baştan sona pek bir varlık gösteremeden, neredeyse oyuna ortak bile olamadan kaybettiğimiz karşılaşma. kuralar ilk çekildiği zaman olması beklenen bir senaryo olsa da takımın sezon içindeki mücadelesi ve bireysel performanslar sonrası yine de bir umut taşıyorduk çifte sopron maçları öncesi.
ancak o umudu aşılayan, rakip takımı düzeninden çıkaracak bir savunma baskısını bir türlü oluşturamadık toplam 80 dakikada. üzerine bir de courtney'in sihirli bir değnek dokunmuş gibi topu çemberden geçirmeyi unutması, mercedes russell gibi kırılgan bir oyuncunun varlığı ve ne takımın ne koçun hatta 4-5 senedir biz taraftarın bile alışkın olmadığı üç uzunlu oyunda ısrar etmemiz sonrası kaçınılmaz bir mağlubiyet yaşandı.
pelin derya bilgiç'in ikinci yarıdaki yırtınması haricinde olumlu pek bir şeyden bahsetmek zor takımımız adına. tüm olumsuz gidişe rağmen üçüncü çeyrek bitiminde 4-5 sayı gibi bizi hayatta tutacak bir farkla girebilirdik. ancak önce pelin'in kaptığı topta courtney'in acemice hücum faul yapması, dönen topun yanılmıyorsam üçlük olarak bizim potaya girmesi, bir sonraki pozisyonda yine boş dönmemiz ve dönüşte basket üzerine koça çalınan teknik faulle bir anda 15'lik olmamız maçın son düdüğüydü.
sopron bu maçla birlikte 4'te 4 yapmış oldu grupta. kalan iki maçı da kazanması halinde diğer iki rakibimizle yapacağımız 4 maçta yine de kaderimizi kendimiz tayin etme şansımız var. enteresandır gruptaki 4 maçını da 69-70 sayılarda bitirdi sopron. 2 gün önce kafa kafaya gittik derken 69 sayı yedik, bugün devreye gelmeden biten maçta 70 sayı yedik. bu derece ne yaptığı ve limitleri belli olan bir takım aslında. ancak gruptaki 3 takım da karşı koyamadı.
umarım kuanitra, mercedes, zofia derken takımı ligde bugüne kadar getiren hatta efe hoca'nın 3 sezondur aşırı verim aldığı tempolu oyundan olmayız...