son haftalarda gerek takımın, gerekse oyuna yaptığı veya yapmadığı müdahalelerden dolayı fatih terim'in formda olmadığını söylüyoruz. fakat sahada oynanan futbola direk olarak etki edebilen tribünleri unutuyoruz, kendimizi unutuyoruz.
takımın düzelmesini, performansını yükseltmesini istiyoruz fakat öncelikle tribünler olarak kendimize de bakmamız gerektiğini düşünüyorum. braga maçında
* takıma hiçbir anlamda itici güç olmayı başaramadık, cluj maçında
* ve hemen hemen bütün maçlarda yalnızca rakip kalede tehlikeli pozisyonlara girdiğimiz anlarda hareketleniyoruz ve tezahürata eşlik ediyoruz. onun dışında kalan bölümlerde taraftar olmak yerine tamamen sessiz, ruhsuz bir şekilde maçı izliyoruz, seyirci oluyoruz.
alex ferguson dün akşam yaptığı basın toplantısında 1993'teki istanbul seyahatinin hatırlatılması ve "cehennem"den dem vurulması üzerine şöyle cevap vermiş: "cehennem mi? kaygıya gerek yok." bunun yanında 1993'teki nahoş istanbul seyahatinin üzerinden 19 yıl geçtiğini ve oyuncularının atmosferden etkilenmeyeceğini de söylemekten geri durmamış. umarım düşüncelerinde yanıldığını gösterebiliriz akşam.
http://sphotos-g.ak.fbcdn.net/...1211_694757027_n.jpg böyle maçlarda avantaj ev sahibi sıfatı ile oynayan takımdadır ve ona bu avantajı verecek olan olgu da rakibi bunaltan, kendisine itici güç olması beklenen taraftarıdır. fakat son zamanlarda tribün olarak bir hayli kötüyüz bu durumda. elbette bunun en büyük sorumlusu taraftarı uyutan, gerek rakip ataklarında, gerekse takımımızın hakem tarafından çalınan veya çalınmayan düdüklerle katledildiği anlarda duyarsız kalan ultraslan'dır fakat tribüne gelen her bir kişi de önce kendisine bakmalıdır. ben kendimden pay biçiyorum ki birçok kişi tribünde olduğu bölgenin genel anlamda sessiz olması ve oturmasından dolayı tezahüratlara katılmıyor, o da ortama uyarak sessizleşiyor. bütünlük lazım, her bir taraftarın koltuğuna oturmak yerine söylenmeye çalışılan tezahürata katılması lazım.
nasıl ki biz takımı veya fatih hoca'yı eleştiriyorsak o da bizi eleştirmişti dünkü basın toplantısında: "bu tarihi günlerden birini yaşama adına onlara çok ihtiyacımız var. yarın hiç olunmadığı kadar hoşgörülü, toleranslı olunacaktır. ama stat içerisinde ve dışarısında hep birlikte olmalıyız.” hoca'nın bu sözlerini herkes iyi idrak etmeli; tribünü yönetmek ve yönlendirmekle görevli olan ultraslan fakat bireysel olarak herkes önce kendisine bakacak. o zaman kimse de çevresindeki kişiler sessiz diye susmak zorunda kalmaz.
şu görüntü çok önemli bir ipucu veriyor bu gece için; imparator ve aslanları bu geceden zafer çıkarmak için güç birliği yapacak ve tribün olarak bizler de bu güç birliğine destek olmalıyız. bu durumda işler bizim için daha kolay, rakip için daha zor olacaktır.
http://cdn.galatasaray.org/...9_wallpaper-copy.jpg yolumuz açık olsun galatasarayım...