geçtiğimiz sene mayıs ayında uğur meleke fikstür ile ilgili bir yazı yayınlamıştı. fikstürün aslında çekilmediğini sadece federasyonca atama yapıldığını çeşitli argümanlarla anlatan yazısı vardı. okumamış ya da merak edenler için link;
https://www.hurriyet.com.tr/...-20-yasinda-41217615işin matematik kısmıyla alakalı 18 takımlı ligde bir takımın serbest statüde olduğunu, o takımın fikstürde hiç bir takımı takip etmediğini ve ne hikmetse bu serbest statüdeki takımların ya küme düştüğünü ya da küme düşme hattında olduğunu ve fikstürün hiç adil olmadığını belirtmişti. bu sene 21 takımla sayı arttığı için her takım bir takımı takip etmekte ve o bahsettiği serbest statüde olan bir takım yok. ayrıca son 20 senedir ilk defa ligin ilk 4 haftasında bir istanbul derbisi olacak ve ne tesadüf ki seyircisiz takvimde bizim kendi sahamızda oynayacağımız fenerbahçe maçı. öncesinde de son şampiyon başakşehir ile deplasmanda yine seyircisiz oynayacağız. lakin soğuk ve sert iklimli deplasmanların kışa denk gelmemesi, ikinci yarı beşiktaş, başakşehir ve trabzonspor maçlarının kendi sahamızda olması, iç saha maçıyla sezonu açıp iç saha maçıyla kapatıyo olmamız ve hemen hemen ilk yarının ortasında bay geçmemiz de bizim açımızdan avantaj gibi gözükmekte.
neticede lige sert bir şekilde giriş yapacağız ama sonrasında fikstür uzun vadede lehimize dönecek gibi. elbetteki dezavantajı avantaja çevirmek de, avantajı ellerimizle başkalarına vermemiz de bizim elimizde olacak. nasıl ki geçen sene çok geride kaldığımız ilk yarıda müthiş bir seri yakalayıp dezavantajı avantaja çevirmemiz gibi.