• 401
    2012 yılında kadıköyde şampiyonluğu ne muslera, ne fatih terim getirdi, benim iddaa kuponum getirdi :) efenim benim iddaaki bahtsızlığım dillere destandır. ne oynasam tersi çıkar hep. 12 mayıs 2012 kadıköydeki süper final maçı öncesi dedim ben bunu takımımın lehine kullanayım. fb galibiyetine 200 tl bastım (bugünkü kurla 650 tl) sonuç; bin yıl geçse unutulmayacak o meşhur şampiyonluk* yarınki maçla ilgili kupon yapabilirim, sponsorluk tekliflerine açığım :d
    ondan önce de 100 tl basmıştım, 11 sene sonra, ilk kez ligde yenilmeyip puan almıştık(2010)
    https://i.hizliresim.com/Gmlvo7.jpg
  • 406
    bugün* dayanamayıp yaptığım ve takımı ipten aldığım aktivite. maçı kaçak yayınlardan takip ediyordum. ben maçı takip ederken iki gol yedik, bir penaltı kaçırdık, emre akbaba sakatlandı. daha fazla dayanamadım ve geçen sene başakşehir maçındaki uğuruna inandığım radyo yayınına döndüm. önce penaltıyla beraberliği yakaladık. ardından 3-2. şükürler olsun.
  • 407
    bu sezon fenerbahçe maçı hariç hiç sektirmeden yaptığım totemle 8 puan farkı kapattık, 33'te de kupayı kaldırıyoruz inşallah :)

    tam maç oynanırken twitter'dan galatasaray hesabının bildirimlerini açıp kendimi league of legends de dereceli maça atıyorum. kısa sürerse aram atıyorum ardından. sadece ilk yarı sonucunu ve maç sonucuna bakıyorum. ortalık savaş alanına dönmüş oluyor ama hem bu psikolojik çöküntüleri yaşamamış oluyorum hem de 22. şampiyonluk geliyor.

    işin garibi böyle olan tüm ranked maçları kazandığım için fena da elo kasmadım, bir taşla iki kuş gibi bir şey :)
  • 408
    benim için her sene değişiyor. bir tanesi hariç. çok uzun zamandır, gsg sözlük zamanından beri hiçbir maç başlığına yazmam. hatta maçtan önce de maçla ilgili yazmam. bir istisnası var bunun, tarihini hatırlayamadığım bir bursaspor maçı için sözlüğe yazmıştım ve kazanmıştık. onun dışında benim başlığına yazdığım herhangi bir maçı kazanamıyoruz. maçtan önce maçla ilgili konuşunca da kazanamıyoruz. neyse gelelim olaya, dün ankaralı sözlük yazarları başlığına maçı nerede izleyeceğimi falan yazdım. maçtan önce, maçla ilgili bir şey yazmış oldum yani... devre arasında girip entryi sildim. ve maç döndü.

    ayrıca bu sezon bir gömlek pantolon kombinimi yerel seçimde giydim, desteklediğim aday seçimi kazandı. 15 mayıs 2019 galatasaray akhisar maçında giydim, kupayı aldık. sonra bu tesadüf mü diye düşünüp, efes fb maçında denedim ve efes kazandı. o maçtan sonra, o maç cuma günü oynandı. gömleği pantolonu sakladım yıkanmasın diye. pazar günü yine aynılarını giydim ve kazandık.

    19 mayıs 2019 galatasaray istanbul başakşehir maçı ile bu sezonki kıyafet totemimizi sonlandırdık. diğeriyse devam ediyor.
  • 409
    malesef benim için bir yaşam şekline bürünen olay. takıntı boyutundayım artık. bazen çok rahatsız ediyor.

    yani onlarca totemim var. yıllardır yaptıklarım olduğu gibi, bazı sezonlar kendiliğinden oluşanlar da oluyor.

    (bkz: x gün kaldı entrylerinin sıkmaya başlaması/#2675277)

    şimdi bir başkasını yazacağım ama lütfen okuduktan sonra "mala bak" falan demeyin, gülün geçin :(

    yaklaşık 2 aydır her şey 11 mart 2019 galatasaray antalyaspor maçından önce, erzurum deplasmanında yaşanan puan kaybı ve 5'te 5 hedefimizin bitmesi ile başlamıştı.

    ben antalya maçı günü maça kısa süre kala trafikte aynı gün birden fazla olacak şekilde,

    06 ft xxxx -----> fatih terim

    şeklinde plaka gördüm ve dikkatimi çekti. sonuçta bu plakadan ankara'da en fazla 9999 tane olabilir. 1 milyon 400 bin civarında trafiğe kayıtlı araç varken nasıl bir olasılık ki ben o gün birden fazla farklı araçta bu plakayı görmüştüm.

    neyse efendim olur öyle dedim ve antalya maçında ilk yarıda zorlansak da ikinci yarıda koparıp aldık.

    ertesi gün ben yine, aynı plakalardan gördüm, sonraki gün yine ve sonraki gün yine...

    bursa, malatya, kayseri, beşiktaş, rize maçlarının olduğu hafta sonuna giderken en az bir günde bu plakayı görmem gerektiği hissiyatı oluştu bende. kimi zaman o hafta her gün gördüm, kimi zaman bir gün, kimi zaman ise maç günü ama hep gördüm.

    bir tek kadıköy'de galibiyet gelmedi ama onu da zaten biliyorsunuz.

    algıda seçicilikten algıda sıçıcılık boyutuna geldi :(

    bu arada her gün trafikteyim, hafta içi hafta sonu her gün mutlaka trafiğe giriyorum,

    benim bir hafta boyunca hiç bu plakayı göremediğim maç hangisiydi bilin bakalım!?

    (bkz: 29 nisan 2019 konyaspor galatasaray maçı)

    ulan hayatımda ilk defa deplasman yapmaya kalktım, onda da totem bozuldu. allah'ın her arabanın plakasını okuyorum, yok, park etmiş arabalara bakıyorum yok. 1 hafta boyunca göremedim plakayı ve gittik konya'da 0-0 berabere kaldık ve liderliği alamadan döndük.

    deplasman yapıyorum ama maç öncesi, maç esnası derken ben puan kaybedeceğimizi biliyorum :(

    o yüzden maçta alınan 1 puana da üzülmemiştim. hatta o puan şampiyon yapacak diyordum.

    19 mayıs 2019 galatasaray istanbul başakşehir maçından öncede dedim ki kasmayacağım, her gün göreceğim diye 15 mayıs 2019 galatasaray akhisarspor maçından sonra kalan 4 günde bir kez görsem yeter.

    rize'den sonra kupa maçına kadar her gün gördüm, kupayı kazandık çok şükür, perşembe sabahı oldu

    2 kere gördüm ve dedim ki tamam bu iş bu kadar şampiyonluk geldi.

    ulan cuma günü yine gördüm hem de 3 tane.

    cumartesi oldu bakıyorum yok, bakıyorum yok dedim olm yapma bak buldun zaten kaç tane arama!

    yok abi huzursuzum görmem lazım.

    göremiyorum.

    akşam oldu, iftarı eşimin akrabalarıyla yapmıştık. gece herkes dağılırken kayınpederlerin arabasına gittiğimde normalde yozgat'ta yaşayan ve 3-4 ayda bir gelen amcamızın arabasını gördüm plaka 06 ft ****

    :p

    bir tebessüm edişim var anlayamazsınız :(

    tamam dedim oğlum, bitti, maç bizim. yarın bakmayacaksın bak son 3 günde her gün gördün.

    19 mayıs 2019 galatasaray istanbul başakşehir maçı günü öğlen çıktım işlerim vardı, göz ucuyla bakıyorum yine, yok.

    stres yaptım.

    işler bitti eve gelirken bakıyorum yok. mahalle arasında iyice yavaşladım, yol kenarlarında park etmiş arabaların plakalarına bile bakıyorum, yok arkadaş göremiyorum. iyice stres yaptım.

    bir yanım "olm mal mısın? dün konuştuk ya, tamamdı bu iş, napıyorsun sen?!" diyor.

    öbür yanım "amk eğer bulamazsan, göremezsen şampiyonluk gidecek lan! görmelisin!" diyor :(

    abi saat 18'de evden çıktım. maçı totem gereği bütün kritik maçları ve şampiyonluk maçlarını birlikte izlediğim ekiple birlikte izlediğimiz kankanın evine gidiyoruz, bizim aslan arkada.

    batıkent'e gidiyorum, normalde trafikte yarım saat sürer.

    ulan bana garezi varmış gibi koca kentin, yollar bomboş! :(

    istanbul yolunda her aracın plakasına bakıyorum, lan maça kalmış 1 saatten az. yok fd, fv, fm, fs, fl, fy ... hepsini gördüm

    ft yok! bir tane fta ve bir tane ftv gördüm kendimi ikna etmeye çalıştım, yok amk yemiyorum :(

    batıknet'e geldik, 1-2 km kaldı vazgeçtim her yere bakmaktan, umudum kırıldı. atlantis avm'nin yanına, eve de 800 mt mesafeye geldim.

    mk iç sesi in otoparkı gez diyor, düşünsenize elimde çocuk, açık-kapalı otoparkta tek tek araç plakalarına bakıyorum :(

    ben kendimi "yapmamalısın, yapmamalısın" diye iknaya uğraşırken bahsettiğim avm'ye 50 mt kala yol kenarında 06 ft **** plakalı bir araba gördüm ya da bir güç bana bunu gösterdi :(

    yani ne desem de kendimi bundan* alıkoyamıyorum.

    sonra huzur içinde gideceğimiz yere vardık ve maçtan önce uğurlu atkımı tv.nin üstüne koyma, istiklal marşı okunurken ayağa kalkıp elimi kalbime koyma, marş bitince kendimi alkışlama, maç başlamadan alyansımın yönünü çevirme, ilk düdükle birlikte alyansımı öpme gibi rutin totemlerimi yaptım...

    demem odur ki siz siz olun bulaşmayın :(

    (u: bu arada uğurlu donumun da içimde olduğunu söylemiş miydin :( daha kaybettiği savaş yok :()
  • 411
    malesef köpeğiyim bu olayın :(

    bu sene ligin 2.yarısında, benfica maçlarından sonraydı sanırım.
    son 10 haftada saçma bir toteme başladım.

    banyomun, 2 ışığı var.
    biri aynanın üzerindeki 3lü ampuller, diğeri tepedeki klasik.
    aynanın üzerindeki ışığın düğmesi solda,
    tepedeki ışığın düğmesi sağda.

    o hafta maçımız içerdeyse, bütün hafta tuvalet kullanımında sol taraftaki düğmeye basarım;
    deplasmandaysa, sağ taraftaki düğmeye basarım ve tuvaleti kullanırım.

    :(
    valla 2.yarı baya işe yaradı.

    (bkz: yaşasın ruh hastası galatasaraylılar)
  • 413
    herhalde bendeniz için sadece sezonun son maçı olan (bkz: 19 mayıs 2019 galatasaray başakşehir maçı) nda bir nevi bulaştığım eylem şöyle ki;

    bir futbol müsabakasına genelde eş dost yakın arkadaş ile giderim. tek gitmek bazen seyir konsantrasyonu açısından daha iyi olabiliyor fakat yanında birisi ile gitmek her zaman daha cezbedici. bu tek gitme durumu ise bende makus bir talih haline bürünmüş durumda. gerek istanbul dışında okuduğum üniversite yıllarımda gerekse istanbul'da gittiğim maçlarda ne zaman stada tek başıma gitsem desteklediğim takım yenilir. öyle ki iç sahada sadece bir defa tek başıma gittiğim (bkz: 14 aralık 2019 galatasray benfica maçı) nda takım 2 küsur senedir süregelen iç saha serisinde 2 yenilgisinden birini gördü (gruptaki porto maçında gidememiştim). üniversite'yi okuduğum bursa'da tek başıma gittiğim tüm bursa-bjk, bursa-fb ve diğer iç saha maçlarında bursaspor kaybetti (galatasaray maçları genelde seyircisiz oynandığından gidemiyordum :( ). bahsi geçen maçlardan sadece birkaçı;

    -https://www.youtube.com/watch?v=xytpdPtBrw8

    -http://tr.beinsports.com/...1-besiktas-mac-ozeti

    -http://tr.beinsports.com/...iantepspor-mac-ozeti

    bunun pik noktası ise bu sene türkiye kupası yarı final ilk maçı olan ümraniyespor-akhisarspor maçı oldu. yarı finalde ümraniye'nin geçmesini isterken akhisar tek atağında tek golle galip geldi.

    -https://www.youtube.com/watch?v=J5IuvhS4vMQ

    ancak ilk gittiğim maçtan en son gittiğim maça kadar ne zaman stadyuma birisi ile gitsem o maç hayal kırıklığına dönmüyor. genelde kardeşim ile maçlara giderim ve o da istanbul dışında okuduğu ve maç da sınav haftasına denk geldiği için bu maça bilet aramadım. iyi ki de aramamışım da önümüzdeki hafta olacak 22. şampiyonluk kutlamalarına inşallah beraber gideceğiz *.

    bir de genel olarak uyguladığım bir forma totemi var ki ondan ayrıca daha önce bahsetmiştim: (bkz: #1743331) ve hala da alamıyorum :(
  • 414
    burayı rezerve edeyim uzun uzun yazabilirim. ama metafizik ve kültler dahil ezoterizm araştırmış ve mantıkla açiklanamayan şeyleri gözlerimle görup duyularımla algilamasam inanmayacak biri olarak ister totem deyin ister sinerji. böyle birsey var.

    george lucas force demiş. asyalilar chi. biz ize totem veya konsantrasyon diyoruz ^^

    boşa da yazmiyorum renktaşlar sonuçta arya stark gibi : not today demiş bir renktaşınızım ...
  • 415
    her sezon totem yapmayacağım deyip totemlerin tillahını yapıyorum. totem yapmayıp, yenilince suçluluk psikolojine giriyorsun. saçma olduğunu biliyorsun ama öyle.son iki sezon ki en büyük totemim radyodan maç dinlemekti. artık buna son veriyorum. önümüzdeki sezon hiç totem, motem uğraşmak istiyorum.(bu da bir totemdi) artık sıra onlarda. oyun olarak bizi çoştursunlar, ayaklarımızı uzatıp keyifli maç izleyelim
  • 416
    ömer hayyam'ın güzel bir sözü ile başlayalım.
    "deniz, deniz olduğu için dalgalanır; ama çöpe sor, hep onun içindir dalgalar."

    kısaca koca devran döner, ama sen her şeyin senin için olduğunu zannedersin, her şeyi kendine yorarsın diyor hayyam.

    "totem" terimi kuzey amerika yerlilerinden doğan bir kavram olmakla beraber birçok kabile ve medeniyette vardır. her kabilenin dini inanışına göre farklılık gösteren totemler genelde semboller ile ruhları temsil eder. çoğu kabile ruhlarının bu totemlerden geldiğine inanır. aşağıdaki şekilde olduğu gibi tahta gibi, kaya gibi nesneler üzerine semboller çizilerek yapılır.
    http://gss.gs/W52.jpg

    toplumumuzda belli dilekleri, istekleri olan insanların dilekleri gerçekleşsin diye bir takım eylemlerin içerisinde bulunmasına totem yapmak diyoruz. geldiği köken itibariyle doğru bir tanımlama olsa gerek. müslümanlık kültüründe bunun karşılığı "adak". ancak işin içine dini karıştırmak istemeyenler için veya nispeten daha "önemsiz" olduğu düşünülen şeyler için daha informal olan eylemlerdir totem yapmak.

    evren sonsuz bir gerçeklik. düşündükçe sizi yutan, aklınızla açıklayamadığınız ve izahatı çok zor olan bir olgu. hiçbir şeyin sizin kontrolünüzde olmadığını düşündükçe de mantık sınırlarımızın zorlandığı bir gerçek. oysaki insanın doğası gereği kendisini merkeze alması gerek. örneğin afrika'da açlıktan ölen çocukların umurumuzda olması derecesiyle kendi çocuğumuzun ölmesinin umurumuzda olması derecesini düşünün. insanın kendini ne kadar merkeze aldığına güzel bir örnektir bu. aslında herkesin kendi etrafında döner dünya. herkesin tuttuğu takımla bir bağı vardır örneğin. tinsel olarak güçlü bağlara sahip olanlar kendi ruh haline göre takımının durumunu değiştirebildiğini düşünebilir. bu tamamıyla kendini merkeze alma dürtüsünden kaynaklıdır.

    işte bu nedenledir ki, taraftarı olduğumuz takımın başarılarına dahil olmak isteriz. oynanan oyuna dahil olmayı isteriz. bunun için bu sözlükte yazıyoruz, gidip storelardan alışveriş yapıyoruz, bilet alıp maça gidip dahil olmaya çalışıyoruz. işi ruhani boyutlara taşıyarak da totemler yapıyoruz ve sonucu bizim yaptığımız eylemlerle değiştirebileceğimize inanıyoruz.

    çünkü bir kimlik yaratmaya ihtiyacımız var ve takım tutmak, taraftar olmak bu kimliğimizin bir parçası. taraftarlık kimliğimizi üst kimlik haline getirdiğimizde ise kendimizi işin göbeğine koymak istiyoruz. eğer doğamızda biraz ruhani ritüeller mevcut ise bu noktada totem yapmak devreye giriyor. totem yaparak müdahil olabildiğimizi düşünüyoruz. fanatik fenerli amcamın maç saatinde sürekli telefonunu kapatıp, telefonun yerini takımın atağına göre konumlandırması buna güzel bir örnek. üst kimliğini tuttuğu takımla o kadar bağdaştırmış ki kendi eylemlerinin takımın üzerinde etkisi olabileceğine içten içe inanıyor. işin garibi bunu yaparken utanıyor, kimseye belli etmek de istemiyor. çünkü içindeki realist kısım bunun gülünç olduğunu düşünüyor.

    totem meselelerini kimi zaman çok eğlenceli bulsam da, aslında çok sağlıklı olmadığını düşünüyorum. kendimizi "bir şeyle" bu kadar özdeşleştirmek hiçbir zaman iyi sonuçlar doğurmaz.

    evet dalgalar çöpü de temizler ama hiçbir zaman çöp özelinde değildir dalgalar...
  • 419
    adı bizimle anılan hangi futbolcunun ekşi sözlükte ki başlığına girsem o transfer yatıyor. hani bir ara kap'a oyuncu bildirip de alamadığımız futbolcular vardı ya, hah işte onlarda hep nolacak kapa bildirildi dedim girdim okudum. olayın dönüm noktası ve lanetli olduğumu anladığım olay ise grosskreutz olayı. transferi açıklandı lan adamın, resmi siteden falan bildirildi, adam geldi istanbul'a falan, ne olabilir ki dedim girdim başlığına okudum, belgeleri yetişmedi adamın. o olay da galiba benim yüzümden beyler. işte o zamandan beri asla transfer edilecek bir futbolcumuz sahaya çıkmadan ekşi'deki başlığına girmiyorum, giremiyorum. geçen gün en beğenilen entry'lerde falcao entrysi geldi gözümün önüne hemen kafamı başka yere çevirip telefonu kapattım.
  • 422
    inanmadığımdır.

    sahadaki sonucu tamamen bizim takımımızın performansı belirleyecek gençler, doğaüstü bir takım pisişik güçler değil. iyi oynarsak değil hakemler, nihat özdemir-ali koç-göksel gümüşdağ-devrik fiko-erol bedir-hasan kartal el ele sahaya inseler gene engelleyemezler. ancak kötü oynadığımız bir maçta doğaüstü olmasa da futbolüstü bir takım güçlerin katliamına uğrarız.

    totem yapmaktansa realist olmayı tercih edin. takımın potansiyelini, neler yapabileceğini bilin.
  • 423
    fenerbahçe'yi ligde en son yendiğimizde komşumuzun evinde izlemiştim maçı. yani 18 ekim 2014'te. yine aynısını yapsam mı diye düşündüm ve komşumuzun iş yerine gittim. ne tesadüftir ki bu 2 sezondur evine beinsports almayan adam bu sezon almış. yarın için çağırdı beni de. böyle şeylere çok inanmam ama fal kafası işte. toteme inanma, totemsiz de kalma.
  • 425
    bırakın kim mutlu oluyorsa onu yapsın. buna bile yapmayın etmeyin şöyledir böyledir realist olun vs. diyenler var. mutluluk bulaşıcıdır siz mutlu olunca çevrenizdekiler de belki mutlu olur. en azından şu günlerde insanların mutluluğuna karışmayın yahu.

    totem motem ben anlamam, size mutluluk veren en küçük bir şey varsa peşinden koşun. totem yapıyorum diyenler koltuktan diğer koltuğa parende atarak zıplayınca veya kafasının üstünde yerde spin atarak kıvılcım çıkarınca veyahut 3 kez gulugulu 2 kez şibidik kikidik diyince bundan dolayı gol atıldığını veya kazandığımızı sanmıyor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın