• 101
    bu tarz benim
    biz lucescu’nun şampiyon takımını bile sevmemiştik.
    sevmeyiz usta. biz 96’dan beri saldıran, önde basan, sahanın her yerini rakibi için cehenneme çeviren galatasaray’ı sevdik. bu tarz benim. ve bu tarz sedece 96’dan miras değil, çok daha eskisinden beri sevdiğimiz oyun şekli. avrupa’da 1987’nin sonlarına kadar dayanıyor, psv’ye 3-0 kaybedip içerde 2-0 yendiğimiz günlere kadar. son iki yıldır takımın oyununu sevemedik. nasıl sevelim ki, mıy mıy pas yapan kontrollü oynayan takım tribüne heyecan vermez ki. biz fenerbahçeli değiliz ki kazanalım da nasıl olursa olsun diyelim.

    bir aşağıdaki --- şimdi yeni şeyler söylemek lazım --- yazan paragraftan sonra yazıyı okumayabilirsiniz, hepinizin bildiği şeyleri benim yorumumla okumuş olursunuz. hoş, twitterda takip ediyorsanız buna bile gerek yok.

    ------------------şimdi yeni şeyler söylemek lazım ---------------------
    önce sezar’ın hakkını gerçek sezar’a verelim. hamza hamzaoğlu. ne kadar sıradan, memur gibi duruyor değil mi? galatasaray bu kaosta olmasaydı ona kimse teknik direktörlük teklif etmezdi biliyoruz hepimiz değil mi? ortalık yıkılırdı, galatasaray’ın vizyonu hamza hoca mıdır diye. gerçi yine bunları söyleyenler oldu ama onların kulağına “şiiişşş, olum yönetim zaten geçici, sezon sonuna kadar kontrat yapıp az para alacak hem de ligi bilen hoca bulamayız” diye fısıldandı, onlar da sustular.
    hamza hocanın yapacağı çok fazla bir şey yoktu. transfer yapamayacak, kısa sürede taktiği değiştiremeyecekti. yapabileceği iki şeyi yaptı. oyuncuları yerinde kullanmayı ve asıl önemlisi takımın özgüvenini geri kazanmasını sağlamayı başardı. daha önce topa vururken korkuyorum diyen topçular rekor sayıda şut attı. ha bir de manchester united’ı elemiş bir galatasaraylı olarak galatasaray’ı genlerine geri döndürdü. hücum!
    bazılarına makara geliyor motivasyon denince. adeleler, ciğerler yeterli düzeydeyse geriye mental kalite kalır. bunu da motivasyonla aşarsınız. yaşam koçluğu yaptım, oradan biliyorum lan.
    hamza hoca tahmin ettiğimden çok kısa sürede hedeflediklerini başardı. sanırım 2 yıldır çalıştıkları kendilerini bir türlü anlamayan hocalardan bıkmıştı topçular.
    tehlikeli sulara giriyorum. kendim kaşındım. twitterda çok anlatmaya çalıştık, beceremedik ama bir de burada deneyeyim.
    bir topçunun istenen performansı gösteremeyip hoca değişikliğinden sonra kendine gelmesi için ille de önceki hocayı sabote etmesi gerekmez. illa hain olması şart değildir. hocanın topçuya yaklaşımı topçunun performansını etkiler. al sana atasözü: at sahibine göre kişner.
    milyon yüro alan topçunun hocanın yaklaşımına göre oynamaması gerekir. doğru tabii. iyi de canım kardeşim sen bu topçulara futbola başladıkları günden beri el bebek-gül bebek yetiştirmişsin. hiç kendi ruh hallerini düzeltmeyi öğretmemişsin. ulan kaç para verirsen ver, adama öğretmediğin şeyi ondan nasıl istersin? dur, iyice abartayım. iyi amk, gelin size ayda 25.000 yüro vericem, bana ziraat mühendisi lazım (ziraat mühendisleri atlamayın hemen, sizi atanamayan ziraatçı yaparım). örneği beğenmedin mi? vizeye işlemediğimiz konular da dahil.
    bir de hamza hamzaoğlu’nun fatih terim’in gölgesinde olduğu, hocanın sözünü dinleyeceği çok ayıp lan. yılların futbolcu ve teknik direktörü hamza hamzaoğlu’na hakaret lan bu. arkadaş siz hamza hocayı ne sandınız. alışmadığımız kadar efendi duruyor diye bir takımı yönetmek için fatih terim’den yardım alması gerektiğini nasıl söylersiniz lan? bu nasıl bir cüret? adam yıllardır milyonlar kazanan topçuların hocalığını yapıyor. manyak mısınız?
    son bir şeyler daha söyleyip konuyu kapatayım. hamza hocanın verdiği özgüven sayesinde bazı topçular yeni transfer etkisi yapacak, hazırlıklı olun.
    ------------------şimdi yeni şeyler söylemek lazım ---------------------

    aysal, terim, galatasaray genel kurulu hakkında çok şey söylendi. doğru olanlar var olmayanlar var. bu konuyla ilgili birkaç kez yazı denedim ama bitiremedim. sonra da gereksiz görüp vazgeçtim zaten. önemli değil. burası genelde saha içiyle ilgilenen yazıların olduğu bir yer, yine saha içine bakalım en güzeli.
    geçen sene yaşanan terim-mancini değişikliğinin takıma en büyük darbesi özgüven kaybı oldu. yanlış anlaşılmasın, terim ayrılana kadar da takım hiç değildi. ancak, alışıldığı üzere terim takımı bir yerde kontrolü altına alır ve toparlar diye düşünüyordum. galatasaray’daki ömrü yetmedi. takımın başına gelen mancini sorunun ne olduğunu çözemedi doğal olarak. sonra bize 2.lik ve türkiye kupası başarı diye sunuldu. yiyenler oldu, yemeyenler oldu. yemeyenler prandelli ile şampiyon liginde yaşanacak hüsranı öngörenlerdi. doğrusu ben bu konu hakkında yorum yapabilecek kadar takımı takip edemedim.
    prandelli ile takım tamamen dibe vurdu. efendim neymiş 40 oyuncusu varmış. sana ne be kardeşim. hepsini a takımla idmana çıkarmak zorunda mıydın? sabri’yi daha görmeden kadro dışı bırakmak zorunda mıydın? bunlar basit yöneticilik becerileriyle aşılabilecek şeylerdi. rijkaard da benzeri şekilde davranmış, hiçbir konuda sesini çıkarmamıştı. akıbetleri de galatasaray’a zararları da aynı oldu; boşa geçen zaman.

    aslında bu yazıya 4 başlık atmak isterdim:
    bu tarz benim
    biz lucescu’nun şampiyon takımını bile sevmemiştik.
    özgüven her şeydir (bitişik yazılıyor olabilir, emin değilim)
    hamza hamzaoğlu

    *
  • 102
    ilk 10 dakikada tribünün de etkisiyle baskı yenilen daha sonrasın dengelenen maçta erken gol ve sonrasında açılan takım.

    maçta takım için yapacağım yorumlar gene sistem hakkında olacak. daha önceki iletilerimde belirttiğim gibi takımın çift forvet oynaması hayati derecede önemli çünkü bizim kanat oyuncularımız çok golcü oyuncular değil. yani önde tek burak arkasında sneıjder bruma olcan üçlüsünden zaten brumayı sil. olcan da bu sezon formsuz olduğunu kabul edersek takımda gol atacak sadece iki oyuncu kalıyordu.

    çift forvet oynamak takımın gol atan oyuncu sayısını artırma da faydalı olurken alan parselleme konusunda da çok daha rahatlatıyor oyuncuları. 3 ön liberolu sneijder'in sol açıkta oynadığı düzende orta alanda ciddi yerleşim problemleri oluyordu. 4-4-2 hem takımın ve oyuncuların çok daha aşina olduğu hem de daha basit bir sistem yani bir takıma 4-4-2 dizilişinde mantelitnizi daha rahat aktarırsınız.

    maçta da gördüğümüz en net olaylardan birisi bu düzene aşinalıktı. gol pozisyonlarının ve sayısının artması da temel sebebi bu. hem maç özelinde hem de genel olarak anadolu takımlarıyla ilgili şöyle bişey var: adamları kendi haline bıraksan zaten 5ten fazla pas yapamayacak takımlar bunlar. 6 veya 7 pas yapınca gol atıyorlar zaten.

    önde baskı ve pres mantığı anadolu takımlarına karşı çok etkilidir. özellikle mancini döneminde ligde galibiyet sıkıntımızda bundan kaynaklıyordu. arkada kur takımı e adamlar al ver yapıp çıkıyorlar sen ona fırsat veriyorsun. tamam kötü takımlar ama yakalayınca da atıyorlardı. konya'nın organizasyon ve yetenek eksikliği ile önde basarsan boğabiliyorsun. özellikle iç saha maçlarında seyirci ile de birleşince çok güzel görüntüler oluşuyor eskişehir maçındaki gibi. nitekim sen adamı orta sahaya kadar getirirsen kaleyle mesafesi 40-50 metreye düşüyor ama önde basarsan senin kalene gelmesi için 90 metre taşıması lazım topu. en azından bu veri bile birşeyler anlatıyor.

    maç için en çok üzüldüğüm şey bruma'nın kontenjan sebebiyle oynayamaması, en çok sevindiğim şey ise emre ve selçuk'un performansı. aykut kocaman bu ligde kadro olarak bence zayıf bir takımı bu sezon orta sıralara taşıyacak gibi duruyor. seyircilerinin stada ve takıma olan iligisi onları bütçe olarak yukarı taşır ve gelecek yıl onları 4.lük 5.lik seviyelerinde avrupa mücadelesi yaparken görebiliriz.

    galatasaray'ın şampiyonluk şansı her geçen gün artıyor takımın oyun iştahı beni çok umutlandırıyor bu maçın bana verdiği en büyük şey bu şampiyonluk umudu oldu.
  • 103
    tribünden takip ettiğim maçtır. gollerin hepsini videoya aldım. yükledikçe editlerim. full hd el emeği göz nuru, paylaşın paylaştırın beyler.

    3. ve sonrakilerde pozisyonlar hızlı geliştiği için gol öncelerini çekemedim.

    -------------------------------------------------------

    1. gol umut bulut:

    2. gol emre çolak:

    3. gol burak yılmaz:

    4. gol burak yılmaz:

    5.gol hamit altıntop:

    edit: son golu de digiturk’ten ben yedim. telif attilar ve videolar silinip linkler kurbaga oldu.
  • 104
    skor şüphesiz etkileyici ancak skordan bağımsız olarak oynanan futbolu ve eksik noktaları değerlendirmek açsından birkaç bilgi sunmakta fayda var. bu maçta:

    -takım toplam 17 şut atarken kaleyi bulan 8 şutumuzun 5'i gollle sonuçlandı. hamza hamzaoğlu'nun gelişiyle belki de en çok göze çarpan noktalardan biri şut sayısı. oyuncular çok daha fazla kaleyi düşünüyorlar. ancak rakip takımın da tam 17 şut attığını söylemekte fayda var. bu oldukça yüksek bir rakam.
    -konyaspor hücumlarını genellikle sol kanadımızdan gerçekleştirdi. maç boyunca sneijder-telles ikilisinin olduğu kanadı daha çok kullanmayı tercih ettiler. telles'in defans zaafları belli, sneijder'in de sol kanatta verimi bildiğimiz gibi düşük. üstüne sağ tarafı hücumda çok daha verimli kullanırken, sol kanadı çok etkin kullanamadık. buraya bir çözüm şart gibi duruyor.
    -konyaspor attığı 17 şutun çoğunu 6 pasımızın içinden denedi. rakibi çok geride karşılıyoruz. çoğu maçta takım savunmada kendi ceza alanına kadar gömülüyor. belki bunun da üzerinde düşünülmesi gerek.
    -oyun çok fazla bizim 1. bölgemizde oynanmış *. pasların çoğunu kendi ceza sahamızın önünde, tehlikeli bölgede yapıyoruz ve çoğu gereksiz paslar. hatta orta sahadan bile geriye çok fazla pas attık. oyun merkezini 2. ve 3. bölgelere daha çok taşımak gerekiyor. bunu üzerine pek çok şey yazmak mümkün. şimdilik geçiyorum.
    -takım oyun içinde sahaya 4-4-2 değil 4-2-3-1 hatta zaman zaman 4-3-2-1 şeklinde yayılmıştır. burak orta sahaya kadar geldi çoğu kez.
    -gereksiz şekilde çok fazla uzun top yaptık. özellikle defanstan ileriye gelişi güzel şişirilen topların sayısı çok fazla. kaldı ki bizim ileride topu havadan servis edecek oyuncumuz yok.
    -her maç olduğu gibi bu maçta da çok yavaş oynadık. tempomuzun kesinlikle artması gerekiyor.
    -ve yine kondisyonumuz yetersiz. takım 70. dakikadan sonra sahada yoktu. zaten skoru almıştık diye düşünenler için bence maç o dakikalarda 0-5 değil de 0-2 filan olsaydı inanın 2-2'ye gelebilirdi. konyaspor bizden çok daha diri kaldı maçın son bölümünde. daha önce de söyledik. bu takım iyi çalıştırılmamış. hamza hamzaoğlu ile alakası yok bunun tabii ki. ama bunun da üzerinde düşünülmeli.

    sonuç olarak skor çok aldatıcı olmasın. 5 gün önce* ne seviyedeyiz hepimiz gördük, 2 günde hiçbir şey değişmez. oyun olarak hala düzeltilmesi gereken çok şey var. hamza hamzaoğlu iyi yolda. ama daha yolun çok başında olduğumuzu unutmayalım. umuyorum hamza hoca takımı daha iyiye taşımak için gerekenleri zaman içinde yapacaktır.

    edit:imla
  • 107
    galatasarayı canlı izlediğim maç olmuştur.daha önce gittiğim maçlarda ortalama 1/4 gol atıp hiç kazanamadığımız için tediegindim açıkçası.hem takımın ligde geçen hafta yakaladığı umut ışığını söndürmemek hem de az olan şampiyonluk umudunu devam ettirmek için kazanmamız lazımdı.kazanamasak maça gittiğim için suçluluk duyardım ama çok şükür şeytanın bacağını kırdım.hatta hamitin türkiyedeki ilk ve belki de son golünü statta izleme şansıma eriştim.emre çolakın süpersonik golü de cabası.maçtan önce 4 4 diye bağıran konyalılar 60. dakikada maçı terkettiler.çok iyi oldu.son olarak konuşmak için hala erken inşallah takım böyle devam eder.
  • 113
    uzun zaman sonra bir anadolu deplasmanında güzel bir stadyumda, dolu tribünler ve güzel bir atmosferde oynadığımız maçtır. o kadar uzak kalmışız ki bir an bundesliga maçı izliyormuşum gibi hissettim. türkiye'de şu tarz atmosferlerin sayısının artması galatasaray'ın çokça işine gelir zira bizim oyunumuzu güzelleştiriyor güzel zemin ve güzel atmosfer olayı.
  • 114
    5-0'lık bu güzel sonucun beni en çok sevindiren yanı takımın patlamasının ve bu skorun hiç sevmediğim temiz gibi görünmeye çalışan ama aslında şikeci, saf gibi görünmeye çalışan ama aslında sinsi, yavaş ve az konuşarak bilge gibi görünmeye çalışan ama aslında dediklerinin çoğunun hiç bir anlamı olmadığı bir kişinin takımına rastlaması oldu.
  • 115
    nihayet maç için yazabileceğim. ctesi pazar yazamadım zira izleyememiştim. sözlük sağolsun tekrarını izleyebildim. ilk yarısını izlediğim ve benim için önemli olan ilk yarısı olduğu için sadece ilk yarıyı yorumlamak durumundayım. öncelikle hamza'yı tebrik etmek lazım. zira emre ve umut ısrarı takdire şayan. ilk mağlubiyetin faturasını futbolculara kesmedi ve kaldığı yerden devam etti. sürpriz yapmadı. yorgun bruma'yı kenara aldı ve melo selçuk emre orta sahasıyla dinamizm getirdi.

    takım savunmasında umut'tan itibaren göbek sağlam. umut her ne kadar ileride tek adam olarak görünse de ruh hastası bir manyak olduğu için gücünün yettiği her yere pres yapmış. böyle olunca haliyle konyanın birçok atağı ortasahamızda erimiş. melo'nun sol kanadımıza verdiği muazzam destek telles ve sneijder'in savunmasına yaramış. tabi dönem dönem umut'un yaptığı pres o bölgeye de yaramış. yine de selçuk'un mental olarak pres'e çok yatkın olmaması ve defansa yaslanmayı seven oyun anlayışı ortasahada kapılabilecek topların kapılamamasına sebebiyet verse de defansta muhtemel eksik kalma durumlarını engelleyebilmiş diyebilirim. sağ kanat çok sağlam gibi gözükse de ne yazık ki sabri'nin çoğu pozisyonda geriye dönememesi ilerisi için tehlikeli. yine de emre'nin dinamizmi ve umut'un zaman zaman verdiği destek konyaspor'u sneijder'lı, telles'li kanattan oynamaya itmiş.

    hücumda biraz dağınık gibiyiz. defanstan çıkışlarda konya'nın karşısında küçük üçgenler kurulmuş ve hızlı oynanmaya çalışmışsa da ileriye top şişirmekte bulmuşuz çareyi. bu gibi oyunlarda işte elmander, hakan gibi topu saklayan forvetlere ihtiyaç duyuluyor. ne yazık ki ne umut ne burak bu işi layığıyla yerine getiremiyorlar ve b planı devreye giriyor: pres. presle kapılan topların neticelendirilmesi çok önemli. bir yerde fatih terim presi gibi ama hamza'nın presinde ben biraz kalli kokusu aldım. ne de olsa kalli tozu yutmuş diyebilirim. burak ise bildiğiniz gibi. sadece atmaya devam ediyor. övülebilecek yegane pozisyon kabze'nin sert pasını tutamayan defansa uyguladığı koşu ve takipçilik. bakın takipçilik neticesinde attığı gol demiyorum. takipçilik diyorum. çünkü bence nereye vurduğunu bilmiyor sadece vuruyor.

    halen dizilişi 4-4-2 zanneden arkadaşlar üzülecekler ancak takım oyunun hiçbir bölümünde 4-4-2 oynamıyor. hücumda sabri ve telles zaten ortasahada oynuyor. ortasahadan minimum 2 oyuncu ileriye kayıyor. yani, hücumda 2-5-3 hatta 2-3-5 savunmada da 5-4-1 bazen de 4-5-1 oynuyor. kimi zaman umut ortasahayı 5'liyor kimi zaman selçuk ya da melo defansı 5'liyorlar. bana sorarsanız bir şekilde bruma'ya forvette yer açılmalı burak'ın yerine. daha çok basan daha çok pas yapan daha çok gizli golcüsü olan bir takım oluruz.

    hakem fıstık gibi maç yönetmiş ilk yarıda. burak ve melo'nun inmez 8'e hareketlerini doğru süzebilmiş ve ezbere kararlar vermemiş. keşke daha çok böyle hakem olabilse ligimizde. neyse keşkelere girmeyelim, bitmez.

    son olarak 90'larda yaptığı her ortada bizi çileden çıkaran hamza, emre ve umut ısrarıyla takıma "koşun basın yoksa gidersiniz" mesajı vermeye devam ediyor. biz de 1.5 senedir top oynamamış adamların değişimine kızgınlıkla karışık şaşırmaya devam ediyoruz. hayır devre arası gelse hamza dicez ki kondüsyon yükledi. o da yok. neyse cimbom kazansın da varsın biz yeniçeriler oynamazken küfredelim bir tarafımızı yırtalım oynasınlar diye.
  • 120
    benim açımdan; dördüncü yıldız yolundaki "artık başlıyoruz" maçımızdır. hamza hamzaoğlu'nun galatasaray'daki teknik direktörlük kariyerinde çıktığı ikinci süper lig maçı olup, 9 aralık 2014 galatasaray arsenal maçı'nın akabinde oynanmıştır.

    yeni açılan konya büyükşehir torku arena'da oynadığımız ilk maç olup, o sıralar genel performans açısından pek umut ışığı vermeyen takımımız, sir aykut kocaman'ın konyaspor'una karşı deplasmanda 5 gol birden kaydetmiş ve ligde sezonun kendi adına en farklı galibiyetine imza atmıştır.

    ne ilginçtir ki; ev sahibi takım, bir sonraki hafta oynanan 20 aralık 2014 gençlerbirliği konyaspor maçı'nda da aynı skorla mağlup olmuştur.

    son olarak, huawei reklamlı sarı kırmızı üç bant forma ile mücadele etmiştik.

    https://gss.gs/4Ks.jpeg

    https://gss.gs/bVz.jpeg

    (bkz: tarihte bugün)

    edit: yanlış bilgi düzeltme, kupa beyi'ne teşekkürler.
App Store'dan indirin Google Play'den alın