2010-11 Türkiye Kupası Çeyrek Final Rövanş Maçı
20:00 Türk Telekom Arena
0 - 0
  • 256
    çok fazla anlatılacak şey var bu maçla ilgili.

    yektanın oynamayışı, ayhan, serkan kurtuluş ve stancunun kötü performansları, culionun oyundan çıkarılması defansın rakip atakta iken hiçbir müdahale yapmaması vs. bu maç itibariyle avrupa kupasını da unutmuş olduk.

    nereden nereye geldik, lanet olsun. önce adnan polat, sonra hagi, daha sonra futbolcular.
  • 257
    ilk yarı baros, ikinci yarı servet ile denedik bir şeyler yapmayı. ama kapasite bu kadar.

    her maçtan sonra, her mağlubiyetten sonra herkes aynı şeyleri yazıyor ama olmuyor işte arkadaş olmuyor. hep aynı kişiler hep aynı sistem olmuyor. hala, hala ısrar hala ısrar? amına koyayım olmuyor işte olmuyor ne bu ısrar?

    her şeyde bir hayır varsa eğer bizim için de artık köklü değişiklikler vaktidir inşallah.

    sinirli felan değilim, olanı da anlamıyorum. her şey günler öncesinden belliydi. bu hala geleceğimiz, böylece bir sezonu kapatıp seneye avrupa maçı oynamayacağımız.

    asıl kötü günler şimdi başladı işte. artık hedefsiz kalan bir takım var elimizde. her türlü sonuca hazırlıklı olmalıyız maçlarda.
  • 260
    çok üzen maçtır . yemin ederim maçtan sonra neredeyse ağlayacaktım üzüntüden , kaç yıldır lig şampiyonluğumuz yok , türkiye kupasını almayalı kaç yıl olmuş , şu anda yazarken bile boğazım düğümleniyor . ne olur birileri birşeyler yapsın artık , biz burada kötü gidişe neden olanları yazmaktan bıktık usandık , allah rızası için şu takımı gerçekten seven insanlar bir olsun , bir çıkış yolu bulsun , bu takımı bu kadar küçültmeye kimin hakkı var . tamam taraftarlık başarıya endeksli olmamalıdır ancak sportif başarı gelmezse olacaklar çok net , taraftar sayısı azalır , lobi zayıflar , medyada güçsüz duruma düşülür . galatasaray bu galatasaray boru değil bu durumdan kurtulmalıyız artık .
  • 262
    maç öncesi yazılanlara baktım da; 3-4 farklı kazanırız diyenler, yavşaklara inat kazanırız diyenler, galibiyet serisine başlarız diyenler, zevkle koyacağız diyenler, keje'nin gazlayıcı yazısı, beşiktaş'ı bir sonraki turda rakip olarak hayal edenler, 1.85 lik iddaa oranıyla galatasaray'a oynanır diyenler, 3-1 alırız diyenler anlayacağınız her türlü umut fışkıran yazılar...

    merak ettiğim bir konu var... bir taraftarın maçtan önce takımına inanması güzel şey ama neye dayanarak bu takım için bu kadar ümitliyiz? son maçlarda muhteşem bir futbol mu oynuyoruz? yani yaptıkları yapacaklarının teminatı olan bir takım mı var ortada bu kadar gaza geliyoruz? kazanırız yaz eyvallah, turu geçeriz yaz eyvallah ama 3 atarız 4 atarız, dağıtırız falan yazıları resmen komedi. bırakın arkadaşlar polyannacılığı... bu sezon futbol oynayarak, hakkederek kazandığımız maç sayısı kaç? neyin gazı bu? biraz gerçekçi olun. kimse sizden; korkarım kaybederiz, eleniriz diye karamsar yazmanızı istemiyor ama bu kadar gaza gelip, uçuşa geçmek de neyin nesi? yarın fenerbahçe ile oynarken bu kadar uçmazsanız sevinirim. hepimizin isteği kazanmak ama bu futbolla o maçın da sonucunun her maçımız gibi; allah yardımcımız olursa kazanırıza kaldığı kabak gibi ortada...

    lütfen şu takım üç maç üst üste adam gibi top oynayana kadar kimse bokunu çıkarıp uçuşa geçmesin. ortada fol yok yumurta yok, sağolsun çoğu yazar menemeni yalayıp yutmuş. önce bir bak bakalım tavanın içinde soğan var mı? biber var mı? domates var mı? yumurta var mı? ocağın altı yanıyor mu? melemeni düzgün pişirecek adam var mı? daha sen bunlara bakmadan, menemen süper olacak, afiyetle yiyeceğiz, sonra tatlı hatta üstüne de kaymak gibi hayallerdesin... uyan koçum, bak uefa treni de kaçtı... sen git şimdi bir bardak soğuk su iç, o senin karnını tutar...
  • 263
    nerden anlatmaya başlayacağımı bilemediğim maç.

    öyle bir maçtı ki gözlerim 2000 yılındaki takımı aradı. tek kale oynayan, rakibi boğan ve rakip tarafından çekinilen takımımızı. sonra dedim ki biz 14 yıl şampiyonluğu beklemiş bir takımın taraftarıyız. ikisi arasında nasıl farklar var değil mi? böyle düşündüğünüz takdirde takım hakkında kötü konuşmak iyi gün taraftarı yapıyor bizleri. halbuki durum böyle değil. hepimizin tek derdi var, o da şampiyonlar liginde var olmak. en son oynadığımızda da rezil olmuştuk zaten. topu topu dört puan toplayabildik. nasıl ümitliydik hem de. cehenneme hoş geldiniz, efsane geri döndü tarzı pankartlar hazırlamıştık. sonra uefa kupasına katıldık leverkusen dağıttı gitti bizi. arkasından hamburg'a dağıldık. hem de kendi evimizde. sonra a.madrid geldi çaktı gitti. arkasından da karpaty liv diye dandik bir takıma elendik. şu kupa maçı aslında hiç umrumda değil. benim tek derdim avrupada adımızı tekrar duyurabilmek. evimizde kaybettiğimiz, hani o cehennem dediğimiz yerde kaybettiğimiz maçların öcünü alabilmek.

    velhasıl bu dediklerimin olması için öncelikle türkiye'de başarılı olmak gerekir. kupaysa kupa, ligse lig. bir şekilde o avrupaya gitmemiz gerekiyor. asıl ligimize dönmemiz gerekiyor.

    bakın galatasaray avrupada oynadığı sürece ligde de başarılı olmuş bir takımdır. hamburg'a elenene kadar gayet iyi gittik ama o elenme sonrası her şey bitti. madrid maçlarına kadar iyi gittik ama hakemin yaptığı ve caner'in yediği halt sonunda yine elendik yine lig gitti. bu sene avrupada yokuz, ligde de yokuz!

    dönelim antep maçına, takım biraz daha tertipliydi ama daha eksikleri var. mesela neill orta saha oyuncusu değil, yekta yerinde oynamıyor, kazım artistlik peşinde, servet ileri çıkıyor gol arıyor ve pozisyona tek giren de o. serkan kurtuluş maçın son dakikalarında takımı katlediyor vs. çağlar birinci defans anlamında çok iyi ama ileri çıktı mı sıkıntı oluyor... bunlar hagi görmeli artık. culio gibi bir adam var allahtan da onun verdiği savaşı izlemekle yetiniyoruz. ahanda size maçın özeti! başkada diyecek bir şey yok bu konu hakkında.

    dediğim gibi tek derdim avrupaydı ama önümüzdeki sene de hasret kalacağız. ondan sonraki sene artık. sinirden ağlamak üzereyim mına koyayım.
  • 265
    bana kimi neyle suçlayacağımı şaşırtmış olan maçtır. son düdük çaldığından beri bir kurban arıyorum kendime ama bulamıyorum. efsanemizin * adını ağzıma alamıyorum. kızarmış gözlerle defalarca armayı öptüğünü öğrendiğim ayhan akmanı ıslıkladığım için kendimden utanıyorum. en iyisi siz defolun gidin bütün camiayı rahat bırakın adnanlar.
  • 268
    sonucu itibariyle üzse de galatasarayımızın ilerisi için ışık verdiği bir maç oldu. biraz şanslı günümüzde olsak rahat üç gol atabilirdik ama gerek baros'un sakatlıktan yeni çıkmış olmasının verdiği tedirginliği, gerek futbolcularımızın üzerindeki baskı son vuruşlarda sonuca gidemememize neden oldu, fakat oynanan oyun, girilen pozisyonlar gayet sevindirici idi. maçı izlerken helal olsun dedim, kazanamasak da böyle oynayın ciğerimi yiyin. önümüzdeki sezon başında iyi bir hazırlık dönemi ve bir kaç takviye ile seneye şampiyon olamamamız mucize olur. tabi hagi rahat bırakılırsa.
  • 270
    --- gereksiz bilgiler ---

    bu maçın;
    türk telekom arena'da berabere biten ilk resmi maç
    türk telekom arena'da berabere biten ilk türkiye kupası maçı
    türk telekom arena'da golsüz biten ilk resmi maç
    türk telekom arena'da golsüz biten ilk türkiye kupası maçı
    türk telekom arena'da galatasaray'ın gol atamadığı ilk resmi maç
    türk telekom arena'da galatasaray'ın gol atamadığı ilk türkiye kupası maçı
    olma özellikleri de vardır.

    --- gereksiz bilgiler ---
  • 274
    gaziantep'in ilk yarım saat "hemen kapanmayalım, oyuna ortak olalım" düşüncesiyle oynayıp galatasaray'ı hücuma çıkartmadığı, maçın kalanında ise haklı olarak kapandıkları ve pozisyon üretmedikleri halde galatasaray'ın oyuna hükmedip, gerekli baskıyı kuramadığı karşılaşma. sadece ikinci yarıda rakibin oyunu kendi yarı sahasında kabullenmesiyle daha çok topla oynadı, fakat ne pozisyon üretebildi ne bir şey.

    biri demiş; "aylardan mart, rakip antep; galatasaray sezonun en önemli maçına çıkıyor". vay arkadaş. böyle ölü, böyle kederli sezon yaşamadık biz. tek bir tutunacak dalımız vardı, o da gitti elimizden. üstelik ne sahada bizimle birlikte buna isyan edecek futbolcu topluluğu var, ne de kenarda maçın öneminin farkında olup gerekli riskleri alan bir yönetim. asıl yönetime hiç girmiyorum, maç başlığındayız zira.
  • 275
    dayan galatasaray, biraz daha, birazcık daha dayan..

    biraz uzun bir yazı olacak sanırım. maç ile başlayalıp, akışına bırakıyorum..

    maçtan önce, antrenman sırasında gaziantepsporlu futbolcuların maça kenetlendikleri rahatlıkla görülüyordu, arada hep birlikte toplanıp söz verdiler birbirlerine falan, hırslı oldukları belliydi her hallerinden. zor maç olacağını herkes biliyordu gerçi. bizim tribünlerden de, takım topluca çağırıldıktan sonra yeni bir beste ile – sözlerini anlayamadım – “bu maçı almadan florya’ya gelmeyin” tezahüratlarıı yükseldi. beklendiği gibi, bizimkiler de gergindi kuşkusuz ama kimse de niye böyle yapıyorlar falan da diyemez. şu takım, ne mağlubiyetten sonra alkışlanmayı hak ediyor, ne de maçtan önce tribünlere çağrılmayı. - içlerinden bir kaçı hariç - geriye kalanın profesyonel olduğu dahi şüpheli. yenilseler umurlarında mı? ama paraları ile sorun çıktı mı sorun etmeyi de çok iyi bilirler. skibbe’nin, rijkaard’ın belki de tek suçu da buradakileri de avrupa’da olduğu gibi sanmasıydı zaten, öyle davrandılar hep.

    cümle aleme inat, dayan galatasaray..

    arena’da, takımın daha etkili ve istekli oynadığı gerçeği vardı sonuçta lakin bu sefer bu da işe yaramadı, 60. dakikadan itibaren resmen rakip sahaya kamp kurmamıza rağmen ama gerek şans faktörü, gerek de cüneyt çakır faktörü olsun, engel oldu. gaziantepspor da iyi savunma yaptı, hakkını vermek lazım. cüneyt çakır demişken, türkiye’de en beğendiğim, daha doğrusu tek beğendiğim hakemdi ama şu son 2 maçtaki performansı.. ve hala avrupa’da maç veriliyor bu hakeme, anlam veremiyorum, gerçi anlamı olduğunu da sanmıyorum. neyse, geçeyim en iyisi cüneyt çakır'ı uzatmadan..

    antep iyi maç çıkarttı, istediğini aldı. zaman zaman, özellikle de ilk yarı, kalecileri karcemarskas hariç kalan tüm futbolcuları bizim sahadaydı, abartmıyorum, aynen böyleydi. korner sırasında falan da değil, resmen oyunu yığdılar.

    cevap veremedik bu baskıya, ilk yarıda zaman zaman yüzde yüzlük pozisyonlar da yakalanmadı değil ama bunlar da ya servet’in 3 kişiyi geçip pas atması sonucu, ya da kontra ataklar sonucu oluştu zaten. bilinçli bir atağımızı hatırlamıyorum yoksa. çok normal aslında, sonuçta maç boyunca orta sahada tek adamla oynadık resmen. culio. varsa yoksa culio, culio defansa, culio oyun kur, culio mücadele et, culio.. zaman zaman o da bocaladı artık, e hangi birine yetişecek ki adam. culio aslında, tipik emre belözoğlu tarzında, futbolculuğuyla tabii ki. yanındaki adamlar daha kaliteli olsa çok çok daha etkili olacak kesinlikle, yine de elinden geleni yapıyor ama. yanındaki adamlara bakıyorsun, orta sahadaki performansıyla neredeyse hiçbir olumlu yönü olmayan neill, ve artık takıma hiçbir fayda sağlayamayan ayhan. cana belki defansta çok sırıtmıyor ama neill orta sahada hayalet gibi. hal böyle olunca da işlemiyor orta saha. orta saha işlemeyince de, ilerideki 3 oyuncu topla buluşamıyor, ve oyun sadece bizim sahada oynanır.

    yekta-culio-cana, olması gereken orta saha şuan bu işte. neill de stopere.

    cana-neill inadından vazgeçmedi yine hagi ama sabri’yi orta sahada oynatma inadından vazgeçmişti bu maç ki bu sefer de sabri ilk yarıyı çıkartamadı, bu kadarı da şanssızlık ama.

    ikinci yarıda ayhan çıktı, yekta girdi ve takım biraz olsun kıpırdadı, toparlandı. net bu. ayhan demişken, ayhan bu takıma çok emek verdi, o formanın hakkını çoğu zaman verdi ama artık olmuyor. olmuyor işte, eski ayhan değil sahadaki ayhan. dün ayhan ıslıklandı, yuhalandı ama bence o ıslıkların sahibi ayhan falan değil. ayhan zorla beni seç beni, ben oynayacağım bu maç, ille de ben oynayacağım demiyor ya? kötü olduğu gün gibi ortada, ama oynuyor. sorunlardan birisi de bu işte. sarp için de geçerli bu olay, eskişehirspor maçında 3-0 önde iken mustafa sarp oyuna giriyor ve eskişehir 3-2’ye getiriyor skoru. keza hakan balta için de böyle, bu futbolcular gibileri için de öyle.. ama hala daha takımdalar, hala daha ilk 11 çıkabiliyorlar. işte bu çok ilginç ya zaten. tabi sorunlar sadece bunlarla sınırlı değil kesinlikle, sorun her yerde; başta yönetim olmak üzere, mental sorunlar, kadro sorunu vs... özgüven yerlerdeydi bu maça kadar, o formayı giymenin vereceği güven de yoktu ortalıkta. bu maçla birlikte bir nebze olsun belki tur atlanırsa takımın kendine güveni de gelir diye umut ediyordum ama, o özgüven eksilere indi özgüven.

    baros’a parantez açmak gerekiyor ki, sen aslan parçasısın baros, sonsuz kredin var bende. bunu kesinlikle hak ediyorsun. dün verdiği mücadele, hırsı, isteği.. o korner bayrağını koşa koşa götürüp takması da bonusu.. tribünlere oynamak falan da değildi kesinlikle, tamamen içinden geldi ve zamanın daha fazla geçmesini istemedi. içimizden birisi oldun resmen baros..

    bu arada, servet’in de hakkını vermek gerekir ki son birkaç maçtır gerçekten iyi mücadele ediyor, iyi de oynuyor. severim sevmem o ayrı, ama en azından yüreğini koyuyor.

    baskıyı çok iyi zaman da kurdu aslında takım, son yarım saat neredeyse tek kale oynandı maç ama gelmedi gol. bu dakikalardaki mücadele, istek gerçekten de alkışlanacak cinstendi. aslında alkışlanacak cinsten falan da değildi, olması gerekendi sadece ama bu baskıyı en son ne zaman gördüğümüzü hatırlayamadığım için şaşırdım. normal şartlarda gelecek için umut verici bir son 30 dakika olduğu ortada ama neye umutlanacaksın ki? sağları solları belli olmuyor zaten, haftaya yine rezalet bir futbol oynarlar, ümitlenmeye hiç gerek yok. bundan sonra varsa yoksa 20 mart’taki fenerbahçe derbisi.

    her kötü sonucun ardından, bundan daha da kötüsü olmaz herhalde diye düşünüyorum ama, çöktükçe de çöküyor takım. daha ne kadar var dip noktaya, daha ne kadar düşecek bu takım? avrupa’nın kralı denilirken bir kaç sene önceye kadar, kaç sene oldu şampiyonlar ligi’nde yokuz hatırlamıyorum. hadi onu geçtim, uefa avrupa ligi bile hayal oldu bu sene de. hep teknik direktörler suçlu, teknik direktörler eleştirilir. teknik direktörler en ufak bir sonuçta sorgulanan ilk kişi olur zaten, bir çırpıda da gönderilirler.. ama muhteşem, kusursuz, olağanüstü yönetimimiz kendini sorgulamasın tabi, onlar hiç kendini sorgular mı! adnan sezgin gitti, adnan polat ve yönetimi de gidecektir elbet..

    dayan galatasaray, birazcık daha dayan..

    adnan polat şöyle demiş (resmi sitede yazanlar böyle);

    "taraftarımıza şunu söylemek istiyorum. galatasaray spor kulübü olarak hiç bir ortamda havlu atmadık galatasaray kulübü son maça bitene kadar mücadelesini sürdürür. oyuncularımız sahaya büyük stres ve sıkıntı içinde çıkıyorlar. maçın hemen başlarında protesto ettiğinizde o oyunculardan maç bitene kadar verim alınamıyor. lig devam ederken galatasaray’da hedefler bitmez. önümüzde önemli maçlar var. galatasaray türkiye liginin şampiyonunu da belirleyecek takımda konumunda şuanda"

    takım lige çook haftalar öncesinden havlu attı ama havlu atmadık deniliyor. oyuncular stres içinde çıkıyormuş sahaya, alkışlarla mı çıkacaktı? onu hak ettiler mi? hadi bunları geçtim, galatasaray türkiye liginin şampiyonunu belirleyecek takım konumunda denmiş. başarıymış gibi. galatasaray türkiye liginin şampiyonunu belirleyecek takım değildir, şampiyonluğa oynaması gereken takımdır galatasaray!

    dayan galatasaray, dayan.. geçecek, elbet geçecek.. biraz daha, birazcık daha..

    http://jaimelesport.blogspot.com/...az-daha-birazck.html
App Store'dan indirin Google Play'den alın