fevkalade bir açılış töreniyle start almış olimpiyatlardır. hala ve hala ''pekin 2008'in gölgesinde kaldı'' falan diyenler var. pekin 2008'in açılışından aklımda kalan tek şey parşömendi anasını satayım. parşömen de parşömen, parşömen de parşömen...
britanya resmen kültür, sanat, bilim ve teknoloji şovu yaptı açılışta. ''sanayi devrimini biz yaptık'', ''interneti biz bulduk'', ''müziğimize yaklaşamazsınız bile'' ve en nihayetinde olağanüstü düşünülmüş bir meşale...
meşaleyi, bütün ülkelerin yanlarında taşıdıkları parçalardan oluşturmak... ve onu, geçmişin efsanelerinin seçtikleri, adı sanı duyulmamış, gencecik sporculara yaktırmak... işte olimpiyat ruhu budur. bunun üzerine nasıl çıkılır?
törenin tek falsosu, olimpiyat bayrağının askerler tarafından taşınmasıydı. bunun dışında, her anıyla aklımın köşesinde yer edecek tek açılış töreni oldu. şimdi sıra aksiyonda, sıra
michael phelps'te,
usain bolt'ta, thames'teki kürek yarışlarında,
wimbledon kortlarındaki tenis ziyafetinde...