• 79
    uzun zamandır bu kadar yavaş, bu kadar tatsız maç izlememiştim. alt lig maçlarındaki gibi bir yavaşlık vardı. sonunda devre arasına galibiyetle girdi galatasaray.

    maç öncesi kadrolar geldiğinde çok tuhaf bir kadro olduğunu gördük. stoper oynayabilen neill, servet, zan, balta, çağlar ve cana ilk onbirdeydi, takımın yarısından fazla. hatta zorlarsak kewell’ı bile sayabiliriz stoperler arasında, hıncal uluç olsak. çok şükür ki, değiliz.

    kadronun tuhaf olması bir yana hagi’nin kaybeden takımı değiştirmek için fikir üretmesi güzel. ne yazık ki sakat ve cezalı futbolcuların elini kolunu bağladığı da açık. ama yine de fikir üretmesine sevindim, üretilen fikri beğenmesek bile.

    maçta ara ara parlamalarla oynadı galatasaray. konyaspor ise oyunu uyutup beraberliğe bağlamaya çalışıyor gibiydi. neredeyse amaçlarına ulaşıyorlardı.
    aslında temposuz oyun galatasaray’ın işine geldi. kaç haftadır yazıyorum, futbolcular o kadar güçsüz ki. bir örnek vereyim. hakan balta, kendisine faul yapıldığında bile ağır çekimle yere düşüyor. tempo olmayınca balta da yavaş yavaş geriye dönerken hiç sırıtmadı. ama aynı balta şahane bir gol pası verdi. hep söylediğim şeylerden biri de kalite-form durumunu karıştırmak. ama muhakkak bunu karıştıranların sayısı çok gazla. hakan balta’ya kalitesiz demek için futbolu ya bilmemek ya üzrinde hiç düşünmemek ya da kötü niyetli olmak gerek. neyse, zaten golün hazırlanışı ve bitirilişi mükemmeldi. gökhan zan, kewell, neill, balta ve işi bitirmek anıl dilaver’e kısmet oldu. bu çocuk olacak, hatta olmuş bile denebilir. kulübede oturan mehmet batdal’ın artık farklı bir konsantrasyona girmesi gerek. böyle giderse batdal a2’ye, anıl a takıma gidecek.

    kardoda bu kadar çok stoper olmasına rağmen savunma oyunu oynamadı takım. elbette konyaspor’un galatasaray kalitesine yaklaşamaması ve mantalitesini sadece savunma amacına göre şekillendirmiş olması da önemli. galatasaray ağır ağır da olsa ataklar yaptı, gol pozisyonları buldu. ayakta kalan birkaç diri adamıyla sonuca da gitti.

    takımın önemli sorunları hala devam ediyor. önceliğim güçsüzlükte. devre arasında çözülebilir. hala savunmanın arkasına, araya pas atamama sıkıntısı sürüyor. orta sahada savunmaya yanaşıp pas alan, pas dağıtan adam ayhan. bütün iyi niyetiyle boşa çıkan, forvete destek olan tek adam ayhan. ayhan ancak yardımcı erkek oyuncu olur ama bu kadroda başrol oynamak zorunda kalıyor. başrol aslında misimoviç var ama cezalı. devre arasında bu sorun da çözülür, nasıl çözülür allah bilir. orta sahada insiyatif alıp top taşıyacak oyuncumuz da yok. her takımda buna benzer, çeşitli kaliteler de oyuncular var, biz de bir tane bile yok. araya top atan, top taşıyan adam olmayınca santrafor da bir işe yaramıyor, kim olursa olsun. kısır bir oyun oluyor mecburen. sağlıklı bir arda bu sorunu çözecek. bekliyorum, hasretle.

    bütün sorunlara, sıkıntılara, eksiklere rağmen deplasmanda 3 puan almak güzel şey.
  • 82
    --- alıntı ---
    lorik cana.. / konyaspor 0 - 1 galatasaray

    sahaya çıkan kadroyla başlayalım. kadroyu görünce neye uğradığımı şaşırdım doğrusu. tam 6 tane, stoperde görev yapmış isim vardı sahada galatasaray adına. vahim. bu kadar da defansif olmamalıydı takım. defans oynuyor diye eleştirilen konya bile daha ofansif bir takım ile sahadaydı doğrusu.

    çekindiğim bir nokta; hagi'nin servet'i, ayhan'ı, hakan'ı takıntı haline getirmiş olma ihtimali. misimovic ile insua da eklenebilir bu listeye. hagi mücadele etmeyen, ruhsuz futbolcuları sevmez halbuki, ama anlayamıyorum bu futbolcuların hala oynamasını. jubile niyetine falan mıydı ki acaba?
    ...
    --- alıntı ---

    http://jaimelesport.blogspot.com/...0-1-galatasaray.html
  • 84
    daha önce aydın yılmaz'ın şampiyonluk yolunda önemli bir 3 puan kazandırdığı konya deplasmanında bu sefer bir başka genç oyuncumuz anıl dilaver'in, yine son dakikalardaki golüyle galip geldiğimiz maçtı. bu sefer tabi şampiyonluk yolundaki önemli bir galibiyet değildi.

    hagi'nin hakan balta'yı ön libero oynattığı bir maçtı. hagi'ye olan sevgimiz ne olursa olsun bitmez ancak o sezon devre arasında revizyon yapmayı planlıyorum dedikten sonra hala serdar özkan'dan medet ummak neyin nesiydi? zaten lig falan gitmiş, oynadığımız futbola bakınca, cana'nın, ayhan'ın yerine musa çağıran olsaydı hiçbir şey farketmeyeceğini herkes biliyordu. musa'dan medet ummuyorduk belki ama en azından dünya gözüyle izleseydik çocuğu.

    bir diğer konuda lorik cana mevzusuydu, direk kırmızı kart gördü, dalaştı falan. bu sezonki takıma bakınca o zamanki takımın arkadaşlık anlayışına lanet ettim. galatasaray'da bir oyuncu rakiple tartıştığında kimse destek çıkmıyordu. aydın yılmaz'ın da bu konuda hakkını teslim ederim. o hengamede hakan balta, ayhan, çağlar falan ayırmaya çalışırken gidip kere'nin boğazına sarılması da benim için gamsız denilen aydın'ın da bu ruha sahip olduğunu göstermişti.

    şimdi bu sezonki arkadaşlığı düşününce aklıma geldi bu maç. söyleyecek tek şey, iyi ki varsın imparator olur heralde.
  • 85
    (bkz: #1378185)

    ömrü hayatımda, saatini karıştırdığım için kaçırdığım ikinci galatasaray maçıdır. aynı günün sabahında eski bir dostum ile maçı birlikte izleyelim diye sözleşmiştik. fakat maçın asıl saatinden bihaber olan ve 19'da sanan ben*, kendisinin şahsımı araması ve ''oğlum sen maçın saat 19'da olduğuna emin misin ? dakika 81, 1-0 öndeyiz'' demesiyle birlikte dumur olmuştum.

    ''bihaber ben''in kaçırdığı ilk için:

    (bkz: 25 mayıs 2007 bursaspor galatasaray maçı)
  • 86
    hakan balta; bu maçın bir bölümünde 10 numara, bir bölümünde merkez orta saha pozisyonunda oynamıştı. çok da iyi oynadığını düşünmüyorum, zaten 2010 - 2011 sezonunda da takımın tamamı gibi kötü bir form göstermişti. buna rağmen, anıl dilaver'in attığı golün hazırlayıcılarından biriydi.

    gerets'in istifasından terim'in üçüncü gelişine kadar galatasaray doğru dürüst top oynamamıştır. bunun istisnası feldkamp'ın yarım yamalak yönettiği, hatta bazı deplasmanlara gidemediği 2007-2008 sezonudur. yarım yamalak diyorum, çünkü feldkamp kendini tam olarak takıma verebilecek durumda olsa takımı kusursuz top oynatabilecek kalibreye sahip bir adamdı. yaşı dolayısıyla verebileceği kadarını verdi, o takım da şampiyon oldu. ama gerets sonrası skibbe, rijkaard, hagi, bülent korkmaz, bülent ünder vs hiçbiri takıma düzenli olarak birkaç maç üst üste iyi top oynatamadı. bu böyle 4-5 sene sürdü. kabustan fatih terim'in yeniden takımın başına geçişiyle uyandık.
App Store'dan indirin Google Play'den alın