beni tamamen karışık duygularla yakaladı bu maçın sonucu. çünkü galatasaray'ımın elenmesine o kadar çok üzülmüştüm ki bu maç için sevinecek, üzülecek hatta yorum bile yapacak mecalim yoktu. ancak üstünden saatler geçince biraz düşünebildim.
hala avrupa maçlarında "oh olsun" diyemiyorum ben bir türk takımı için, çok denedim olmuyor. en fazla aynı ortamda izliyorsak filan, o anın gazı ile diyorum, çünkü birileri galatasaray'ımla dalga geçiyor oluyor. he sevinmiyorum da başarılarında, en fazla iyi futbol sergilemişlerse "helal olsun" deyip geçiyorum, zaten avrupa'da iyi futbol sergiledikleri de pek yok.
25 şubat 2010 galatasaray atletico madrid maci cikisi bizleri fenerbahçeli bir arkadaşımız aldı arabası ile. yüzündeki samimiyeti gördüm, hiç de son dakika yediğimiz gole seviniyor gibi bir hali yoktu, "ya biraz daha dayansanız uzatmada belki de rijkaard bir şeyler yapacaktı, yazık oldu" dedi. üzerine de ekledi "türk takımlarına kupa vermemek için kurulmuş hakemleri mi destekleyeyim, milletimizin aleyhine pankart açan, siz avrupalı değilsiniz diyenleri mi destekleyeyim ?"
istanbuldaki ilk maçları birlikte izlemiştik fenerbahçe taraftarı ile. onlarn golünde ben ve birkaç kişi sadece alkışlamıştı. bizim keita'nın golünde ise aynı tepki onlardan geldi. gol yediğinde iki takım da çatlak sesler de çıktı, susturan sesler de. işte böyle benim güzel ülkem.
vatan millet sakarya edebiyatından en nefret eden insanlardan biriyim, bazen de fanatikliğimle, anlık gazlarımla sevinirim fenerbahçe gol yiyince avrupa'da. yine de türk futbolunun avrupa'ya taşınmasını çok istiyorum. bunu bir takımla yapmak başka şeydir, iki takımla başka şey. geçen sene yarı finale kalan iki ukrayna takımına gıpta ile bakmıştım. yapmayalım allah aşkına, türk futbolu avrupa'da birbirine rakip olacak, bu yüzden o rakibin elenmesine sevinecek seviyeye henüz gelmedi. lille dedilen takımı destekleyen bir tanıdığımız yok, ama eşimiz, dostumuz, kardeşimiz, anne babamız fenerbahçeli olabiliyor, içlerinde bulunan tüm çirkin taraftar profilinin benzeri bizde de var, yok diyen yalan söylüyor, anlık öfkelerden sıyrılınca insan anlayabiliyor.
statlarında maçları başlamadan önce bizim maçta yediğimiz gole çılgın atmaları tiksindirdi beni. ama eminim orda olup da sevinmeyenler de vardır, evet azdır. işte sanırım ben o onlarda az olanın bizim yakadaki haliyim. he üzülür müyüm, pek sanmam, futbolda kaybedince üzülme kapasitem galatasaray ve milli takım ile sınırlı, bir de onların menfaatlerine olan maçların kaybedilmesine üzülebilirim herhalde. fenerbahçe elenince çılgın mı attım? hayır... sadece şu an moral/motivasyon olarak eşit konumdayız rahatlığı çöktü içime. fenerbahçe'nin elenmesi "en azından onlar da elendi üzüntümüz geçer" şeklinde mutlu edemez asla. ama şöyle bir bakıp onların moralli bizim moralsiz kaldığımız bir dönemde ligde de ipler kopabilirdi, şartlarımızın eşitlenmesi iyi oldu.
bir galatasaray taraftarı olarak, hem de bu sözlükte epeydir yazan, artık tüm yazarlarımızın şüphe etmeyecekleri bir galatasaraylı olarak söylemek isterim ki; bugün fenerbahçe uefa finali oynasa, fenerbahçe'yi desteklerim. daha hiçbir fenerliye "sizin uefa kupanız yok, bizim var" demedim. kupa alıp bunu bana söyleyecekleri de susturmasını bilirim.
niye mi desteklerim? bir gün avrupa'da "real madrid/barcelona/atletico madrid/sevilla", "liverpool/manu/chelsea/..." gibi birkaç takımla avrupa defterinin gediklileri olmak istiyorum.
bu sene dünya kupasında yokuz. avrupa'dan tüm takımlarımız elendi. yani gelecek seneye kadar uluslararası arenada boy gösteremeyeceğiz. buna mı sevineyim allah aşkına? dedim ya en fazla gerçekçi ve de (doğal olarak) bencil bir cimbomlu olarak ligde motivasyonu düşmüş bir fenerbahçe ile eşit şartlarda yarışa devam etmek beni memnun ediyor. hepsi bu...
keşke her iki takım da ilk 16'ya kalmış olsaydı da, o durumda devam etseydik eşit şartlarda... bu duruma da aman fenerbahçe tur atladı diye sevinmezdim, tıpkı şu anki gibi memnun olurdum sadece.