551
ben 7 ila 10 arası yaşlarındayken, izmir / bergama'nın sıradan bir mahallesinde, lastikçilerden aldığımız eskimiş traktör tekerlerini ve kamyon lastiklerini yakardık sokağımızda. etrafını kumlarla çevirirdik ki alev sağa sola yayılmasın.
bu aktivite akşamüstü yapılırdı, hava kararmaya yakın alev alırdı lastikler ve siyah is çıkmaya başlardı gökyüzüne...
mahallenin abileri ön ayak olurdu ekstra lastik bulunmasına. kimisi çalardı lastikçi dükkanlarının önlerinden, kimisi babasından stepnesini kaçırırdı.
hava kararıp, ateşin üstünden atlama olayı başladığında, anne babalar dahil çocukların eğlencesine katılırdı.
amcanın teki ateşin üstünden atladıktan sonra kara kara düşünür, bir anda yanan lastiğin kendi otobüsünün stepnesi olduğunu farkedince kızgın gözlerle oğlunu arardı, biz de uzaktan izleyip gülerdik.
aileler de gülerdi, amca da kızgınlığı geçince diğer lastiklerini kendi elleriyle getirirdi.
polis bile gelirdi lan eğlenceye...
çünkü, o yıllar bu kadar bölünmemiştik.
buraya kadar anlattığım cümlelerin hiçbirinde arkadaşlarımdan bazılarının alevi, bir iki tanesinin kürt, birinin arnavut göçmeni, çok yakın arkadaşımın da gazi çocuğu olduğundan bahsetmedim. kendim 7 göbek egeliyim, türk'üm, atatürk devrimlerine inanır ve sahip çıkarım...
daha ilginç bir ayrıntı, lastiğini getirip yakan amca da, eski ülkücülerdendi. ağır amcalardandı...
sözlükte bergamalı olanlar varsa ne demek istediğimi çok daha iyi anlayacaklar... ben artık orada oturmuyorum. denizli'ye taşındığım 2000 yılından bu yana da tekrar ateşten atlamadım.
çünkü çok fena etiketlediler, yaftaladılar...
ben bu geleneğin orta asya geleneği, üzerinden atlayanların tüm halklardan ve inanışlardan insanlar olduğunu bilirdim. hala da inancım budur.
nev yeni demektir orta asya eski dilinde, ruz da bahar olması lazım...
baharın gelişi, kardeşliğimiz, kutlu olsun kardeşlerim...
bu aktivite akşamüstü yapılırdı, hava kararmaya yakın alev alırdı lastikler ve siyah is çıkmaya başlardı gökyüzüne...
mahallenin abileri ön ayak olurdu ekstra lastik bulunmasına. kimisi çalardı lastikçi dükkanlarının önlerinden, kimisi babasından stepnesini kaçırırdı.
hava kararıp, ateşin üstünden atlama olayı başladığında, anne babalar dahil çocukların eğlencesine katılırdı.
amcanın teki ateşin üstünden atladıktan sonra kara kara düşünür, bir anda yanan lastiğin kendi otobüsünün stepnesi olduğunu farkedince kızgın gözlerle oğlunu arardı, biz de uzaktan izleyip gülerdik.
aileler de gülerdi, amca da kızgınlığı geçince diğer lastiklerini kendi elleriyle getirirdi.
polis bile gelirdi lan eğlenceye...
çünkü, o yıllar bu kadar bölünmemiştik.
buraya kadar anlattığım cümlelerin hiçbirinde arkadaşlarımdan bazılarının alevi, bir iki tanesinin kürt, birinin arnavut göçmeni, çok yakın arkadaşımın da gazi çocuğu olduğundan bahsetmedim. kendim 7 göbek egeliyim, türk'üm, atatürk devrimlerine inanır ve sahip çıkarım...
daha ilginç bir ayrıntı, lastiğini getirip yakan amca da, eski ülkücülerdendi. ağır amcalardandı...
sözlükte bergamalı olanlar varsa ne demek istediğimi çok daha iyi anlayacaklar... ben artık orada oturmuyorum. denizli'ye taşındığım 2000 yılından bu yana da tekrar ateşten atlamadım.
çünkü çok fena etiketlediler, yaftaladılar...
ben bu geleneğin orta asya geleneği, üzerinden atlayanların tüm halklardan ve inanışlardan insanlar olduğunu bilirdim. hala da inancım budur.
nev yeni demektir orta asya eski dilinde, ruz da bahar olması lazım...
baharın gelişi, kardeşliğimiz, kutlu olsun kardeşlerim...