• 576
    yüksek kale arkası kamerasından kazımcan'ın pozisyonunu herkesin izlemesi gerekiyor. yayıncı kuruluş maç esnasında sadece bir kere verdi. özetlerde var mı bilmiyorum sinirden maç sonrası tek bir görüntü dahi izlemedim. maçın hakemi top bize ilk geçtiği an maçın devam etmesi niyetinde. vücut diline özellikle bakın. yönünü alanyaspor kalesine dönüyor ve ilerlemeye başlıyor. maçı öncesinde kafasında bitiren hakem ilerlemez. orada durur ve düdüğünü çalar. ancak galatasaray ne zaman aniden alanyaspor'u ikiye bir yakalıyor o zaman düdüğünü çalıp maçı bitiriyor.

    ne kırmızı kartlar ne topu dışarı çıkarmaya çalışan hakem ne de var. hepsine kılıf bulurlar ama buna bulunamaz. bu hakemin niyeti ve dönen mevzunun açık bir delilidir.
  • 577
    ilk yarım saatteki oyunumuz ile moralimiz yerine geldi. kayserispor maçının bir haftalık hata olduğunu bize ispatlar gibiydi adeta. kafamızda soru işareti yaratan oyuncularımızın performansları da bizi sevindirdi.

    yarın işe/okula gidecek olmamıza rağmen pazar akşamı stada gelip, buna bir bedel ödeyip, umutlarımızın alçakça elimizden alınmasının yarattığı siniri bastıramadığım için futbolla alakalı başka bir yorum yapamıyorum.
  • 578
    uzun bir aradan sonra bana entry girdiren maç olmuştur. neresinden tutarsan tut elinde kalıyor. hakem, kendisine gelen emir doğrultusunda hareket etti. olay sadece bu maç değil. lig başladığından beri tiyatro izliyoruz. böyle bir hakem skandalının bu maçla birlikte tavan yapması bir bakıma iyi oldu. kritik haftalarda fişimizin çekilmesinin geri dönüşü olmazdı. adalet için ortalık yangın yerine çevrilmezse bir sezon daha çöpe gidecek.
  • 580
    üzerinden saatler geçti ama benim öfkem dinmiyor, sindiremiyorum.

    yani tüm camiayı kenetleyecek bir maça doğru gidiyorduk ya.

    30. dakikada 4-5 olacak maç 2-0 öndeyiz, muhtemelen fark daha da artacak, mertens atmış, icardi hem gol hem asist yapmış, takım akıyor, özgüven tavan olacak, taraftar kenetlenecek, galatasaray sinerjisi zirve yapacak ama bir kişi çıkıyor milyonların hayalleriyle, sinir uçlarıyla oynuyor.

    bakın bir gün bir ruh hastası çıkar takar bıçağı yolda bu insanlara, başınıza iş alırsınız, binlerce insanın ailesi kadar sevdiği bir tutkudan bahsediyoruz.

    boey, apo vs derken ciddi bir de ilk onbir zaafı oluştu. 3 puandan da fazlası yani kayıp.

    valla yatacak yeriniz yok ya. allah belanızı versin.
  • 582
    hakem skandalına tanık olduğumuz maç. maçı iki bölüme ayırmak lazım. kırmızı karta kadar olan bölümde çok iyi oynayan, maçın tek hakimi olup rakibi baskı altına alan ve tek pozisyon vermeyen bir galatasaray vardı. hakem katliamı olmasa farka gidecekti çok rahat şekilde. aldatmaya yönelik hareketten rakibin kart yemesi gereken pozisyonda oyuncumuza kırmızı kart çıkarıldı. boey'un skandal kırmızı kartından sonra 45'e kadar yine üçüncü golü bulmak için başta mertens ile pozisyonlara girilmişti fakat cömertçe harcandı. devre arasında oyunculara hiç direktif verilmemiş ve insiyatif oyunculara bırakılmış gibiydi. oyuncular arası mesafe artması, temponun yükselmesi felan derken alanyaspor'un işine geldi bu kaos. değişiklikler sonrası da değişen bir durum olmadı. ikinci yarı oyundan fazla koptuk.
    bu maçta olanlar yüzünden hocayı ve oyuncuları suçlayamam. eleştiri olabilir ama konu farklıydı bu maç. sahada futbol oynanmasına izin verilmedi. bu maçın sorumlusu ali palabıyık denen şahıstır. bugün 5-0 bitecek maç verdiği kararlar yüzünden 2-2 bitti. sezon başından beri futbolcularımıza art niyetli yaklaşan hakemler bu maçla zirveye ulaştı. yazıklar olsun emeği geçenlere.
  • 585
    bu maçla ilgili olarak okan buruk hakkında tek kelime olumsuz entry girmemek, yapacağımız en doğru iş olur. ilk 30 dakika mükemmel bir oyun oynattı. 10 kisiyken skoru koruyabilmeliydi ama oyuncu grubu gelen abuk subuk kararlarla demoralize oldu, direncini kaybetti ve geriye çekildi. yine de biz bu maçı alabilirdik. işleri degistiren bir frikik golü oldu.
    2-1 olmaması gerekiyordu. neyse önümüze bakacağız artık. yapacak bir şey yok. oynanan oyun, en başından beri yazdığım gibi bana güzel şeyler vaaediyor. böyle devam, küsmek yok.
  • 586
    sürekli söylüyorum. maçı, oyuncuları, teknik heyeti değerlendirmek için adil bir yarış içinde olmak lazım. bu maç mesela çok büyük örnek. bizi 10 kişi bırakasıya kadar olan bölümü konuşurum gerisinde hakemi konuşurum. çünkü emek hırsızlığı var. milyonlarca insanın hakkı var. biz ilk yarım saat bu sezonun en iyi topunu oynadık. o yarım saatlik bölüm içinde de bence aleyhimize hakem hatası vardı. mertens'e yapılan ceza sahası içinde çekme pozisyonu net penaltıydı. yine mertens'in attığı golün ofsayt gerekçesiyle iptalinde pozisyonu tam göstermediler. top içerde mi dışarda mı belli değil çaktılar ofsaytı. sonra icardi'nin attığı gol bana, sana, ona göre değil tamamen net gol. yanlış adamın yanlış organından çizgi çekiyorlar. bunu bile isteye kasti yapıyorlar.
    dönelim futbola. mükemmel şekilde bir ön alan baskısı ve harika şekilde bitiricilik ile 2 gol buluyoruz. torreira, sergio, mertens, icardi, kerem ve rashica çok iyi oynadılar bu bölümde. soluk alamadı alanya. okan maçın içindeydi. televizyondan izlerken bile o maç içi hareketlerini görebiliyoruz. burada oyunculara ve teknik heyete eleştirel bir yaklaşımım yok. 10 kişi kaldıktan sonra oyun yorumu yapmayacağım. çünkü hakkaniyetli bir tutum yok karışımızda. psikolojik olarak bu adamları ilerleyen dönemde nasıl şampiyonluğa ikna edeceksin? nasıl her maç aynı konsantrasyon ile oynamalarını sağlayacaksın? bir an önce yönetim mhk ve tff'yi direkt titretecek önlemler almalı.
  • 589
    hakkında bir iki satır yazabilmek için duygu yoğunluğumun makul seviyeye inmesini beklediğim, ilk düdüğünden bu yana geçen 24 saatte buna muvaffak olamadığım maç.

    ne kendim boş yere gaza gelmek istiyorum, ne de bir kişi dahi olsa okuyan herhangi birini gaza getirmek istiyorum. sonuçta futbol bu ülkede devlet eliyle ve de üç büyükler denen sistem vasıtası ile en büyük sosyal mühendislik çalışmalarından biri, belki de birincisi. haftanın 7 günü, günün 24 saati, saatin 60 dakikası çok ama çok yoğun bir şekilde maruz bırakılıyoruz taraftarlık zannettiğimiz olguya. teoride farkındalık sahibi olsak bile pratikte hepimiz kapılıp gidiyoruz. biraz alışkanlıktan, çokça da çaresizlikten...

    memleketin ahvali, ekonomisi, günlük yaşantısı, her şeyi sinir ve stres dolu zaten. bunlar daha kötüye gittikçe ne yazık ki futbola sarılmanın şiddeti daha fazla oluyor. son 24 saatte aklımdan öyle şeyler geçti, öyle şeyler yazasım geldi ki gerçekten az biraz sakinleyip düşününce içim ürperdi. geceden beri okuduklarımdan bahsetmiyorum bile...

    2020-21 sezonu başından beri yaşadığımız bir olay var. bu takımın maç içindeki ilk hatasının, hatanın büyüklüğü ne olursa olsun, bedeli çok ağır oluyor. bir ara maça iyi başlayıp golü bulamayıp ilk verdiğimiz pozisyonda topu bizim kaleden çıkartıyorduk. 15-20 dakika tek kale oynayıp golü atamayıp ilk ortada bomboş bir kafayla golü yemediğimiz mi kaldı, rakip topa ıska geçtiği için topun doksana gittiği gol yemediğimiz mi kaldı?

    bir ara bunu düzeltir gibi olduysak da bu sefer yavaş yavaş ilk pozisyon hatasında fahiş hakem hataları gelmeye başladı. özellikle 2020-21 sezonu şampiyonluğunun bizden çalınıp beşiktaş'a verildiği dönemde çok gördük bunu. iptal edilen ya da edilmeyen goller, tarihte ilk olan kırmızı kartlar falan; bunlar hep aslında iyi oynayan ve tolore edilebilir bir hata yapmış olan takımı çökerten hamlelerdi. 2021-22 sezonu zaten başlı başına bir olaydı ama, kötü giden takımın az biraz direnç gösterdiği her maçta ya rakipten ya hakemden böyle bir darbe yedik.

    bu maçta da maalesef tam olarak böyle bir olay oldu. içerik anlamında beklenmeyecek kadar doğru seçim bir koreografi, gazı da alıp gürül gürül başlayan bir tribün, ona ayak uyduran takım, atılan goller, nizami olup da sayılmayan goller, verilmeyen penaltılar... 37 dakika taraftara da futbolcuya da hem özgüven hem zevk veren bir oyun.

    rakibin hücuma çıkmayı bırak şuursuzca savuşturabildiği ender toplardan biri. sacha boey'in muhtemelen konsantrasyon kaybı sebebiyle saçma bir top kontrolü, rakip oyuncunun takipçiliği ve bir "tackle". daha orta sahanın bile gerisindeyken son bir hamleyle geri pası, olabilecek en usturuplu temasla bir taktik faul ve tereddütsüz gelen kırmızı kart...

    ne o oyunun, ne de sezonun şimdiye kadarki bölümünün en iyilerinden sacha boey'in, ne de yaptığı müdahalenin hakkı olan bir sonuç. 9 maçta 10 golü güç bela atan bir takım yarım saatte 4 tane gol atmış, neredeyse orta sahaya bile top gelmiyor. serseri bir top orta sahaya doğru geliyor ve bu hata sonucu takım 10 kişi kalıyor. kartın doğruluğu yanlışlığını geçtim. ne o oyun ufak bir hatadan böyle büyük bir bedeli hak etti, ne de boey her ne kadar pozisyon başlangıcında hatalı olsa da yapabileceği en usturuplu müdahale ile kırmızı kartı hak etti...

    bıçak gibi kesilen bir oyun ve bambaşka bir maç.

    dördüncü fatih terim dönemi'nin en büyük eleştiri sebebi, sonu gelmeyen yan paslardı. bunu bir refleks haline getiren de işte en ufak bir top kaybının kalemizde gol olmasının yarattığı güvensizlikti. bizim taraftar refleksimizi bir kenara bırakınca işte sonraki maçlar için böyle de bir etkisi olacak bu kırmızı kartın. bu takım ne zaman biraz ileri çıkıp rakip sahaya gömülse acaba yine böyle bir şey başımıza gelir mi diye düşünmeden edemeyecek. ya da galatasaray'ın bunalttığı her rakip ileride bir adam bırakıp bu tarz pozisyonları kovalayacak cesareti bulacak.

    millet intikam yeminleri ederken mübarek ağzını asıp da ancak "düdük astırsak ne olacak" diyebilen bir başkana güvenip galatasaray'a karşı savaş başladı diye sayıklamakla bu işler yürümeyecek. gırtlağına kadar bir yerlere teslim olmuş bu kulüp ve camia adım atamazken olan taraftarın harap olan sinirlerine olacak.

    sadece iki puan kaybettik belki ama, aslında var olan umutlarımızdan ve dayanma gücümüzden de irice bir tutam yitirdik. ne kulübede takımı bu ruh halinden sıyırabilecek bir akıl görünüyor ufukta, ne de ne kadar yerinde olursa olsun tepkilerin boşa gitmeyeceği bir ortam görünüyor...

    bu köprünün altından çok sular akar belki ama biz bu sahipsizlikle en fazla kendi kendimizi avuturuz gibi geliyor...
  • 591
    ılk yariyi yanlis gormediysem 0.01 xg ile bitirmisti alanya.

    yani su maci 5-0 kazansak yeminle elestirirdim takımı, rakibi boyle ezip neredeyse her 2 3 dk da bir pozisyona girip 5'te kalmamaliyiz diye.

    ve bu mac 2-2 bitti, muslera'dan sonra en kritik 3-4 oyuncumuzdan ikisi direkt kirmizi gördü.

    a.kerim hem pozisyonunda alternatifsizligi hem de yerli kuralı yüzünden hayati öneme sahip. boey su an ligin en formda oyuncusu belki de.

    su maci farklı kazansak neler konuşuyor olacaktik.
    2 puan kaybi telafi edilir ama bu macin psikolojik etkisi ve travmasi kolay kolay gecmez maalesef.
  • 593
    (bkz: 26 ekim 2011 galatasaray gaziantepspor maçı)

    2011-2012 sezonu süper liginde 8. hafta maçına kadar ortalama bir futbol oynayan galatasaray futbol takımı, bu maçın başında iyi ve baskılı bir oyun ortaya koymuştu. servet çetin'in taç çizgisi yakınında rakibini düşürmesiyle yine nizami gol şansı uydurması ile bir kırmızı kart çıkmış, maçı 10 kişi oynamak zorunda kalmıştı. sonra da sabrinin topa temiz müdahalesinde de sarı kart çıkarmıştı, çift sarıdan kırmızıya dönmüştü.

    23 ekim galatasaray alanyaspor maçı hikayesiyle çok benzerdir.
  • 594
    maçi izlemedim. bir ara sözlüge girip baktim, 3-0 gösteriyordu. kim atmi$ ilgilenmedim bile. helal lan bizim takim dedim. telefonu bir kenara koyup i$ime baktim. geç bir saatte tekrar sözlüge girdim ve skorun 2-2 oldugunu görünce beynimden vurulmu$a döndüm. eve gidip özetini izleyince de sinir ufak çapta bir sinir krizi geçirdim.

    bu dünyada yetimin, öksüzün ve galatasaray taraftarinin ahini almayacaksin. artik ok yaydan çikti. eger burada bir kasit varsa, ki $ahsen iyi niyet aramaya gerek yok, besbelli bir operasyon düzenlendi. burada emegi geçen kim varsa bu dünyada 2 yakasi bir araya gelmesin, gün yüzü görmesin!
App Store'dan indirin Google Play'den alın