• 357
    üslubunun kötü olması haklı olmadığını göstermez öncelikle. aslında doğru söylüyor bana göre ama yok kardeş tutamıyoruz kendimizi. sözlüğü de, sözlüğü yönetenleri de görmezden geliyoruz. daha da ileri gidiyorum kendimizi görmezden geliyoruz. bu ülkede en uzun süre yatan adam 32 sene yatmış. tam 32 sene. sebebi de gayet net. fikir suçu. yarın bir gün gelir seni de beni de içeri alırlar. alamazlar demeyin, almadılar mı? aldılar. ortalığın anasını bile siktiler.

    aha ben de küfür yağdırıyorum, hırsız diyorum, katil diyorum. yalnız neverfall'a haksız demek yanlış. onu insanların önüne atmak yanlış. adamı küstürmeyin şu sözlüğe.
  • 358
    hukuktan bahsetmeye başlamışız. güzel. hakaret etmek yasakmış sözlükte. o daha da güzel.

    küçük sevimli bir örnekle başlayalım.
    buyrun entiri burada http://gss.gs/1075856 *

    bu entiriyi 10 defa (kaba bir sayı veriyorum, ama daha çoktur) ihbar ettim. her seferinde moderasyondan, isim vermek gerekirse; her seferinde harry kewell the wizard of oz'dan geri döndü. hatalı ihbar diyerek. ilk seferlerinde ihbar sebebim yanlıştı, o doğrudur. ama 10 diyorum ahali. sonlara doğru düzelttim ihbar sebebi hatasını.
    bana "soytarı" bir hakaret değil dedi ve tdk linki gönderdi, sonra da "teşbihte hata olmaz" dedi.
    teşbihte hata olmaz sözü belli ki çok yanlış anlaşılmış.

    daha sonra ben bu entiriyi, tck'nın ilgili maddesiyle birlikte neverfall'a gönderdim özel mesaj yoluyla. türk vatandaşı olmadığı için suç teşkil etmeyeceğine dair bir şüphesi vardı, konuştuk özelden. ilgileneceğim dedi. soracağım dedi. entiri orada. hala. unutulmuş olabilir. bu saatten sonra hiç bir önemi de yok zaten. teşbihte hata olmaz. silinmesin. örnek teşkil ediyor, yazarlarımız dilediğince teşbih yapsın.
    soytarı hakaret değil. ya da hani "teşbihte hata olmaz" ya, benzetmede hakaret kullanmak suç değil.
    buradan yazayım. sıradan tiksindiğim, midemi bulandıran kim varsa başlığının altına gidip "insan mı, soytarı mı belli değil.", "insan mı, katil mi belli değil" yazabilirim.
    bu sözlüğün; sözlük kurallarına, hukuk kurallarına ve insan haklarına gayet bağlı 2 moderatöründen vizesini aldım bunun.
    ha ama "soytarı" kabul edilebilir, "hırsız"ve "katil" kabul edilemezse, ufak bir kafa karışıklığı yaratıyor. lütfen kısa zamanda hakaret kabul ettikleri kelimelerin bir listesini yayınlasınlar, ona göre benzetme yapalım.
    sonra başım belaya girebilir, ama belli ki moderatörlerimizi endişelendiren kendi başlarının belaya girmesi daha çok. rahat olsunlar, öyle bir durumda suçumu kendi üzerime alırım, suçumun ortağı olmadıklarını söylerim. sözlüğü ve onları benimle birlikte yakmamak için elimden geleni yaparım. çok şükür, benim çok daha büyük korkularım var.

    velhasılı, benzeri tartışmalar daha önce de yaşandı. artık açıklığa kavuşsun. eğer burası böyle 3-5 samimi arkadaşın istediğini yapacağı, istediğini yazacağı, sonra keyfine esince millete höt zöt çekeceği bir yerse, söyleyin.
    bunun bence hiç bir sakıncası yok. bir dolu yer var öyle, kim ne diyebilir? biz kendi aramızda konuşup yazıyoruz, burada kendi kurallarımızı da öttürürüz dersiniz, kabul etmeyenler gayet efendice defolup gider.* ama kimse sözlük ve içinde bulunduğum ülke şu haldeyken, hak/hukuk ve üslup dersi vermeye kalkmasın.
    hiç kimsenin haddi değil.

    *düzenleme: entiri yaklaşık 2 yıl sonra, bugün silinmiş.
    şuydu http://i.imgur.com/6ZpGFYM.png
  • 360
    küfür ve hakaretlerin engellenmesi konusunda %100 haklı olan yazar-moderatör.

    kendisine tepki gösterenlerle, hükümet konusunda aynı nefreti, kini paylaşıyorum öncelikle bunun bilinmesini isterim. ancak buradan yapılan kin, nefret kusma ve küfretme eylemleri, internetin sansürlendiği, didik didik edildiği, artık insanların internetten ettiği bir sözden ötürü yaka paça götürülebildiği bir dönemde yazanın kendisine zarar verebileceği gibi yazdığı platforma, platform sahiplerine de zarar verebiliyor. o yüzden biraz sorumlu davranmak ve bu uyarıdan ötürü kendisine kızmamak lazım.

    bu tarz aktiviteleri yapabileceğimiz, platformlarını bağlamayan, bağlasa da bizim siklemediğimiz, twitter, facebook gibi ortamlar var. evet bu platform bizi ilgilendiriyor o yüzden bu tarz şeylerden yıpranmamalı, zarar görmemeli.

    ve kesinlikle bu durum sözlüğe siyaset girmesi konusuyla karışmamalı. sözlüğe siyaset girsin mi girmesin mi konusu ayrı bir konu. sabahlara kadar tartışılabilir. hatta ben de girebilmesi yönünde tarafım bunu açıkça belirteyim. ama bireylere direkt olarak edilen küfür ve hakaret konusundaki durumlarda olayın rengi tamamen değişiyor. herkesin sağlıklı ve sakince düşünüp, sorumluluk bilincinde davranıp buna yakın görüşler çıkaracağına eminim.

    edit: şunu da ekleyeyim küfür ve hakaretten 2 kez uzaklaştırma aldım sözlükten.**
  • 362
    (bkz: #1441048)

    kusura bakma neverfall kardeşim ama haksızsın. kurallara, yasalara uyalım derken değil, ölçülü tepki gösterin derken de değil, hepimizin işi gücü varken hiç değil.. bunların hepsinde haklısın.

    ama "bir an önce uyan o uykulardan. savcılıktan bir tebligat, bakmışın hayatın değişmiş, burada bol keseden salladığın hakaretler yüzünden başın belaya girmiş" bunu kabul etmek mümkün değil. yıllardır ülkemizde zaten insanlar hakim, savcı, polis, karakol korkusuyla sindirildi. kimse hakkını talep edemez, sesini çıkaramaz, fikrini söyleyemez oldu. sende bende biliyoruzki o savcılarda polislerde adam seçiyor. işi siyasi zemine oturtmak istemem ama biri çıkıp deniz baykalın videolarına laf çaksa, kılıçdaroğluna genel müdür dese, bahçeliye çoluk çocuk muhabbeti yapsa; o savcılar bir tebligat yollar mı bize ? hayatımız değişir mi ? başımız belaya girer mi ?

    yollamaz. değişmez. girmez.

    bu konu bir "adamı" kollamak konusu sadece. tabiki seni zan altında bırakmak istemem, siyasi görüşünü bilemem. bence gerçekten sözlüğü korumak için yazdın bu satırları, moderatör olmak zor iş biliyorum.. farklı sorumluluklar var.bu iş dallanır budaklanır burası ekşiye döner diye korkuyosunuz sanırım onda da haklısınız. ama düşünce özgürlüğünü suç gibi gösteremezsiniz. ben bir adamın hırsızve katilolduğunu düşünebilirim, bunu sözle ve yazıyla ifade edebilirim. hakkında dava açabilirim, mahkeme kararını verir; ben kazanırım yada kaybederim.

    ama bırakın artık insanları korkutmayı. burası korku imparatorluğu olacak yer değil.
  • 364
    demokratlartarafından linçedilen yazar.
    etik, hukuk, adalet, anayasa vs kurallara uymayan faşist bir kral var.
    yazar kurallara riayet edelim demekte.
    ancak "ne kuralı amk kural mı kaldı anarşi olmalı" diyen yazarların faşist kraldan zerre farkı yok.
    çünkü şahsi görüşün sadece seni bağlamıyor. şahsi görüşünü sözlük içinde tutan ve silmeyen mod ve site sahibinin tazminat ve cezai sorumluluğu söz konusu. sözlükte yazılan yazı başına 10.000 tl'den 10 yazı için dava açılsa yazar iflas eder. ceza konusuna ise girmiyorum.
  • 366
    hey yarabbim.

    üslubu hatalıymış da bilmemne. ulan şu sözlük bir gün kapanıyor hepiniz ağlaşıyorsunuz twitter'da orda burda sözlük geri gel diye. hatalı üslup diyorsun da, bak, dikkat çekmiş adam. dikkat çekmiş ki buraya nick altına gelip sallıyorsun.

    adam sana birader ayık ol, kendi ayağını kaydıracaksın diyor. yaz, oku ne yaparsan yap ama dikkat et diyor. ha s.kinde değil mi, o zaman dikkat et de bizim ayağımızı bari kaydırma diyor.

    ulan şurda 1 ay sonra çok değişik şeyler olacak. internetini resmen elinden alacaklar. twitterı youtube u falan kapatırız diyor sultanımız. senin s.kimsonik sözlüğünü mü kapatmayacak? twitter'da yazana hakaret davası açıyor, seni mi içeri alamayacak? dur işte, bi sakin dur da şu platform da gitmesin amk elimizden diyor adam.

    üslupmuş. yesinler üslubunuzu.

    (bkz: oo linç)
  • 367
    buranın adının neden xsözlük, ysözlük değil galatasaraysözlük olduğunu bilmeyenler veya unutanlar tarafından linç edilmeye kalkışılan, amacı sadece sözlükteki görevini layıkıyla yerine getirmek olan galatasaray sözlük moderatörü.

    kusura bakmayın ama malesef çoğunuz gazla çalışan insanlarsınız. kimin ne dediği, ne demek istediği sizin için önemli değil. sizinle aynı şeyleri söylemedi ya hemen idam!

    adam sadece diyor ki üslubunuza dikkat edin. düşüncelerinizde haksızsınız demiyor. ama "rte'sine laf ettirmiyor :)" oluyor. kendisinin tek derdi sözlük ve sözlüğün kuralları arkadaşlar. evet şu an bunu okuyup "küçücük çocuk polis tarafından öldürülüyor bunlar sözlük derdinde" diyenler olabilir. evet öyle olmalı zaten çünkü burası sözlük başka bir şey değil. küçük bir çocuğun ölümünün yasının tutulması gereken yer burası değil. ben ne twitter'a, ne facebook'a, ne buraya ne de başka bir sosyal platforma bu konuyla ilgili bir şey yazmadım. ben şimdi üzülmedim mi? ben rte'ci miyim? polisi mi tutuyorum ben?

    şu an devir o kadar kötü ki, kimseden habersiz bir çok iyilik yapan insan, hiçbir bok yapmayıp sadece twitter veya herhangi gerizekalı bir sosyal platforma iyilik ile ilgili yazı yazan bir insan kadar prim yapmıyor. her şey gösteriş için yapılıyor.

    eminim burdaki çoğu içim yanıyor, ağladım yazanlar gezi olayları sırasında da oturduğu yerden #direngezi hashtag'i altında bir sürü tweet atmıştır. helal olsun size. gerçekten delikanlı insanlarsınız.

    şu an o kadar çok söylemek istediğim şey var ki hepsi birbirine karışıyor. çok mu üzüldün kardeşim berkin kardeşimize? bir dua oku. veya yürüyüşe katıl. canlı kanlı bir şey yap. ya da çekil köşene ağla ne bileyim. ama buraya gelip ağladım diye entry giriyorsan sen de samimiyetsizsin. şiirler yazmalar falan. emin olun onun yerinde ölen ben olsaydım arkamdan böyle binlerce tweet atılsaydı, şiirler yazılsaydı yemin ederim kemiklerim sızlardı. çünkü biliyorum ki diğer sekmelerde ya iddaa'yı kontrol ediyosunuz, ya dizi izliyosunuz, ya oyun oynuyosunuz. sanal alem böyle bir şey işte. bir sekmede tüm atmosfer değişir.

    allah berkin elvan kardeşimizin mekanını cennet eylesin ben de çok üzüldüm. ama diğer çocuklara üzüldüğüm kadar üzüldüm reklam peşinde değilim. haberlerde suriye'de esad yüzünden ölen çocuklar kadar üzüldüm. gazetede, internette, televizyonda denk gelip gördüğüm afrika'da açlıktan ölen çocuklara üzüldüğüm kadar üzüldüm. veya kocasından şiddet gördüğü için boşanmak isteyen kadının kocası tarafından öldürülmesine üzüldüğüm kadar üzüldüm. veya dilenci kadının kucağında uyuyan bebeklerin aslında çakmak gazı soluyarak uyutulduklarını öğrendiğimde üzüldüğüm kadar üzüldüm. hepsini bu sözlüğe yazsak işte o zaman galatasaraysözlük diye bir şey kalmaz. o nedenle yeri burası değil dedim. burada kurallar var ve kurallara uymak zorundasın. hakaret edilmeyecek deniliyorsa bitmiştir. gerekli duyarlılığı yine zaten sözlüğün sahipleri gösteriyor. sözlüğün girişine koydukları berkin elvan resmi gibi. bundan öteye geçemez zaten. diyorum ya sanal ortam burası.

    sizden ricam üzüntünüzü saldırganlığa dönüştürmeyin. acı hepimizin acısı. hakedenler de hakettiklerini bir gün mutlaka bulacaktır. gerçekten kendinizi haklıyken haksız duruma düşürdüğünüzde çok üzülüyorum.
  • 368
    bilir kişi. derdim linç etmek değil önce bunu belirteyim. uyarısı uslubu nedeniyle kasıt aranabilecek bir hal almış. bu yüzden de tepki yiyor.
    olayı şöyle inceleyelim; kuralları koyarken bana mı sordu bu devlet? adam yedi sülalesinin dolandırıcılığını örtmek için tek gecede yasa çıkartıyor, sen o yasaya uy bu adama "hırsız" deme diyorsun. hangi adalet? hangi hukuk? hangi yasa kim için geçerli bu ülkede?
    asıl denmek istenen şeyi biz çok iyi anlıyoruz. zahmet etme. başçalan katil de aynısını konuşuyor, yardakçıları da. ayy bu yazarınız bize hırsız demiş diye ip mi isteyen savcıya veriyorsan da, o senin omurgasızlığın. benim günahım değil. dünya yerinden oynamış, ülkede milyonlarca insan haykırıyor, 5000aktif yazar var yok bir yerde yönetici gelmiş, hukuk diyor anayasa diyor, zorundayım diyor. ben de zorundayım kardeşim. hırsıza hırsız, katile katil demek zorundayım. yarın beni de öldürecek, dün beni de soyduğu gibi.

    tek tavsiyem var, gelsin yarın okmeydanında olacak yüzbinlere desin ki yaptığınız anayasal suç. bakalım berkin'in anası https://pbs.twimg.com/media/BieZ3CcCAAA_nl2.jpg ne diyecek ona? gel bir kulak ver bakalım hırsız mı katil mi cani mi ne diyor halk!
  • 369
    (bkz: #1441048)

    bütün gün polisin çeşitli araçlarıyla üzerimizde yürüttüğü bir savaştan çıktıktan sonra eve geldim. olayların sözlükteki yansımalarını da merak ediyordum. bir bakar çıkarım derken sözlük girişindeki berkin elvan resmiyle hüzünlendim. çok kayıp verdik, insanlarımız öldü, sakat kaldı. ben her gün dolmuştan inip işe giderken ethem’in vurulduğu yerden geçiyorum, her seferinde o gün geliyor gözlerimin önüne. hayatımızdan hiç silinmeyecek şeyler oldu, oluyor. sessiz kalmamız beklenemez.

    her neyse, neverfall’ın üslubunu tartışmayacağım. farklı hassasiyetlere sahip olabiliriz. kimimiz 14 yaşındaki bir çocuğun hayatını kaybetmesindeki adaletsizliğine isyan eder kimimiz de ölümün olduğu yerde “yasalara uyulması gerektiği”ni vurgulamayı tercih eder. kişinin böyle bir günde bu tercihi yapmasına neden olan siyasi düşüncesi benim için hiçbir anlam ifade etmiyor. kuşkusuz bu yüzden onların kafalarına biber gazı kapsülü atarak onun kafatasını parçalanmasını, keza gözünü kaybetmesini, felç kalmasını veya sokak arasında dövülerek ölmesini istemem.

    burada öncelikle doğru olmayan şeyler söylenmiş. neverfall ne iş yapar bilmem, eğer hukukçuysa yanlış yorumluyor, değilse bilmediği konular hakkında fazla iddialı konuşmamasını tavsiye ederim. yazarın ceza hukuku'yla ilgili tek doğru tespiti de kanunu bilmiyordum denilerek kimsenin cezadan sıyıramayacağı olmuş.

    yazarın isyanının belli başlı kelimelere odaklandığını görüyoruz: “katil, hırsız, şerefsiz.” bu nedenle yazarın söylediği bu ve benzeri kelimeler çerçevesinde, bu konularda dava yürütmekte olan birisi olarak kısa bir değerlendirme yapacağım.

    öncelikle;
    anayasanın 90.maddesinin son fıkrası: "usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır."

    bilindiği üzere türkiye, avrupa insan hakları sözleşmesi’ne taraf devletlerden biridir. aihs’nin denetim organı da avrupa insan hakları mahkemesi’dir. sözleşmede belirtilen hakların içeriğinin mahkeme içtihatlarıyla zenginleştirildiği bilinen bir gerçektir. özellikle ifade özgürlüğünün bu içtihatlar arasında oldukça önemli bir yeri vardır. hatta söylenebilir ki aihm içtihatlarla avrupa’da ifade özgürlüğünü düzenlemiştir. malumunuz türkiye de ifade özgürlüğü konusunda mahkemede çok kez mahkum edilmiştir.

    şu halde ifade özgürlüğü çerçevesinde bir mahkemenin görüşünü aktaralım: aihm handyside vs ingiltere kararında şöyle der:
    "ifade özgürlüğü, toplumun ilerlemesi ve her insanın gelişmesi için esaslı koşullardan biri olan demokratik toplumun ana temellerinden birini oluşturur. ifade özgürlüğü, 10. maddenin sınırları içinde, sadece lehte olduğu kabul edilen veya zararsız veya ilgilenmeye değmez görülen 'haber' ve 'düşünceler' için değil, ama ayrıca devletin veya nüfusun bir bölümünün aleyhinde olan, onlara çarpıcı gelen, onları rahatsız eden haber ve düşünceler için de uygulanır. bunlar, çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gerekleridir; bunlar olmaksızın demokratik toplum olmaz." aihm şu an bulmak için uğraşamayacağım bazı kararlarında toplum için şok edici fikirlere hoşgörülü olması gerektiğini de vurgulamıştır.

    gelelim diğer örnek kararımıza. aihm pek çok kararında lingens vs avusturya kararında atıfta bulunmaktadır. olay özetle şöyledir: gazeteci lingens, avusturya şansölyesi bruno kreisky'yi eski nazileri koruduğu için eleştirdiği yazılarında 'en alçak oportünizm' 'ahlakdışı', şerefsizlik” gibi kelimeler kullanır. lingens avusturya mahkemeleri’nde mahkum olduktan sonra aihm’e başvurur. aihm kararında özetle şöyle der:

    “o halde bir siyasetçiye yönelik eleştirilerin kabul edilebilir sınırları, özel bir şahsa yönelik eleştiri sınırına göre daha geniştir. bir siyasetçi, özel şahıstan farklı olarak her sözünü ve eylemini bilerek ve kaçınılmaz bir biçimde, gazetecilerin ve halkın yakın denetimine açar; bu nedenle daha geniş bir hoşgörü göstermek zorundadır. hiç kuşku yok ki, sözleşme’nin 10(2) fıkrası başkalarının yani bütün bireylerin itibarının korunmasına imkan verir; bu koruma siyasetçileri şahsi sıfatları dışında hareket ettikleri zaman da içine alır. ancak bu gibi durumlarda söz konusu korumanın gerekleri, siyasi meseleleri açık biçimde tartışmanın yararıyla bağlantılı olarak tartılmalıdır.



    ne var ki olay kreisky’nin bir siyasetçi sıfatıyla ilgili olduğundan bu yazıların yazıldığı ortama bakılması gerekir. bu yazılar ekim 1975 seçimlerinden hemen sonra çıkmıştır. seçimler öncesinde birçok avusturyalı kreisky’nin partisinin mutlak çoğunuğu kaybedeceğini ve hükümet kurabilmek için peter’in partisiyle bir koalisyon oluşturacağını düşünmüştür. seçimlerden sonra wiesenthal peter’in nazi geçmişiyle ilgili açıklamalarda bulununca başbakan da peter’i savunmuş ve kendisini kötüleyenlerin faaliyetlerini “mafya yöntemleri” olarak tanımlamak suretiyle onlara saldırmıştır; işte bunun üzerine lingens sert bir tepki göstermiştir. o halde tartışma konusu ifadeler seçim sonrası siyasal tartışma ortamı içinde ele alınmalıdır. başvurucuya verilen cea ve buna dair ulusal mahkemelerin gerekçeleri sözleşme bakımından değerlendirilirken bu koşullar göz ardı edilmemelidir.



    başvurucunun ifade özgürlüğünü kullanmasına yapılan müdahalenin “başkalarının itibarlarının korunması için demokratik bir toplumda gerekli” bir müdahale olmadığı, izlenen meşru amaçla orantılı olmadığı anlaşılmaktadır. buna göre sözleşmenin 10.maddesi ihlal edilmiştir.

    ----------------------------

    kararın önemli bazı bölümlerini yazıyı uzatmamak için eklemedim. okumak isteyen şuradan edinebilir:
    http://www.inhak.adalet.gov.tr/...ihm_diger_ulke/3.pdf

    yukarıda da belirttiğimiz üzere türkiye aihs’e tarafsa sözleşmeyi uygulamak zorundadır. türkiye işte bunu uygulamadığı için aihm’de ihlal birinciliğini yıllarca kimseye kaptırmamıştır.

    şu halde “katil erdoğan” kelimesinin başbakan’ın gezi’de hayatını kaybedenlerden polise saldırın emri verdiği için sorumlu olduğunu belirten bir eleştiri olduğu açıktır. hatta belki gün gelecektir ki kendisi bu emirden dolayı yargılanacaktır. demokratik bir toplumda başbakan’ın bu sözü anlayışla karşılaması, mahkemelerin de ceza vermemesi gerekir. keza “hırsız erdoğan” sözünün ses kayıtları nedeniyle söylenen bir eleştiri olduğu şüphe götürmez bir gerçektir. şerefsizlik kelimesini yukarıda somut bir örnekle açıkladığım için ayrıca bir şey yazmayacağım. tayyip zaten bu konuda oldukça sıkıntılı :(

    hukuk normlardan ibaret değildir. bu yüzden de kanun devleti ile hukuk devleti arasında fark vardır. sen tck’nın hakaret suçunu düzenleyen maddesini açıp “oha ya adama katil demişler” diye düşünerek insanlara ceza kesemezsin.

    sonuç olarak neverfall’un söyledikleri doğru değildir. ama illa ki kanun seviciliği yapacaksa tck md 81, 82/e’de tanımlanan kasten öldürme suçunun nitelikli halini incelemesini tavsiye ederim. hukuk devleti olalım istiyorsa da "sözlük olarak başımız belaya girer mi" diye düşünmek yerine mücadele etmesini öneririm.
  • 370
    (bkz: #1441048)

    şakaysa komik ciddiyse daha komik bir entrye imza atmış yazar.

    yazarlar/üyeler bu platforma üyelik sözleşmesi ile bağlı olduğu sürece yazdıkları her kelime şahısları bağlar. gerekirse savcılık platformdan davaya konu olmuş/olmak üzere olan kullanıcı ve ip bilgilerini talep eder, site de resmi talep doğrultusunda buna karşılık verir.

    bak üye sözleşme maddesine ne yazmışsın ;

    --- alıntı ---

    '' ç) galatasaray sözlük’te yazılan yazılar hiçbir denetime tabi olmadan yayınlandığı için yazılan yazıların hukukî ve cezaî sorumluluğu tamamıyla yazarına aittir. ''

    --- alıntı ---

    bu kadar basit bir olayı ; '' başbakana fütursuzca sövmeyin, yoksa siteyi kapatacaklar !! ''noktasına getirmek amiyane tabirle '' tepkinizi başka yerde gösterin kardeşim '' demekten başka bir şey değil gibi duruyor.

    ek olarak daha 2 sene önce günlük 10 çevirimiçi kullanıcıyla '' birileri uygunsuz entry girse de iş etsek '' modundayken 100 çevirimiçi kullanıcıya ulaşınca '' adam olacaksınız ve söyleneni yapacaksınız '' triplerine girmek hiç yakışmıyor. bu da işin başka bi boyutu.

    gelelim '' bir gün alacaklar içeri göreceksiniz gününüzü '' dalgasına...

    birkaç yaşı küçük renktaş dışında burada reşit olmayan yok diye düşünüyorum. dolayısıyla buradaki her insan, kanına dokunan bir meseleye tepki göstermek için entry girme hakkına sahip. deplasmanda puan kaybettik diye başbakana hırsız diyenle karşılaştınız mı ? zannetmiyorum. sözlüğe getirdiğin kurallar konusunda sonsuza kadar haklısın. ben '' egzajere '' kelimesine gıcığım arkadaş, kullanmayacaksınız diye kural koy, o kelime geçen bütün entryleri sil, amenna. ancak koyduğun kural üzerinden, herkesin sorumluluğunu aldığı bir davranış üzerinden insanlara yüklenirsen ve aile büyüğün yaşındaki adamlara emir kipiyle konuşursan ; yazar arkadaşların da sana '' hop birader '' demesi kadar doğal bir şey olamaz.

    burada moderasyon yapan arkadaşlar ne kanun bekçisi, ne buranın zabıtası, ne de bu devletin savcısı. ne biz sizin duanızla burdayız ne de siz bizim tohumumuza para saydınız. dolayısıyla burada kimsenin kimseye ahlak ve hukuk dersi vermeye ihtiyacı yok. ne bir yazar gelip size işinizi öğretebilir ; ne de siz bir yazara gidip nasıl davranacağını söyleyebilirsiniz.

    karşısınızda 13 yaşında ergenler değil ; fikri hür vicdanı hür insanlar var. yaptılarsa bi kanunsuzluk, gereği ne ise ve yapılması gerek ise yapılır. zerre sorumlu tutulmayacağın ve serre sorumlu olmadığınız meseleler yüzünden boş giderler yapmanın hiçbir anlamı yok.

    sevgiler.
  • 372
    hak, hukuk konusunda bilirkişi, uzman. sözlüğe en çok emek verenlerden. bu emeğin karşılığını da bir şekilde alacak elbet, onun borusu ötmeli buralarda.

    yazın, sözlüğe kilit vurulmuştu hatırlarsanız. spora siyaset karıştırmıştık :( taarabt okan bayülgen tarzı aptalca yorumlarıyla tartışmamıza renk katmıştı, net güzel günlerdi. hatırlarsın değil mi neverfall? peki idrisk'i hatırlar mısın neverfall? hani 19 mayıs'larda faşistler gibi kule yapılmaması gerektiğini söyleyen yazar. yakın arkadaşındır, mutlaka bilirsin. örnekleri çoğaltalım mı neverfall? bunlar siyaset ile ilgili olan kısmı. geçelim...

    bugün entry'mi silmişsin, katilin başlığının en üstünde duruyordu. ilk onu silmiş belalı entry diye. yasalara uymamışım :( ağız tadıyla anarşistliğimizi yaptırmamış bize, çok ayıp.

    neyse yaptığı umrumda değil şu saatten sonra. bir entry daha girdim onu da sil. asıl diyeceğim; sözlüğü yönetiş şekli cüneyt çakır'ın maç yönetiş şekline çok benziyor. aynı eyyamcılık. bir de şu var; ben moderatör olsam utanırdım o entry'leri silmeye. benim entry'm olduğu için söylemiyorum, ama ben utanırdım silmeye. o kadarını söyleyeyim, fazlasını neverfall çıkartır.
App Store'dan indirin Google Play'den alın