(bkz:
tarihte bugün)
henüz 9 yaşını doldurmamış bir çocuktum o zamanlar.
babama, "hagi artık oynamayacak mı, seneye yok mu?" diye sormuştum maçtan birkaç gün önce.
"bırakıyor futbolu." demişti.
büyük efsanenin takımımızdaki son maçıydı.
hagi galatasaray formasını son kez giyiyordu resmi bir maçta.
1'i penaltıdan 2 gol atarak veda etti biz galatasaraylılara.
onun vedası nedeniyle yaşadığımız hüzün o denli büyüktü ki kaçan şampiyonluğa olan üzüntümüzü gölgeleyecek boyuttaydı.
salondaki koltuklara vura vura ağlamıştım.
hagi'nin 1 sezon daha oynamasını çok istemiştim o zaman. içimde ukde kaldı.
hagi, aslında 2001-2002 sezonunda da rahatlıkla oynayabileceğini ama tam randımanlı şekilde antrenman yapmakta zorlanacağını, bu yüzden taraftara olan saygısını göz önünde bulundurarak; mesleğine karşı hissettiği sorumluluk duygusu ve mesleğine duyduğu saygı gereği futbolu bırakma kararı aldığını belirtmişti.
maçtan sonra, "bu sene olamadık şampiyon . önemli değil. ben takımımı seviyorum. seneye oluruz." demiştim çocukluk aklımla.
tahminim doğru çıktı ve 2001-2002 sezonunda 15. lig şampiyonluğumuzu elde ederek 3. yıldızı taktık. :)