayı isteme yüzdesi " diye bir istatistik olsa galatasaray %100 oranına sahip olurdu.

    maçtan notlar:

    ** maç öncesi yapılan koreografi harikaydı. emeği geçen herkese teşekkürler.
    ** fatih terim'in necati - riera değişikliği bana göre yanlıştı, sonrasında biraz şans yardım etti sanki.
    ** elmander'in hala ciğerlerinin bizdekinden farklı olduğunu düşünüyorum.
    ** necati geldiği günden beri en etkisiz maçını oynadı.
    ** selçuk çok zeki, büyük maçlarda bunu daha net görüyoruz.
    ** semih hata yaptı, ileride yapmayacak.
    ** muslera yine hatası olmadığı bir gol yedi.
    ** hakan balta, quaresma'ya pek karşı koyamadı.
    ** simao ölmüş ağlayanı yok.
    ** carvalhal çok kral adam, helal olsun. havutçu'dan daha iyi biliyor futbolu itirazı olan?

    http://ask-ifutbol.blogspot.com/...2/kus-avclar-ii.html
  • 84
    alex de souza nin olmadigi bir maç ta, kadiköy de fener e 2,3 farkli maglup oldugumuz bir maçi hatirliyorum. maç tan önce medya yine i$ini yapmi$ti. $ok $ok $ok, alex derbi de yok, vs. vs.

    pazar günü de fernandes yok ama yerine mutlaka oynayacak birisi var! bir ba$kasi da 1.5 adamlik oynadi mi yine dengeler degi$ir. fernandes yok diye bjk saha ya 10 ki$i çikmayacak, birakin allah a$kina farkli galbiyet muhabbetlerini.
  • 107
    fenerbahçe'nin eskişehir mağlubiyetinden sonra bizim için kopma maçı olabilecek maç. kazandığımızda fener'le 9, beşiktaş'la 14 puan fark yapacağız. takım performanslarına baktığımızda da kalan 6 maçta fark azalmaz,daha da artar. lig sonuna kadar lig ikincisi ile 12 puan fark yapabilsek, play-off'a 6 puan önde gireriz demektir. o halde de play-off'larda şampiyonluk için sadece kendi sahamızdaki maçları kazanmamız yeterli olacaktır.
  • 146
    7 aralık 2011 galatasaray fenerbahçe maçı'nda pegasus tribününde çekilmiş şu videoda, http://www.youtube.com/watch?v=3fFi1raCVGU daha top havadayken gol oldu diyen ve melonun golü neresiyle attığını ilk farkeden kişi olarak, şundan eminim ki:

    bugün yine bir pozisyonda, top daha gol olmadan önce "gol oldu" diyeceğim ve melo yine golünü çakacak..

    saldır galatasaray!
  • 251
    aslında kendi kalemize attığımız gol ile maça dengenin geldiği ana kadar karşılaşmanın yeterince heyecanlı olduğunu söyleyemeyeceğim. ''her şerde bir hayır vardır'' sözünü doğrularcasına, skor 2-2'ye geldikten sonra takımımızın vitesi arttırması, maçı istediğini, arzuladığını göstererek beşiktaş kalesinin önünde deyim yerindeyse kamp kurması ile heyecanın dozajı da tavan yaptı. o dakikaya kadar 2 gol bulmuş olsak da etkili gol pozisyonlarına giremediğimiz bir gerçek; yakaladığımız fırsatları değerlendirmemiz de aynı şekilde sevindiriciydi.

    ilk golümüze bakacak olursak melo'nun eboue'ye gönderdiği 55 metrelik* enfes pasın, en az attığımız gol kadar önemli olduğunu söyleyebiliriz. sağ kanattan rakip ceza sahasına giren oyuncumuzun siyah incimiz ebouemiz olduğunu görünce de hepimiz kısa bir dejavu yaşayarak fenerbahçe maçındaki ilk golümüzü yaşamışızdır. eboue de bizleri haksız çıkarmayarak yanı başındaki ismail köybaşı ve simao'dan topu kurtarıp elmander'e güzel bir asist yaptı, johanımız'ın vuruşu ise ders olarak gösterilecek türden. bu gole, melo'nun pasına özellikle değinmek istedim.

    http://youtu.be/PhhAcZgWmOU?t=1m5s

    maçı zora sokmamızın sebebi de hiç şüphesiz 2-1'lik skorla üstün olduğumuz dakikalarda farkı ikiye çıkaracak golü bulamamamızdı. imparator'un necati - riera değişikliğini mantıklı bulsam da tek forvete döndüğümüz için psikolojik açıdan tedirginlik içerisine düşmüştüm. sonrasında hücuma çıkacağımız anda gelen baskı ve topu kaybetmemiz ile golü bir anda kalemizde görmemiz açıkçası soğuk duş etkisi yarattı. kendi açımdan konuşacak olursam, kalan dakikalarda ihtiyacımız olan golün geleceğine inancım da yine imparator'un oyuna yaptığı müdahaleler sayesinde korundu ve güçlendi. burada baş aktör ise tabii ki milan baros olmuştu. açık olayım; beşiktaş kalesini abluka altına aldığımız bu dakikalarda bilincim pek yerinde değildi, dikkatimi de sahaya veremiyordum. tek yaptığım şey galibiyet golümüzün gelmesi için dua etmekti. bu golün ise baros'un ayağından geleceğine inanıyordum; kırmızı kart gördüğü antalyaspor maçında olduğu gibi yine aşırı yük yüklemiştim kendi başıma omuzlarına. o dakikalarda kaderin bizlere sunduğu tezatlık ise bizim kontrolümüzde rakip kale önünde olması gereken topun defalarca kendi kalemiz önüne kadar gelmesiydi; bilirsiniz o anlarda insanın içinde kalan en ufak umut da yok olur, gider; işte galatasaray taraftarı olarak bizler vazgeçmişliği, yenilgiyi kabul etmedik, o gol gelecekti, başka oluru yoktu bu işin. +3 ilave sürenin gösterildiği saniyelerde de quaresma'nın ortasında müsait almedia'nın değerlendiremediği pozisyon yaşanıyordu.

    gelin o anı baştan yaşayalım;
    http://youtu.be/JXp1nzUDgCI?t=14m16s

    baros'un topu beşiktaş yarı alanında tutarak arkadaşlarının çoğalmasını sağlaması,
    selçuk'un riera'dan gelen topu kaptırmak üzereyken son anda yatarak hamle yapması,
    ibrahim toraman'ın uzaklaştırmak istediği topu engin'in kontrol etmesi ve topu ileriye taşıması,
    engin'in, yanına sokulan aydın'ı değil ceza sahası yayının gerisinde bulunan riera'yı tercih etmesi,
    riera'nın topu, 4 siyah formalının arasından koşu yapan selçuk'a yollaması,
    selçuk'un kontrolü,
    boşa çıkan cenk'i ve kale ağzına koşu yapan elmander ve baros'u görmesi...
    her bir oyuncumuzun, her bir hareketi o kadar doğru ki,
    ilmik ilmik ördük gol giden yolu.

    gerisi çılgınca, çığlık çığlığa sevinç, mutluluk...
    istediğimiz, beklediğimiz de tam olarak buydu!

    teşekkürler galatasaray!
    (bkz: şampiyonluk şarkısı düşmesin dillerden)

    önemli not: elmander'in kafasından gelen üstünlük sayısı sonrası stadyumdan yükselen ''goool'' sesi var ya, skor 2-2 iken galibiyetten ümidini kesip takımı yalnız bırakan ve metroya, otobüse rahat binme derdine düşen seyircilere, o ses büyük ders olmuştur umarım.
  • 149
    fenerbahçe'nin kaybetmesinden sonra fatih terim'in "şampiyonluk için saldırın" emrini vereceği maç. öyle ki, maça müthiş bir presle başlayacağımızı ve kontrollü oyunu tercih etmekten çok, rüzgar gibi eseceğimizi düşünüyorum. bir gol bulursak, beşiktaş'ı aptal ederiz.

    emre çolak, elmander, baros'tan birinin golü var gibime geliyor. üçü de olur elbette.
  • 111
    ilk düdükten son düdüğe kadar oyuna odaklanmış, taraftarıyla bütünleşmiş takımımızın temiz bir oyunla
    maçı domine ederek sahadan galip ayrılması dileğiyle. allah utandırmasın.

    " topun olduğu yer, topun olduğu yer bizim için pozisyon. dizilmemizin en önemli sebebi topun olduğu yer ...
    ...
    ...
    ... yine söylüyorum; kazanacaksınız, kazanmak için uğraşacaksınız ama netice ne olursa olsun. siz benim
    gönlümde hep kazandınız, hep şampiyonsunuz ve öyle de kalacaksınız. allah yardımcınız olsun !!! " fatih terim

    (bkz: konsantrasyon)

    kazanmamız halinde en yakın takipçimizle* puan farkını 9 yapacağız hemde psikolojik avantaj
    yakalayacağız. diğer bir yandan beşiktaş da fenerbahçe'nin puan kaybını değerlendirmek isteyecek fırsat buldukça
    hücum edecek. bu bizim işimize gelir tamamen geri yaslanmalarındansa biraz önde oynamalarını isterim.
App Store'dan indirin Google Play'den alın