• 402
    neredeyse beksiz oynadığımız ve 3 gün önce de 100 dakikalık yüksek eforlu bir maçtan çıktığımız düşünülürse aslında maç çok da sürpriz değil. kaldı ki maçı bitirebilecek pozisyonlar da bulduk ancak değerlendiremedik, zaten sonra da doğal olarak gerilip savunmaya çekildik. neyse ki kaza yaşanmadı.

    şimdi akıllarda tek bir soru var: lemina ne durumda?
  • 403
    zor geçmesini bekliyordum, artık isterse düşmeyi garantileyen takımla oyna kolay maç yok. ama beklediğimden daha zor geçti çünkü tasmasının ipi fenerde olan malatya başkanını unutmuşum bi an için. özellikle ilk yarıda rakip futbolcuların gereksiz ve provoke edici hareketleri gözlerden kaçmadı. hem töre hem de mina oyuncularımızın kafalarına tokat attılar. maça nasıl hazırlanılmış belli.

    maçı konuşursak da takım hakikaten yorgundu. diğer takımları bilmiyorum ama biz kupayı ve ligi gerçekten götüremezmişiz. kupadan elenmenin hsyrı olmaz hiçbir zaman ama durum bu. yine de sayısız net gol pozisyonu harcadık. her şeye rağmen 3-0 bitebilirdi maç.

    şimdi tamamen konsantre olup haftaya oynayacağımız derbiyi düşüneceğiz. akıllı oynarsak son 5 sezon olduğu gibi istediğimizi ve belki daha fazlasını alır yolumuza bakarız. alamazsak da zaten gözden çıkardığımız maçtı der, yeniden hesaplar yaparız.
  • 405
    zor oldu ama menzildeyiz. önemli olan kadıköy'e kayıpsız gitmekti. şimdi hedef kaybetmemek. kazanmak için bastırmaya gerek yok. tanrılar korusun lemina derbide olmazsa orta sahada oyunu ömer ve donk ile boğup sekidika ve onyekuru kanatlarıyla akıllı bir kontra atak futbolu ile sonuca gidebiliriz. seri derbi için çok yumuşak kalır. soso ve seri formayı dolduramıyor. ahmet vedatı tutar. donku orta sahaya alırız. ama kilit isim lemina olacak. yetişmezse orta sahayı kazanan maçı da alır. bu sene olur mu? neden olmasın.
  • 406
    orta sahamizin çok dirençsiz, defansimizin fena halde alternatifsiz, forvet hattimizin da santrfor eksikligi içinde oldugunu gördüğümüz karşılaşma. iyi kötü 3 puanı kaptık önemli olan oydu.

    luyindama sakatlanmasaydı, donk defansif orta saha olarak çok daha fazla direnç gösterebilirdi. saracchi sakatlanmasa rakip üzerimize gelemeyecekti ve sol kanadimiz daha da akici olacakti. falcao ya da andone sakatliktan kurtulmus, formda olsa en az 7 8 gol fazla atmis olacaktik muhtemelen. cidden şanssız bir sezon geçiriyoruz.

    sakatlar listemize lemina da eklendi. yolumuz açık olsun. işimiz kolay değil.
  • 413
    iptal edilen golümüzün ofsayt ve el olmadığı net. var olmasına rağmen golün verilmemesi skandal ötesi. gökhan'ın feghouli'ye şaplağı kırmızı kart. çünkü bir önceki pozisyona olan tepkisi sebebiyle art niyetle tokat attı.

    hakemi de yenmek işte böyle bir şey.

    tebrikler aslanlara.

    edit: adem'in el ile oynadığı söyleniyor ama defalarca izledim bana el gibi gelmedi. problem bendedir o zaman.

    aklıma gelmişken ekleyeyim; seri'nin elle oynadığını iddia edenler 6222'liktir.
  • 415
    önemli bir 3 puan kazandığımız süper lig maçı. bakmayın ergen kafalı yorumcuların ‘galatasaray’ın fikstürü kolaydı da kazandı’ söylemlerine. bundan sonra bu ligde her maç zor zira makas o kadar kapalı ki ilk 7-8 takım haricindeki her takım kötü bir seride kümeye gider. hatta ligin sonlarına doğru herkesin zor diyeceği bazı maçlar rakibin oyuncularının tatillerine ya da euro 2020’ye sakat gitmek istemeyeceklerinden dolayı sanılandan daha kolay geçebilir.
  • 417
    kazanmanın çok güzel olduğu ve beklenenden zor geçen maç. ancak bu durum bize şu şekilde yarayabilir; malatya bize oynadığı gibi oynarsa trabzon erteleme maçında kesin puan kaybeder bunlara.

    maç için seri'nin pozisyona el diyen göz doktoruna gidebilir, gökhan töre'nin nasıl atılmadığının mantıklı bir açıklaması olamaz,
    adem'in ilk yarıda attığı gol ne ofsayt ne de el. şu maçtan bile mağduriyet çıkarmayı başaran rakiplerimizi ayrıca tebrik ediyorum. ama maç boyu 20 faul yapıp maçın oynanmamasını sağlamaya çalışan malatyaspor'a da allah belanızı versin diyorum.

    maçın benim için en güzel yanı ise pas ile defanstan hücuma geçerken takımın yaptıkları. artık bu konuda gerçekten de zevk veren bir takım olduk diyebilirim. zaman zaman tehlikeli bölgede riskler alsak da alınması gereken riskler olduğunu düşünüyorum. takımın gidişatı mutluluk verici.
  • 418
    futbolcuların akıllarında 23 şubat 2020 fenerbahçe galatasaray maçı olduğu çok belliydi. bir de 12 şubat 2020 galatasaray alanyaspor maçı nedeniyle takım fiziksel açıdan sorunlu bir durumdaydı. bu iki neden birleşince maçın zor geçmesi oldukça olasıydıve öyle bir de oldu.

    hedef 23 yolunda iç sahayı kayıpsız geçmek gerekiyordu. sezonun ilk yarısında rakiplerine bolca yakalanmış bir takım olarak skoru koruyabilmemiz bizim adımıza sevindirici.
  • 421
    adem'in ofsayttan attığı golde rakibin müdahelesi vardı ve adem topu koluna çarpmadan kontrol edip golü attı. ömer topu attığında adem ofsayttaydı ama rakibin müdahalesi ile ofsaytta olmasının bir önemi kalmadı topu rakip atmış oldu çünkü devamında doğru kontrol edip attı golü ama hakem vermedi golü. burada net golümüzü yediler.

    ikinci yarıda da gökhan töre'yi anında çıkardılar çünkü net kırmızı kart görecekti. ama ondan önce sol kanatta ömer, gökhan'ı geçtikten sonra gökhan bilerek ayağını taktı ömer'e ve düşürdü. orada hakem gökhan'ın 2.sarısını es geçerek oyunda tuttu kısaca yeni malatyayı'da oyunda tuttu.

    şimdi bu iki durumda kalmış seri'nin bir açıdan bakınca karnından bir açıdan bakınca kolundan seken topu konuşuyorlar sadece. bu iki olayı konuşan kimse yok. sonra fener medyası yok sonra galatasaray lobisi şu bu.

    dövüle dövüle kazandık maçı 21 faul hakkında kimse konuşmuyor ama. yeni malatya hakkında zamanında entry girmiştim ertelenen maç ile alakalı söylediklerimde haksız değilmişim. yine birilerine yaranmaya çalışan başkanlar var.

    (bkz: #2854710)
  • 422
    maçlar başlamadan evvel futbolcuların ısınma hareketlerini gösterir yayıncı kuruluş ve ekranın altında akan bantta takımların kadroları verilirken, ekranın sol alt köşesinde de iki takımın o maça kadarki son 5 karşılaşmasının neticeleri kısaltma olarak verilir. sezonun ilk yarısında galatasaray'ın şampiyonluk adayı bir takıma yakışmayacak şeklinde bir grafiği vardı bir çok kez: g-b-m-b-b şeklinde... acayip moral bozan bir istatistikti... bereket fatih terim söz verdiği üzere ocak ayında yaptığı revizyonlarla "takımı bir silkeledi" de pazar geceki maç öncesi g-g-g-g-g şeklinde bir seriye gururla şahit olduk... ve bu serinin devamı için iç sahada oynanacak olan "kağıt üzerinde kolay" bir malatya maçı vardı...

    evet, kağıt üzerinde kolay bir maç olacağı bekleniyordu renktaş malatya karşılaşması ama oyun başladıktan sonra herkes farkına vardı ki, hiç bir maç oynanmadan kazanılmıyor. bir kaç hafta evvel bir diğer renktaş kayserispor'un yaptığı gibi "kalesini koruyarak" başlamadı kemal özdeş'in takımı, aksine "baskın basanındır" mantığı ile yüklendiler ve daha on beşinci saniyede gökhan töre ile de zorladılar uruguaylı file bekçisini. ev sahibi galatasaray'ın onlara cevabı ancak 9. dakikada onyekuru'nun "kendin pişir kendin ye" rakipten çaldığı topla ceza sahasına girip, yaşanılan karambolde kaleyi bulmayan plase vuruşu ile oldu. son maçlardaki komple oyununu oynamaktan uzaktı galatasaray, istediği baskıyı rakip kaleye kuramıyordu ve burada da sağ tarafta mariano'nun eksikliği göze çarpıyordu. brezilyalı futbolcunun yerine görev alan şener mevkidaşını hiç bir şekilde"yedekleyememişti"... orta yok, feghouli ile ikili oyunlar yok, topu sürekli garanti olsun diye savunmaya atma vardı şener'de, mariano'nun yaptıklarının aksine. hal böyle olunca zaten fatih terim de ikinci yarıya şener-linnes değişikliği ile başladı ki, sağ kanatta üretkenlik artmış oldu.

    belki oyunun ilk 20 dakikası beklenilen performanstan uzaktı ev sahibi oyuncular ama zamanla ipleri eline aldılar ve özellikle sol kanatta ömer bayram ve onyekuru'nun başlattığı ataklarla rakip ceza sahası içinde etkili oldular. adem büyük'le golü de buldular da hakem var kontrolü sonrası ofsayt kararı verdi, oysaki topa son temas eden deplasman takımı oyuncusuydu ve ofsayt bozulmuştu. heba oldu galatasaray'ın golü... bir kaç dakika sonrası ise onyekuru'nun ortasında emre akbaba'nın şutu kalenin az farkla yanında gidiyordu...

    soyunma odasına girmeden arzulanan golü atıp, rahatlamak isteyen fatih terim'in takımı, feghouli'nin başlattığı atakta, adem emre'yi savunmanın arkasına kaçırıp kaleciyle karşı karşıya bırakınca, robin yalçın'ın tek yapacağı rakibini düşürmekti,o da beklenileni yaptı ve galatasaray penaltı kazandı... senaryo bilindikti; topun başına adem büyük geçti, hep yaptığı gibi kalecinin sağına attı, kaleci önceki meslektaşları gibi yine köşeyi tahmin etti ama topu tutamadı ve galatasaray 1-0 öne geçti. önceki yazılarda da belirttim, adem "n'olur" artık farklı tarafa atsın, bir gün kaçıracak penaltıyı... umarım bu pazar kadıköy'deki maçta yaşanmaz bu istenmedik hadise...

    galatasaray soyunma odasına skor tabelasındaki eşitliği bozarak gitti de maçın hakemi alper ulusoy takımların oyuncu sayısındaki eşitliği iki-üç defa da bozmadı. oyuncusunun "sakat" hareketlerini gören kemal özdeş, gökhan töre'yi ikinci yarı maça başlatmadı da, 20. dakikada feghouli'nin serbest atış kullanmasını engelleyen, feghouli'nin kafasına vuran, arkasından koşup, kavga çıkaran gökhan'ı maçın hakemi sarı kart ile ödüllendirirken, marcao'yu çekmesine, ümit vaad eden atakta ömer'i yaka paça düşürmesine de seyirci kaldı. sadece gökhan değildi hakemin "insafına" kalan, penaltıda son adam olarak emre'yi "yere seren" robin yalçın da sarı kartla kurtuluverdi...

    ikinci yarı skorun da etkisiyle daha özgüvenli oynayan ve linnes'in oyuna dahil olmasıyla sağ kanadı da etkinleştiren galatasaray, rakip kalede baskıyı iyice yoğunlaştırdı ama kendisini rahatlatacak golü bir türlü bulamadı. özellikle maçın 55 dakikasında muslera'nın da dahil olduğu ve adem'in ayak içi plase ile auta yolladığı "tiki taka" galatasaray'ın oyununun ne kadar ilerlediğini göstermesi açısından önemliydi. bunun yanında ilk devre ve ikinci devreler kazanılan serbest atışlarda seri'nin klasik olarak ceza sahası içine topu şişirmeyip, ömer'le olsun, emre ile olsun yaptığı farklı "varyasyonlar" takımın hafta içleri florya'da ne kadar sıkı ve ciddi çalıştığının bir göstergesi...

    1-0 tehlikeli bir skordur ve galatasaray'ın yukarıda anlattığım "harika paslaşmalı" atağının bitiminde malatyaspor kalecisi farnolle'un kullandığı aut atışında bifouma ile kazandığı penaltı az kalsın beraberliği getirecekti de bereket savunmacılar ofsayt hattını düzgün kurmuşlardı da var'dan ofsayt kararı çıkıverdi... sonrası ise iki kalede gollük pozisyonlar seyretti futbolseverler, ömer'in korner atışında donk kafayı "çiviledi" top direkten döndü, arkasından bifouma'nın pasında altı pastan umut'un vuruşunda marcao yatarak golü önledi...kaybedeceği bir şeyi olmayan malatya özellikle 70. dakikadan sonra oyunu tamamen galatasaray yarı sahasına yığarken, ev sahibi topçular da kontra ataklarla "fişi çekmenin" hesabındaydılar da, ne onyekuru, ne falcao oldukça rahat pozisyonda bu işi beceremediler.

    öyle ya da böyle kazanmak önemliydi ve üç puan haneye yazılacaktı, derbi maçı öncesi cezalı oyuncu da yoktu derken, lemina kenara değişiklik işareti yapmasın mı? tüm keyfimiz kaçıverdi birden. sistemin en temel taşlarından olan ve takıma "cesaret" veren lemina bir hafta sonra olmayacak mıydı? melo ayağı kopsa oynardı da, lemina ne yapacak, pazar günü göreceğiz. bu arada son dakikalarda yenilen "acayip" gollerle bu sezon çok puan kaybeden fatih terim, lemina'nın yerine ahmet çalık'ı da alarak maçı bitirdi. pek çoklarının aksine ben ahmet'in o kadar da kötü bir oyuncu olmadığını düşünüyorum ve oynadığı her maçta görevini hakkıyla yerine getiriyor, pazar günü de sahada kaldığı kısıtlı sürede girdiği tüm ikili mücadeleleri kazandı...

    kaynak ve maçtan fotoğraflar: https://ultrasmovement.blogspot.com/...eni-malatyaspor.html
App Store'dan indirin Google Play'den alın