• 608
    fb güçlü kadrosunu güçlendirirken, bjk ve trabzonspor bile kendisine seviye atlatabilecek oyuncular alırken son 2 yılın şampiyonu, geçen sezon şl'de oynayan, bu sene de kuvvetle muhtemel şl'de oynayacak, oradan buradan bir yığın gelir elde etmiş, bu konuda rakipleri 3'e 5'e katlamış galatasaray 1 yıldır orta saha, 6 aydır sağ bek bulamıyor.

    37 yaşındaki mertens'in alternatifsizliğinden, sol bekin sadece köhn'e emanet edilmesinden, orta saha merkez'de torreira dışında galatasaray (şampiyonlar ligi) seviyesinde oyuncu bulunmamasından, sağ bekin tek alternatifinin stoper orijinli kaan ayhan olmasından, ziyech ve zaha'ya ne kadar güvenebileceğimizden bahsetmiyorum bile.

    bir diğer sorun olası bir barış alper, kerem aktürkoğlu gibi oyuncuların satışından sonra çıkar çünkü bu yönetim o oyuncuların satışından sonra yerlerine ikame yapamaz. parayı da tıpkı boey, zaniolo, bakambu gibi oyunculardan gelen paralar gibi çarçur eder.

    birkaç gün sonra süper kupa, 3-4 hafta sonra şampiyonlar ligi play-off maçı var. özellikle şampiyonlar ligine gidemezsek bu beceriksizler taraftara nasıl hesap verecek ?
    umarım sürekli yönetime arka çıkan okan buruk bu sürecin sonunda harcanmaz. tek tutunacağımız dal kendisi.
  • 609
    1 as sağ bek, 1 as merkez orta saha, 1 yedek sol bek(yerli), 1 as ya da yedek 10 numara aldığı sürece avrupa'yı bilmem ama ligi yine donunda sallayacak takımdır. ah dursun vah dursun diyorum, başka da bir şey demiyorum.

    lobi ve saha dışı kısmında trabzonspor lobisi sağolsun meydanı fener'e bırakmadılar. yoksa bizde lobi olsa olsa boş kümedir. fenerbahçe'nin planı sadettin saran'ın yayın hakkını aldığı ve servet yardımcı'nın federasyon başkanı olduğu bir plandı. olmadı çok şükür. ümitvar olabiliriz ama bu yönetime rağmen okan buruk neler başaracak, onu merak etmekteyim.
  • 611
    hem sosyal medyada hem de sözlüğümüzde sıklıkla gördüğüm bir yorum var. hepimizin alışık olduğu o yorum: "o mevkiye o parayı verip bu oyuncuyu alacağına git şu genç, potansiyelli ismi al."

    aslında bu benim de katıldığım bir yorum. elimizde okan buruk gibi bu isimlere değer katabilen bir teknik direktör varken keşke daha çok bu tarz isimlere yönelsek. ancak işin sadece oyuncuyu alırken değil bir de geldikten sonraki süreci yönetme kısmı var.

    a milli futbol takımımızın en çok ön plana çıkan iki ismi, kulüp taraftarlarının sosyal medyada 30m€ değer biçenleri linç ettirdiği iki futbolcunun kariyer gelişimleri üzerinden bir şeyler anlatmaya çalışacağım bu konu hakkında.

    ilk isim ferdi kadıoğlu:

    ferdi 19 yaşında fenerbahçe'ye transfer oldu. altyapı eğitimini hollanda'da almış ve hollanda milli takımının alt yaş kategorilerinde bolca forma giymiş bir genç olarak geldi. yani türkiye'de yetişen gençlere göre hem aldığı eğitimden hem de uluslararası tecrübesinden dolayı ciddi bir avantajı vardı.

    ferdi'nin fenerbahçe'ye transferini isteyen onu hollanda'dan tanıyan philip cocu idi. yani ferdi kendisini özel olarak isteyen bir teknik adamın takımına gelmişti. fenerbahçe uzun süren aziz yıldırım döneminin ardından yeniden kurulan bir takımdı ve genç oyunculara şans vermek istiyorlardı. örnek olarak aynı transfer döneminde altınordu'dan transfer edilen ve bugünlerde kariyerine 1.ligde devam eden barış alıcı o sezon 25 resmi maçta fenerbahçe forması giymişti. peki barış alıcı'nın bile 25 resmi maçta forma giydiği o sezonda ferdi ne kadar oynamıştır sizce? sadece 1 maç. o maçta sonradan oyuna girdiği ve 13 dakika süre aldığı giresunspor'a karşı oynanan türkiye kupası maçı.

    fenerbahçe ve ferdi için çok kötü geçen ilk sezonun ardından ikinci sezon daha fazla şans bulmaya başladı. ligde 23 maçta şans buldu. bu 23 maçın 16'sında 45 dakika veya daha az süre aldı. ferdinin 45 dakikadan fazla süre aldığı 7 lig maçında fenerbahçe 3 mağlubiyet, 1 beraberlik aldı. türkiye kupasında ise yarı finale kadar her maç 90 dakika oynadı. yarı finalde trabzon ile eşleşince yine yedek kulübesi yolu gözüktü.

    ferdi'nin fenerbahçe'deki 3.sezonu da 2.sezonuyla benzer şekilde geçti. ligde 26 maçta şans buldu ama bu maçlarda aldığı toplam süre 720 dakikaydı. yani 90 dakikaya bölünce koca sezonda 8 maçlık süre bulabilmişti ligde. türkiye kupasında oynatılmaya devam ediyordu ancak orada bile geçen sezonki gibi her maç 90 dakika oynayan bir futbolcu olamamıştı. 4 türkiye kupası maçının 1'inde sonradan oyuna girip 3 dakika süre almıştı. iki maçta ise ilk 11'de başladıktan sonra oyundan alınmıştı.

    ferdi'nin kaderini değiştiren şey fenerbahçe'deki 4.sezonunda takımın başına vitor pereira'nın getirilmesi oldu. vitor pereira ferdi'yi daha önce kullanılmadığı bir mevkide kullanmaya ikna etti. sol açık - 10 numara oynayan bir oyuncudan 3'lü savunmanın kenar beki çıkardı. ferdi'nin kariyeri o günden sonra sürekli olarak yükselişe geçti ve bugün 30m€'ların konuşulduğu bir oyuncu haline geldi.

    ikinci isim barış alper yılmaz:

    barış 21 yaşında galatasaray'a transfer oldu. barış'ı daha ilk görüşte türkiye'de yetişen diğer futbolculardan ayıran şey fiziksel özellikleriydi. bu topraklarda görmeye alışık olmadığımız bir hıza ve patlama gücüne sahipti. aynı ferdi'nin fenerbahçe'ye geldiği ilk sezon gibi galatasaray'da gençlere daha fazla şans verilmesine karar verilen bir sezonda galatasaray'a transfer olmuştu. hücum hattına transfer edilen yabancı oyuncularda karavana atıldığı için önü de açılmıştı, iyi bir performansla formayı alabilirdi. bu ilk sezonunda barış alper 23 resmi maçta toplam 533 dakika süre alabildi. yani 90 dakikaya bölünce oynadığı toplam süre 6 maç bile etmiyordu. aynı ferdi gibi ilk sezonu kulüp için çok kötü geçen bir sezona denk gelmişti, bu genç futbolcu için hem şans hem de şanssızlıktı. iki isimde önündeki şansı yeterince kullanamamıştı.

    ikinci sezonunda 30 resmi maçta forma giydi. sezonun sonlarına doğru oyuna girdikten sonra sadece koşan, dripling yapan değil oyunun farklı alanlarını da anlamaya başladığını gösteren performanslar ortaya koymaya başlamıştı. buna rağmen 30 resmi maçta barış alper'in aldığı toplam süre 1012 dakikaydı, yani toplam 11 maça denk geliyordu.

    üçüncü sezonunun başlangıcı da aslında farklı değildi. genelde sonradan oyuna girip, oyuna enerji katan oyuncu rolünde kullanılıyordu. onun da şansı aynı ferdi gibi daha önce hiç oynamadığı bir mevkide karşısına geldi. sezon başında sol bek için transfer edilen angelino isteneni veremeyince barış alper 1 maç orada denendi ve sonra galatasaray kariyeri başka bir noktaya evrilmeye başlandı. önce sol bekte iyi performans gösterdi devamında orada kazandığı özgüvenle kendi pozisyonu olan kanatlarda formayı aldı. ve bugün 30m-35m€ bonservislerin konuşulduğu bir oyuncu oldu.

    yani bugün kulüp taraftarlarının 30m€ bonservis bedelini beğenmediği ferdi'nin fenerbahçe'de ilk 11 oyuncusu olması 3 yıl, barış alper'in galatasaray'da ilk 11 oyuncusu olması 2,5 yıl sürmüş. o da çeşitli tesadüflerin denk gelmesi sonucu olmuş. mesela angelino beklenen performansı verseydi barış belki o şansı hiç bulamayacaktı, fenerbahçe vitor'dan önce görüştüğü tonla teknik direktörden biriyle anlaşsa ferdi belki de 3 başarısız sezonun ardında kadroda bile tutulmayıp, gönderilecekti.

    yani bu gençlerin sizin istediğiniz seviyeye gelmesi için beklemeniz, sabır göstermeniz ve biraz da şanslarının yaver gitmesini ummanız lazım. genç oyuncu isteyenler olarak bile buna hazır mıyız, emin değilim.
  • 612
    sağ bek ve 8 numarada elimiz zayıf. gün itibariyle bu durumun çözülmemiş olması ise acı bir durum. bu mevkilere üst kalibre isimler alınacağına inansam beklemeyi abes görmem çünkü acele edip yanlış futbolcu alınmasını da istemiyorum. bu takım "transferler tamamlanana kadar" sağ bekte barış/kaan orta sahada ise demirbay/kaan/berkan ile de idare edebilir. ama gerek ağzımızın zamanında çok yanmış oluşu gerek ise yönetimin kampa yetiştiririz gibi üst perdeden yanlış söylemleri olayları bu noktaya getirdi. taraftar tepki göstermekte çok haklı çünkü yönetim ne yaptığından emin bir görüntü çiğniyor.
  • 614
    listede 3-4 isim ile transfer yapmaya kalktığımız dönem. onlar da basına düşüp, resmi ağızlardan onaylandığı kadarı ile sağ taraf için doue, jelert; orta alan için mctominay ve wendel. koskoca galatasaray'ın transfer listesi bu 4 oyuncudan oluşturulmuş. haydi iyi niyetli bakalım, bilmediğimiz 1-2 alternatif isim olsun. ibrahim hatipoğlu'nun açıklamalarından da anlaşıldığı gibi aslında bu oyuncuları da alacaklarına kendileri dahi inanmamış. hatipoğlu diyor ki; "bu transferler zor, çünkü hocanın istediği takımları için önemli, alması zor oyuncular". kimse de çıkıp dememiş ki, "mctominay'ı, wendel'i 3 milyona alamazsınız". ünlü düşünür ozan tufan'a hak vermemek elde değil: böyle bir şey olabilir mi? gerçekten, ciddi ciddi bu isimler için ülkelere uçuldu, komik paralar önerildi, haliyle rezil olundu ve geri dönüldü. elde ne var? koskoca bir sıfır. aslında sıfır da değil koca bir prestij ve güven kaybı.

    şimdi yeni gelen haberler transferde başa dönüldü şeklinde. temmuz ayının sonu gelmiş, zaten bilinen eksikliklere dair hala ve yeniden transfer zirvesi yapılıyor. yeni isimler belirlenecek belli ki. siz bu oyuncuların alternatiflerini daha hala belirlemediniz mi? şimdi oturup, yeniden liste yapacak, sırf oyuncu fiyatlarını sormak için başka ülkelere mi uçacaksınız? olmazsa geri dönüp tekrar, yeni zirveler mi yapılacak?

    koskoca galatasaray'ın transfer politikası bu kadar amatörce mi yönetiliyor? biz bu amatör yaklaşımlarla nasıl oyuncu transfer edeceğiz? biz oyuncuların gelmek istediği seksi bir kulüpten, herkesin teklifini reddettiği bir kulübe nasıl dönüştük? bu kadar amatörce yönetilen transfer sürecine dair bir tek taraftar ses yükseltirken, bu camianın akil insanları nerede? daha gidecek oyuncu planlamaları var ki onlardan hiç bahsetmek istemiyorum.
  • 615
    galatasaray’ın genlerinde olduğu gibi devam eden yani işler iyi giderken hiçbir şekilde doğru eklemelerin yapılmadığını gördüğüm herhalde 30’nci transfer dönemi. bu, galatasaray’da kağıda dökülmemiş bir kuraldır. işler iyi giderken eksik bölgelere asla doğru oyuncu alınmaz. ama ne zaman takım ligi 14’ncü falan bitirir, herkese rezil rüsva olur, o zaman nasıl oluyorsa birileri düğmeye basar ve bir sonraki sezonun kadrosu mükemmele yakın kurulur.

    ayrıca tekrar belirtmekte fayda var, buradaki okur ve yazar arkadaşlar da şunu iyice kafalarına kazısın. galatasaray’da asla transfer çalışmaları 6-8 ay öncesinden falan başlamaz zira galatasaray bir holding vb değildir. anonim şirket olmasına rağmen futbol takımı herhangi bir anonim şirket gibi yönetilmez, geleceğe dair yatırımlar uzun vadeli planlamaların sonucunda hayata geçirilmez. bunu söyleyen hangi yöneticiyse bilin ki yalan söylüyordur. galatasaray’da her transfer haziran’ın 15-20’si gibi, o da birileri lütfederse başlar. herkes kendisini düşünür, tatilinden feragat etmez, takımın ileri gitmesini okan buruk, fatih terim vb gerçek galatasaraylılardan başka hiçbir yönetici düşünmez. aslında son dönemde fatih terim de düşünmüyordu, o da her bulduğu fırsatta bodrum’daki evine giderdi.

    dolayısıyla sadece biz sevgili gerçek galatasaraylılar, kandırılırız ve gidip hemen fahiş fiyatlardan kombinemizi yenileriz, yeni formalar vb alarak kulübe destek olduğumuzu zannederiz. oysa onlar için sadece müşteriyizdir. ve biz o paraları kulübe sorgusuz sualsiz akıtırken, onlar o paralarla oyuncu transferi ayağına avrupa seyahatlerini yapar, o gittikleri şehirlerin gecelerine akarlar. avrupa’da oynayacağımız maçların deplasmanına işsiz güçsüz 18 yaşında, hayatında münih’i, manchester’ı, roma’yı rüyasında bile göremeyecek bebeleri götürürler.
  • 616
    henüz 2024-25 sezonu için konuşmak zor, ancak birtakım meseleler kendini belli ediyor.

    transferde ağır kaldık, fakat bu bence en son sorunumuz. transfer süreci senin adamın-benim adamım, senin listen-benim listem kavgasıyla sabote ediliyormuşçasına bir görüntü mevcut. yetkili kişiler işleri çözümsüzlüğe sürerek kendi gündemlerini dayatmak için fırsat kolluyorlar izlenimini aldım. umarım günahlarını alıyorumdur, çok kaka bir insanımdır.

    inşallah kimseyi satmayız (evet tete dubois falan dahil) ve kimseyi alamasak dahi ilk 2 iddiası ile gireriz lige. şampiyonlar ligine de kapağı atalım, ücreti tahsil edelim kâfi. daha fazlasını bu yönetim ile istemek benim için gerçekçi değil.

    eğer takımı korursak seviye anlamında bu gidişle beşiktaş ve trabzon ikilisi ile açtığımız makas epey kapanacak, ama yine de onları geçecek gücümüz olacaktır. fener ise maçları normal oynanmaya başlarsa bizle kafa kafaya olacaktır. geçen yılki (2023-24) gibi olursa manevi anlamda çok yıpranan takımımız bu seviyesiyle bir daha bu kadar puan toplayacak mental ve fiziksel mücadele gücüne kanımca erişemeyecektir. rakibi teslim alıp maçı öldürecek çok diri en az bir orta saha gelirse elimiz biraz daha rahatlayabilir. fener fred’e hem partner hem de yedek olabilecek çok üst düzey bir orta saha getirirse bu da yetmeyebilir tabi.
App Store'dan indirin Google Play'den alın