• 153
    o gün* maç bitiminde biz evde "bursaspor şampiyon oldu" diye seviniyorken, lig tv'de ilginç bir görüntü gördüm. fenerbahçe taraftarı sahaya iniyor ve şampiyonluğu kutluyor. konfetiler havada uçuşuyor. allah allah! hemen bursaspor maçını açtım. ama maç 2-1!.
    ne oldu demeye kalmadan fenerbahçe maçını anlatan spikerin ağzından beni rahatlatan o cümleler dökülüyor "bursaspor şampiyon ama fenerbahçeliler neden seviniyor anlamış değilim bir şampiyon gibi"

    evet! yanlış anons.
    milyon euroluk klübün stadyumunda yanlış anons!
    ben bir yandan kahkaha atarken diğer yandan stadda yanan bir şeyler gördüm.
    fenerbahçeli taraftarlar stadı yakıyorlar!

    aynı anda iki tane milyon euroluk stad fiyaskosu.
    birincisi yanlış anons diğer yanan koltuklar.

    fenerbahçe taraftarının bu hareketi klüblerine ne kadara patlıyacağının farkında olmadan, taraftarlar ısrarla stada zarar vermeye çalışıyor. yazık!

    şimdi düşünüyorum, aynı şey bizim başımıza gelse, biz kendi stadımızı yakar mıyız acaba?
    ben böyle bir şeye ihtimal bile vermiyorum...
  • 155
    --- alıntı ---
    fenerbahçe stadının fikir babası mr. vi-tol namıyla tanınmış bir ingiliz'di. onun delaletiyle şimdiki stadın olduğu yer the union club tarafından satın alınmıştı. gel zaman-git zaman ilk dünya savaşı gelip kapıya dayanınca, ingiltere can düşmanımız oluverdi. o zaman ittihat ve terakki'nin ileri gelenleri futbola da el atmış, ittihat spor adıyla bir de kulüp kurmuşlardı. şimdi taksim'de-ki gezi parkın yerinde eskiden gayet ilkel, güya bir stadyum vardı ama aslında burası alelade bir düzlük olup, taksim kışlası'nın talim ve içtima alanıydı. kadıköy'ün tek stadyumu ise, ingilizlerin elindeydi. zamanın "şehremini" (belediye başkanı ve valisi) operatör dr. cemil topuzlu, gayet pratik bir zekâya sahip olup, iş bitirici bir adamdı. o sıralar memleketin bir gailesi de ingiltere'ye sipariş edilmiş, parası ödenmiş savaş gemilerini ingilizlerin elinden alabilmekti. savaş başlayınca ingiltere gemileri vermedi. bunu fırsat bilen şehremini topuzlu, the union club'ün sahasına el koydu ve burayı ittihatspor'a verdi. başına da kadıköy yakasının önde gelen ittihatçılarından aydınoğlu reşit bey getirildi.

    ne yazık ki ittihatspor buranın keyfini süremedi. savaşın ardından yerle bir olan ittihatçılardan kaçan canını kurtarmış, kaçamayan malta'yı boylamıştı. kurucu partisi yok olan ittihat spor da can çekişiyordu. ancak aydınoğlu reşit bey ne pahasına olursa olsun kulübe ve sahasına sahip çıkmakta kararlıydı. ama iktidar artık ittihatçıların kanlısı ihtilafçılar eline geçmişti. bunlar da hasımlarından arta kalmış ne varsa, taşınır-taşınmaz tüm mal varlığının üstüne konmaya çalışıyorlardı. ne var ki kulübün cengâver sporcuları her gün burada barikat kurup bekleyerek stadyumu ihtilafçıla-ra kaptırmadılar.

    fenerbahçe ise bu sıralar, tarihinin belki de bugünkünden bile karanlık bir dönemini yaşıyordu. ingilizler'in gözüne girmek için fenerli yöneticiler, işgal güçlerinin futbol takımıyla maç üstüne maç yaptırıyorlardı. ancak ihtilaf-çı iktidarın ömrü pek uzun olmadı. ankara'da yeni bir hükümet, yeni bir devlet kurulmuştu.

    aydınoğlu reşit bey ileriyi gören bir adamdı; yeni düzende, ittihatçıların malı stadyumun elden gideceğini biliyordu. bunun için mülkü, kullanım hakkını saklı tutarak milli emlâk'e verdi. o sıralar ankara'da istanbul'a "dargındı". kimse istanbul'un yüzüne bakmıyordu ve artık eski başkente hiç yatırım yapılmıyordu. bu hal, ankara belini doğrultuncaya kadar sürdü. savaşı kazanılmıştı ama halen anadolu türkleştirilememişti. 1925'teki mübadele ile anadolu'dan rumlar çıkarıldıktan sonra sıra, osmanlı'dan geriye kalmış ne varsa hepsinin imhasına gelmişti.

    yapılacak işlerden biri de halen faaliyette olan ittihatsporu kapatmak ve mal varlığına el koymaktı. bu konulardaki uzmanlığını mübadele işlerindeki başarıyla kanıtlayan, varlık vergisi'nin mucidi maliye bakanı şükrü saraçoğlu çıktı sahneye. aydınoğlu reşit bey'i karalar bağladı. çünkü işte şimdi çetin cevize çatmıştı.

    önce ihtar geldi, ardından baskı ve tehditler. aydınoğlu reşit bey direndi. baktılar zorla olmayacak, para teklif ettiler. ı-ıh! buna da yanaşmadı. saraçoğlu gelişmeleri ankara'dan takip ediyordu. ittihatsporu kapatacak bir katakulli olmadan bu iş halledilemeyecekti. bunun için meclisten tek maddelik bir yasa çıkartılmasına ön-ayak oldu. yasaya göre, spor tesisleri ve semt sahalarının nasıl kullanılacağı belirlenmişti. yasa ile birlikte, aynı semtte faaliyet gösteren takımlardan, üye sayısı fazla olan takıma imtiyaz sağlanıyordu. böylece, ittihat spor'un üye sayısı düşük olduğundan arazinin kullanım hakkı fenerbahçe'ye devredildi. ancak arazi halen milli emlâk malıydı. saraçoğlu, bu durum karşısında yine devreye girerek sorunu çözdü; bakanlık yetkilerini kullanarak araziyi '1 lira' karşılığında fenerbahçe'ye sattırdı.

    burada tesis olarak, ingilizlerden kalma ahşap, tek katlı bir gazinodan ve soyunma kabinlerinden başka bir şey yoktu. modern bir stadyum yapılması fikri ilk kez 1950 yılında gündeme geldi. celal bayar, ankara'da kendisini ziyarete gelen kulüp yöneticilerine, "rahat olun, sizi bu müşkülden kurtarmayı vazife sayarız" dediyse de bu vaat lafta kaldı ve fenerbahçeliler, bir stadyuma sahip olabilmek için 30 yıl daha beklemek zorunda kaldılar. nihayet 8o'li yılların başında inşaat başladı.

    1982'de stat kısmen bitti. başkan aziz yıldırım, ancak 10 bin kişilik bir semt stadyumuna elverişli olan bu araziye, 70-80 bin kişilik bir stadyum yaptırmıştı. bağdat caddesinin hemen başına yapılan stadyum, maç günleri kadıköy'ü cehenneme çevirdi. hemen önünden otoban geçmesi, otoparkının olmaması, yanı başında bir lise ve bir ilkokul bulunması, inşaatın izin, ruhsat ve anıtlar kurulu'yla olan ihtilafları bile bu hilkat garibesi stadyum engelleyemedi.

    dünyanın belki de 'gecekondu' zihniyetiyle yapılmış tek stadyumu olan bu tesise şükrü saraçoğlu adı verilmişti. stadyumun kendisi gibi adı da yanlıştı. çünkü bu arazinin kazanılmasını sağlayan kişi aslında cemil topuzlu'ydu. ancak topuzlu şanssızdı çünkü onun günümüzde de etkin olan torunları yoktu. saraçoğlu ise şanslıydı, çünkü torunu rüştü saraçoğlu, turgut özal'ın, daha sonra da tansu çiller'in (şimdi de koç'un) ekonomi prenslerinden biriydi ve dedesinin kurduğu merkez bankası'nın başkanıydı. başı sıkışan her fenerbahçeli yönetici ona koşuyordu.

    --- alıntı ---
  • 156
    öncelikli olarak bu entryi yazma sebebim rakibimizin stadına kayıtsız şartsız çamur atmak değildir. saraçoğlu stadı ile ilgili olarak görüşlerimizi, o stattaki elektronik ıslıktan tutun da sidik torbalarına kadar yaşanan tüm rezaletleri yaşayan insanlar olarak hem ben hem de diğer arkadaşlarım defalarca kez yazdılar. bu entryinin asıl yazılma sebebi aziz yıldırımın 2 hafta önce milliyet gazetesine verdiği ''galatasaraylılar haddelerini aşıyorlar konuşursam sokağa çıkamazlar'' başlığı altında yayınlanan röpörtajdır. o röportajı okumak isteyenler için.

    http://cadde.milliyet.com.tr/...LTINDAN_KALKAMAZLAR_

    bu röportaj hakkında ve kendisinin stadımıza sallamalarına kendi çapımda #399928 ve #399945 entryleri ile yanıt vermiştim.( son günlerdeki sözlük gidişatı üzerine söylüyorum reklam yapmak için vermedim bu entry numaralarını) daha sonra sevgili yazar abim captano kendi blogunu bana açarak bu yazının orada yayınlanmasını sağlamıştı. kendisine bir kez daha teşekkürler.

    bu sabah gazeteleri gezerken geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden belediye işçisinin haberi çarptı. (kendisine allahtan rahmet yakınlarına sabır diliyorum) haberi taratarak orjinal halini aynen yayınlıyorum.

    http://twitpic.com/1v9fid

    dikkat edildiği gibi bu talihsiz olay bu stadın çok yakınlarında meydana gelmiştir. haberde zaten 2009 uefa finali afişini görmektesiniz. haberi incelerseniz dere yatağının taşması sonucu sel sularının taştığını göreceksiniz. bu haberi okuduktan fenerbahçe.org da yer alan bir haber geldi aklıma

    http://www.fenerbahce.org/....asp?ContentID=19895

    yukarıdaki linki dikkatle incelediğiniz zaman kurbağalıdere dere tarafında küçük bir su birikintisi oldu başka bir olay yaşanmadı belirtiliyor. demek ki sel suları akarak küçük bir birikinti halini alabiliyormuş ! bu stadın yerini bilenler zaten uzun yıllardır buranın dere yatağı olduğunu buraya stat yapmanın sakıncalı olduğunu hatta bu stadın zemin probleminin altında da bu sorunun yattığını söylüyorlardı. bunun üzerine ben biraz daha kafayı çizerek belediye kararları bu olayla ilgili olarak ne diyor dedim ve belediye kanunlarına da ulaştım.

    http://www.spo.org.tr/...ba22728b6185e_ek.pdf

    dere yatakları ve tașkınlar ile ilgili 2006/
    27 sayılı genelge

    2- çeșitli kullanım alanları olușturmak maksadıyla derelerin üzeri, zaruri hallere münhasır olmak üzere dsi genel müdürlüğünün izni alındıktan sonra gerçekleștirilecek ișlemler hariç, kesinlikle
    kapatılmayacaktır. bunun dıșında dere yataklarında gerçekleștirilecek her türlü yapılar ilgili kurum veya kurulușlarca onaylı bir projeye dayandırılacaktır .

    4- kamu kurum ve kurulușlarınca, köprü altındaki su akıș kesitinin daralmasına sebebiyet veren ve su akıșını engelleyen yapılar yapılmayacaktır. özel ve tüzel kișilerce yapılmak ve yaptırılmak
    istenen bu tür yapılara da kesinlikle izin ve ruhsat verilmeyecektir. ilgili kurumlarca yapılan denetimler neticesinde su akıș kesitinin daralmasına sebebiyet verdiği tespit edilen yapılar, imar mevzuatına göre mülki amirlerin sorumluluğunda yetkili belediye veya özel idare tarafından derhal kaldırılacaktır .

    mevcut kanunlara bakılarak gerekli yorumları siz değerli sözlük yazarlarına bırakıyorum. unutmadan ilave edelim mevcut bir temel yerine parça parça yapılan bir stattan bahsettiğimizi unutmamız lazım.
    demek ki neymiş aziz bey boşa sallamakla olmuyormuş bu işler. biz sokağa rahat çıkarız ama sen çıkarken dikkat et paçalar çamur olabilir malum dere arazisi.
  • 164
    son 10 yılda galatasaray adına buradaki en iyi futbolu oynamış ve en iyi skoru* almış lucescu ve hagi'dir. lucescu 7 kişiyle fenerlileri altına ettirmişti. ancak 1-0 yenilmiştik. üstelik 3 defans** oyuncumuz kırmızı kart görmüştü. hagi de yanılmıyorsam iyi futbol oynatmıştı. o da az tırstırmamıştı fenerlileri. ancak o da 1-0 yenildi. hemde galatasaray'ın en umutsuz kadrolarından birisine sahipti hagi.
    ayrıca trabzonspor 16 mayıs günü fenerin elinden şampiyonluk alabiliyorsa bir zahmet galatasaray bir üç puan alsın.
App Store'dan indirin Google Play'den alın