shakhtar donetsk özelinde makas tartışmalarının arşa çıktığı şu günlerde bu konu ile ilgili uzun bir yazı yazmak istedim. biz neden shakhtar olamayız? ya da makas neden açık. günlük transfer bilançoları ne kadar gerçekçi.burada transfer bilançoları da biraz mini etek gibi. çok şey gösteriyor ama her şeyi göstermiyor. bu konuya değineceğim. lakin bu konuya değinmeden önce herkesin
ne dediler başlığında
mircea lucescu'nun shaktar'da kurduğu sistemi anlattığı şu entryyi okuması ve shakhtar'ı iyi anlaması gerekiyor. (bkz:
#2999943)
lucescu kurdukları sistemi gayet güzel açıklamış. ben bu adamların 13-14 senedir ilk 11'e 8 tane oyuncu aldığı bir transfer dönemi hatırlamıyorum. bununla birlikte süper ligdeki her takım bu 13-14 yıllık süreçte en az 4 transfer döneminde ilk 11'ine 8 yeni oyuncu almıştır. bu 8 yeni oyuncunun da en az 5 tanesi de ileride kulübe bonservis girdisi sağlayabilecek oyuncular değildir.
belki son 5 yılda mesela bir türk kulübünden az para harcamış olabilirler. ancak bu olayı kıyafet dolabı üzerinden örnekleyerek açıklamaya çalışayım. adamların dolabı her türlü ortama girebilecekleri pahalı kıyafetler ve ayakkabı ile dolu ve bu dolaba kıyafetleri eskidikçe ekleme yapıyorlar. dolapları dolu olduğu için içindeki kıyafetler de fazla eskimiyor. peki biz ne yapıyoruz? bizde dolap boş. ayakkabının tabanı deliniyor ucuz yeni bir ayakkabı alıyoruz, tişört soluyor ucuza tişört alıyoruz dolap fazla dolu değil sürekli onu giyiyoruz eskiyor bi daha ucuz tişört alıyoruz. evet totalde onlardan fazla harcamışızdır, ama bizim dolapta dursun ara sıra giyerim diye marka bi tişörte dünyaları bayılacak gücümüz yok. biz üstümüzdeki giyilemeyecek hale gelince başka yerlerden kısıp ya da kredi kartından çekip ucuz bir tişört alıyoruz. çünkü biz borç içinde yaşıyor, borç döndürmeye çalışıyoruz. haliyle zorunda kalmadıkça şunu çok beğendim deyip alma şansımız olmuyor.
diğer bir husus adamların bir vizyonu var. bu vizyon çok net ve hiç bir şekilde tavizi yok. peki bizde nasıl? 7 sene öncesine gidelim. shakhtar'ın brezilyalıları aldığı mantıkla bonuslarla yaklaşık 15 milyon euroya yakın bir paraya
armindo bruma'yı transfer ettik. rotasyonda pişirecek, parlatacak 30-40 milyon euroya satacaktık. ancak 3 ay sonra takımın hocası değişti. yeni gelen hoca bir şampiyonlar ligi maçı sonrasında bruma'nın neden 18'e alınmadığı sorulduğunda bruma bu takımda oynayacak kalitede değil deyip kiralık gönderilmesi için rapor verdi. bizde hoca değişir, yönetim değişir, vizyon da değişir. hatta bazen ikisi de değişmez ama vizyon değişebilir. bizde vizyonun değişmesi ezeli rakibine tek bir şampiyonluk kaptırmaya bakar bazen. şampiyonluk kaptırıldıysa vizyondan vazgeçilmelidir. bu kadar nettir bizim kurallarımız.
peki aramızdaki en önemli fark ne? aramızdaki en önemli fark şu; adamlar oldukları yeri kabullenmiş, şımarmıyorlar. şampiyonlar liginde yarı final de oynasak, uefa avrupa ligini de kazansak, ligde şampiyonluk da kaptırsak bizde vizyon bu deyip ödün vermiyorlar. peki bizde nasıl oluyor? 2 sene şampiyon olup şampiyonlar liginde de 2. tur gördük mü kendimizi
bayern münih'e
real madrid'e rakip görmeye başlıyoruz. şampiyonlar liginde grupları mı geçtik? gelsin
wesley sneijder gelsin
didier drogba, menemenden 2 sene üst üste şampiyon olan, şampiyonlar liginde gruptan namağlup çıkan beşiktaş'a mı geçtik? gelsin
pepe gelsin
alvaro negredo. ligde 2 sene üst üste şampiyon mu olduk, gelsin
radamel falcao. bizim en önemli sorunumuz bu. haddimizi bilmiyoruz. ama adamlar biliyorlar. ödün vermiyorlar. burada sistem, vizyon edebiyatı yapan yazarların çoğunun yazın bir
fernandinho muhabbeti çıktığında maaşına bakmadan ağızları sulandı. bu adamaların gayesi isim yapmış fernandinho'ya 6 milyon euro maaş vermek değil, fernandinho'yu 20 yaşına gelmeden alıp manchester city'ye satmak. ayakları yere basıyor biz ise üflesen havalanıyoruz.
evet son 5 yılda bizden az para harcamışlardır. ama adamlar 13-14 sene önce bir kadro kurdular. senelerdir o kadroyu yamayarak devam ediyorlar. değişim yıllar içinde ve yavaş yavaş geliyor. bizim gibi 3 yılda 1 ilk 11'e 8 transfer yapmak zorunda kalmıyorlar. sistem olan bir yerde zaten 3 yılda bir bi yaz transfer döneminde ilk 11'e 7-8 yeni oyuncu monte etmezsin. evet kafa kafaya harcadık. ama biz kredi çekip harcadık adamlar cebinden harcadı. biz takım kurmak için harcadık adamlar 2 sene sonra manchester city'ye oyuncu sattıklarında yerine oynatacakları oyuncuyu da şimdiden alıp yavaş yavaş pişirelim diye harcadı. şu parayı harcama şekli bile bizden çok çok daha zengin olduklarını gösteriyor. çünkü bizim gibi ilk 11'e 8 yeni oyuncu almak zorunda kalsalar harcadıkları para 150 milyon euroyu geçecektir muhtemelen ki vizyonları gereği de böyle bir şeye hiç bir zaman ihtiyaçları olmayacak.