• 292
    az önce tekrarını izlediğim muhteşem maç. büyük ihtimalle ne zaman görsem izleyeceğim bir maç oldu. allahım gol! allahım gol!

    bu galibiyet öncelikle bu taraftarındır. tüm galatasaraylılarındır. sezon başından bu yana hiç beklemediğimiz travmalar yaşadık. adalet beklemiyorduk zaten. buralara uğramıyor o kavram. iktidarıyla, şikecileriyle, içimizdeki kötü-basiretsizlerle bir sezon heba mı olacak diyorduk. ama hep bu maç vardı kafalarda. her şeyin değişebileceği bu maç. işte oldu. yine hakettiğimiz yerdeyiz.

    muslera: kalede olması bile yeter. öyle bir güven veriyor ki hem savunmaya, hem de bize. oyle bir korkutuyor ki rakibi. nasılsa tutar bu herif, vurmayayım dedirtiyor rakiplere. aslanım benim.

    eboue: bu takımın sağ beki o. kesinlikle o. bir kere yerini kaybetmedi şu maçta. evet zemine takıldı, yerden oynamaya çalıştı saçmasapan kimi zaman ama yine de iyiydi.

    chedjou: yanında ağır-oturaklı bir stoper olunca nasıl bir süpürücü olduğunu gösterdi.

    gökhan: sen kocaman yürekli bir adamsın. ne güzel bir insansın. ne kadar iyi oynadın. çok seviyorum seni gökhan zan. çok ama! o maç sonu konuşmandaki titreyen sesine kurban!

    semih: kardeşimiz, evladımızsın ama sanma ki seni sırf bunun için seviyoruz. karşında llorente ve tevez varken 40 yıldır bu maçları oynuyormuşçasına soğukkanlı ve iyi oynadığın için de seviyoruz seni semih.

    riera: bu takımda futbolu en çok bilen 5 topçu say deseler kesinlikle biri sensin riera. 6 yabancı kuralında sahada muhakkak olması gereken 6. topçumuzsun.

    melo: maçın adamı. sezonun adamı. melo varsa takım eksik değildir. o kadar! önüne geleni ezişine kurban!

    selçuk: yetenekli ayaklar ama önce beyin. düşünmeyi bilen tek türk topçususun kaptan. mükemmel oynadın yine. mü-kem-mel.

    sneijder: bunun için geldin. bu maçlar için kalacaksın bizimle. sezon başından beri iyiydin, iyi olduğun gibi geri döndün. allahım gol! gol gol gol! türkiye, arena, istanbul, istanbul ayağa kalktı seninle. hiçbir şey farketmez, çünkü sen vardın, çünkü gol vardı.

    burak: senin zeminin değildi. senin maçın da değildi. ama öyle bir mücadele ettin ki taraflı tarafsız herkesin saygısını bir kez daha kazandın.

    drogba: yine yaptın yapacağını! gerçek bir profesörsün sen!

    umut: bu gruptan çıktıysak bunun yarısı senindir aslanım. yine vardın golde. her şeyi hakediyorsun.

    iyi ki galatasaraylıyım be! iyi ki!
  • 661
    eski güzel günlerdeki gibi gündüz vakti oynanan ve o dondurucu soğukta kar yığınları arasındaki stada ulaşmayı başarabilen kimsenin kapıdan dönmediği efsane maç. o gün ne drogra, ne sneijder; stada işleyen ali sami yen ruhu atmıştır o golü...

    kim ne derse desin, ne kadar analiz yaparsa yapsın. agresif tribünün tek şartı bileti parayı verebilenin değil hakikaten isteyenin alabildiği o sisteme geri dönmektir...
  • 611
    elle yazılsa senaryoyu beğenmeyip, 'hasiktir lan, böyle şey mi olur?' diyeceğimiz bir hikayeye konu maç. ancak burada anlatılanların hepsi gerçek.

    bir gece öncesi, aralık ayının 10'unda mevsim normallerinin gayet üzerinde seyreden bir hava şartlarında ilerlerken, ne olduysa üç, bilemedin dört dakikada dünya futbol tarihinde emsali pek rastlanılmamışcasına her şey değişti. sanki yukarıdan birisi duruma el atıp, 'dur ulan bu böyle olmayacak, şuna bi el atayım' demişcesine durumlar değişti. daha o gece hakemin etrafında toplanan juventusluların ağız birliğiyle yan çizmelerine şahit oluşumuzdan anladık ertesi günü nasıl çamura yatacaklarını.

    bok gibi başlayan bir sezonda, futbol dışındaki gelişmelerin galatasaray'ın iki önemli aktörleri arasındaki didişmenin neticlerinin mecburen sahaya sirayet ettiği, geçen iki güzel sezonun izlerinin yavaş yavaş silineceğinden habersiz, alelade bir maç gibi gözüküyordu takvimde. teknik direktörlük becerisi tartışılır, insanlığı tartışılmaz bir isim olan italyan roberto mancini'nin galatasaray'ı, kendi ülkesinden bir takımı ağırlayacağı zaman böyle dramatik ancak epey güzel bir neticeden habersizdi herkes. zira akıl sınırlarını zorlayacak, tahayyül edilebilecek cinsten bir şey değildi. evvelsi gece 32. dakikası gelmeden tehir edilen karşılaşma, başlıkta yazar tarihte saat 15.00 civarı kaldığı yerden devam edilecekti. sonuna bir veyahut iki dakikayı geçmeyen bir ekleme ile saat 15.15 civarı noktalanan ilk yarı bitip, 15.30'da başlayan ikinci yarı ile beraber epik sona doğru yavaş yavaş ilerliyorduk. önce afrika ulusal kahramanı didier drogba ile şöyle bir sarsıp, günümüzde 43 yaşında hala daha file bekçiliği yapan gianluigi buffon'u geçemesek de -şahsen söylüyorum bunu- pek üzerine düşülmemişti. zira grubun öteki maçının* galatasaray'ı uefa avrupa ligi son 32 turuna taşıyacağı netice, skorun nasıl olursa olsun galatasaray eşrafını üzmeyeceği şekilde şartları hazırlamıştı zaten. bu duruma sonradan değineceğim, gökhan zan sağ olsun, ayarı vermişti birçoklarına.

    ancak ne olduysa 85. dakikadan çıkıp 86'e doğru giderken oldu. umut bulut'un ceza sahasını karıştırma amacıyla gönderdiği uzun top, tam da o amaca hizmet etti ve dünya futbol tarihinin en iyi komple santraforlarından birisi drogba'nın, galatasaray 10 numarası wesley sneijder'in önüne eliyle koymuş gibi indirmesiyle 2010'lu yılların bana göre en güzel maçını tayin etmiş oldu. göt kadar odada, 51 ekran saba marka gri renkli tüplü televizyon karşısında hayatımın en mutlu anlarından/günlerinden birisini yaşayacağımı tahmin bile edemezdim. tek başıma oturduğum ikili kanepeye sarılmışlığım bile var. öyle bir sevinç, öyle bir coşku!

    sırf bu maçın hatrına mancini'yi, riera'yı, burada da çokçe eleştirmişliğim olan chedjou'yu iyi hatırlamaya çalışırım. drogba'yı, eboue'yi, maç sonrası tarihi nutkuyla gökhan zan'ı söylemeye bile gerek yok. ancak burada aslan payı aslan portakalın. sevgili wesley sneijder, sırf bu maçın hatrına seni asla kötü yad etmeyeceğim. üzerinden 7 sene geçmiş bu maçın hala daha o günden sonra netincesine en sevindiğim maç olarak kalması sen ve senin gibi karakterli sporcuların sayesinde. sneijder denince çoğu kişinin aklına fenerbahçe maçları veya fener ağlama geyiği geliyor belki, ancak benim aklıma direkt beyaz bir istanbul gününde ikindi vaktindeki bu büyüleyici maç ve gol geliyor. allah razı olsun. gerçi ligde epey sıçmıştınız takım olarak, ama olsun, canınız sağ olsun.

    https://gss.gs/qN1.jpg

    bu adam üç sene kadar önce şampiyonlar ligi kupası kazanmış bir adam. gruptan çıkma maçında gösterdiği sevince bak.

    gökhan zan konusuna değineyim. bu maçın 0-0 bitmesi bizi uefa avrupa ligi son 32 turuna atmaya yetiyordu. avrupa'dan elenmemek adına gayet kabul edilebilir bir netice olan bu skor yerine, 1-0'lık galibiyetle şampiyonlar ligi'nde son 16'ya kalmanın önemini kavratan bir açıklama yaptı cam adam. zaten bu maç ve akabindeki konuşmasıyla bu lakabında küçük bir rötuş oldu ve can adama terfi etti. o günden sonra avrupa'da mücadele etmenin galatasaray için ne demek olduğunu gayet güzel bir şekilde idrak etmiş oldum.

    https://gss.gs/Yq5.jpg

    o kadar anlattık, bir de kulübün resmi kanalından maçın hikayesi gelsin.

    bir kış gecesi rüyası:

    https://www.youtube.com/watch?v=xOxZ4RudYGM

    düzeltme: anlatım bozukluğu.
  • 615
    iki gün de orada olmama rağmen, greenpeace üyelerinin doğu üst tribünde yaptığı bu protestoyu hiç hatırlamadığım, wesley sneijder'in golünün en net tribün çekiminin bu protesto sayesinde kayda alındığını farkettiğim unutulmaz maçtır.

    https://www.youtube.com/watch?v=cpQxfhbwvQI

    grupta üçüncü olup yolumuza uefa avrupa ligi'nden de devam etsek üzülmeyecektim. hatta avrupa ligi'nde en kötü çeyrek finali bile görebilirdik.

    belli ki bu anın yaşanması gerekiyordu...
  • 633
    mesai başında izlerken gol diye bağırdığım maç.

    kurumsal bir firmada ama henüz aday çalışan durumundayım. iş başında çalışıyorum aksatma falan da yok görevi ama bi yandan da merak içinde maçı takip ediyorum. görev başında maç izlediğime mi, gol olduğunda yüksek sesle bağırmama mı yanayım.

    tabii etraftan kim attı soruları gelip sevinç paylaşılınca daha da güzel oluyor. aksi durumda maaşa zam işe son.
  • 447
    güzel hikayelere konu olan efsane maç.

    benim öyle güzel bir hikayem yok. 10 aralık gecesi bile maçın oynanacağı saat belli değildi. ama konuşulan saatler benim mesai saatlerime denk geldiği için küfür ede ede uyudum. sözlükte maça gidin çağrıları gırla ama benim öyle bir şansım yok hatta tv'den bile izleme şansım yoktu. 5'ten sonra maçın oynanması için dua ettim. maçın 15.00'te oynanacağı haberi gelince plan yapmaya başladım, bu maçı nasıl izlesem diye? çünkü herkes gibi benim de içimde 'bu maçı alıcaz' hissiyatı oluşmaya başladı.

    radyodan dinlemeye karar verdik iş arkadaşlarıyla. onlar fenerli ama avrupada türk takımlarını destekleyenlerden. radyodan da en son hangi maçı dinlediğimi hatırlamıyorum. tv'den izlemekle radyodan dinlemek çok farklı. birşey görmediğinden dolayı spiker'in ses tonuna göre heyecan kat sayın artıyor yada düşüyor. şükür ki ilk yarı bitti, heyecandan öteki tarafa gidecektim nerdeyse. ikinci yarıyı radyodan dinleyemezdim. iş arkadaşlarım da yüzümdeki endişe ve heyecanı farketmiş olacaklar ki 'sen git izle maçı, sonra gel. biz seni idare ederiz' dediler sağolsunlar. ben de galatasaray atkımı takıp koştura koştura ev yemekleri yapan tanıdık bir abinin lokantasına girdim. maç izlediğim mekanı kes :(

    ikinci yarı ortada geçti. drogba'nın şutu var, onun haricinde pozisyonumuz yok, onların da aynı şekilde. kafamda acabalar dönüp duruken işte 'o an' sneijder yazdı golü. golle beraber havaya uçtum ama ortam gol sevinci yaşamaya müsait olmadığından tam da istediğim gibi sevinemedim. içim kıpır kıpır maç bitse de kendimi dışarı atsam derdindeyim. juve'nin frikiğine bakamadım. son düdükle birlikte koşarak dışarı attım kendimi. o soğuk havaya rağmen ateş bastı beni atkıyı gururla açtım ve iş yerine doğru yol aldım. arkadaşlar beni alkışlıyorlar. golü ben atmışım gibi :) onlarda radyodan dinlemiş ben gittikten sonra.

    çok güzel ve özel bir gündü. şu anda bile aklıma geliiyor ve ağzım kulaklarıma varıyor deyim yerindeyse.

    nice böyle zaferler dileğiyle.
  • 69
    ilki çok tuttu (bkz: #1359284, ikinci bölüm ile karşınızdayım.

    içimde öyle bir his var ki, evet abi alacağız bu maçı yani. bu his 3-2'lik real madrid maçı ve 1-0'lık manchester united maçında benimleydi. juventus takımında bulunan oyuncuların, teknik ekibin açıklamaları umrumda değil. korkuyorlarmış, korkmuyorlarmış banane, bunu öğrenmeme gerek yok. onlar galatasaray'ın evine geliyorlar ve tabii ki içlerinde tedirginlik olacak, rahat olmayacaklar olamazlar oldurtmayız.

    koyup geçeceğiz, koyup.

    bismillahirrahmanirrahim / بِسْــــــــــــــــــمِ اﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم .

    fernando muslera, tevez'in, vidal'in, llorente ibnesinin ve diğerlerinin çektiği şutlar senin kalene değil pegasus tribünün önünde bulunan tellere doğru gitsin. asamoah'ın sol kanattan açtığı ortalar taca gitsin, chiellini'nin kafa vuruşu boşa gitsin ve gol yeme. allah sana kg var oynayanları utandırma fırsatı versin. allah sana gol yememeni ve böylelikle kameranın sana zoom yapılmamasını sağlasın, yardımcı olsun. kalende devleş, devleş ve zaferimizde kahraman ol.

    emmanuel eboue, allah sana öyle bir güç versin ki sana dokunan kendi yere düşsün, düşerken hakemi kandırmaktan sarı kart görsün, yobo'yu pazara gönderdiğin gibi bonucci'yi barzagli'yi oynarsa ters kanattaki lichsteiner'ı, önündeki asamoah'ı hatta buffon'u pazara gönderecek zamanlamayı, fırsatı ve şansı versin. yaptığın dribblinglerin sonu gol olsun, köşe gönderide dansını yap "taraftar coşdur bizi" (gökhan töre'ye selam çaktım :d)

    semih kaya, sana öyle bir ilahi güç gelsin ki soyadın gibi kaya ol, omuz attığın llorente ve tevez yere düşsün acı içinde kıvransın kenardan sağlık ekibi gelsin o arada yorulan arkadaşların su falan içsin. gelen hava topunu uzaklaştır, çalım yeme, sakinliğini her zaman ki gibi koru ve topu rakibinden aldıktan sonra rakibinin gözüne mangal kömürü girsin.

    gökhan zan, yarın sana allah umarım ekstra motivasyona erişme şansı verir. allah umarım taçlardan gelen topla içeriye katetmeye çalışan juve'li kekoları dize getirdiğini, her zaman hazır o haşin vücudunla onları yere yığdığını ve hava toplarında devleşerek uzaklaştırdığını bize göstersin.

    chedjou, fransa'nın yılın stoperi. allah'ın yardımıyla kornerden gelen topu zımba gibi kaleye gönder ve köşe gönderiye koşarak o sevincini yap. defansta tam bir lider ol, partnerinle uyumlu ol ve bu arada emre utkucan'ı sevindir. adam öyle bir anlattı ki seni amk hala aklımda.

    riera, palet gibi esnek bileklerine ayaklarına kuvvet gelsin ve sol bek semalarında önündeki lichsteiner'ı pazara gönder gelirken mandalina alsın, öksürsün, ıksırsın, tıksırsın. orta yapmaya giden şapşalın arkasından koşarken birden kayarak slide tackle yap (fifa çok oynadım bu aralar) ama sarı kart veya kırmızı kart görme. zaten portekizli hakeme kılım, hamburg maçını hatırlıyorum yani. allah sana asist yapmanı, asist yaptıktan sonra almanya'da oynanan schalke 04 maçında maçın bitişindeki troll sevincini yapmayı nasip etsin.

    felipe melo, sana nasıl bir dua uyduracağımı bilmiyorum zaten dört dörtlüksün. umarım allah sana fırsat verir ve juventus'a, eski takımına yılın ayarını verir kapağı takarsın. küçük melo'yu kontrol altında tut, ne olur ne olmaz sakata gelmeyelim. (komikli şaka)

    selçuk inan, prekazi'nin giydiği 8 numaralı formayı layıkıyla taşıyorsun. b8 olayını hiç karıştırma ve neden bunu şimdi buraya yazıyorum bilmiyorum. umarım yaradan seninle olur ve sakatlık bela vermez. allah umarım sana öyle bir fırsat verir ki frikikten önce baş parmağınla işaret parmağını burun deliklerine götürüp hafifçe silip o totemini yapıp topa vurup gol atmanı sağlar.

    sneijder, ilahi güç sana da lazım. vücudunun çevresinde umarım görünmez bir kalkan olur ve böylelikle sert darbeler senin için vız gelir tırıs gider hesabı olur. allah umarım sana sol kanattan aldığın topu sağa çekip kaleye nişanlayıp gol atmanı, ölümcül ara paslarının gol olmasını ve göğüslerini şişirerek yüzüğünü öpmeni sağlar.

    bruma, çılgın şapşal kara trenim benim. umarım yüzün hep gülümser. ben inanıyorum ki yüzünün gülümsemesi hiç düşmez çünkü bunu hak ediyorsun. allah'ın izniyle 11 kişiyi çalımlayıp conte'yi aradan çıkartıp şovunu yaparsın. birde mümkünse sen topa vurma, topla kaleye gir daha kolay amk.

    burak yılmaz, allah sana vurduğun topun aut olmamasını, aut olmamasıyla birlikte ellerini ensende birleştirmemeni, ofsayta düşmemeni, taçtan gelen topu beklerken arkandaki adamın formasını çekerek faul olmamasını sağlasın. şans senin yanında olsun ki o gol koklamanla vurduğun gol olsun, buffon'u terse yatır. zaten avrupa kupası finalinde ayar etti beni.

    umut bulut, ilahi güç ile senin içindeki o 2 akciğer 22 olsun, preslerin sağlam, ayak bastığın çimler sakin olsun. bitmek bilmeyen hırsınla birlikte dilerim motivasyonun son raddede olur. umarım golünü atar ellerini yanlara açıp ardından tek ayakla zıplayıp sevinirsin. umudumuz ol, taraftar coşdur bizi. (bu sefer komik değildi, kendimi tekrarlıyorum)

    didier drogba, attığın gol hem seni pfdk'ya gönderen ibnelere, hem uçan kuşlar martılar yeşil tatlı bir bahar... juventus'un 3-1-4-2'inin 3-1'in eline 3'ün 1'ini ver. sen bu maçların adamısın. allah'ın izniyle o senin büyük yüreğin, temiz kalbin yeni bir zafer yaşar. sen bunu hak ediyorsun, biz hak ediyoruz.

    aydın yılmaz, sen gelme ulan ayı.

    amin.

    hiç bozuntuya vermedim çaktırmayın.

    edit: acemi satrancci'nin özel isteğiyle gökhan zan'ı ekledim.
  • 574
    türkiye ayakta, arena ayakta, istaaaanbul istanbul ayakta... avrupa fatihi galatasaray tekrar ikinci turda.

    (bkz: hadi güle güle juventus arrivederci)
    (bkz: allah'ım gol)

    https://streamable.com/3ynfv (maçın 7 dakikalık özet görüntüleri)
    https://streamable.com/ki9ps (sneijder'in 85. dakikadaki golü)
    https://streamable.com/fwxt0 (futbolcularımızın kutlaması ve kaptan bülent korkmaz'ın yorumları)
App Store'dan indirin Google Play'den alın