1
atilla gokce'nin bugun yazdigi yazinin basligidir, tum galatasaray taraftarlarinin dilegidir. aslinda bu yil olmasi cok muhtemel bir hadisedir. alacagiz tekrardan o kupayi.
--- alinti ---
2000’e kardeş getirin!
bırakın da şu kanımı sizinle paylaşayım: keşke şampiyonlar ligi’nde oynasalardı.
beşiktaşlı dostlar alınmasın, onların hakkına ve statüsüne saygılıyım. ama şu da bir gerçek ki, galatasaray her bakımdan yoksul dönemini geride bırakıp inanılmaz bir zenginlikle futbolun saltanatını sürüyor. bu zenginlik, şampiyonlar ligi standartlarına bile yeter. kimbilir, belki de fazlasına!
evet, levadia tallinn, bir uefa avrupa ligi play-off’una kadar gelmekle boyundan büyük iş başarmış. ama yine de galatasaray’la aşık atacak güçte ve çapta değillerdi. galatasaray’a karşı savunmalarını kalabalık tutarak, atletik hamlelerine güvenerek bir direniş oyunu sergilemeye çalıştılar. ama bütün planları çöktü. galatasaray çok da iyi oynamadığı maçı, kadrosunun zenginliği, yerli yabancı tüm oyuncularının empatisi, uyumu ve sinerjisi ile gövde gösterisine dönüştürdü.
abdulkader keita, inanılmaz deparları, fuleleri, driplingleri ve top tekniğiyle dün adeta büyüledi. ilk golde baros ve arda, topa çok yakındılar... estonya takımının kalecisinden dönen topa, onlardan daha uzak ve geride duran keita yetişti, perdeyi açtı... attığı ikinci golde yerden kullandı serbest vuruşu... kaleci hatalı olabilir ama, bu fildişili’nin de hakkını ve becerisini teslim etmeli!
rijkaard’ın takıma müthiş bir enerji ve ilham verdiğini biliyoruz. ama bu sihirli ortamı hazırlayan yöneticilere de bravo! adnan polat, haldun üstünel ve arkadaşları, transferi çok isabetli alımlarla zaten gösteri haline getirmişlerdi. takım da bu gösteriyi, gol showla sürdürdü. henüz istenen form düzeyini yakalayamayan baros, yine de gayreti, pozisyona girme becerisiyle takdir topladı. kewell, yedekliği filan hiç dert etmeden kulübeden oyuna girdi, golünü attı. ayhan ve mustafa sarp, ön libero olarak kendilerinden beklenen her iki rolü de başarıyla paylaştrılar.
galatasaray, adeta 4-2-4 oynayarak seyircisine çılgın bir gösteri sundu. arda yine yaratıcı bir lider olarak alkışlandı... rakip takımın kalecisine gösterdiği sert tepkiyi gereksiz buldum. herhalde canı acıdığı için isyan etti... keita, baros ve aydın, sonradan oyuna giren kewel müthiş bir baskıyla estonya temsilcisini dağıttılar.
elano’yu da görmüş olduk...
henüz hazır değil... en azından takım arkadaşlarının çok gerisinde... kısa süre içinde uyum sağlayabilir.
galatasaray’a avrupa ligi’nde başarılar diliyoruz...
2000’de kazandıkları ilk kupaya bir kardeş getirebilirler belki...
neden olmasın!
--- alinti ---
--- alinti ---
2000’e kardeş getirin!
bırakın da şu kanımı sizinle paylaşayım: keşke şampiyonlar ligi’nde oynasalardı.
beşiktaşlı dostlar alınmasın, onların hakkına ve statüsüne saygılıyım. ama şu da bir gerçek ki, galatasaray her bakımdan yoksul dönemini geride bırakıp inanılmaz bir zenginlikle futbolun saltanatını sürüyor. bu zenginlik, şampiyonlar ligi standartlarına bile yeter. kimbilir, belki de fazlasına!
evet, levadia tallinn, bir uefa avrupa ligi play-off’una kadar gelmekle boyundan büyük iş başarmış. ama yine de galatasaray’la aşık atacak güçte ve çapta değillerdi. galatasaray’a karşı savunmalarını kalabalık tutarak, atletik hamlelerine güvenerek bir direniş oyunu sergilemeye çalıştılar. ama bütün planları çöktü. galatasaray çok da iyi oynamadığı maçı, kadrosunun zenginliği, yerli yabancı tüm oyuncularının empatisi, uyumu ve sinerjisi ile gövde gösterisine dönüştürdü.
abdulkader keita, inanılmaz deparları, fuleleri, driplingleri ve top tekniğiyle dün adeta büyüledi. ilk golde baros ve arda, topa çok yakındılar... estonya takımının kalecisinden dönen topa, onlardan daha uzak ve geride duran keita yetişti, perdeyi açtı... attığı ikinci golde yerden kullandı serbest vuruşu... kaleci hatalı olabilir ama, bu fildişili’nin de hakkını ve becerisini teslim etmeli!
rijkaard’ın takıma müthiş bir enerji ve ilham verdiğini biliyoruz. ama bu sihirli ortamı hazırlayan yöneticilere de bravo! adnan polat, haldun üstünel ve arkadaşları, transferi çok isabetli alımlarla zaten gösteri haline getirmişlerdi. takım da bu gösteriyi, gol showla sürdürdü. henüz istenen form düzeyini yakalayamayan baros, yine de gayreti, pozisyona girme becerisiyle takdir topladı. kewell, yedekliği filan hiç dert etmeden kulübeden oyuna girdi, golünü attı. ayhan ve mustafa sarp, ön libero olarak kendilerinden beklenen her iki rolü de başarıyla paylaştrılar.
galatasaray, adeta 4-2-4 oynayarak seyircisine çılgın bir gösteri sundu. arda yine yaratıcı bir lider olarak alkışlandı... rakip takımın kalecisine gösterdiği sert tepkiyi gereksiz buldum. herhalde canı acıdığı için isyan etti... keita, baros ve aydın, sonradan oyuna giren kewel müthiş bir baskıyla estonya temsilcisini dağıttılar.
elano’yu da görmüş olduk...
henüz hazır değil... en azından takım arkadaşlarının çok gerisinde... kısa süre içinde uyum sağlayabilir.
galatasaray’a avrupa ligi’nde başarılar diliyoruz...
2000’de kazandıkları ilk kupaya bir kardeş getirebilirler belki...
neden olmasın!
--- alinti ---