• 187
    kazananın sadece ''ömür boyu cim bom aşkını benimle paylaşmaya var mısın?, benimle evlenir misin fatoş?'' pankartını acan arkadas olmustur. tabi fatos kabul ettiyse. eger ki fatos da yokuummm dediyse, eyvah eyvah.. o arkadasın su andan itibaren yasadıgına ihtimal vermiyorum.
    edit: bir anda mesaj patlaması oldu dis,uadiablo ve lost in lost'a tesekkurler. kabul etmis fatos dugunde ali sami yen'deymis. tey tey teeey.
  • 217
    14 yıl artı 2 gün önce bugün oynanmış ali sami yen stadımızda oynanan eski fenerbahçe derbilerimizden bir tanesi. bu maçın oynandığı zamanlarda yaşım da küçük olduğu için futbolla pek ilgilenmiyordum. ama daha sonraki senelerde ilgilenmeye başlayınca bir kere maçın tam halini, ondan gene seneler sonra da youtube'dan kısa özetini izlemiştim. o zaman iyice anladım ki bu maç 2000-2020 yılları arasında oynadığımız fenerbahçe maçlarımızı genel olarak en iyi şekilde özetleyen birkaç maçtan bir tanesiydi. çünkü bu maç şampiyonluk yarışından ortalarında koptuğumuz turkcell süper lig 2008-2009 sezonunda oynanan derbiydi. yani asıl amacı kazanıp seyirciye telafi hediyesi vermekmiş aynı 2015-2016'daki 13 nisan 2016 galatasaray fenerbahçe maçı gibi. ama maalesef birkaç fırsat kaçırmamıza ve biraz daha fazla ofansif oynamamıza rağmen kazanamadık. üstelik maça skor ve oyundan öte maçın sonlarında yaşanan meşhur tartışma ve 4 kırmızı kart olayı damga vurmuştu. bu açıdan trajikomik oldu bence. bu arada biz o sezonun ilk yarısındaki derbiyi (bkz: 9 kasım 2008 fenerbahçe galatasaray maçı) de yine biraz şansızlıktan biraz da hakem eyyamından* farklı skorla kaybetmiştik vakti zamanında. yani o sezon şampiyon olamadığımız gibi fenerbahçe derbilerinde de maalesef nal toplamış olduk. üstüne üstlük kadromuza da ilk olarak bu sezonun başında güzel takviyeler* yapılmıştı. ne diyelim kısmet değilmiş, acısını 2019-2020 sezonundan beri* çıkarıyoruz. bir de en azından iyi ki 2008-2009'da örnek gösterilebilecek bir avrupa ligi performansımız vardı. bazı arkadaşlarımızın da bahsettiği üzere bence de meira satılmasaydı veya neill'ı bir sonraki sezon yerine o sezonun başında alabilseydik ve linderoth'un sakatlığı düzelseydi hamburg'u yine de elerdik. hatta kim bilir, bir ihtimal kadıköy'de ikinci uefa kupasını kaldırmamız işten bile değildi.
    son olarak dip not düşeyim: youtube'da izlediğim özet beinsports'un resmi videosuna ait değildi. kısacası eski maçların özetlerini resmi hesaplarına yüklerlerken bu maçı es geçmişler ilginç şekilde. birisi herhalde 90 dakikalık halden video kesiti oluşturmuş. gene onun da linkini ekliyorum merak edenler veya o günleri hatırlamak isteyenler olursa diye. videonun linki: https://www.youtube.com/watch?v=6NjDtfDNB2E
    ekstra dip not: yazar arkadaşlarımız, gene biraz uzun entry yazdım. son senelerde başta pandemi olmak üzere yaşadığımız felaketler ve yoğunluk üst üste binince son zamanlarda içimi dökesim geldi, lütfen mazur görünüz. herkese iyi hafta sonları, sağlıcakla kalın. :)
  • 197
    alpaslan dikmen'in kemiklerinin sızladığı maçtır. bir stad dolusu taraftarın 90 dakika boyunca takımına zerre derece bir şevk katmadığının aleni göstergesi olan akşamdır. sayısız derbide sami yen'de yerimi almış soluğum kesilinceye dek bağırmıştım fakat dün maçtan çıktığımda hala ses tellerimde bir yıpranma olmadığını hissettim. sadece maneviyatımda biraz yıpranma olduğunu hissettim.

    saat 16.00 sularında meşale'de bir kaç tek atıp, sloganlarımız ve meşalelerimizle şov yaptığımız sırada, patlak veren kavgada sarı kırmızı renkler içindeki bir çok kardeşimizi birbirine yumruk atmaya kalkışırken gördük. araya girdik, yatıştıramadık tehditlerle uzaklaşıp stadımızın yolunu tuttuk. yeni açık üst girişinde yurdun dört bir yanından galatasaraylılar ile muhabbet ettik, hoşgeldin ettik. fakat tribündeki yerimizi aldığımızda o meşaledeki nefretin tekrardan ambiansa nüfuz ettiğini anladık. bu öyle bir nefrettiki ne fenerbahçeyle tatmin olabilir, ne de 10 gol atmayla. biz taraftar olma hüviyetimizi yitirmişiz arkadaşlar.
    sene 2009 ve galatasaray'ın artık düzgün ve net bir taraftar kalabalığı bulunmuyor.
    evet yıllardır biz de alkol alarak maça geldik ama asla sarhoş veya çakır keyif girip kardeşlerimize terbiyesizlik etmedik. veya takımımız için bir an olsa küsmeyi,kızmayı,susmayı düşünmedik. artık ali sami yen'de yer tutmak, ile yer almak arasındaki fark çok açılmış. araya korkunç bir narsizim girmiş. sanki herkes birbirine en çok kim galatasaraylı kim değili ispat etme noktasında dalaşmaya çalışıyor.
    hadi bunu bile anlıyorum fakat bunu şiddet ile , cehalet ile, lümpen tavırlar ile ifa etmek ne kadar acıdır.
    futbol şiddet değildir, futbol holiganlık değildir, futbol adam bıçaklamak değildir. bunu artık idrak etmenin vakti gelmedi mi? sahaya da giremeyiz, analarını da s.kemeyiz... kardeşim. sabri'de emre'nin anasını s.kemez... arda'da fenerin anasını s.kemez... gençfenerliler de birbirlerini g.tünden s.kmez...

    biz takımımız için ağlayıp,gülen taraftar değil miydik yılardır? şimdi şov için,rant için, o konuşsun, bu duysun diye mi ağlayıp,gülüyoruz, kızıp,bağırıyoruz... bunun neresi samimiyet..önce takımımız, ruhumuz gelmiyor muydu?. nerde kutsala verdiğimiz önem. mabedimizin duvarları bir avuç fenerbahçelinin sesiyle yankılandı dönem dönem buna bile organize bir tepki göremedik.
    sorumlular kimse bir an evvel yerlerini gençlere veya kimse olmasa bile terk etmelidirler. evlerinden desteklesinler bu takımı. böyle tribün böyle taraftarlık yerin dibine batsın. birbirimizin yüzüne bakamıyoruz utancımızdan farkında değil misiniz?

    veee.... 90+ dakikalarda bu nefretin meyvelerini topluyoruz. arda' semihle kavga ediyor. emre güney amerikalı bir adamla. sabri, emre'ye ona buna herkese nefret saçıyor. ortalık serserilerle dolmuş gibi.
    evet orgazm olduk değil mi? şahsen ben dondum kaldım ve yanımdaki abi ve kardeşlerimle beraber dilimizi yuttuk. neden? çünkü amacımıza ulaştık, o iğrenç egolarımızı tatmin etmiştik artık. adamlarımız sahada lacivert renklileri dövmeye uğraş veriyorken biz de enerjimizi onlara akıtıyorduk içimizden. ah arda sağlam bi yumruk vursa da semih'i yığsa diyorduk. derken kapalının üst çatısından büyük bir çatırdı geldi ve bir anda g.t korkusundan o nefret yüklü delikanlılar çil yavrusu gibi dağıldı, görülmeye değerdi.
    evet arda ve emre kırmızı kart gördü ve sonraki maçlarda en önemli iki adamımız bizi yalnız bırakacak. umurumuzda mı?
    stadımız kapanacak, sökülen koltuklar için , federasyondan yediğimiz cezalar için yüklü maliyetlere katlanılacak. bu kadar meşhur bir derbiyi izleyen dünya çapındaki milyonlara karşı prestijimiz ezilecek.türk futbolu 10 yılda 1 arpa boyu yol amış olacak.
    utanıyor muyuz?

    stad merdivenlerinden indim ve köfteci teyzeden bir yarım ekmek aldım 2buçuk milyon aldı para üstünü verdi, arabamın yolunu tuttum. artık rahatlamıştım.

    (bkz: mission complete)
  • 92
    galatasaray taraftarının her platformda ve her ortamda olduğu gibi maç anında da sakin ve provokasyona prim vermeyen tavrını takınması gereklidir. terbiyesizliğin tarihinin yazıldığı bugünlerde, asil ile rezil arasındaki farkın anlaşılmasına yardımcı olmalı, çamura çamurla, çirkefe çirkefle yanıt vermemeliyiz.

    provokasyondan başka şansları olmayanların eline bu koz verilmemelidir. herkes sağduyulu biçimde takımını desteklesin. kimse maç öncesi ve maç sırası çingeneliklerin gazına gelmesin.
    her türlü hallederiz, kimse merak etmesin.
  • 3
    ekim ayında okulda açtığımızın standa gelenlerin bile sorduğu maç. bu sezon önemli maçlarda yaşanan bilet krizleriyle fenerbahçe maçlarına gösterilen yoğun ilgiyi yan yana getirince yaşanacakları tahmin etmek çok zor olmasa gerek. dünya şampiyonu takım ayağının dibine gelmiş, 10 kişiyi zor bir araya getiriyoruz. ama bu "fener" maçı ya; minibüsler, otobüsler yetmeyecek. haberi her alan üçer beşer kişilik kayıt yaptıracak. "bilet" denecek, "biletix" denecek, "kuyruk" denecek; kimse oralı bile olmayacak... aynı yüzler, aynı simalar, aynı çileler yaşanacak. biletix'in kapısında bir tarafımız donarken mışıl mışıl uyuyan adamlar bilet alacak. stada girer girmez fotoğraf çektirecek. hiçbir tezahüratla alakası olmadığı için susup oturacak, ama yeri geldi mi ağzını doldura doldura küfür edecek * *. hele bir de -allah göstermesin- kaybedersek daha bir hırçınlaşacak. takımdan birini siktir edecek, bilmemkim istifa diye bağıracak. "fener" maçına geldi ya, herkes harbi taraftar olacak... *
  • 191
    çıkan olayların kötü futbolumuzu unutturmaması gerektiğine inandığım maç. bülent korkmaz geldiğinden beri pozisyon zenginliği yaşadığımız bir maç hatırlamıyorum. bu da onlardan biriydi işte. biri kewell' la diğeri de baros'la kaleyi tutan iki şutumuz var. iyi oynayamıyoruz, şampiyonluğu hatta şampiyonlar ligini hakettiğimiz söylenemez.
    şimdiden yeni teknik direktör de dahil olmak üzere gelecek sene için planlar yapılmalı, transfer çalışmalarına girişilmeli. bu sene geçti gitti bizim adımıza ve şanssızlıklarla başlayan bir yıl başarısızlıkla sona erdi.
  • 193
    oyundan, skordan ziyade maçın sonundaki kavganın konuşulduğu maç.

    fenerbahçeli futbolcuların provokasyon amaçlı geldikleri daha maç başlamadan sahayı gezmek için çıktıklarında belliydi. özellikle emre'nin sağa sola küçümser bakışları aslında olacakların habercisiydi. maç boyunca da ortamı bir güzel gerdi. normalde kornet kulanmayan adamın bütün kornerleri kullanacağı tuttu. sabri'yi her fırsatta taciz etti, çünkü biliyor ki sabri kalpten galatasaraylı ve çileden çıkıp kart görme ihtimali çok yüksek.

    maça fırtına gibi başlayıp, roberto carlos'un arkasını otobana çevirmemize rağmen ya son paslarda ya da bitirici vuruşlardaki beceriksizliğimizden yaptığımız baskı kuru gürültüden başka bir şey olmuyordu. bu baskıdan bir gol çıkmazsa ikinci yarı işimizin zor olacağı aşikardı. gökhanın sakatlanıp çıkması ve önder'in onun yerine geçmesiyle arda'nın da o kanadı otobana çevirmesini umduk ama umduğumuzu bulamadık. maçtaki potansiyel kırmızı kart adaylarından selçuk, yaşlı kurt aragones tarafından oyundan alınıp yerine deniz girince oyuna biraz denge gelir gibi oldu. ama bu sırada belözoğlu ortamı kaşımaya devam ediyordu.

    ikinci yarı tam bir kör döğüşü şeklinde geçerken, tansiyon tavan yapmış, ikinci sarıdan atılması gereken semih hala oyundaydı ve maçın sonundaki kavgada arda'nın atılmasına sebep olacaktı. dangur dungur geçen ikinci yarının sonunda artık maç bitti derken, sahneye lugano denen şahsiyet(siz) çıktı ve emre aşık'ın beyinciğine kafayı oturttu. kimse bir şey görmedi aslında, kendi de olay mahallinden hemen uzaklaştı ve salağa yattı. ama sonra sanki bir şey yapmamış gibi emre'nin yanına gidip "kalksana lan yerden ne yatıyon" tarzı bir davranış sergileyince ipler koptu.

    burada arda turan başlığına aslansın kaplansın diye entry girenlere bir paragraf açmak istiyorum. gerçek galatasaraylılığı adam dövmek olarak görenler varsa onlar için çok üzülüyorum. kaptan olmasını istediğimiz arda'nın orada yaptıklarının hiçbir mantıklı açıklaması olamaz. kaptan olmak isteyen adam soğukkanlı olmalı. orada olanların cezasını kesecek adam hakemdir.

    olaylar yatıştı, 4 kırmızı kart çıktı, olan emre aşık'a oldu. hem dayak yedi hem kırmızı kart derken, bu sefer de maç sonrası komedisi başladı. demeç yasaklısı fenerbehçe futbolcuları, ezberletilmiş cümlelerle "sami yen'de küfür var burası tü kaka, saraçoğlu çok güzel" gibisinden açıkalamalar yapmaya, bizim "delikanlılar" da onlara laf yetiştirmeye başladı.

    bülent korkmaz'a korkak, top oynatmıyor diyenlere kapak olmuştur bence bu maç, ve hala cassio lincoln neden oynatılmıyor diyenler görmüştür herhalde bu maçta neden oynatılmadığını. zira maça 11'de çıksa maçın başındaki baskı yalan olurdu.

    fırat aydınus maçı germemek adına çok fazla kartına hükmetmedi, bence doğru da yaptı. ama iki yerde hatalıydı, birisi harry kewell'ın sol kanattan aldığı topa offside çalması, diğeri de sevişentürkü oyundan daha önce atmamasıydı.

    netice itibarıyla, üç kulvarda koşmaya başladığımız yarışın son kulvarına da havlu atmış bulunuyoruz, önümüzdeki sene avrupaya gidememe tehlikesiyle karşı karşıyayız. umarım ders alması gerekenler gerekli dersleri almıştır, şapkalarını önlerine koyup düşünüp doğruları yaparak yeni sezona başlamamızı sağlarlar.
  • 201
    gol olmadı, her iki takım da istediğini alamadı ve sonunda da kavga oldu diye oynanan futbolunda kötü olduğu söyleniyor!

    ilk 25 dakika galatasaray ev sahibi de olmanın avantajıyla muazzam bir baskı kurdu. daha sonra fenerbahçe biraz kendine gelip dengelemeye çalıştı. aradaki itiş kakışlar maçı biraz soğuttu fakat fazla geçmeden ilk yarı bitti. ikinci yarının başından 80. dakikaya kadar şahsen ben soluksuz izledim maçı. sadece gol olmadı ama top bir o kalede bir bu kaledeydi ve müthiş bir mücadele vardı sahada. özellikle, yanılmıyorsam 50-60 ıncı dakikalar civarında müthiş bir tempo vardı. 10 saniye içinde hem gol yiyebileceğimiz hem de gol atabileceğimiz anları bir kaç kez yaşadım. pas hataları olmadı mı? evet çok oldu ama o pas hatalarına sebep olan pres, baskı gibi futbolun özünde olan mücadeleyi es mi geçeceğiz?

    şunu rahatlıkla iddia edebilirim; her iki takımın karşısında da rakibi değil de bir anadolu takımı olsa ciddi fark yerdi. ha, ama ikisi karşılaşıp gol olmayıp bir de kavga olunca futbol da kötü oluyor! 5-5 bitse yıllardır unutulmayacak maç olacaktı, bizim futboldan anladığımız da tam olarak bu!
  • 66
    tamam. sözlük anti-fb sitesi filan değil biliyorum. anladım ama, galatasaray-fenerbahçe maçları için kendi kendilerine (el clasico) tanımı uydurup tüm varlık nedenlerini anti-gs'lik üzerine inşa eden ve bunun için yönetimin kararı ile (el clasico) baskılı tişörtler satan takıma bu maç için komple uyuz olan bizim kahve ahalisinin tanımı. (bütün kahve ahalisi galatasaraylıdır)

    (bkz: el klassikko)

    klasiçin: galatasaray
    gerisini bilen doldursun.
App Store'dan indirin Google Play'den alın