• 198
    an itibariyle a spor'da maç sonrası görüntüler paylaşılıyor. özetle maç sonu:

    1- gökhan çıra muslera'ya hareket çekiyor.
    2- kel bi adam gökhan çıra'ya kafa atıyor. yüzü gözükmüyor.
    3- jimmy durmaz'a bi tuzlasporlu 2 kere tokat atıyor.
    4- hande sümertaş harekete maruz kalıyor.

    şimdi tuzlaspor teknik direktörünün muslera'nın oyuncusuna yumruk attığını söylemesinin hesabı sorulmalı.
  • 7
    sürekli olarak gittiğim karadenizli ustanın ev yemekleri mekanında 2-0 kaybettiğimiz 4 aralık 2019 galatasaray tuzlaspor maçının özetleri gösteriliyordu. usta fanatik trabzonsporlu tabi, meydanı boş buldu, "tuzla nasıl da 2-0 sepetledi galatasaray'ı kendi sahasında" gibisinden bir şeyler atıp tuttu. üstüne de "bu oyunla galatasaray'ın rövanşta hiç yemeden 3 tane atması imkansız" falan diye yorumunu noktaladı. ben böyle durumlarda pek topa girmem fakat bu esnada da benden başka sadece vasat giyimli, orta yaşlı ve kafasında bere olan bir dayı yemek yiyordu ve hiç tereddütsüz cevapladı: "sen hiç merak etme, galatasaray büyük takımdır, hiç yemeden değil 3, 5 tane atar 5!" bizim usta nedense yorumunda ısrarcıydı fakat dayı da aynı netlikte galatasaray'ın bu mağlubiyet yüzünden rövanşa tüm gücüyle asılacağını, hiç gol yemeden tuzla'ya rahat rahat beş gol atacağını ve ustanın da bunu göreceğini yineleyerek konuyu kapattı. içimden "ulan tam bir eski model taraftar, keşke tüm taraftarlarımız bu dayı gibi inançlı olsa" diye düşündüm, hatta örnek olsun diye bunu gidip sözlüğe de yazayım diye karar verdim. dayı bu esnada kalktı ve hesabı ödemeye niyetlendi. bu esnada telefonu şu melodiyle yüksek ses çaldı (üzgünüm link koymak zorundayım çünkü durumu en iyi ancak bu açıklayacak) ;

    https://www.youtube.com/watch?v=NJ2TkBrWA04

    abi hassiktir ya :'(

    ulan keşke şu dayı kadar biz inansak kendi takımımıza be!
  • 199
    maç sonu olaylardan dolayı oynanan futbolun yeterince konuşulmadığı görüşündeyim.

    maça %90 tam kadro ile çıktık ve maça baskılı başladık. kontrol bizdeydi ancak o kadar yoğun bir baskı ile atılan gol arasında uyuşmazlık var. normal şartlarda o baskılı zamanlarda maçta 4-5 gol atılmalıydı ancak 2 gol bulabildik. açık konuşmak gerekirse bu sezon şimdiye kadar ki en baskın oynadığımız zamanlar bu maçın başları oldu. ancak tuzlaspor'a bile 2 gol atabildik anca. daha dişli bir takımda bunları bulamayabilirdik. bu, bence, gol organizasyonlarında yetersizliğimizi net şekilde göstermekte.

    demekki bu takım bu haliyle en çok kastığı maçta bile daha dişli takımlara karşı gerekli gol ya da golleri bulamayacak. burada bahsetmek istediğim genel maç değil maçın başındaki 30dklık yoğun baskı. sonra yorulduk ve baskıyı kestik. bu 30dklık süreçte tuzlaspor'a karşı bile gol bulamasaydık sonrasında atacak halimiz kalamayabilirdi. tuzlaspor'un direnci de artardı.

    neyse ki 2 gol bulduk da maç döndü. tuzlaspor'a karşı tabi bu da. daha güçlü bir takıma karşı başarısız olurduk bence.

    pozisyon bulduk tamam. atsaydık dediğim gibi 4-5 gol de bulabilirdik ama bulamadık ve benim söylemek istediğim şey takımın fizik kondisyonu. ya o 2 golü onca efordan sonra bile bulmasaydık?

    neyse gelelim olaylara...

    yayıncı kuruluş aspor'un spikeri olayları görünce şöyle dedi: "futbolcular arasında yumruklaşmalar var." hangi futbolcular birader? ortada bir yumruk da yok. ittirmeler ve jimmy'e gelen tokat var sadece. o da futbolcular arasında değil de yönetici ve teknik kadrolarla ilgili daha çok.

    neyse diyelim ki olayın sıcaklığıyla öyle anladı spiker ve hata etti. maçın özetlerinde bile maç sonrası bunun kesilmemiş olması midemi bulandırdı. insan biraz utanır da orayı keser özetlerden. ama yok futbolcular yumruklaştı diyerek gaz ver sen!

    maç sonunda tuzlasporlu yorum yapan kişilerin çelişkili açıklamalarına ne demeli?

    hepsini ve her şeyi geçtim bu maçta görevli olan aspor muhabiri emre kaplandı; ancak maç sonunda bambaşka bir muhabir gökhan çıra ile telefonla video çekerek röportaj yapıyor hemen soyunma odalarında. sen orada hazırda mı bekliyordun birader olaylar çıkacak ben de soyunma odasına gireyim de hemen puan alayım dedin?

    maçın akşamı son sayfa programında ılgaz çınar ve mustafa göksu vardı ve emre kaplan olayın iç yüzünü daha da detaylandırdı. küfürlerden sebeplerden bahsetti doğrudan şahit olan birisi olarak. net bilgilendirmeler yapıldı.

    maçtan bir gün sonra setenay'ın sunduğu bir programın konuğu mehmet emin uluç'tu. tüm bu eldeki verilere rağmen, yani galatasaraylı oyuncuların ve teknik kadrosunun suçu olmamasına rağmen, "gökhan çıra ne yaparsa yapsın sen niye cevap veriyorsun bunu yapıyorsun buna sebep oluyorsun" minvalinde konuşup tüm suçlu olarak bizleri gösterdi. yapılan bir şey olmamasına rağmen tüm delilleri hiçe sayıp galatasaraylı oyuncuları falan bunda suçluyor. o da yetmiyor tüm olaylarda galatasaray'ın başında var diye de olayı dönüp dolaştırıp fatih terim'e getiriyor.

    hiçbir suçumuz yokken yalnızca tuzlasporluların yorumlarına göre fırsatçılık yapıp bize saldırdı.

    neymiş muslera kendi kendine saygısızlık yapmış böyle yaparak. yani demek istediği şu ki o da muslera "saygılı ol" diyerek saygısızlık etmiş. saygılı ol mehmet emin uluç! ah pardon sana insanca saygılı ol derken kendi kendime saygısızlık ettim. haklısın seni kaale alarak saygısızlık ettim kendime.

    o da yetmedi! gelelim hande hanım'a yapılan harekete söylediklerine! neymiş kadına falan olarak değil insana yapılan bir hareket olarak gördüğünü falan söyleyip olayı genelledi sonra da lafı hande hanımın yaptıklarıyla masum olmayıp kendi kaşınmışa getirdi. yani doğrudn söyleyemedi ama lafı hak etmişe getirdi. ama tabi kadına şiddete karşıyım diyerek de etrafında dolandı olayın. "ama" "ancak" ve "fakat" gibi bahaneler üretti!

    bir kadın mini etek giydi tecavüzü hak etti! kocasını dinlemedi dayağı hak etti! ci zihniyetten farkı yok bunun.

    bir kadın darp edildiğinde tecavüz edildiğinde kadına saldırıldığında olaya amalar ancaklar ekleyerek açıklamalar yapıp savunanlar yüzünden bu günlere geldik kadınlara şiddet konusunda.

    galatasaray'a saldıracak diye gözü döndü bu şahsın!

    setenay da o an çakamadı durumu diye umut ediyorum çünkü karşısında tepki vermemesini bir kadına yakıştıramadım.

    bu sabah(19 aralık 2019) aspor programında da mehmet emin uluç vardı. aynı kafa devam ve programın sunucusu da başka bir kadın sunucu. yine tepkisizler.

    yazıklar olsun. ama lakin fakatlara izin vermeye devam edin siz!

    neyse en sonunda aspor detaylı görüntüleri paylaşmış olaylarla ilgili. saçsız bir görevlimizin (korumaymış galiba) bir kafa atması dışında bizle alakalı bir şey yok. hatta muslera'ya ödül bile verilmeli gökhan çıra'nın hareketinden sonra ağzını yüzünü dağıtmadı diye.

    galatasaray'ımızın avrupadaki macerası bu sezon bitti ve artık sadece lige odaklanabileceğiz. bunu bilen malum güçler de böyle bir şey tezgahladı ama fatih terim'in "organize ama amatör bir kötülük." dediği olaylara bir örnek ortaya koydular anca. profesyonel kötülük bu olaylardan en ufak şeylerden cezalar verirse de ona göre tepkimizi veririz.

    lige odaklanabilen bir galatasaray daha da güçlenecektir. ne kadar eksik bırakabilirsek o kadar kardır düşüncesindeler!

    fatih hocam demek ki bir şeyleri biliyormuş ki reklam departmanlarından aramalar başlamıştır demişti. aramalar olmuş bunu bu maçta gördük!

    her şeyin peşpeşe ve tam zamanlı olması olayların organize olduğunu gösteriyor. neyse ki bizimkiler çok fazla oltaya gelmemişler. bundan sonra oyuncularımız daha dikkatli olmalı.

    edit: maçla ilgili disiplin sevkleri açıklanmış. sevkleri okuyan bazı kötü niyetli spor yazarları utanırlar umarım. jimmy'i sevk etmişler bizden bir tek o da büyük ihtimalle hande hanıma yapılan temas sonrası jimmy birini iterken suratına gelmişti. o sırada da jimmy tokat yiyordu.

    gökhan çıra ise maç sonu açıklamalarından dolayı sevk edilmiş yalnızca. saha içinde muslera'ya yaptığı el hareketine sevk yok!
  • 170
    takım maça başladığında kasınca ne gerek var şu maçta yazanlar oldu.

    takım turu alıp maçı rölantiye aldı takım sürekli yavaş oynuyor diye eleştiriliyor.

    arkadaş bi karar verin.

    mesela şu an ben maça şöyle bakıyorum;

    muhtemelen fatih hoca maç öncesi dedi ki, çıkın önce skoru alın. sonra oyunu soğutun, çünkü uzun zamandır skoru koruyamıyorsunuz. as kadro olarak çıkın ve maç skorunu koruyun, tempoyu düşürün, bunun antrenmanını yapın.

    imkansız mı, bence değil.
  • 167
    şu maçtan benim anladığım sırf egosunu tatmin etmek üzere buraya gelip nefret kusan yığınla insanın galatasaray’a zarar verdiğinin farkında olmadığı. ne kadar saçma yahut acımasız bir eleştiri olarak bulursanız bulun, elensek “aha üçüncü lig takımını bile eleyemedi” diyecek adamlar 3-0 öne geçen takıma “üçüncü lig takımını da elesinler” diye entry kasıyor. tuzlaspor veya başka takım farketmez, belki bu maçta taraftar kucaklasa takımın özgüveni yerine gelecek ve sadece özgüveni yükselse bu ligi rahat alır bu takım. ama yok, paşalarımızın gönlü olacak. illa gelip “banane ya selçuk oynamasın ben istemiyorum” diyecekler. genç yetenek falcao tecrübe kazanıyor diyemedikleri için genç yetenek selçuk tecrübe kazanıyor diye eleştirecekler.
App Store'dan indirin Google Play'den alın