724
fazlasıyla dolduğum ve üzüldüğüm transfer dönemi.
mevzu kesinlikle transfer değil, mevzu beceriksizlik. mevzu geçmişte bedeli hiç ödenmeyecekcesine yapılan hataların bedelini bugünü misliyle ödüyor oluşumuz. konu sadece galatasaray da değil, konu türk futbolu. bir kaç yıl önce futbol kalitesine göre hakedilmeyen seviyede olan yayın gelirleri sayesinde isimli oyuncular getirilerek bir şeylerin değişeceğini sanmamız ve bugün ekonomik sancıların da etkisiyle dibe vuran futbolumuz. herkesin söylediği avrupa'nın katarı tabirini reddederken bugün bu söylemin ne kadar da doğru olduğunu anlıyor oluşumuz.
peki bu günlere nasıl geldik?
aslında her şeyi başlatan 2008 yılıydı.
o dönemleri net olarak takip edenler bilir. 2004-2008 arasında çok az transfer yaptık, çok düşük bütçelerle oynadık ve o karanlık olarak tabir edebileceğimiz dönemden 2 şampiyonluk üstüne o dönem için hiç de fena olmayan bir yerli kadrosu çıkardık. mehmet topal, servet çetin, arda turan vs. gibi satılabilir oyuncularımız vardı.
bu arada derdim kesinlikle yabancı sınırı değil, o dönem sınır vardı ve yerli ağırlıklı bir takım kurmuştuk hatta sanırım sınır 6 olmasına rağmen biz son dönemde sadece 1 yerli ile maçlara çıkıyorduk.
neyse 07/08 döneminde lincoln, linderoth vs. transferleriyle başladı. o dönem transfere önceki yıllara nazaran çok yüksek bir bedel olan 14 milyon euroyu gömdük, sadece 3 milyon euroluk oyuncu satarken. şampiyon olduk, ülke futbolundaki düşüşten dolayı ön eleme oynamak durumunda kalınca, forvetsizlikten ve kalecisizlikten -ki futbolda temel şart atanın ve tutanın iyi olmalıdır- bükreş'e elemelerde elenip uefa'da devam ettik, fena bir uefa dönemi de geçirmedik aslında.
forvet transferi geç de olsa gerçekleşti ve dönemine göre yıldız bir golcü olan milan baros, onun yanında meira vs. gibi transferlere yaklaşık 12 milyon euro harcadık. necati ateş'i sociedad'a kiralayarak aldığımız cüzi bedel dışında da herhangi bir gelir elde edemedik. tabii o dönem her ne kadar defansif anlamda kötü olsa da uefa maçlarının hamburg ayağına meira'yı aldığımızın sadece 1.5 milyon euro fazlasına satınca kewell ile çıkmak durumunda kalmıştık, muhteşem bir planlama hatası.
09/10. rijkaard, hayaller. harcanan bonservis bedeli 17 milyon euro. kazanç 2 sene önce 5 milyon euroya alınan lincoln'den yalnızca 2 milyon euro. bir planlama hatası daha yapıp baros sakatlanınca üstüne eldeki forvet nonda'yı da gönderip, o dönemki organizasyonlarda şans bulmuş jo'yu aldık ve avrupa'da oynatamadık. dönemin flaş takımlarından atletico'ya karşı forvette keita ile kafa tutsak da gerek hakem gerek de eksiklikten kaybedip yine elendik. akıllara son yıllar geliyor di mi? 2 sene 2 farklı mevkide avrupa'da eksik kalmak. tabii o dönem avrupa'da eksik kalıyorduk şimdilere lige forvetsiz, orta sahasız giriyoruz.
10/11. dibe çöküş. değişen 3 hoca. harcanan devre arası trasferleriyle 30 milyon euro. topal satışı, misimovic'in geri gönderilmesi ve keita satışı ile biraz tolere ettik lakin seneyi 8. bitirince ve avrupa vizesi dahi alınamayınca yine elde kötü bir oyuncu kadrosu ile kaldık.
11/12. fatih terim ve ünal aysal. galatasaray tarihinin herhalde en uyumlu ve en büyük birlikteliğini yaşadık o dönem, her şey mükemmeldi. yeni bir takım kurmak için 24 milyon euro harcadık, arda satışı ile de 15 milyon euroya yakın gelir geldi. tabii üstüne cana da gitti zira 5 milyon euroya alınmıştı, harcamaya 30 milyon euro diyelim.
bu dönemlerde alınan baros, keita, elano, melo, riera vs. gibi adamlara da hep 3 milyon euro bandında ücretler verildi. bunu şöyle açıklayayım arda'yı 12 milyon euroya sattık, riera'yı 3e aldık ancak 3 milyon eurodan da 3 yıllık sözleşme verdik yani o para o anda gitti. hani bugün neden bu duruma düştük diyoruz ya temel sebep maaşlar, kurlar düşük olunca o paraları öyle harcadıkki, 2 milyon euro alan selçuk ve burak'a yok yere 3.5 verirken geleceği sorgulamadık bile.
12/13. şampiyon tamamlanan sezon. şampiyonlar ligi geliri. mükemmel futbol, iki kere şampiyon olan kadro. yönetim ve teknik heyetin mükemmel uyumu. harcanan bonservis 32 milyon euro, gelir sadece 3 milyon euro. mesela o dönem astronomik bedel olarak gördüğümüz 8.5 milyon euroya alınan amrabat, galatasaray'a yine o dönem alınan hamit altıntop kadar zarar vermemiştir. hamit, sneijder, burak yılmaz, 3üne taahhüt edilen maaş 10 milyon euroydu, drogba geldi 1.5 yıl için ona da 10 milyon euro verdik. tabii gelirimiz vardı, şampiyonlar liginde çeyrek final oynadık.
galatasaray'ın şampiyonlar ligi şampiyonluğuna yaklaşan anlar vardır, her ikisinde de çeyrek finalde real madridle oynadık, kura şansımız olsa ya da ne bileyim 12/13 sezonunda takımda stoper olsa belki final de oynardık, olmadı ama yine şampiyonduk, şampiyonlar liginden 50 milyon euro gelir elde etmiştik, yarınlar yokmuşcasına, kur hiç artmayacakmışcasına harcamaya devam ettik. tabii fed'in faiz arttırım politikasıyla kur artmaya başlamıştı, zaten günden güne artan borçlar daha da katlanmaya devam ediyordu. borcunuz 200 milyon euro olsa kur %1 arttığı an tl bazında o kadar zarar ediyordunuz, çünkü gelirleriniz yıldan yıla artmıyordu, nedense o usta ekonomistler bunları o dönem hesap edemiyorlardı ya da işlerine gelmiyordu.
13/14. harcanan bonservis 45 milyon euro, gelir 1 milyon euro. akıl var, mantık var hangi kulüp dayanabilir buna, kaç sene saydım, artıda olduğumuz 1 sene bile var mı? üstüne verilen 2-3-4 milyon euro maaşlar, akıl almaz gerçekten. bu dönemde aysal yönetimini değiştirdi, terimle arası bozuldu ve kaos dönemi başladı. mancini ile gruptan çıktık yine bir miktar gelir geldi. ha bu dönemin şöyle bir artısı var harcanan 45 milyon euronun 23 milyon eurosu sonrasında, 26 milyon euro olarak kasamıza geri geldi. nasıl mı? bruma, melo ve telles'i sattık, tl bazında çok daha karlı, euro bazında da bir miktar karlı olarak. şampiyon olamadık 2. olduk ama şikeci kulüpler olunca yine gittik şampiyonlar ligine.
14/15. çöküşün başlangıcı. yabancı sınırlaması iyice sertleşince olcan'a 4, tarık'a 5 vererek aldık. bu yatırımlar geri dönmedi, maaşlarla beraber yaklaşık 20 milyon euro olarak uçtu gitti kasadan zaten o sene şampiyonlar liginden alsak alsak 30 milyon euro almışızdır, o paranın çoğunu olcan ve tarık'a gömdük. ha kalanı da pandev ve dzemaili'ye. ne güzel planlama değil mi? gel gelelim yine şampiyon olduk. yatırımlar satış olarak dönmese de 4 senede 4 şampiyonlar ligi ile döndü.
15/16. yabancı sınırı kalktı. yıllardır konuştuğumuz scout transferlerinin tam zamanıydı. bu dönemlerde dembele, delaney, cyprien vs. gibi nice adamlar bizle anıldı hiç birini almadık, biri bedavaya gitti diğeri 2 milyon diğeri 5 milyon euroya. gittik jose rodriguez diye bir adam aldık bedavaya, ha ondan bile 2.25 kazandık, genç olunca, maaşı düşük olunca kazanıyorsun çünkü!
neyse, devre arasıyla beraber 11 milyon euro harcadık, az kalsın martin benitez diye bir adama da 5 milyon euro falan verecektik, burak'ı sattık, melo'yu sattık, telles'i kiraladık. yabancı sınırı kalkmışken telles niye kiralandı hala anlamıyorum. amrabat'ı kiraladığımız yere sattık ve kiralama bedelleriyle 5 milyon euroya göndermiş olduk. hamit'e harcadığımız para 15 milyon euro, amrabat'a 10 milyon euro civarı harcayıp 5ini geri aldık. ha kevin'i aldık, listeye yazamadık, oynatamadık onu bile karla sattık.
16/17. yabancı sınırının kalktığından bir haber olarak eren derdiyok, serdar aziz ve tolga ciğerci'ye 11.5 milyon euro ödedik. 6 milyon euro da maaş verdik bu üçlüye? sormak isterim bu paralar kimin cebine gitti? bu adamların bizde kaldığı süreye bakarsak en az 25 milyon euro kazandılar kulüpten, yazık. bugün transfer bütçemiz 1 milyon euro, siz düşünün çaresizliği.
ha telles'i sattık bir de, kiralama bedelini de sayarsak 6'ya aldık, 8 milyon euroya gönderdik. hala da ondan gelecek % 10'u bekliyoruz, geliştiremedik, geliştirsek 15 milyon euroya satardık çünkü. o telles porto'da her sezon 10+ gol, asist katkısı verdi, bizdeyken orta açmasını dahi bilmiyordu güya.
bu iki sezon kötüydük, her gün farklı bir hoca geliyordu. dursun özbek'in son senesiydi, riva'yı sattık, florya'yı sattık, tudor'u getirdik hop transfer masasına.
45 milyon euro harcadık 17/18'de. bugün hala acısını çektiğimiz sevr antlaşmasını imzaladık oyuncularla. kimin cebine ne kadar girdiği umarım bir gün ortaya çıkar. ha bu dönemde alınan adamların satışından elde edilen gelir, 31 milyon euro. belhanda isimli şahıs satılsaydı belki fazlası da olurdu, tabii bunun yarısı badou'dan geldi. o dönem elimizdeki asset bruma'yı 15 milyon euroya sattık, 2 milyon euroya yakın da bonus aldık galiba, kiralık bedelini de sayarsak 20 milyon euro civarı kazanmış olduk bruma'dan.
aslında maaşlar düşük olsaydı, geleceğe yönelik yatırımlar olsaydı. mesela o dönem maehle 1.3 milyon euroya alındı, diatta 2 milyon euroya alındı. bizim aldığımız mariano 3 senede 10 milyon euro maliyetle bedelsiz giderken, feghouli bugün 20 milyon euroya malolacağı kesinken hala oynuyor, para kazanamayacağımız da aşikar zira bedelsiz gitse de maaşından kurtulsak.
bitmedi. şampiyon olduğumuz 2 sene ve ffp. evet hep sıfıra sıfır kaldık ama yüksek maaş vermekten hiç çekinmedik.
diagne'ye 15 milyon euroya yakın para gömerken, 2.3 milyon euro da yıllık maaş verdik. falcao aldık 5+ maaş verdik. babel aldık imza parasıyla yıllık 3.3 milyon euro verdik. rodrigues'e yok yere 500 bin euro zam yaptık, linnes'e yok yere 500 bin euro zam yaptık. eldeki gol kralı golcüyü 500 bin euro vermemek için elden kaçırırken yerine alınan diagne, falcao, andone, mitroglou gibi adamlar için 45 milyon euroyu taahhüt ettik ve diagne ile falcao para kazandıramadan sözleşmelerini tamamlarlarsa bu paraların hepsini de ödemiş olacağız. 90 katı.
bugünse gelmiş 1 milyon euro bütçeyi tartışıyoruz. kur 9 olmuş. bugünlere bir günde gelmedik, bir günde de kurtulamayacağız.
bizim falcao, feghouli, belhanda, babel gibi adamlara yılda en az 17 milyon euro taahhüt edecek çapımız yok. şampiyonlar liginde toplam 17 milyon euro bütçeyle ayakta kalmaya çalışan takımlar var. uefa avrupa ligi'nde sayısız var ve bu takımların çoğu iki haneli bedellere oyuncu satabilen takımlar. yukarıda yaptığım analizi bugün young boys için yapsam her sene transferde artıda olduklarını görürsünüz.
zamanında bu günler geliyorum diye bas bas bağırmış ve hiç birimiz kulağımızı açmamışız. 2-3 milyon euro verdiğin adamdan kendisini geliştirmesini, daha büyük transfer yapmak için çabalamasını beklememelisin, bugün potansiyelli x bir golcüyü 10 milyon euroya alıp 1 milyon euro maaş verdiğinde 3 yılda falcao'ya vereceğinden daha azını vermiş oluyorsun.
bu yöneticilerle, bu medyayla, bu zihniyetle bu çark yürümez. devrim şart.