transfer sürecini analiz edebilmek için sneijder gibi düşünebilmek lazım. bu empatiyi kurmak ta o kadar kolay değil. iki sezondur yaşadığı sakatlıklar yüzünden kariyeri düşüşe geçen bir futbolcu gibi gözükse de, bahsttiğimiz oyuncu avrupada kaşesi en yüksek 5 orta saha oyuncusundan biri. kayseriden amrabat'ı alırken kulübüyle sorun yaşarsın, interden sneijder'ı alırken oyuncuyla sorun yaşarsın. süreci hep kendi kulubümüz bazında yorumlarsak hata ederiz. biraz da sneijder gözünden yaklaşmak lazım olaya.
bu empatiyi kurmak şahsım adına imkansız olduğu için o topa hiç girmeyeceğim bu yüzden esas mesleğim olan tüccarlıkta karşıma çıkmış olan durumlardan yola çıkarak bir sonuca varmaya çalışacağım.
bir kere pazarlık etmek sünnettir.
* bu noktada alıcıyla satıcı arasında süren pazarlığın kişilerin karakterindeki ayıbı ortaya çıkarması gibi bir durum söz konusu olamaz. dünyadaki en zengin insanlar 1 kuruşun bile hesabını en iyi şekilde yapan insanlardır. çok saygı duyulan başkanımız
ünal aysal'dan gidip elindeki en değerli enerji santralini satın almaya kalkın bakalım neler oluyor.
ikinci olarak, herhangi bir satın alma işleminde pazarlıklar nihayetinde gelinen son fiyatta mutabık kalınması için bir düşünme payı vardır. altın kural eğer bir pazarlığa girişilmişse taraflar o ticareti gerçekleştirmeye niyetlidir. sürecin uzaması, satıcının isteksiz olduğunu göstermez.
genel olarak iki tür emtia vardır. birincisi kalitesiz ve ucuz, ikincisi ise lüks tabir edilen kaliteli ve pahalı mallar. son dönemde makbul olan kaliteli ve ucuz segmenti malesef futbola henüz yansımış değil, bu yüzden bu sınıfı eliyorum.
pek tabii
galatasaray'ın finansal durumu göz önünde bulundurulduğunda sneijder bizim için kaliteli ve pahalı sınıfına girmekte. bu sınıftaki bir satın almayı gerçekleştirmek hem çok kolaydır hem de çok zordur. kolaydır çünkü malın piyasa değeri yüksek olduğu için pazarda rekabet ettiğiniz firma sayısı çok azdır. zordur çünkü rekabet ettiğiniz firmalar güçlüdür.
güçlü firmaların rekabet ettiği bir pazarda satıcının en büyük avantajı fiyatı kızıştırma avantajını eline geçirmesidir. en yüksek karı elde etmek için bu kozu oynamayan satıcıya ahlaklı değil aptal denir. aynı şekilde bu tuzağa düşüp fiyatı sürekli arttırıp ne olursa olsun benimsin gözüyle yaklşan alıcıya ise aptal oğlu aptal denir. bu tür alıcıların zenginliği babadan gelme olduğu için bu terim literatüre bu şekilde yerleşmiştir.
genel olarak bu tipte bir satın almada izlenecek en iyi yol malın piyasa değerini iyi analiz edip bir tavan fiyatı belirlemek ve o noktaya gelindiği anda son teklifim budur deyip topu satıcıya atıp beklemektir. şu an kulüp olarak makbul olan yolu izlediğimizi düşünüyorum. kendi şartlarımızda en iyi teklifi sunduk, şimdi karşı tarafın fiyatı kızıştırmak için rekabete sokmaya çalıştığı ingiliz firmaları var. bu tuzağa düşmedik. nihayetinde satın alırız ve ya alamayız ama bunlar doğru adımlar.
sneijder pencerisnden bakıldığında ise eğer türkiye'ye gelmek istemeseydi bu süreç bu kadar uzamazdı. galatasaray almadı diye sneijder'in kariyeri bitmez. bu yüzden bizi oyalıyor bizi kullanıyor söylemleri bence saçma. hatta ve hatta sürecin uzaması, inter'in sneijdere kötü davranması (inter'in alacağını vermediği haberleri doğruysa) bizim işimize gelir. bir kurumda size haksızlık edilip işten çıkartılırsanız, başladığınız yeni işte kendinizi kanıtlamak için daha fazla çaba gösterirsiniz.
süreç lehimize sonuçlanmasa bile en azından başkanın açıklamalarından çıkardığım sonuç
galatasaray olarak adımlarımız doğru atılmış durumda.