hayatımıza girişi galatasaray'ın fetret dönemine denk geldiği için, o yılları yaşayan o dönemin gençlerinin galatasaraylı olanlarında ağır tahribatlar bırakmış olan eylem. flightradar24 bile yoktu o yıllarda. hala daha günün belli saatlerini offline geçirebiliyorduk. bir forumda biri götten sallama bir cümle yazacak da bir satır bir şey öğreneceğiz diye günler haftalar geçiyordu.
daha eski zamanlarda ganyan bayilerinde "falanca ata çanta dolusu para basmışlar hipodromda" diye yalan atılırdı, kazara o an açık olan televizyon ekranında atın oranı düşerse sadece ganyan bayiinde geçerli olan bir karizma hasıl olurdu.
bu transfer nöbeti denen şeyin erken dönem versiyonu da buna yakın bir şeydi.
at yalanını sikeyim inananı felsefesine yamanarak, her kafadan bir ses çıkardı. üstad serdar ortaç'ın "altı üstü 9 tane nota var, kaç farklı şarkı yapılabilir" tespitinde olduğu gibi, iddia edilebilecek tüm futbolcular en azından bir kişi tarafından iddia edildiği için illa ki birinden biri denk gelirdi. denk gelen şanslı, bir sonraki patlayan yalanına kadar hürmet görürdü. herkes, bulabildiği her kanaldan bu adamlara transfer sorardı. bunlar da bir süre sonra götü başı dağıtır, ya sinir olup ortamlardan el ayak çeker ya da uğur karakullukçu sendromuna uğrayıp ekseriyetle tepeden bakan garip bir karaktere dönüşürdü.
tabi türkiye'de bu işlerin başlangıcı 2004'lere falan denk gelse de galatasaray'ın bu işleri yakalaması sanırım haldun üstünel'in yönetici olduğu zamanlara denk gelir. millet
mateja kezman'lar,
nicolas anelka'lar, efendime söyleyeyim
stephan appiahlar kovalarken biz oyun oynayıp iki forum gezip yatıyorduk. 2008 yazında biz de eli yüzü düzgün, en azından gece beklemeye değecek transferler yapmaya başlayınca adapte olmuştuk bu olaya. resmi sitelerden sabah 3-4 gibi transfer haberi açıklanırdı. sanki gündüzler çuvala girmiş gibi...
bugün o dönemleri hatırlayanlar arasında hala tartışma konusu olan
cassio de souza soares lincoln var bir de. ikitelli ovalarında
* sürgün geçirdiğimiz sezonda, attığı her 10 pasın 13'ü kısa düşen
frank de boer'den beri transfer edebildiğimiz ilk isimli futbolcuydu. ne kadar yıldız olduğu o gün de tartışılırdı aslında ama senelerdir orhan ak'larla cihan haspolatlı'larla takılan galatasaraylılar için dünyanın en iyi futbolcusuydu o günlerde.
40 ya da 45 gün süreyle nöbet tutulduğunu hatırlıyorum lincoln için. hatta bir final haftası boyunca, üniversite'de bu konunun konuşulduğunu falan. fakülte kantinlerinde, o gün sınavı olmadığı için forumlarda sürtebilenler olan biteni anlatıyordu denk geldiklerine.
o zamanlar öyleydi gençler, ekran süremiz henüz 24 saate çıkmamıştı.
45 günlük bekleyişin sonunda, çorlu galatasaraylılar derneği açılışında rahmetli özhan canaydın açıklamıştı kesin olarak transferin bittiğini. öyle bir yokluktu ki büyük galatasaraylılar
ali kırca ve
mehmet ali birand'ın sunduğu haber bültenlerinden önce canlı yayına girilmişti özhan canaydın'ın konuşması. galatasaray store'da üzerine lincoln yazılabilecek her şeyin üzerine lincoln yazılarak satılmaya çalışılıyordu. hatta eski ali sami yen stadı'nın yeni açık üst tribünü telef olmuştu iki sene boyunca lincoooln lincooln diye dalgalanmaktan.
bugün
mauro icardi varken,
victor osimhen imza atmak için istanbul'dayken memnuniyetsizlik getirebiliyoruz. lincoln'ün transfer edildiği yokluk döneminde kaza bela osimhen ayarında bir adam türkiye'ye inseydi neler yaşanabileceğinin ucunu, hayali bir senaryo bile olsa kestirmek çok zor...