• 178
    2000lerden beri kara para aklama makinesi olan, servetini dağıtılan sovyetler birliğini mafyalaşıp sömürerek yaratan oligark rinat ahmetov’un takımı. ahmetov zamanında ukrayna’nın rus başkenti donetsk’in takımı iken, kırım’ın işgali sonrası ukrayna tarafına dönüp yatırımlarını korumayı seçmiş (en büyüğü mariupol’daki azovstal fabrikası), 2010ların sonunda tekrar rus tarafına yanlarken son savaş sonrası dünyanın en büyük ukrayna milliyetçisi olup günlerini avrupa’dan fabrikalarına para isteyerek geçirmektedir.

    shakhtar’ın donetsk’in ayrılması sonrası şu günlerde gerçek taraftarı pek olmayıp, avrupa başarıları ile kiev’deki rastgele bazı ukraynalıların maçlarına gittiği başakşehir tipi bir takımdır.

    modellerini son 20 yılda aynı zenit gibi çok iyi oturtmuş, her şampiyonlar ligi sezonunda bir büyük takımın sinirini bozup hiç daha iyi gidememişlerdir. köle gibi dolaşan 18 yaşında brezilyalı piyasasını zenit ile tarumar ederler.

    tahminim bu sezonun en kötü şampiyonlar ligi takımı antwerp’i (belçika takımları iyi senelerden sonra faciaya bağladı yine) yenip, porto’ya yenilip, 9 puanla elenecekleri yönünde.
  • 176
    garip aciklamalarda bulunan takim.

    https://www.espn.com/...compensation-package

    sahtar baskaninin espn'e verdigi yukaridaki roportajdan cikarilan su cumleye bakarsak;

    --- alıntı ---

    "tete didn't send this letter. we asked tete to return back to the club many times and he ignored us. because of his absence, we unilaterally terminated his contract. it means that actually tete terminated this contract.

    --- alıntı ---

    tete ile sahtar arasindaki mevzunun oldugu acikca goruluyor.

    islak ruyalara dalan suyun karsi yakasindakilere goz yasartici bilgi; ceza alacaksa - ki almayacak - tete alacak, galatasaray'in zerre basi agrimayacak.

    ha gunes batidan dogdu da aldi diyelim uzulmesinler zaniolo gibi yarim senelik baska bir topcu bulur yine de iclerinden gecirtiriz.
  • 146
    savaş yaşanan bölgenin takımı. ukrayna ligi de premier lig, bundesliga değil. ancak hem kendi liginde hem avrupada başarı sağlayarak oyuncularını uçuk paralara satabiliyorlar. biz de avrupada sinek avlayıp, sonra türkiye liginden kimseye şu kadar verilmez, bu kadar verilmez diye geziyoruz.

    saymak istese 300 tane bahane sayacak takım bugün (bkz: 21 ekim 2020 real madrid shakhtar donetsk maçı)nda real’e deplasmanda 3 gol atıyor. açılan makas diye biz de bahane sıralayalım.
  • 163
    kulübün sahibi (sponsoru değil) dünyanın
    en zengin adamlarından biri olan ahmetov isimli bir oligark. ahmetov sadece bir iş adamı değil aynı zamanda bir siyasetçi. güneydoğu ukrayna'daki ayrılıkçı hareketi finanse etmekle, sahibi olduğu medya kuruluşlarıyla propagandasını yapmakla itham edilen, zelensky'yi devirme amaçlı darbe organizasyona destek vermekle suçlanan biri. şayet ukrayna–rusya krizi savaşa dönüşürse ahmetov direkt hedef olur ve ukrayna'yı terk eder, shakhtar'ın da kapısına kilit vurulur. shakhtar, rusya tarafından tanınan donetsk halk cumhuriyeti'nin bir takımı olarak rus ligi'ne katılsa bile uefa avrupa kupalarına katılmasına müsaade etmeyecektir.
  • 147
    shakhtar donetsk özelinde makas tartışmalarının arşa çıktığı şu günlerde bu konu ile ilgili uzun bir yazı yazmak istedim. biz neden shakhtar olamayız? ya da makas neden açık. günlük transfer bilançoları ne kadar gerçekçi.burada transfer bilançoları da biraz mini etek gibi. çok şey gösteriyor ama her şeyi göstermiyor. bu konuya değineceğim. lakin bu konuya değinmeden önce herkesin ne dediler başlığında mircea lucescu'nun shaktar'da kurduğu sistemi anlattığı şu entryyi okuması ve shakhtar'ı iyi anlaması gerekiyor. (bkz: #2999943)

    lucescu kurdukları sistemi gayet güzel açıklamış. ben bu adamların 13-14 senedir ilk 11'e 8 tane oyuncu aldığı bir transfer dönemi hatırlamıyorum. bununla birlikte süper ligdeki her takım bu 13-14 yıllık süreçte en az 4 transfer döneminde ilk 11'ine 8 yeni oyuncu almıştır. bu 8 yeni oyuncunun da en az 5 tanesi de ileride kulübe bonservis girdisi sağlayabilecek oyuncular değildir.

    belki son 5 yılda mesela bir türk kulübünden az para harcamış olabilirler. ancak bu olayı kıyafet dolabı üzerinden örnekleyerek açıklamaya çalışayım. adamların dolabı her türlü ortama girebilecekleri pahalı kıyafetler ve ayakkabı ile dolu ve bu dolaba kıyafetleri eskidikçe ekleme yapıyorlar. dolapları dolu olduğu için içindeki kıyafetler de fazla eskimiyor. peki biz ne yapıyoruz? bizde dolap boş. ayakkabının tabanı deliniyor ucuz yeni bir ayakkabı alıyoruz, tişört soluyor ucuza tişört alıyoruz dolap fazla dolu değil sürekli onu giyiyoruz eskiyor bi daha ucuz tişört alıyoruz. evet totalde onlardan fazla harcamışızdır, ama bizim dolapta dursun ara sıra giyerim diye marka bi tişörte dünyaları bayılacak gücümüz yok. biz üstümüzdeki giyilemeyecek hale gelince başka yerlerden kısıp ya da kredi kartından çekip ucuz bir tişört alıyoruz. çünkü biz borç içinde yaşıyor, borç döndürmeye çalışıyoruz. haliyle zorunda kalmadıkça şunu çok beğendim deyip alma şansımız olmuyor.

    diğer bir husus adamların bir vizyonu var. bu vizyon çok net ve hiç bir şekilde tavizi yok. peki bizde nasıl? 7 sene öncesine gidelim. shakhtar'ın brezilyalıları aldığı mantıkla bonuslarla yaklaşık 15 milyon euroya yakın bir paraya armindo bruma'yı transfer ettik. rotasyonda pişirecek, parlatacak 30-40 milyon euroya satacaktık. ancak 3 ay sonra takımın hocası değişti. yeni gelen hoca bir şampiyonlar ligi maçı sonrasında bruma'nın neden 18'e alınmadığı sorulduğunda bruma bu takımda oynayacak kalitede değil deyip kiralık gönderilmesi için rapor verdi. bizde hoca değişir, yönetim değişir, vizyon da değişir. hatta bazen ikisi de değişmez ama vizyon değişebilir. bizde vizyonun değişmesi ezeli rakibine tek bir şampiyonluk kaptırmaya bakar bazen. şampiyonluk kaptırıldıysa vizyondan vazgeçilmelidir. bu kadar nettir bizim kurallarımız.

    peki aramızdaki en önemli fark ne? aramızdaki en önemli fark şu; adamlar oldukları yeri kabullenmiş, şımarmıyorlar. şampiyonlar liginde yarı final de oynasak, uefa avrupa ligini de kazansak, ligde şampiyonluk da kaptırsak bizde vizyon bu deyip ödün vermiyorlar. peki bizde nasıl oluyor? 2 sene şampiyon olup şampiyonlar liginde de 2. tur gördük mü kendimizi bayern münih'e real madrid'e rakip görmeye başlıyoruz. şampiyonlar liginde grupları mı geçtik? gelsin wesley sneijder gelsin didier drogba, menemenden 2 sene üst üste şampiyon olan, şampiyonlar liginde gruptan namağlup çıkan beşiktaş'a mı geçtik? gelsin pepe gelsin alvaro negredo. ligde 2 sene üst üste şampiyon mu olduk, gelsin radamel falcao. bizim en önemli sorunumuz bu. haddimizi bilmiyoruz. ama adamlar biliyorlar. ödün vermiyorlar. burada sistem, vizyon edebiyatı yapan yazarların çoğunun yazın bir fernandinho muhabbeti çıktığında maaşına bakmadan ağızları sulandı. bu adamaların gayesi isim yapmış fernandinho'ya 6 milyon euro maaş vermek değil, fernandinho'yu 20 yaşına gelmeden alıp manchester city'ye satmak. ayakları yere basıyor biz ise üflesen havalanıyoruz.

    evet son 5 yılda bizden az para harcamışlardır. ama adamlar 13-14 sene önce bir kadro kurdular. senelerdir o kadroyu yamayarak devam ediyorlar. değişim yıllar içinde ve yavaş yavaş geliyor. bizim gibi 3 yılda 1 ilk 11'e 8 transfer yapmak zorunda kalmıyorlar. sistem olan bir yerde zaten 3 yılda bir bi yaz transfer döneminde ilk 11'e 7-8 yeni oyuncu monte etmezsin. evet kafa kafaya harcadık. ama biz kredi çekip harcadık adamlar cebinden harcadı. biz takım kurmak için harcadık adamlar 2 sene sonra manchester city'ye oyuncu sattıklarında yerine oynatacakları oyuncuyu da şimdiden alıp yavaş yavaş pişirelim diye harcadı. şu parayı harcama şekli bile bizden çok çok daha zengin olduklarını gösteriyor. çünkü bizim gibi ilk 11'e 8 yeni oyuncu almak zorunda kalsalar harcadıkları para 150 milyon euroyu geçecektir muhtemelen ki vizyonları gereği de böyle bir şeye hiç bir zaman ihtiyaçları olmayacak.
  • 165
    fifa dan 50 milyon € tazminat talep eden kulüp.

    elindeki futbolcuları satmak için görüşmeler yaparken fifanın savaş bölgesindeki kulüplerin futbolcularının ve teknik ekibin “serbest” kaldığını açıklaması ile zarara uğradığını iddia ediyor.

    shakhtar’ın ceosu sergiy palkin premier lig ekibi fulham ile manor solomon transferinde 7.5 milyon euro bonservis üzerine anlaşmak üzereyken fifanın aldığı karar yüzünden anlaşmanın bozulduğunu söylüyor.
  • 128
    takımdaki yabancı oyuncu tercihlerini %90 oranında brezilyalı oyunculardan yana kullanan ukrayna menşeili futbol takımı. düzenli olarak takıma brezilyalı wonderkid adayı oyuncuları katıyorlar. ilginç olmakla birlikte bence gayet mantıklı bir strateji. gerçi lucescu sonrası bu konularda bir düşüş yaşamadılar da değil.

    https://gss.gs/DEk.png
  • 143
    yaklaşık 13-14 yıldır brezilya ligindeki genç oyunculara gözünü kırpmadan 15 milyon eurolara kadar çıkan bonservis bedelleri ödeyerek transfer edebilen, halihazırda kadrosunda tam 12 tane brezilyalı futbolcu bulunan takım.

    illa bir makas edebiyatı olacaksa belirtelim shakhtar ile türk kulüpleri arasındaki makas ekonomik olarak fazlasıyla açıktı senelerdir. adamlar biz 500.000 euroya nonda alırken castillo'ya 15, willan'a 14, ilsınho'ya 10 milyon euro bonservis ödüyorlardı.
  • 114
    sıradan futbolculardan kurulu mükemmel takım.
    sıradan derken kastım şu fark yaratan birkaç futbolcu var, bunların başında da alex geliyor. diğer fark yaratanlar yıllarca satıldı ve gitti zaten.
    sonuçta bizde de fark yaratan 3 futbolcu var. muslera, melo ve sneijder.

    ünal aysal bunu demek istiyordu işte. "sürekli avrupa'da var olmak"
    aldığın başarı çok önemli değil o açıdan. ister her maç 4 ye, ister yarı final oyna ama hep oralarda ol. hep oralarda bulun.
    avrupa'dan hiç eksik kalmadı bu shakhtar. her sene avrupa'da var ve fener karşısında da gördük ki adamlar çok tecrübelenmiş.

    futbol 3-3 bitince güzel değildir illa ki. dün shakhtar'ı izlemekten zevk aldım.
    hayatta futbolcu olmayacak tipler bile çok iyi top oynadı. sokakta görsen "bu futbolcu değil" dersin.

    ama avrupa'da shakhtar hep var.
App Store'dan indirin Google Play'den alın