o zamanlar çocuk aklıyla idrak edemesek de, sonraları anladık ki meğer galatasaray'ın ve türk futbolunun akışını değiştirmiş bu maç. sadece bizle de sınırlı kalmıyor, kupanın formatını da değiştirmek zorunda kalıyorlar.
hani bu maç bir film olsa eşkiya filmi olurdu heralde. nasıl bu film türk sinemasının seyrini değiştirdiyse, bu maç da avrupadaki o makus talihi, yenildik ama ezilmedik edebiyatını yerle yeksan etti. kendi sektörlerine bakış açılarını değiştirmişlerdir, bir nevi devrimi gerçekleştiren mihenk taşı olmuşlardır. tek fark galatasaray'ın oscar'ı alması.
*bu arada kalli'ye ve şener şen'e selam olsun.
bu arada bazı maçlar vardır, spiker de efsanenin parçası olur. arsenal maçı'nda haydi oğlum diyen levent özçelik, leeds maçı'nda "kim attı? kral attı" diyen ercan taner gibi. bu maçta da ümit aktan bu efsanenin parçasıdır benim için. maç 2-0 olduktan sonra fark yeriz imalarını bir kenara bırakırsak, arif'in golünde coşmuş; değil schmeichel, dünyanın bütün michael'ları gelse o topu çıkaramaz cümlesini efsaneler arasına sokmuştur. saygılar abi...
burası kişisel olacak. futbolla yeni haşır neşir olan benim ilk futbol yıldızımın, idolümün maçıdır bu maç. kubilay türkyılmaz'dan bahsediyorum tabi ki. mahallede gol attıktan sonra onun gibi kollarımı iki yana açıp uçak gibi sağa sola yalpalanırdım.
son sözde schmeichel'a; nasıl çaktı lan arif...