şu an a kadar izlediğim en derli toplu hazırlık maçımız olabilir sanırım. her bölümünde, gireniyle-çıkanıyla hem taraftarımızın hem de takımın bol bol ders çıkartacağı güzel bir maç oldu.
takımın gelişimi ve taktiksel adaptasyon süreci son sürat devam ediyor. dünya kupası öncesi ağzımıza bir parmak bal çalan beşiktaş ve başakşehir maçlarındaki oyunun aslında sene başından beri ilmek ilmek işlenerek geldiğinin bir kanıtı oldu bu maç. ancak daha yolumuz var istenen noktaya gelebilmek için.
rakip takımların karşılaşmaktan nefret edeceği bir takıma doğru evriliyoruz ve
okan hoca kafasındaki oyun planını yavaş ama emin adımlarla sahaya yansıtıyor. gerek önde yaptığımız baskılar, gerek atak opsiyonlarımızın kısıtlı olmaması (ister kenardan ister göbekten delebiliyoruz rakip defansı) rakipleri aşırı rahatsız edip geriyor. kaliteli ayaklarımız bu oyuna yüzde yüz adapte olduklarında başakşehir maçındaki gibi skorları daha çok göreceğiz gibi duruyor ligin kalanında.
maçın kendimce en büyük artılarından biri genç oyuncularımızın ve altyapı oyuncularımızın bu oyun planına uygun hareket ediyor olmaları... eskiden altyapı oyuncularını sahaya attığımızda başı kesik tavuk gibi oradan oraya koştururlardı, özellikle son 2 maçta taktiksel disiplin ve taktiksel süreklilik açısından istenileni vermeye çalışıyorlar. bunun önemini inşallah okan hoca başarılı olursa ilerleyen senelerde çok fazla göreceğiz. alt yaş gruplarının a takım taktiğiyle (ya da çok benzer taktiklerle) oynaması , hem kulüp genelinde bir futbol kültürü oluşturur; ki biz bunu seneler önce kaybettik; hem de alt yapıdan üst yapıya geçişi hızlandırır.
maçtan çıkarılacak dersler de mevcut. en önemlisi oynadığımız oyun hem futbol aklı, hem de fiziksel kalite isteyen bir oyun. fizik kalitemizi yukarı çekmemiz gerekiyor senenin kalanına yaymak istiyorsak bu oyunu.
yaklaşık bir haftadır yazıp yazıp siliyorum
fizikli futbolcu fetişi başlığına, kısmet bu maça oldu meram anlatmak adına... fiziksel kalite günümüz futbolunda en önemli noktalardan bir tanesidir. bahsettiğim
fiziksel kalite boy, pos, endam, kalınlık veya incelik ile alakadar değildir. her futbolcunun
* belli bir fiziksel yapısı vardır; kimi uzun boyludur, kimi kısadır, kimi kalındır, kimi incedir bir nevi seçim hakkınızın olmadığı elinize dağıtılan kart gibidir. fizik kalite işbu kartı nasıl kullandığınızdır. kimi elindeki sinek ikili ile origami yapar, kimi elindeki kupa ası ile pişpirik oynar.
fizik kalite denge, güç, kondisyon, patlayıcılık, zıplama kabiliyeti, efor dayanıklılığı ve daha nice fiziksel verilerin toplamıdır. futbolcular fiziksel yapılarının yüzde yüzüne yakın bir fiziksel kaliteye yaklaştıkça performanslarında keskin dalgalanmalar yaşamazlar. fiziksel kalitenizin yüksekliği maçın birinci dakikasında yapabildiğiniz şeyleri maçın doksanıncı dakikasında da yapabilmenizi sağlayarak performansınızda
süreklilik sağlar. günümüz futbolunun en önemli verilerinden bir tanesi de bu sürekliliktir. hamit altıntop u
real madride götüren veya messi ve cr7 yi futbol dünyasının tepesine çıkaran budur. çok farklı 2 örnek verdim ki her fiziksel kalitesi olan dünya yıldızı oluyor anlaşılmasın
* ancak her fiziksel kalitesi olan hep istenen ve arzulanan futbolcular olmuştur.
son bir parantez de
efe akman için açmak istiyorum. bu çocuğu ne yaparız, nasıl pamuklara sarmalarız, nasıl en iyi ortamı sağlarız bilmiyorum ama dünya yıldızlarında bulunan bir
çevre kontrolüne ve
görüş açısı genişliğine
* sahip. topa, takıma, rakibe göre hareket ederek hep kendisini pas opsiyonu olarak gösteriyor... top ayağına gelmeden çok önce kafasında bir plan oluşturup kararını verip hareket ediyor... kafası hiç durmuyor, sürekli sağını-solunu-önünü-arkasını kontrol halinde ve bu da yaptığı seçimlere çok pozitif olarak yansıyor. inşallah hem taraftarımız, hem yönetimimiz hem de hocaları bu saçtığı ışığı kısmadan, köreltmeden yetiştirebiliriz el birliğiyle. biz taraftara çok iş düşüyor; ne göklere çıkarıp şımartmamamız, ne de yaptığı her şeyi yerip yerin dibine sokmamamız lazım.