• 1
    mevzu bahis sorunlar, belirli bir tarih için veya belirli bir maç için düzelmesinin çok zor olduğu hatta mümkün olmadığından dolayı konuyu biraz daha genel olarak ele almak istiyorum.

    galatasaray taraftarının kronikleşmiş hastalıklarının düzelmesi için bir yerden başlamak gerekiyordu. ilk adımı atan mturhan'ı ve bu girişimde bulunan herkesi tebrik ediyorum öncelikle.

    koskoca camianın milyonlardan oluşan taraftar kitlesini düzeltmek, yola koymak, koordine etmek tabi ki bize düşmez. bunun bilincinde olarak hareket etmeliyiz. aynı şekilde bu yetki tek başına, sözüm ona, tribün liderlerinin de elinde değildir, olmamalıdır. buradan yola çıkarsak amatör bir duyguyla, sıradan galatasaray taraftarları olarak böyle bir girişimde bulunmamız en doğal hakkımızdır. bu girişimi daha etkin hale getirmek için resmi görevde bulunan stat yetkilileriyle görüşmek fikri de isabet olmuştur.

    eğri oturup doğru konuşmak gerekirse; bizim taraftarımız takıma destek konusunda istenilen seviyede değil maalesef. 1-0 öne geçince inanılmaz bir karnaval havası oluyor tribünlerde ama gol yediğimiz zaman, geriye düşüp takıma destek olmamız gerektiği zaman dut yemiş bülbüle dönüyoruz. galatasaray taraftarının eksikleri, yanlışları için sözlükteki öz eleştirilere bakılabilir; (bkz: galatasaray taraftarı)

    her hafta 90 dakika "saldır galaaatasaraay" tezahüratını duymaktan gına geldi artık. http://www.youtube.com/watch?v=L-_CZ4ChZ8k
    sorun, galatasaray taraftarının üretken olmaması değil bence. youtube'da üç beş dakika gezinseniz karşınıza yığınla güzel tezahürat çıkar. bugün sözlükte biri link verdi mesela, uzun zaman önce youtube'a yüklenmiş bu videoyu basit bir örnek olarak verebiliriz. http://www.youtube.com/...&feature=related
    asıl sorun, tribünlerin belli kişilerin tekelinde olması ve söylenecek tezahüratlara onların karar vermesi. doğu üst tribünde bu durumdan mustarip olan, kale arkası tayfaya başkaldıran, kendi seslerini duyurmaya çalışan kaliteli bir kitle var ama ne yazık ki azınlık oldukları için, genel olarak destek görmedikleri için çok fazla ön plana çıkamıyorlar.

    tribünlere yeni bir soluk getirmek şart. bunu da bir örnekle izah etmek istiyorum. 2008-2009 sezonunun başları, bomba transferler yaparak sezona başlamışız. bu transferlerden biri de harry kewell'dı. ilk haftalar biz, bir kaç kişilik arkadaş grubu olarak liverpool'da harry kewell'a nasıl tezahürat yapıldığını biliyor ve kendi çapımızda "harry harry kewell harry harry kewell" diye bağırıyorduk. aynı bu arkadaşlar gibiydik, http://www.youtube.com/watch?v=Iyepz5_vvII
    neyse bir süre sonra ali sami yen hoparlörlerinden daddy cool şarkısı çalmaya başlandı ve kısa sürede tribünler tarafından benimsendi bu şarkı. artık herkes harry kewell'a o şekilde bağırıyordu. hala da o şarkıyı duyunca aklımıza harry kewell gelir.

    stat hoparlörleri, tribünleri organize etmek, yeni bir soluk getirmek için büyük nimet. stad yetkilileri ile görüşülüp bu imkan kullanılırsa çok faydası olur. buradan taraftara bir şey empoze edelim gibi bir şey çıkmasın. zaten tutmayacak şey tutmaz. tribünler beğenmezse, kolay kolay benimsemez. yeter ki statta yeni tezahüratlara, yeni şarkılara yer verelim.
    bu arada endüstriyel futbolu da gözardı etmemek lazım. maç öncesi, devre arası reklam gösterimleri oluyor. şarkı çalmak düşündüğümüz kadar kolay olur mu bilemiyorum, bunu da görüşmek lazım.

    sonuç olarak türkiye'nin en büyük spor kulübünün büyük taraftarı hakettiği yere ulaşmalıdır. bunun için de ne yapılması gerekiyorsa yapılmalıdır. ben elimden geldiğince destek olmaya hazırım.

    (bkz: galatasaray'ın adının olduğu her yerde umut vardır)

    edit: cümle yapısı
  • 2
    (biraz geç kaldım ama)

    7 kasım 2000 galatasaray sturm graz maçı diyince çoğunluğun aklına son kısımlardaki paslaşmalar geliyor.

    benimse aklıma hep taraftarın takımına olan koşulsuz desteği gelir. rakip ıslıklama konusunda çığır açtığımız bu maçın kırılma noktası ise 80. dakikadır. takım o dakikalarda 2-1 üstünden çok talihsiz bir şekilde kendi kalemize gol atarız. futbolcular yere yıkılır, tv başındaki biz yere yıkılırız. ama o maçta öyle kuvvetli ve hırslı bir taraftar vardır ki, bir saniye yıkılmaz. golün hemen ardından "re re re ra ra ra galatasaray galatasaray cimbombom" diye bağırmaya başlar. ben evde ayağa kalkarım, futbolcular sahada ayağa kalkar.

    belki o destekten sonra hemen kalkıp arka arkaya üç gol atmadık ama, bu destek takımın inancını perçinlemiş ve bizi çeyrek finale, 2-0'dan 3-2 çevrilen real madrid maçına dek götürmüştü.

    umarım manchester maçı da top rakipteyken ve kriz anlarında sturm graz maçına öykündüğümüz bir müsabaka olur.

    not: sturm graz maçının paslaşmalar dışında adamakıllı bi videosunu bulamadım ama buradaki ufak kısım bile taraftar desteğini anlamamızda bize yardımcı olur:

    http://www.youtube.com/watch?v=7wE_EEdSTMM
App Store'dan indirin Google Play'den alın