son zamanlarda alışkanlık edindiğimiz üzere yine ilk yarısını oynamadan geçtiğimiz maç olmuştur. 2. yarı da adamlar 10 kişi olduğu için sağlıklı bir şeyler söylemek zor. ha kazım sağolsun biz de 10 kişiydik ama orası ayrı mesele.
maçta göze batanlar
emre çolak (ingiliz spiker bile çıkarken en iyilerden biriydi dedi, maç içerisinde de çok övdü),
milan baros,
fernando muslera,
felipe melo ve biraz da
elmander'di. evet elmander biraz dikkat çekti çünkü bu onun her zamanki hali
* .
emre çolak: gözümüzün önünde bir yıldız doğuyor beyler. sorumluluk alıyor, oyunu yönlendiriyor, zaman zaman tempoyu ayarlıyor ve bir anda inanılmaz tehlikeli şutlar çıkarıyor. pasları ve oyun görüşü de çok iyi. fizik konusunda çalıştığını biliyoruz, illa ki ödülünü alacaktır bu çalışmalarının. aman baros'a nazar değdirdik emre'ye değmesin.
felipe melo: 2 hafta kayıptı ancak bu maçla bildiğimiz melo oldu tekrar. dikine yaptığı koşular ve 2'ye 1 denemeleriyle rakibin sistemini allak bullak etti. sıkışınca oyunu açtı, şut denedi, pas denedi, kafa topu aldı. henüz kendisine yakın bir orta saha denk gelmedi ligde rakip olarak. bence en çok zorlayanı
orduspor'dan
grosso'ydu. melo sahadayken bu ligde herhangi bir takımın bizim orta sahaya üstün geleceğini tahmin etmiyorum.
milan baros: kesinlikle günün "aranan kanı"idi. her fırsatı zorladı, golünü attı, yetmedi bir de attırdı, kim geldiyse güreşti en sonunda da sakatlandı. o formasının hakkını verdi, tribünler de onun hakkını. milan baaaros milan baaros oleey oleey oleey. çok eleştirdim kendisini yakın zamana kadar ama bu maç kendisine en uyan sıfat "mükemmel"dir. umarım hemen iyileşip tekrar alır formasını. elmander'le de iyice kanka olmuşlar, ikisinden biri düşünce diğerini kaldırıyor, taktik belirliyorlar ve ona göre hareket ediyorlar.
fernando muslera: cidden güven veriyor, çoğu kişinin aklında soru işaretleri vardı en başta, ancak kritik anlarda yaptıklarıyla herkesi susturdu. o olmasa muhtemelen bu maçı alamazdık o kadar söylüyorum.
johan elmander: her zamanki çizgisindeydi isveçli, defansı mahvetmek, orta sahadan top kapmak, şutlar ve goller. diyecek fazla bir şey yok, eli de ağrıyormuş hala ameliyatın ardından. 1-2 haftadır tutuktu, bundanmış demek. umarım çabuk biter ağrıları.
bu maçtan sonra beklentim artık ilk yarılardaki oyunumuzun gelişmesi üzerinedir. hiç iyi değildik gerçekten. bildiğin sıkılıp kendime sandviç yaptım maç esnasında, o arada da 2. golü attık zaten. çok net pozisyonlar verdik ilk bölümde, bu da statta herkesi tedirgin ediyor elbette. kanatlardan hala gerektiği kadar gidemiyoruz, bu da melo'nun ve dolayısıyla takımın risk alması anlamına geliyor, umarım gelenler ve gelecekler oyunla ilgili bu sıkıntımıza derman olabilirler. biz gibi rakiplerimiz de biliyor kanatlarımızda sıkıntı olduğunu, oyunu çok kolay sıkıştırabiliyorlar. özellikle elmander'in bu zamana kadarki insan üstü çabaları 3 puanları toplamamızda yardımcı oldu ama daha ne kadar sürer bu bilemiyorum.
twitter'da biri yazınca dikkatimi çekti, semih rakipten gelen kaleci degajlarında kolay faul veriyor veya hata yapabilyor, umarım bu sıkıntıyı aşar.
yediğimiz gol tanrı'nın bize bir şakası olabilir bu arada, hatalı bir kararla gelen faul kararı ve mustafa sarp'tan trezeguet kafası. yemin ederim güldüm golden sonra.
son olarak sözüm yönetime, fatih hoca'yı üzmeyin.