maçı totem uğruna
cfr cluj*,
braga* ve
sivasspor* maçlarını izlediğim kahvede izlemeye karar vermiştim. orada izlediğim daha önceki 3 maçımızda 3 galibiyet çıkarmıştık ve son 4 sezondur yenildiğimiz, zorlu geçmesini beklediğimiz, çekinerek gittiğimiz bursaspor deplasmanı da toteme eklenecek yeni halka için ideal bir maçtı. fakat maçın ilk dakikasından itibaren satılmış olduğunu her çaldığı düdükte belli eden hakemi gördüğümüzde, kalan dakikalar için de endişemiz artmıştı. çünkü çıktığımız süper lig maçlarında yalnızca rakibimizle değil, buna ek olarak hakemin yanlı kararlarıyla da mücadele etmek durumunda bırakılıyoruz. bu da bizi özellikle mental açıdan çok yoruyor.
maçın hemen başında elmander'in omuz omuza girdiği ikili mücadelede faul yaptığını söylemek, o hakemin taraflı ve yanlı olduğunun kanıtıdır. üstelik o pozisyonda elmander'in herhangi bir omuz atma müdahalesi de olmamıştı, bursasporlu oyuncu elmander'e çaprmış ve topu uzaklaştıramayacağını anlayınca da kendini narin bir şekilde yere bırakmıştı. galatasaray'ın bu sene şampiyonluğunun engellenmesi için çalışmalar içerisine giren yetkili kişilerin maşası olan hakem de durur mu; çalıyor düdüğü ve galatasaray da zorlu bursa deplasmanında maçın henüz başında skor üstünlüğünü ele geçirme avantajından haksız şekilde mahrum bırakılıyor. hakemin çaldığı düdük ve verdiği kararlarda standardının olmadığını da umut'un attığı ve verilmeyen golümüzün hemen sonrasında yaşanan bir pozisyonda görüyoruz. burada da elmander kaleci ile karşı karşıya kalmak üzereyken ibrahim öztürk elmander'e yetişiyor ve omuzu bir güzel koyuyor. tarafsız olan, kirli emelleri olmayan ve maça adil yönetim düşüncesi ile çıkan bir hakemin burada da penaltıyı çalması gerekirdi ama fırat aydınus'un o zihniyette olmadığını çok iyi biliyoruz ve burada bir kez daha anlıyoruz.
kuvvetli rüzgara karşı oynadığımız ilk yarıda yenik duruma düşmemize rağmen hemen dengeyi yakalamamız sevindiriyor bizleri. ikinci yarıda rüzgarı da arkamıza alarak bursaspor kalesine yükleneceğimizi düşünüyoruz. fakat ikinci yarı nedense bu düşüncelerimizin aksi şekilde gelişiyor. kalemizde tehlikeler yaratan, 6 pastan gol kaçıran, kaleyi uzaktan şutlarla yoklayan bursaspor oluyor. halbuki bursaspor 2. yarıya kaleci değişikliğiyle başlamış ve kaleye 1 hafta öncesinde istanbul bb spor maçında
* 4 gol yemiş harun tekin geçmişti. rüzgarın da yardımıyla kaleye bol şut atarak gol aramamız gerekirken bu hamleleri bir türlü göremiyorduk. yanılmıyorsam ikinci 45 dakikada kaleyi bulan tek şutumuz da sabri'nin şutuydu. burada fatih terim'in "şut atın!" talimatını verip vermediğinden bahsetmek istemiyorum. bu biraz da futbolcu aklıyla alakalı bir şey.
fatih hoca'yı eleştirebileceğimiz konu yaptığı oyuncu değişiklikleriydi. ilk yarıda rüzgara karşı oynamamıza rağmen ikinci yarıya nazaran daha çok pozisyona girmiştik. bunun mutlak nedeni de elmander'in yadsınamaz katkısı. fatih hoca aynı anda yaptığı amrabat ve aydın hamleleri ile deplasmandaki braga maçında olduğu tek forvetli sisteme dönerek kanatları etkin kullanmak istedi fakat o maçta orta sahamızı 3'lü tutmuştuk. bu maçta sneijder'in de gireceğini hesap ederek 2 hücumcu kanat oyuncusu almak bana göre pek mantıklı olmadı. üstelik sneijder'in de oyuna dahil olması sonrası 4-2-3-1'e dönmüş ve orta sahayı selçuk - emre çolak ikilisine emanet etmiştik. eğer fatih hoca ikinci yarı başında bu dizilişe dönmeyi planladıysa, yekta'yı oyunda tutmalıydı. çünkü emre gerek hava toplarındaki zafiyeti, gerekse düşük fizik gücü ile oranın oyuncusu değil. aslına bakarsanız emre bu takımın oyuncu değil. "ne yapsak oyuna daha fazla olumlu katkı sağlardık?" diye soracak olursak ikinci yarı başında veya 55-60. dakikalar civarında emre - sneijder değişikliği yapıp mevcut kadromuza en uygun taktik olan 4-3-1-2'ye dönebilirdik. orta sahada da selçuk - yekta ve engin'in olması, bize hem oyun hem de skor üstünlüğünü getirebilirdi.
bağlayacak olursak ikinci yarıda kalemizde gördüğümüz ciddi tehlikeler, bursa deplasmanının zor olması nedeniyle alınan 1 puana "bittik bittik biz beyler" şeklinde yaklaşmak yanlış olacaktır. son 4 sezondur kaybettiğimiz deplasmanda 1 puan aldık ve önümüzdeki zorlu engellerden birini daha öyle veya böyle geride bıraktık. asıl değinmemiz ve düşünmemiz gereken nokta, şampiyonluğumuzu engelleme çalışması içerisinde olan organize hareket. son 2 haftada oynadığımız beşiktaş ve bursaspor maçlarında ciddi hakem hatalarını(!) gördük ve önümüzdeki haftalarda da görmeye devam edeceğiz. buna hazırlıklı olmalı ve rakiplerin üzerine federasyon ve hakemleri de koyarak şampiyonluğa doğru emin adımlarla yürümeliyiz. önümüzdeki 3 haftada (antalya - akhisar - ordu) istediğimiz sonuçları alırsak, takipçilerimiz ile farkın 10 puan veya daha üzerine çıkması büyük ihtimal.
http://www.youtube.com/watch?v=gcBcSWyjVEI