yıllarca ayakkabı alırken maliyeti de düşürmek amaçlı “şöyle bir ayakkabı alayım ki hem şurada giyerken de burada giyerken de sırıtmasın, şu havada da giyinebileyim bu havada da” gibisinden çoklu işlevsellik yaratma isteğinden hareket ettim ve hiçbir zaman da asıl eksiklikleri gideremedim. çünkü işlevselliğe odaklanarak asıl ihtiyaca yanıt vereceğe değil de kısmi yanıt verebilene yöneliyordum. bizim transfer süreçlerinde de benzer anlayıştan hareketler hataların yapıldığını söyleyebilirim ve bu sadece teknik ekibe has bir durum da değil; taraftarın önemli bir kısmı da bu yanlışta. örnek vererek daha anlaşılır hale getirmek gerekirse: birçok yerde görebileceğiniz üzere taraftarların alınması gerektiğini dile getirdiği oyuncu profillerinden biri hem sol kanatta hem forvette gerektiğinde oynayabilecek bir sol kanat forvet. işte bana kalırsa burada yanılıyoruz. çünkü alınarak gerektiğinde iki farklı mevkiyi yedekleyebileceği düşünülen oyuncu modeli çok özel bir isim olması haricinde bizim oyunumuza büyük ihtimalle alternatif olmanın ötesinde bir şey katamayacak, kapanmasını iyi bilen bir takıma karşı üretkenlik sorunumuza bir çözüm getiremeyecek. çözüm getirebilecek tip ise sağda yunus olmadığında bize soldan oyun kurulumu sağlayacak bir oyun kurucu tipte kanat. son iki sezonda kötü oynadığımız maçlara bakıldığında ya yunus’un olmadığını ya da yunus’un formsuz olduğu (sakat sakat zorla oynadığı da oldu) döneme denk geldiğini görürüz. yunus’un olmadığı ve bizim iyi olduğumuz maç örneklerini doğrudan veremem, vardır elbette ama mutlaka
dries mertens etkisi söz konusudur. bu sezon mertens’in de olmadığını düşününce yunus tipi oyun kurucu eksikliğimiz yokluğunda çok daha fazla hissedilmekte.
velhasıl kelam takıma sadece bireysel performans ilavesi olacak bir kanada değil takım oyununu geliştirecek bir
yunus akgün’e daha ihtiyacımız var. bunun yanında
victor osimhen yokken tempolu oyunumuzu sürdürmemizi sağlayabilecek bir de yedek santrafora. barış ve osimhen’i aynı anda ikame edebileceği düşünülecek bir oyuncu aramakla/istemekle işlevselliğe odaklanıp ihtiyaç ve dolayısıyla gelişimi göz ardı ediyoruz. maliyetimizi azaltacağımızı düşünürken giderilemeyen eksiklikler bir devamlılık halini alıyor ve daha maliyetli hale geliyor.