resim
Dazet Wilfried Armel Zaha
Takım:Galatasaray
Mevki:Sol Kanat
Yaş:31
Boy:1.80
Uyruk:Fildişi Sahili
  • 1576
    https://www.instagram.com/...hid=MzRlODBiNWFlZA==

    inanılma hırslı, kazanma arzusu taşıyan oyuncumuz.

    kendisi hırs küpü bir oyuncu, bunu bilerek sabretmek zorundayız. basıp gidememeleri, sürekli top kayıpları azaldıkça, ritim buldukça açılacaktır diye umuyorum.

    adamın bütün futbol hayatı buraya taban tabana zıt olan premier ligte geçmiş. biraz daha sabır. yeteneklerini biliyoruz, güveniyoruz, tek problem vücudu onu hala taşıyabilir mi? zamanla göreceğiz.
  • 1577
    belki sakatlık ve uzun süre oynamama, belki de yaş etkisiyle eskisi kadar fiziğiyle kolayca rakiplerini geçemediğini fark etmesi gereken oyuncumuz.

    tete ve barış alper yapınca absürd olan üç kişinin içine girme, hayalet gibi rakiplerin içinden geçme denemeleri kendisinde çok daha abes duruyor. şu ana kadarki performansından kendisinin de memnun olduğunu sanmıyorum. sonuçta hırslı bir futbolcu ama istediklerini yapamayınca takım arkadaşlarına el, kol hareketleri ve vücut dili dışardan itici görünüyor. en kısa sürede mauro icardi ve kerem aktürkoğlu ile pas alışverişi ve uyum yakalamaya çalışmalı. galatasaray hücumunda söz sahibi olması bu ikiliyle bağlantı kurmasına bağlı. topu alıp tek başına takılmaya devam ederse hedef tahtasına konmasına yakın.
  • 1578
    arkasında oynayan oyuncu her hafta değişen futbolcu. hatta maç içinde bile arkasında oynayan partneri 2-3 kez değişiyor. bu durumda uyum yakalaması ne kadar kolay olur onu bilemiyorum.

    evet fiziksel olarak hala istenen seviyede değil ama teknik kalitesi hala yüksek bir oyuncu olduğu kesin. önemli olan arkasındaki oynayan oyuncunun bir an önce netleşmesi.

    ben kendisi için umutsuz değilim ileride daha iyi olacağını ve daha fazla katkı vereceğini düşünüyorum. diyelim ki vermedi çok rahat arap kulüplerine satarsınız kendisi gitmek isterse.
  • 1580
    basketbolla ziyadesiyle alakalı bir birey olarak kendisini derrick rose ile bağdaştırıyorum sözlük. uçan kaçan harika oynayan bir oyuncu olarak ilerleyen iki kariyer. kendilerine has birer dış görünüş (özellikle saç olarak ilerleyelim) ve bir anda ortaya çıkan bir sakatlık.
    derrick rose bu sakatlık sonrası bir daha asla eskisi gibi olmadı, eski gücüne kavuşamadı, o parıltılı günlere dönemedi. yuvam dediği takımından ayrılmak durumunda kaldı, psikolojisi çok kötü etkilendi. ve bir çok kişi uzattığı saçlarından dem vurarak, "o saçları bir kessin aslında hakiki formuna dönecek" gibi ilginç önerilerde bulundular.
    dönelim saha'ya. kendisi yuvası bellediği takımı hatta ülkeyi bıraktı. imajı ile özdeşleşen saçları kesti ve de büyük bir sakatlıktan çıktı. şu anda da o ihtişamlı günlerinden uzak bir performans veriyor bizim formamız altında. kesinlikle yıldız bir transfer. o yüzden de beklentimizin yüksek olması son derece doğal. ama özellikle birincil rakibimiz olan fenerbahçe'nin yeni transferleri çatır çatır top oynarken bizim ziyech ile birlikte yaz transfer dönemimizin en büyük yıldızı olan saha'nın hala yeni sözleşme uzatmış garry rodrigues performansı vermesi çok az da olsa endişe verici açıkçası. bu gidişle söylemler "şöyle güzel bir devre arası kampı yesin bak nasıl da oynayacak" haline evrilecek gibi.
  • 1581
    kendisine belki de fazla anlam yüklüyoruz. bu adam pl'de sezonu sürekli ilk 10'un dışında tamamlayan bir takımdan geldi. alt ligler dışında hiç kupa kazanamamış, geçmişi ve taraftar yoğunluğu olmayan bir kulüpte oynadı. sürekli ingiltere'de big six'e karşı oynadığı maçlardan bahsediliyor ancak o takımlar crystal palace'ı ne kadar umursuyordu ki? bizim kasımpaşa ile oynamamız gibi bir şey onlar için. haliyle zaha daha özgürdü, daha çok alana sahipti ve takımında da mutlak liderdi. günün sonunda kazanmak zorunda değillerdi, kaybetseler üzerinde bir baskı olmayacaktı. senelerce böyle oynadı adam, ligi 15. veya 14. bitirdikleri bile oldu ancak kimse zaha'dan veya takımından hesap sormadı.

    şimdi ise galatasaray'da oynuyor. evet daha kötü bir lige geldi, ligimiz kalitesiz ancak kolay bir lig değil bunu da belirtelim. en önemli farklılık ise zihniyet. burada kazanmak zorundasın, her maçı hem de. bu zaha için yeni bir şey. oynadığı takım ilk defa her maça kazanmak için çıkıyor, favori konumunda oynuyorlar. burada ingiltere'de olduğu gibi özgür, rahat olmayacak çünkü hemen hemen her takım galatasaray'a karşı sıkı savunma uyguluyor. işte bu noktada zaha'dan ingiltere'de yaptıklarını beklemek belki de hayalciliktir. çünkü bambaşka bir ortam burası, zaha için hiç alışık olmadığı bir durum.

    düşünün bu adam 30 yaşında ve ilk avrupa kupaları deneyimini galatasaray ile yaşadı. daha önce pl dışındaki hiçbir takıma karşı oynamamış adam. belki bunu zamanla değiştirir, oyun karakterini adapte eder. ancak ben şuanki durumunun sadece fizik kalitesi ile alakalı olduğunu düşünmüyorum, tamamen farklı bir futbol ikliminde oynuyor ve buraya adapte olabilmiş değil.
  • 1582
    tipik bir sol kanat oyuncusundan ziyade rüştünü ingiltere premier liginde ispatlamış bir kanat forveti. poziyona girme ve pozisyonu golle bitirme becerisi sorgulanabilecek bir isim değil. ingiltere sınırları içerisinde yapan, ingiltere'de ürettiği asist ve gol sayısının katbekat fazlasını türkiye'de de yapar. ingiltere'deki görüntüsünde olmadığına ve hız, çalım vb. konularda bekleneni veremediğine katılıyorum ama galatasaray da zaha'yı kullanmak adına pek bir şey yapmıyor.

    galatasaray'ın oyun planı uzun zamandır sadece direkt oyun üzerine kurulu. kerem'in ve oynadığında mertens'in saha içerisinde topu nerede aldıkları fark etmeksizin sürekli icardi'yi aradıkları ve topu hızla, çoğu zaman pozisyon olgunlaşmadan o'na yollamaya çalıştıkları bir hücum anlayışımız var. rakip yarı alanda sete oturamıyoruz ki zaha'ya çalım ve şut imkanı sağlayalım. adama şut açısı oluşturalım. zaha'nın kendi çabasıyla önünü açtığı ve nadiren de olsa şut imkanını oluşturduğu pozisyonlarda da takım asla o'nu görmüyor. mertens ve kerem bu tarz pozisyonları hiç acımadan ezmekle meşgul oluyorlar. pozisyonu olgunlaştırma, gerektiğinde rakip ceza sahasının çevresinde bir fazla pas yapma gibi şeylerle uğraşmıyor biz takım, icardi'nin üzerinden harala gürele tabela yapmanın derdindeyiz sadece. bu oyun anlayışı da bir premier ligi kanat forvetine asla uymuyor. kendi görüntüsünde ve formunda noksanlar elbette ki var ama bireysel durumundan bağımsız galatasaray'ın hücum anlayışında da zaha'nın sınırları çizilmiş bir rolü/önemi yok.

    futbol yıllar geçtikçe basketbola daha da çok benzemeye başladı ve teknik direktörler yeri geldiğinde sahanın her bir parseli için farklı farklı set oyunları oluşturuyorlar. bizim ligimiz set oyununu bu kadar takıntı haline getirmeyi gerektirecek kadar büyük değil ancak yine de özellikle üçüncü bölgede zaha'ya şut imkanı oluşturacak paslaşmalarımızın, çalışılmış ve ezber haline getirilmiş oyunlarımızın olması gerekir. hücumlarımız çoğu zaman doğaçlama ve hep bir telaş içerisinde. böyle bir görüntü içerisinde zaha'ya bir işlev kazandıramayız. rakip yarı alanda sete oturan bir galatasaray yoksa, zaha da olmaz. atamadığımız golleri, çok basit bir pas hatası kaynaklı oluşturamadığımız pozisyonları "çok kaçırıyoruz, takımın üzerinde nazar var galiba" şeklinde görmek ve şans/bal vb. tabirler üzerinden konuyu açıklamak yerine, biraz daha teknik ve taktik yönleriyle ele almak gerekiyor konuyu artık bence.
  • 1583
    kendisinden yüksek verim alınması için;
    1-torreira'nın yanında 2.bir kesici oynamalı.(şimdilik kaan, devre arasında salih özcan olabilir.)
    2-arkasındaki sol bek, defans ağırlıklı biri olup zaha'nın geri koşma görevini hafifletmeli.
    3-direkt hücum eden bir takım olup zaha'nın olabildiğince boş alanda topla buluşması sağlanmalı.

    zaha kötü topçu elbette değil ama atla gel şaban'daki başrol karakterinin istediği gibi en iyi verimi almak için şartları var. biz olmaz dersek o da olmaz der.
  • 1585
    açıkçası ankaragücü maçındaki golünden sonra alışma sürecinin performans sürecine evrileceğini umut etmiştim. fakat manu maçı dışında ankaragücü maçındaki performansına yaklaşamadı bile. ingiltere dışına ilk defa çıkması, hatta manu'da oynadığı kısmı saymazsak, büyüyüp yetiştiği mahallesinden ilk defa çıkması, zor bir karakter olması, geldiği takımda fink rolünde oynaması, sürekli başarılı olma ve her maçı kazanma zorunluluğu ile ilk defa tanışması gibi geçerli ya da geçersiz nedenleri hala düşük performans sergilemesiyle bağdaştırabiliriz. peki ya davinson sanchez ? sahaya adımını attığı ilk saniyeden şu ana kadar bizi kendine hayran bırakan davinson kısa süreli hollanda macerası dışında senelerdir ilk defa pl dışına adımını atmıyor mu ?

    elmalarla armutları aynı sepete koyup ahkam kesmek istemiyorum fakat zaha'nın gs'ye katkı sağlamak için aşırı gayret içinde olması gerekiyor artık. hoca, taraftar gereken sabrı gösterdi, aylardan kasımdayız. zaha bundan sonra kötü oynamaya devam ederse mazeretlerin hiçbir anlamı yok, tüm sorumluluk kendindedir.
  • 1586
    kendisiyle ilgili elestiriler artik akil sinirlarini zorlayan futbolcu. bu adam sakat oldugu icin daha ilk dogru duzgun macini 1 ay once oynadi. o macta muhtesem bir bireysel aksiyonla ilk golu atip, geri donusu mumkun kildi. sonra da manu macinda yoktan bir gol var edip, galatasaray tarihine gecen muhtesem maclardan birinin bas aktorlerinden biri oldu.

    ben artik her macta her futbolcunun her aksiyonunun buyutec altina alinip, surekli elestirilmesinden biktim. yogun tempoda maclar oynuyoruz, milli ara oluyor futbolcular binlerce kilometre yol yapiyor geliyor, takimla antrenman yapmiyor, bir cok oyuncunun bir arada oynama aliskanligi minimum seviyede, ve surekli elestiriliyorlar.

    birakin adamlar biraz oynasin, biraz zaman verin ya.
  • 1587
    eleştirirken kimi eleştireceğimizi bilmediğimiz futbolcu. takımın sezonu temmuzda açtığını bildiği halde hazır futbolcu almayan futbol direktörünü mü yoksa oyuncunun kendisini mi? kasım ayına girerken bu transferlerin hiçbirinin hazır olmaması kimin suçu? kendilerine bakmayan oyuncuların değilse eğer direktörü eleştirince neden çarmıha geriliyoruz?

    bu adam için harcanan para öyle basit paralar değil bir de. sabredin, zaman verin ya, paşamız iyileşecek.
  • 1588
    galatasaray'a geldiğinden beri ligde 346, avrupa'da 216 dakikada 0.43 xg yaratmış futbolcumuz. 90 dakika başına 0.07 xg akıl almaz derecede kötü bir rakam.

    ilk 5 ligde düzenli olarak hücumda oynayıp (yani maçlarının yarısını sağ bek, ön libero vs oynamayan) futbolcuları ve kulüplerini aşağıda hesapladım:

    oscar melendo, osasuna
    angelo borges, strasbourg, 18 yaşında
    jaime mata, getafe, aslen 35 yaşında merkez orta saha
    josip brekalo, fiorentina
    andre almeida, valencia
    moi gomez, osasuna
    jeffrey schlupp, crystal palace, zaha'nın üçüncü yedeğiydi
    francisco perez, valencia
    pontus almqvist, lecce

    yaklaşık 500 adam arasından liste bu. bu oyuncuların çoğu ispanya'da terör futbolu oynayan kulüplerin mehmet yıldız stili "sağ kanat" oyuncuları. galatasaray gibi maç başına 2-3 xg üreten, şampiyonlar ligi dahil birçok kulvarda rakibini sürklase eden bir takımda bu kadar hücuma yardım edememek kötü anlamda büyük başarı. kendisine bizim klasmanda oynayan en yakın futbolcu tottenham'da 0.11 xg ile oynayan dejan kulusevski.

    zaha galatasaray'a gelirken zaten büyük ihtimalle maaşını çıkaracak bir futbolcu değildi, marka değeri, transfer çalımı ve boşta olması sebebiyle bir şekilde geçti. ama son sezonlarında "ortalama premier lig kanadı" ayarında oynarken şimdiye kadar gösterdiği çok daha kötü bir şey. acilen toparlanması lazım, bunun alışmayla falan alakası yok. yukarıdaki listedeki oyuncular belki brekalo hariç anadolu takımlarında bile tutunması kesin olmayan futbolcular.
  • 1589
    sanırım kendisini olumsuz anlamda eleştirmek yasaklandı. kötü oynayana da kötü oynuyor diyemeyeceksek, saygı çerçevesinde lafımızı söyleyemeyeceksek ne farkımız kalacak diğer taraftarlardan?

    bu adamı yıllarca premier lig'de zaten izledik, neler yapabileceğinin, potansiyelinin ne olduğunu falan gayet iyi biliyoruz. bu adam şu an %30'uyla bile oynamıyor. sakatlığını atlatamadıysa o da ayrı problem de neyse.

    evet istekli, evet bir şeyler yapmaya çalışıyor, kendini göstermek istiyor, ben buradayım diyor, çabası var ama maalesef sürekli top eziyor ve şu an el freni oluyor. dilerim bu durum değişir ve gerçek zaha'yı izleriz. zaten o zaman tek başına bile çok maç alır.
  • 1595
    an itibariyle kendisinden aldığımız verimin düşük olduğu futbolcumuz. aslında kendisinin oyunda olması, rakibin olası hücumcu sağ bek tehdidini minimalize etmektedir. oyundan alındığı maçlarda rakibin bekinin daha rahat yarı alanımıza bindirdiğini hep birlikte gördük. ancak bu bir avantaj olarak gözükse de, elbette kendisinin de bir zaafı var; arkasında oynayan oyuncumuz. bu oyuncu boey gibi atletik ve dayanıklılığı yüksek özellikte olmalı.

    arkasında onun açıklarını kapatabilecek bir bek oyuncusuyla* oynarsa bence oynadıkça daha da iyi olacaktır.
  • 1598
    takım arkadaşlarının mauro icardi, lucas torreira, davinson sanchez mina, fernando muslera, dries mertens, sergio oliveira gibi avrupa çapında tanınan isimler olduğunu anlaması gereken futbolcumuz. hadi lige ve avrupa'ya damga vuran kerem aktürkoğlu ve abdülkerim bardakcı'yı geçtim de... biraz daha takıma saygı duyması ve aidiyetini arttırması gerekiyor. tamam ligi küçümseyebilirsin ama en azından takım arkadaşları için daha fazla mücadele etmesi gerekiyor. milli ara öncesi baya ritim arttırmıştı aslında ama dönüşünde çok etkisiz ve isteksiz görünüyor.
  • 1599
    londra’da kariyerini sürdüren en uzak gittiği yer manchester olan topçu. ingiltere’den özellikle uzun süre ingiltere’de bulunan futbolcu transferlerine hep soğuğum. kendisini hiç istemedim özellikle geldiği gün sözlükte bile istenediğimi yazdım. bilemiyorum bir şekilde olmayacağını hissettim. tek yönlü bir oyuncu olması kendisini istememek için yeterli zaten. türkiye ligi zayıf bir lig ancak güçlü orta sahalara ve çift yönlü oyunculara ihtiyacınız olan bir lig. tete kendisinden daha faydalı olacaktır ve oluyor zaten çünkü çift yönlü ve defansif meziyetleri olan bir topçu.
  • 1600
    hakkında ligi ciddiye almadığına dair yapılan yorumlar bana göre yanlış.

    son maçta en çok dikkat çeken özelliği defansif katkısıydı. ciddiyetsiz oyuncu bu kadar rakip beki kovalamaz.

    sorun hücumda yetersiz kalması ki ondan beklediğimiz aksiyon da bu. bu da bence hala gücünü kazanamamış olmasından kaynaklanıyor.

    henüz 30 yaşında, illaki eski çevikliğini kazanacaktır. 25 yaşındaki adam kadar hızlı olmaz ama olur. hızını aldığında rakipleri geçip pozisyon hazırlayacaktır.
App Store'dan indirin Google Play'den alın