1
galatasaray erkek basketbol takimi gec girdi eurolig eglencesine, bir parcasi olabilmek icin beklememiz gerekti bir hayli, buna ragmen iz birakan performanslar sergiledik avrupa'daki tum basketbolseverlerin ilgisini ceken.
oyle ki, ilk senemizde top 16 yapip, son virajda kacirdik avrupa'nin en buyuk 8 takimi arasina girme firsatini, sadece ikinci tecrubemizde ise galatasaray ismini elit takimlar arasinda gorebildik, en buyuk kupanin ceyrek finalistleriyle beraber.
parkede bu basariyi gosterirken, tribunde de kisa zamanda en keyifli atmosferlerden kesitler sunduk, donem donem avrupa'ya ali sami yen gunlerini hatirlatan, cehennemin geri geldigini iliklerine kadar hissettiren. ve hatta deplasman nedir, nasil yasanilir sorusuna cevap olarak gosterildik, yunan ve sirp tribunlerini dahi geri plana itebilen.
galatasaray basketbolunun tarihinde, eurolige gruplar asamasinda veda etmek gibi bir tecrube yok, yaradan da gostermesin.
fakat subedeki istikrar ortaminin kayboldugu son donemde, maalesef ki boyle bir tehlike bas gostermis durumda. son iki maca girilirken, 4. sira icin mucadele ettigimiz direkt rakiplerimizden biriyle oynamak icin litvanya'ya gidiyoruz bugun. kitanin zor deplasmanlarindan biri olarak kabul edilmese de, ekol olabilmis bir milletin en ust seviyedeki temsilcisine karsi isimiz kolay degil. kaybetmemiz durumunda, tarihi bir olympiakos zaferi dahi bizi bu buyuk cumbusun disinda birakip, top 16'daki kiyasiya mucadeleyi disaridan izlememize vesile olabilir, galatasaray'in da boyle bir luksu yok.
inaniyorum ki, lider carlos arroyo'nun onderliginde, tum sorunlarini geride birakabilmis bir oyuncu kadrosu ve teknik heyet ile beraber, yanlarina bir sonraki turun vizesini alarak geri donecek armanin emekcileri. burada sube yonetimine dusen ise, bu ozel ekibin neferlerine sartlar ne olursa olsun, parkede kafalarinin rahat olmasini saglayacak bir ortam olusmalaridir.
kucuk bir hatirlatma; eurolig genel takviminin aksine, bu mac carsamba;
nazarimda senenin en onemli maci,
haydi galatasaray..
oyle ki, ilk senemizde top 16 yapip, son virajda kacirdik avrupa'nin en buyuk 8 takimi arasina girme firsatini, sadece ikinci tecrubemizde ise galatasaray ismini elit takimlar arasinda gorebildik, en buyuk kupanin ceyrek finalistleriyle beraber.
parkede bu basariyi gosterirken, tribunde de kisa zamanda en keyifli atmosferlerden kesitler sunduk, donem donem avrupa'ya ali sami yen gunlerini hatirlatan, cehennemin geri geldigini iliklerine kadar hissettiren. ve hatta deplasman nedir, nasil yasanilir sorusuna cevap olarak gosterildik, yunan ve sirp tribunlerini dahi geri plana itebilen.
galatasaray basketbolunun tarihinde, eurolige gruplar asamasinda veda etmek gibi bir tecrube yok, yaradan da gostermesin.
fakat subedeki istikrar ortaminin kayboldugu son donemde, maalesef ki boyle bir tehlike bas gostermis durumda. son iki maca girilirken, 4. sira icin mucadele ettigimiz direkt rakiplerimizden biriyle oynamak icin litvanya'ya gidiyoruz bugun. kitanin zor deplasmanlarindan biri olarak kabul edilmese de, ekol olabilmis bir milletin en ust seviyedeki temsilcisine karsi isimiz kolay degil. kaybetmemiz durumunda, tarihi bir olympiakos zaferi dahi bizi bu buyuk cumbusun disinda birakip, top 16'daki kiyasiya mucadeleyi disaridan izlememize vesile olabilir, galatasaray'in da boyle bir luksu yok.
inaniyorum ki, lider carlos arroyo'nun onderliginde, tum sorunlarini geride birakabilmis bir oyuncu kadrosu ve teknik heyet ile beraber, yanlarina bir sonraki turun vizesini alarak geri donecek armanin emekcileri. burada sube yonetimine dusen ise, bu ozel ekibin neferlerine sartlar ne olursa olsun, parkede kafalarinin rahat olmasini saglayacak bir ortam olusmalaridir.
kucuk bir hatirlatma; eurolig genel takviminin aksine, bu mac carsamba;
nazarimda senenin en onemli maci,
haydi galatasaray..