kendisinden önce
ali koç ve
ferit şahenk'e teklif edilen, ancak hem
ali koç hem de
ferit şahenk'in kabul etmediği(!) adaylık kendisine teklif edilince kabul etmiş. eğer ikisinden biri kabul etmiş olsaydı kendisi muhtemelen aday olmayacak ve bugün yıldırım demirören yerine bu isimlerden birini konuşuyor olacaktık. (kaynak: beyaz tv'ye telefonla bağlanan hürriyet gazetesi beşiktaş muhabiri, internet üzerinden bile hürriyet okumayı uzun zaman önce bıraktığımdan adını hatırlamıyorum ancak ibrahim ya da ismail olabilir, soyadı da er ya da benzer bir kelimeydi. merak eden programı ve söylediklerini araştırıp bulabilir.)
kendisinin adaylığını ve olası başkanlığını tartışmadan önce asıl tartışılması gereken konu gözden kaçtığından hatırlatmakta fayda var. ali koç efendi hepsi gibi esip gürlemeyi çok iyi biliyor ama iş icraata geldi mi, geri fites(!)
toplanılmış bir karar alınmış, neredeyse bütün kulüpler destek vermiş ve eğer demirören,
ali koç ve
ferit şahenk aday ve dolayısıyla da federasyon başkanı olmayı kabul etmeyip ardından kendisine böyle bir teklif gelmişse, kabul etmek hem en doğal hakkı hem de bütün başarısızlıklarına rağmen içinde bulunduğu camianın en yüksek makamına oturmak gibi hayal bile edemeyeceği bir şansı ayağına kadar gelmişken kaçırmak istemez herhalde. düşünsene bir şirkette çalışıyorsun; kafana göre istediğin zaman işe gitmeyeceksin, gittiğinde yatacaksın, bütün gün ofisteki kızlarla makara yapıp çalışmayacak hem iyi maaş alıp, şirket kasasından da gayet rahat para harcayabiliyorken, üstüne bir de holding yönetimi seni terfi ettirip genel müdür filan yapıyor. hayaldi, gerçek oldu.
ha bir de olayın diğer yönü var; eğer demirören, bazı kişilere bazı sözler verip aday olmuş ise ki muhtemelen işin aslı da öyle bana kalırsa, işte o zaman işler değişir. çarı pazar karışır mı bilmem ama işin sonunda uefa logolu şemsiye ile çok uğraşırız, hem de çok.