• 451
    tamamen samsunspor'un berbat oynaması sayesinde rahat kazandığımız bir maç oldu. özellikle 46-70 arası 2-0 öndesin ve samsun resmen groggy durumdaki bir boksör gibi yürüye yürüye kalesine iner durumdasın. o kadar kötü hücum ettik ki rahatça 4-5 yapabilirdik.
    bu oyunla haftaya bodrum maçında ve sonraki maçlarda zorlanacağımızı düşünüyorum.
  • 452
    10 numarada oynayan sara 8 numara için 20 m €’ya geldi. o gelince takımın top kapabilen ve halk arasında “adam yiyen orta saha” gerekiyor diyenlere “12 kişi mi oynayacağız” diye bir tepki geldi. bugün gördük ki o top kapabilen orta saha varken geçiş yeme sıklığımız oldukça düşüyor, atak sürekliliği yaratıyoruz.

    e bu durumda takım yapılanmasını bilmeyen bir hocamız ve transfer komitemiz var demektir. bunu hocayı çok savunan biri olarak belirtiyorum.

    şu anda bu yönetim devam ettikçe okan hoca kalmalı. en azından kendini geliştiriyor, en azından bunu deniyor. ama şu takımı yönetirken 2-3 senelik planları yaparak organize olmak gerekiyor.

    transfer olurken taktiksel olarak çok güvenmiyordum fakat maç öncesinde söylediğim gibi lemina bu maçın da kilit adamı oldu bence. onun top kapma becerisi ve kapladığı alana orta sahada ihtiyacımız var. ne olursa olsun böyle sıkı bir orta sahaya ihtiyacımız var.

    ve artık yunus’un yedeğine, sara’yı darlayacak bir 10 numaraya ihtiyacımız var.

    inşallah her maçı kazanıp, 5.yıldızı takarak, önümüzdeki sezona doğru düzgün bir planlamayla yola çıkılır.
  • 453
    maçın en sevindirici tarafı rakibe hiç pozisyon vermememiz. rakibin gol beklentisi 0.16 olarak ölçülmüş ama bence 0.01 idi. bunun dışında sahada çok sağlam durduk. çok temiz top oynadık. çift forvet bu takım için uygun değil. sara'yı öne atarak formu yükselen lucas torreira ve mario lemina ile çok sağlam bir orta saha dizilişi yakaladık. sol bekte de eren elmalı müthiş oynayınca takımın geri kalanı zaten gereğini yapıyor.

    böylelikle kağıt üzerinde çok zor geçmesi beklenen bir deplasmandan çok çok temiz bir şekilde çıktık. rakip 2 hafta önce fenerbahçe deplasmanından puanla dönmüş ligin flaş ekibi ve lig üçüncüsü. böyle zor deplasmandan bu şekilde rahat çıkmak çok önemliyidi.

    2 nisan 2025 fenerbahçe galatasaray maçı'nı da deplasmanda rahat kazanmamız resmen takıma ekstra moral olmuş ve özgüven kazandırmış.
  • 455
    şöyleydi, böyleydi demeye gerek kalmadan müthiş bir oyunla kazandık.
    samsunspor iptal edilen gol dışında hiçbir şey oynayamadı. daha doğrusu galatasaray oynatmadı. tıpkı deplasmanda fb'ye yaptığı gibi.
    hücumda ise özellikle ilk yarıda pek iyi değildik ama ayağımıza gelen ilk fırsatı değerlendirip öne geçtik. keza ikinci yarıda da ilk pozisyonumuz gol oldu. önceden tonlarca net pozisyona girip atamazdık, bu maçta ise 47. dakikaya kadar 2 net pozisyondan 2 gol çıkardık, daha ne?

    önceden 2-0 öne geçtiğimiz maçı bile rahat izleyemezdik ama bu maç müthiş bir disiplin vardı takımda. galibiyeti geçtim, sırf bu disiplin bile takdir edilmelidir.
  • 456
    işte böyle, iyisen hakemi de yenersin rakibide.

    rezalet bir hakem performansına karşı oynandı maç, öyle ki hakem rakipten daha tehlikeliydi.

    okan hoca doğruyu bulmuş, sallai yerine cuesta girer üçlüye döner dedim dönmedi, jakops girince üçüncü stoper olarak mı konumlanacak acaba, üçlüye mi döneceğiz dedim yine dönmedi.

    hocanın aklında sistem karmaşası kalmamış, morata - osimhen belli ki dönüşümlü oynayacak, mertens artık son dakikalarda oynayacak (bence yusuf demir olmalı o isim)

    biz böyle oyunlarla galip geldikçe fener stres yapacak ve puan kaybedecek. şampiyonluk beklediğimizden daha da erken gelebilir.
  • 457
    o kadar kafamda ki 11'le çıkmış ki okan buruk. kadroyu görünce kazandık bu maçı dedim. bunda frankowski'nin yokluğu da etkili oldu. umarım sezon sonuna kadar frankowski ve morata'yı ilk 11'de görmeyiz. takım sahaya o kadar iyi yayılıyor ki bir şekilde topu kapıyoruz. takım hücumda kısır gibi gözükse de son haftalar 1-0 ve 2-0 ların haftaları. bir hafta yunus çıkar bir hafta barış bir hafta abduklerim duran toptan atar iki hafta osimhen atar işi görürsün. önemli olan takım dengesinin korunması ve defansta iyi durmak.
  • 460
    bir yandan avrupa kupalarına gitme hedefinde olan samsunspor...

    öte yandan 25 şampiyonluk için her maçı final havasında hesaplayan galatasaray...

    kendi evinde oynayıp, taraftarı arkasına alma ev sahibinin avantajıyken, kadrolarının dar olması ve sakatlıklar thomas reis'i düşündüren konulardı...

    okan buruk ise boey'den sonra bir türlü oturmayan sağ bek pozisyonunda yine "çaresizdi", türkiye kupasında ezeli rakip fenerbahçe'yi deplasmanda elemenin psikolojik, 10 gündür de maç yapmamanın fiziksel avantajıyla geliyordu deplasmana...

    artılar, eksiler... iki taraf için de galibiyetin çok önemli olduğu bir maçtı, iki takım da kazanmak için arzuluydu ve öyle de başladılar oyuna...

    okan hoca ligin devre arasındaki transfer sezonundan sonra bir türlü oturmayan takım düzenini kadıköy'deki üstün oyun sonrası netleştirmişti: kalede muslera (günay da kupada), geri dörtlü kaan, sanchez, abdülkerim, eren, orta sahada lemina-torreira yan yana göbeği kapatırken, kanatlarda barış ve yunus, forvet arkası serbest pozisyonda sara ve gol atacak, rakip savunmayı yoracak osimhen... bu kadroda kaan'ın son dakika sakatlığı sonrası sallai joker pozisyonundan sağ beke görevlendirilerek başladı maça galatasaray. her zamanki gibi de oynadı, topa bolca sahip olup, rakip yarı sahada pres yapıp, aradı golü...

    ev sahibi ise 3-4 hafta evvel kadıköy deplasmanında puan aldığı sistemle mücadele ediyordu, tüm hatlarıyla okan kocuk'un kalesini savunacak, ilerde de ya mouandilmadji'yi ara toplarla kaçıracak, ya da ona atılan yüksek topların sekenlerini holse, emre ya da muja toplayıp, pozisyon bulacaktı...

    iki hocanın maç toplantısında topçularına bahsettiği gibi de başladı oyun, galatasaray pres yaptı, bolca top çevirdi, samsunspor da kapandı, fırsat aradı ve golü de holse ile buldu ama var kararı ile ofsayt kararı çıktı...
    bu belki de maçın hakemi ozan ergin ile var hakemi tomasz kwiatkowski'nin 90 dakika boyunca verdikleri tek doğru karardı... "hakemi de yeneceksin!" deyimine hep karşıydım, zira oynan oyunda hakemin tarafsız olduğuna inanırdım da bu sene maalesef hakemler galatasaray maçlarına baskı altında çıkıyor ve kolayı seçiyor: galatasaray lehine hata yapmaktansa galatasaray aleyhine hata yapayım... neden mi? cevabı federasyon başkanın söylemlerinde ve davranışlarında yatıyor...

    ozan ergin özellikle barış ve torreira'nın düşürülmelerine "sessiz" kalsa da galatasaray, rakip ceza sahasında gerçekleşen bir karambolde yunus'la golü erken bulup öne geçti. aslında gol daha erken gelebilirdi, 5. dakikada galatasaray'ın taçtan başlattığı atakta drongelen eliyle temas etti, penaltı verilmedi. ilk 20. dakika biterken torreira "paldır küldür" düşürüldü ceza sahasında yine "üç maymunu" oynadı maçı yönetmekle görevli olanlar... ilginçtir ikinci devre de emre kılınç'ın ceza sahası çizgisi üzerinde elle oynamasına da penaltı çalınmadı. galatasaray hak etse de, "kolay gol" attırılmayacaktı samsun'da... penaltıları "görmeyenler", sara'nın ceza sahası önünde düşürülmesine düdük mü çalacak ya da zeki'nin barış'a dirseğinde oyunu mu durduracaktı?

    söz konusu galatasaray olunca "sert oyundan" yana olan ozan ergin, ev sahibi oyuncular yerde kaldığında hemen düdüğü çalıyor, sarı kartları çıkartmakta epey bonkör oluyordu. devre biterken eren'e çıkan kart, ofsayt verilen pozisyonda sallai'ye gösterdiği sarı kart, sıradan bir ikili mücadelede sara'nın sarısı ve pastanın çileği jakobs'un kartı... bir maçta bir takım aleyhine verilen tüm sarı kartlar yanlış olabilir mi? bunu ozan ergin'de gördük...

    savunmada sanchez'in oyun liderliği ile başlattığı akınlarda barış ve yunus'un hareketli oyunu rakibi zorlarken, sara'nın da yaratıcılığı pozisyonların oluşmasında etkiliydi. işin savunma tarafında ise torrera'nın yanında konsantre bir lemina rakip için geçilmez bir duvar oluşturuyordu ki sanchez ve abdülkerim'in işi daha da kolaylaşıyordu.

    ilk yarıya bir farkla önde girmişti galatasaray ama sanki ikinci yarıya iki farkla başlar gibi rakip kendi sahasından çıkarken kapılan bir topta yunus'un asistinde osimhen'le golü buldu. sonrasında zaten ev sahibi katı savunmayı bırakınca, okan buruk'un takımı daha kolay gol şansları yarattı da sara biraz dikkatli olsa, fark çok daha açılabilirdi. özellikle osimhen'in rakipleri çalımlarla "alaşağı" edip, brezilyalıya "al da at" pasını sara "kabiliyetsizce" auta yolluyordu. barış'ın pasında motta'nın topuğu jeneriklikti, ahmed'in okan'ı iki kere de geçemeyip, barış şutunun savunmadan dönmesi ve oyun biterken mertens-ahmed korner iş birliğinde lemina'nın volesi de futbolun seyri adına unutulmaz anlardı...
    galatasaray zor geçmesi beklenen deplasmandan 3 puanı alırken, galibiyeti de kolombiyalı el patron sanchez'in yeni doğan oğluna armağan ediyordu topçular...

    kaynak ve maçtan fotoğraflar: https://ultrasmovement.blogspot.com/...r0-2galatasaray.html
App Store'dan indirin Google Play'den alın