taze yazar olduğunda, ''son zamanlarda sözlüğe en hoş gelen yazardır'' demiştim kendisi hakkında, boş çıkmadığına memnunum. kendisi bunu kabul etmeyip, alçakgönüllülük yapsa da, kısa zamanda sözlüğün en sevilen yazarlarından oldu.
günlerden bir gün, kulağıma sözlüğü bırakacakmış haberi geldi. buna izin vermek sözlüğün selameti açısından hiç iyi olmayacaktı elbette. uzantılarımı :) kullanıp bundan vazgeçirdim arkadaşı. bana ''hayır'' diyemezdi, çünkü utanmıştı ''gidemezsin'' deyişimize ve ilgimize. tek sebep bu değildi tabii ki kalmasında. o da bunu biliyordu ki, sözlüğü bizim kadar benimsemişti ve buraya yazmayı seviyordu. öyle ''bırakıyorum'' diyerek bırakamazdı ki... bu ikna edici konuşmadan sonra başlayan muhabbetlerimizden sonra kendisini tanıdığım için mutlu olduğumu söylemekte sakınca görmüyorum. her ne kadar ''üzülme
orkun uşak da
galatasaraylı o da gol atamadı ''gibi
ümit karan hakkında yolladığı latifelerle kafamı bozsa da, (işin açıkçası
* bozulmuyordum gülüp geçiyordum) ümit karan'ı da sevdiğini biliyordum. yoksa bu kadar çok düşünüp mesaj atmazdı beni teselli etmek için...
toprağım oluşu başka bir ortak noktaydı benim için, anlaşmamız için bir sebep dahaydı. zaman zaman yordum, kafasını şişirdim; ama o anlayışlıydı, beni de anladı.
yalnız şunu söylemeliyim, adam sözünde durmuyor arkadaş! yüz yıl önce bana bir söz verdi, dilimde tüy bitti, yok, yapmadı gitti. o yüzden dikkat edin, size de bir söz verirse yüz yıl bekleyebilirsiniz, inanmayın ona. :) (benden duymuş olmayın)sözlüğü bıraktım diye yan çiziyor bana şimdilerde. sen olmazsan sözlüğe kim çemkirir
rıdvan dilmen diye. bu mevzuyu fazla uzatmıyorum çünkü hiçbir yere gidemeyeceğini o da biliyor.
sonuç olarak, sizi tanıdığımız için memnunuz, bunu biliniz, akıllı olunuz efendim.