avrupa kupaları tarihinde ilk defa grup aşamasına yükselme başarısı gösteren trabzonspor'un sert bir deplasmanda alması gereken sonucu alarak, tecrübesizliğine rağmen bir "destan" yazmasa da yabana atılmayacak önemli bir iş başardığı karşılaşma. zira rum takımları avrupa maçlarında karşılarında üst seviye bir ekip olmadığı zaman sahasından puan çıkarmayı alışkanlık haline getirmiş durumda. ayrıca görüldüğü kadarıyla türkiye'de rum/yunan takımlarıyla oynanan maçlarda her türlü bayrağa, hatta işi abartıp koreografilerdeki çizimlere el atan muhterem uefa yetkililerinin teşrif etmediği maçlardan biri olmuştur. zira küçük sopalı bayraklardan tut da tüm tribünü kaplayacak kadarına kadar her boydan yunan bayrağı açılmıştır bu maçta ki o da işin bambaşka bir boyutudur.
tabi bir de siyasi ve ilgi alanımızın dışında kalan boyutu vardır...
günümz dünyasında bölünmüş tek başkent olan lefkoşa'nın güney mahallelerinden birinde oynanmıştır bu maç. meşhur ve lanet olası yeşil hatın alt tarafında kalan lefkoşa sakinleri yine bir uluslararası müsabaka heyecanı yaşarken, hattın üst tarafında kalan lefkoşalılar yine ağızlarını rüzgara doğru açıp bu olayı uzaktan izlemekle yetinmiştir.
(bkz:
embargoded)
sonradan gelen "yazacaktım ama unuttum" editi:
8 aralık 2011 apollon galatasaray kadın voleybol maçından tanıdığımız gate 1'in yerinde saydığını gördüğümüz maçtır ayrıca. iki senede insan bir yeni beste çıkarmaz mı arkadaş?