501
stresliyiz, uyuyamadık…
kaç gündür sakince maçı oynamaya çalıyorum kafamda, oturup iki takımın son maçlarının tamamını izledim ve bir sonuca varmakta zorlandım. taktiksel olarak oyunu okuyamadım. çok seçenek var. fenerbahçe’nin kadro belirsizliği, galatasaray’ın elinde herhangi bir gerçek sağ bek, büyük takım beki olmaması kafamda ihtimalleri öyle arttırıyor ki… üç ihtimalli maç. az gollü ve üç ihtimalli… normal şartlarda öyle görünüyor. ama fakat…
maçları bir galatasaraylı olarak izlerken insanı rahatlatan küçük ama büyük fark yaratan detay şu:
okan buruk ve onun seçtiği futbolcular işlerini rakiplerine oranla; daha adil, daha profesyonel, daha içten, daha kalpten, daha hisli, daha iyi yapıyor, yapmaya çabalıyor…
“çaba”
meşin yuvarlağa odaklarını hiç koparmadan yaptıkları işi ellerinden gelen en iyi şekilde yapma çabaları…
bana göre sezon başında fenerbahçe’nin geniş kadrosu hem nicelik hem nitelik anlamında galatasaray'dan daha iyi görünüyordu. ancak bütün sezon farkı yaratan şey hocamız oldu. kafasının tamamına yakınını sahaya verebilen futbolcuları tercih etti. kafası saha dışında kalanlardan formayı aldı. (bkz: kerem aktürkoğlu) (bkz: wilfred zaha)
kafasını sahaya çekebilenlere formayı verdi (bkz: kerem demirbay) (bkz: hakim ziyech)
allah bozmasın…
netice ne olursa olsun kalbimizde yeri farklı bu takımın. benim için öyle. iş ahlaklarına ve enerjilerine bayılıyorum. başta dries mertens, barış alper yılmaz, fernando muslera ve lucas torreira olmak üzere allah hepsinden razı olsun…
allah utandırmasın çocuklar, şimdiden ayağınıza, yüreğinize, emeğinize, sevginize ve en güzeli de enerjinize sağlık…
kaç gündür sakince maçı oynamaya çalıyorum kafamda, oturup iki takımın son maçlarının tamamını izledim ve bir sonuca varmakta zorlandım. taktiksel olarak oyunu okuyamadım. çok seçenek var. fenerbahçe’nin kadro belirsizliği, galatasaray’ın elinde herhangi bir gerçek sağ bek, büyük takım beki olmaması kafamda ihtimalleri öyle arttırıyor ki… üç ihtimalli maç. az gollü ve üç ihtimalli… normal şartlarda öyle görünüyor. ama fakat…
maçları bir galatasaraylı olarak izlerken insanı rahatlatan küçük ama büyük fark yaratan detay şu:
okan buruk ve onun seçtiği futbolcular işlerini rakiplerine oranla; daha adil, daha profesyonel, daha içten, daha kalpten, daha hisli, daha iyi yapıyor, yapmaya çabalıyor…
“çaba”
meşin yuvarlağa odaklarını hiç koparmadan yaptıkları işi ellerinden gelen en iyi şekilde yapma çabaları…
bana göre sezon başında fenerbahçe’nin geniş kadrosu hem nicelik hem nitelik anlamında galatasaray'dan daha iyi görünüyordu. ancak bütün sezon farkı yaratan şey hocamız oldu. kafasının tamamına yakınını sahaya verebilen futbolcuları tercih etti. kafası saha dışında kalanlardan formayı aldı. (bkz: kerem aktürkoğlu) (bkz: wilfred zaha)
kafasını sahaya çekebilenlere formayı verdi (bkz: kerem demirbay) (bkz: hakim ziyech)
allah bozmasın…
netice ne olursa olsun kalbimizde yeri farklı bu takımın. benim için öyle. iş ahlaklarına ve enerjilerine bayılıyorum. başta dries mertens, barış alper yılmaz, fernando muslera ve lucas torreira olmak üzere allah hepsinden razı olsun…
allah utandırmasın çocuklar, şimdiden ayağınıza, yüreğinize, emeğinize, sevginize ve en güzeli de enerjinize sağlık…