dayan galatasaray, biraz daha, birazcık daha dayan..
biraz uzun bir yazı olacak sanırım. maç ile başlayalıp, akışına bırakıyorum..
maçtan önce, antrenman sırasında gaziantepsporlu futbolcuların maça kenetlendikleri rahatlıkla görülüyordu, arada hep birlikte toplanıp söz verdiler birbirlerine falan, hırslı oldukları belliydi her hallerinden. zor maç olacağını herkes biliyordu gerçi. bizim tribünlerden de, takım topluca çağırıldıktan sonra yeni bir beste ile – sözlerini anlayamadım – “bu maçı almadan florya’ya gelmeyin” tezahüratlarıı yükseldi. beklendiği gibi, bizimkiler de gergindi kuşkusuz ama kimse de niye böyle yapıyorlar falan da diyemez. şu takım, ne mağlubiyetten sonra alkışlanmayı hak ediyor, ne de maçtan önce tribünlere çağrılmayı. - içlerinden bir kaçı hariç - geriye kalanın profesyonel olduğu dahi şüpheli. yenilseler umurlarında mı? ama paraları ile sorun çıktı mı sorun etmeyi de çok iyi bilirler. skibbe’nin, rijkaard’ın belki de tek suçu da buradakileri de avrupa’da olduğu gibi sanmasıydı zaten, öyle davrandılar hep.
cümle aleme inat, dayan galatasaray..
arena’da, takımın daha etkili ve istekli oynadığı gerçeği vardı sonuçta lakin bu sefer bu da işe yaramadı, 60. dakikadan itibaren resmen rakip sahaya kamp kurmamıza rağmen ama gerek şans faktörü, gerek de cüneyt çakır faktörü olsun, engel oldu. gaziantepspor da iyi savunma yaptı, hakkını vermek lazım. cüneyt çakır demişken, türkiye’de en beğendiğim, daha doğrusu tek beğendiğim hakemdi ama şu son 2 maçtaki performansı.. ve hala avrupa’da maç veriliyor bu hakeme, anlam veremiyorum, gerçi anlamı olduğunu da sanmıyorum. neyse, geçeyim en iyisi cüneyt çakır'ı uzatmadan..
antep iyi maç çıkarttı, istediğini aldı. zaman zaman, özellikle de ilk yarı, kalecileri karcemarskas hariç kalan tüm futbolcuları bizim sahadaydı, abartmıyorum, aynen böyleydi. korner sırasında falan da değil, resmen oyunu yığdılar.
cevap veremedik bu baskıya, ilk yarıda zaman zaman yüzde yüzlük pozisyonlar da yakalanmadı değil ama bunlar da ya servet’in 3 kişiyi geçip pas atması sonucu, ya da kontra ataklar sonucu oluştu zaten. bilinçli bir atağımızı hatırlamıyorum yoksa. çok normal aslında, sonuçta maç boyunca orta sahada tek adamla oynadık resmen. culio. varsa yoksa culio, culio defansa, culio oyun kur, culio mücadele et, culio.. zaman zaman o da bocaladı artık, e hangi birine yetişecek ki adam. culio aslında, tipik emre belözoğlu tarzında, futbolculuğuyla tabii ki. yanındaki adamlar daha kaliteli olsa çok çok daha etkili olacak kesinlikle, yine de elinden geleni yapıyor ama. yanındaki adamlara bakıyorsun, orta sahadaki performansıyla neredeyse hiçbir olumlu yönü olmayan neill, ve artık takıma hiçbir fayda sağlayamayan ayhan. cana belki defansta çok sırıtmıyor ama neill orta sahada hayalet gibi. hal böyle olunca da işlemiyor orta saha. orta saha işlemeyince de, ilerideki 3 oyuncu topla buluşamıyor, ve oyun sadece bizim sahada oynanır.
yekta-culio-cana, olması gereken orta saha şuan bu işte. neill de stopere.
cana-neill inadından vazgeçmedi yine hagi ama sabri’yi orta sahada oynatma inadından vazgeçmişti bu maç ki bu sefer de sabri ilk yarıyı çıkartamadı, bu kadarı da şanssızlık ama.
ikinci yarıda ayhan çıktı, yekta girdi ve takım biraz olsun kıpırdadı, toparlandı. net bu. ayhan demişken, ayhan bu takıma çok emek verdi, o formanın hakkını çoğu zaman verdi ama artık olmuyor. olmuyor işte, eski ayhan değil sahadaki ayhan. dün ayhan ıslıklandı, yuhalandı ama bence o ıslıkların sahibi ayhan falan değil. ayhan zorla beni seç beni, ben oynayacağım bu maç, ille de ben oynayacağım demiyor ya? kötü olduğu gün gibi ortada, ama oynuyor. sorunlardan birisi de bu işte. sarp için de geçerli bu olay, eskişehirspor maçında 3-0 önde iken mustafa sarp oyuna giriyor ve eskişehir 3-2’ye getiriyor skoru. keza hakan balta için de böyle, bu futbolcular gibileri için de öyle.. ama hala daha takımdalar, hala daha ilk 11 çıkabiliyorlar. işte bu çok ilginç ya zaten. tabi sorunlar sadece bunlarla sınırlı değil kesinlikle, sorun her yerde; başta yönetim olmak üzere, mental sorunlar, kadro sorunu vs... özgüven yerlerdeydi bu maça kadar, o formayı giymenin vereceği güven de yoktu ortalıkta. bu maçla birlikte bir nebze olsun belki tur atlanırsa takımın kendine güveni de gelir diye umut ediyordum ama, o özgüven eksilere indi özgüven.
baros’a parantez açmak gerekiyor ki, sen aslan parçasısın baros, sonsuz kredin var bende. bunu kesinlikle hak ediyorsun. dün verdiği mücadele, hırsı, isteği.. o korner bayrağını koşa koşa götürüp takması da bonusu.. tribünlere oynamak falan da değildi kesinlikle, tamamen içinden geldi ve zamanın daha fazla geçmesini istemedi. içimizden birisi oldun resmen baros..
bu arada, servet’in de hakkını vermek gerekir ki son birkaç maçtır gerçekten iyi mücadele ediyor, iyi de oynuyor. severim sevmem o ayrı, ama en azından yüreğini koyuyor.
baskıyı çok iyi zaman da kurdu aslında takım, son yarım saat neredeyse tek kale oynandı maç ama gelmedi gol. bu dakikalardaki mücadele, istek gerçekten de alkışlanacak cinstendi. aslında alkışlanacak cinsten falan da değildi, olması gerekendi sadece ama bu baskıyı en son ne zaman gördüğümüzü hatırlayamadığım için şaşırdım. normal şartlarda gelecek için umut verici bir son 30 dakika olduğu ortada ama neye umutlanacaksın ki? sağları solları belli olmuyor zaten, haftaya yine rezalet bir futbol oynarlar, ümitlenmeye hiç gerek yok. bundan sonra varsa yoksa 20 mart’taki fenerbahçe derbisi.
her kötü sonucun ardından, bundan daha da kötüsü olmaz herhalde diye düşünüyorum ama, çöktükçe de çöküyor takım. daha ne kadar var dip noktaya, daha ne kadar düşecek bu takım? avrupa’nın kralı denilirken bir kaç sene önceye kadar, kaç sene oldu şampiyonlar ligi’nde yokuz hatırlamıyorum. hadi onu geçtim, uefa avrupa ligi bile hayal oldu bu sene de. hep teknik direktörler suçlu, teknik direktörler eleştirilir. teknik direktörler en ufak bir sonuçta sorgulanan ilk kişi olur zaten, bir çırpıda da gönderilirler.. ama muhteşem, kusursuz, olağanüstü yönetimimiz kendini sorgulamasın tabi, onlar hiç kendini sorgular mı! adnan sezgin gitti, adnan polat ve yönetimi de gidecektir elbet..
dayan galatasaray, birazcık daha dayan..
adnan polat şöyle demiş (resmi sitede yazanlar böyle);
"taraftarımıza şunu söylemek istiyorum. galatasaray spor kulübü olarak hiç bir ortamda havlu atmadık galatasaray kulübü son maça bitene kadar mücadelesini sürdürür. oyuncularımız sahaya büyük stres ve sıkıntı içinde çıkıyorlar. maçın hemen başlarında protesto ettiğinizde o oyunculardan maç bitene kadar verim alınamıyor. lig devam ederken galatasaray’da hedefler bitmez. önümüzde önemli maçlar var. galatasaray türkiye liginin şampiyonunu da belirleyecek takımda konumunda şuanda"
takım lige çook haftalar öncesinden havlu attı ama havlu atmadık deniliyor. oyuncular stres içinde çıkıyormuş sahaya, alkışlarla mı çıkacaktı? onu hak ettiler mi? hadi bunları geçtim, galatasaray türkiye liginin şampiyonunu belirleyecek takım konumunda denmiş. başarıymış gibi. galatasaray türkiye liginin şampiyonunu belirleyecek takım değildir, şampiyonluğa oynaması gereken takımdır galatasaray!
dayan galatasaray, dayan.. geçecek, elbet geçecek.. biraz daha, birazcık daha..
http://jaimelesport.blogspot.com/...az-daha-birazck.html