eski sevgilimin değişim öğrencisi alman ev arkadaşı vardı josephine diye. bunun sevgilisi christopher almanya'da aldatmış hatunu, mevzu da hatunun kulağına gitmiş. eleman da özür dilemek için 1-2 haftalığına türkiye'ye gelmişti.
bu tesadüf sonucu finali bavyera irisi, zengin çocuğu, koyu bayern taraftarı christopher ile mecidiyeköy
altın fıçıda beraber izlemiştik. hatta babası bir ara bayern yönetiminde mi yer almış ya da kulüpte ağırlığı olan bir üye miymiş neymiş. öyle bir şeyler de anlatmıştı ama rakıdan gürültüden tam anlayamamışım herhalde, detayı aklımda kalmamış. kendisi de manitadan özür dilemeye gelmişti ama maçı türkiye'de izlerim diye bayern formasını getirmeyi ihmal etmemiş, meyhaneye formayla gelmişti.
bayern ilk golü attığında christopher öyle bir sevindi ki tüm meyhane bize baktı. dayılardan biri "amma sevindi. iddaa'da bayern'e mi oynamış?" diye sordu. ben de "yok dayı, adam bayern taraftarı. baksana formaya." dedim. haa tamam o zaman dedi, maç sonu da meyhane halkı elemanı tebrik etti. biraz kıskanmıştım açıkçası. gözümün önünde elemanın tuttuğu takım, yerel ligindeki en büyük rakibine karşı şampiyonlar ligi finali oynayıp kupayı kazandı. biz bunu kadın basketbolda fenerbahçe'ye karşı yaptığımızda bile ne kadar sevinmiştik. futbolda olsa yüz yıl konuşurduk herhalde.