1943
orta saha tercihleri uzerinden oyuncularla ilgili gorusleri hakkinda fikir yurutebilecegimizi dusunuyorum.
mancini "on stoper" diyebilecegimiz bu rolde standard tercih olacak melo'yu dusunmek ve onde yekta, umut gundogan veya emre colak'tan yararlanmak yerine melo'yu onde dusunuyor hep. bunun uzerinden galatasaray'in neden sureklilik arzedecek sekilde belirli bir seviyenin ustunde oynayamadigini, bir nevi kor-topal ilerledigini incelemek istedim.
***
- melo hucum olarak da etkili bir oyuncu. saha gorusu var, deliciligi var (ozellikle son donemlerde gobekten muthis cikislar yapiyor). bursaspor maci asistleri, son besiktas macinda penalti oncesi topun dibine girerek veysel'e hazirladigi pozisyon... geriden gelerek hava hakimiyetiyle de avantaj saglayabiliyor (kopenhag maci ilk gol). melo bu pozisyonda skor uretimine cok ciddi katki sagliyor.
- melo'nun onde oynamasinin bir ekstra avantaji da savunmayi daha onden baslatmasi. galatasaray'in ileri uclusu agresif olmaktan ve rakibi bozmaktan cok cok uzak, ki bu takimin acik ara en onemli defosu. bu yuzden rakipleri siklikla merkez ikiliyle karsilanmak durumunda kaliyor galatasaray. bu durumda melo'nun on hatta olmasi agresifligin neredeyse stoper bolgesinden degil (ki bu cok gec zaten!) ortasahadan baslamasini sagliyor, rakipler savunma onune gelene kadar en azindan melo'yu gecmek zorunda kaliyor.
- cok basit bir sebep olsa da, melo gibi takimin tonunu, havasini belirleyen bir oyuncunun oyunun merkezinde olmasi bir yan rolde olmasindan daha yararli. karakter olarak da buna uygun, bu tur sorumluluklari aldiginda verimi artan bir oyuncu. oyun konsantrasyonu boylece artiyor.
***
diger yandan ceyhun'un yarattigi dezavantajlar var. agir bir oyuncu oncelikle. city'de gareth barry boyle bir oyuncuydu, takima problem yaratacak kadar agirdi. ancak ayagi duzgundu, sut tehditi vardi (aslinda ceyhun'un da var ama asla kullandigini gormedik), tecrubeliydi ve oyun bilgisi yuksekti. evet, ceyhun kendini kanitlayip terim donemindeki paf oyuncusundan daha fazlasi olabilecegini kanitladi ancak galatasaray puan farkinin cift hanelere ciktigi bir sezonu sampiyon tamamlamaya, bunu yaparken sampiyonlar liginde iz birakmaya ve kupayi da almaya calisiyorsa ceyhun'un yeterliliginin sorgulanmasi cok normal.
burada devreye alternatifleri giriyor haliyle... emre colak, yekta, umut gundogan. sondan baslayalim, umut soru isareti bir oyuncu. cok acik bir katki vermedigi surece subat sonunda kadroya girip sezonun son maclarinda ilk 11 oynamaya baslamasi zor gozukuyor. daha cok sure alanlar ise emre colak ve yekta. bu iki oyuncunun top hakimiyeti ve oyun zekasi bence yeterli seviyede, ancak hucumda uretimleri cok yetersiz. yekta pozisyona girmesini bilen, arayan bir oyuncu olmasina ragmen son pas ve son vuruslarda mental sikintilari olan bir oyuncu. emre de benzer, yeteneklerine ragmen karar verme problemi yasiyor zaman zaman, gol ve asist sayilari onun pozisyonunda oynayan bir oyuncu icin cok dusuk.
ligin ikinci yarisinin ilk macinda melo'yu geride, selcuk'un yaninda emre'yi oynatti mancini. ve belki de yilin en kotu maclarindan birini oynadi galatasaray!
anafikir su- hicbir alternatif melo'nun ortasahada verdigi hucum katkisini dahi veremiyor, savunmayi soylemeye bile gerek yok. haliyle mancini ceyhun'un defansif katkisini emre colak'in hucum katkisina tercih ediyor. ama galatasaray'in ortasahasinin beklenen seviyede olmadigi ortada.
***
selcuk meselesine gelince...
galatasaray'in bu probleminin gectigimiz sezon devre arasinda basladigini soylemek lazim. buyuk hedefler dogrultusunda oyun temelli futbol anlayisindan oyuncu temelli anlayisa gecti galatasaray ve drogba ile senijder geldi. zaten takimla birlikte hareket etme zaafiyeti bulunan burak'la olusan bu uclu haliyle zaafiyet yaratti. o gunden beri selcuk da pirlovari bir oyun kurucu rolunden cok yonlu, efor bazli bir fizik performans oyuncusuna donustu. oyunda etkili oldugu bir diger yon duran toplardaki surekliligi de elinden alininca 1 sene icinde ulkenin en iyi yerli oyuncusundan performansi sorgulanir bir oyuncu seviyesine geldi selcuk. bence hala ayni oyuncu, ama takim farkli artik...
galatasaray selcuk'un etkinligini artirabilmek adina iki sey yapmak zorunda. ya onde oynayacak ve onde basacak, boylece kisa alanda pres yapilacak, ya da savunmayi daha ileriden baslatip selcuk'un birincil groevinin rakibi karsilama haline gelmesini engelleyecek...
mancini bunu deniyor. galatasaray onde oynayabildigi maclari zaten rahat goturuyor. oynayamadiginda ise ilerideki burak-sneijder-dorgba uclusuyle takimin geri kalani arasinda kocaman bir bosluk olusuyor, seken toplar rakip hucumu haline geliyor ve karsilayan ilk isimler yine selcuk-melo oluyor. savunmayi onden baslatmak icin umut'u oynattiginda ise ciddi bir yetenek eksikligi yasaniyor zira umut ne yuzu donuk ne sirti donuk toplu oyunda iyi bir oyuncu degil. bunlar da haliyle cozum olmuyor galatasaray icin.
***
bu mesele tabi sene basinda yasananlar ile alakali.
selcuk-melo'yla turk futbolunun ustuste sampyion takimlarinda rastlanan bir merkez ikili yakalanmisti. melo fizik, savunma oncelikli ve komple bir futbolcu. selcuk savunmasini aksatmayan, muthis duran top kullanan, pas kalitesi ve oyun gorusu yuksek bir oyuncu. bunlari tamamlayacak ucuncu parca ise topu driplingle ileri tasiyabilen, takimin temposunu yukseltecek, yorulmak bilmeyen mucadeleci bir oyuncuydu.
bu oyuncu yuzde yuz tanima uymasa da hamit altintop'tu galatasaray icin. geldiginde sakatti, taraftar memnun kalmadi performansindan zira adaptasyonu surecinde farkli mevkilerde oynadi, takimin sistemi degisti, forvetler etkisizdi, vesaire... daha sonra form tuttu, takim oynadigi zaman hamit takim savunmasinda pozisyon almada, hucum cikislarinda, cok yonluluguyle ve profesyonelligiyle bence cok cok yararli oldu.
galatasaray bu ucluyu, icinde bulundugumuz sezonun onemi ve fikstur yogunlugunu da dusunerek alper potuk transferiyle guclendirmeliydi. saha ici bir yana, bu uc oyuncuyu dinlendirmeye, yerli havuzunu kaliteli tutmaya, yas ortalamasini dusurmeye, rekabette gerekli mesaji vermeye yarayacakti. olmadi. kendi fikrimdir, galatasaray icin puzzle'in eksik parcasinin tamamlanmasiydi. eldeki alternatifler yeterli katkiyi vermedi, hamit de sakatlaninca bugun icinde bulundugumuz durum cikti ortaya.
***
bu sartlarda sezonu ite kaka bitirmekten baska sansi var mi galatasaray'in? ben pek umutlu degilim.
hamit donebilir mi, donse tam performans verebilir mi, bence cok zor.
sneijder ve burak'in aniden hucumda rakibi bozan oyunculara donusmesi sozkonusu degil.
haliyle selcuk'a binen yukun azalmasi zor, paralel olarak veriminin artmasi zor.
diger yandan takimin ilerde oynamasini saglayabilecek drogba ise 35 yasinda olmasina ragmen mart ayi gelmeden neredeyse 35 maca cikti bile! bu sezonu yaklasik 50 macla bitirmesi demek. bu yastaki bir oyuncuya, hele de fizigiyle oynayan bir oyuncuya bu kadar yuk bindirirseniz bugunku koordinasyonu yetersiz, basit hatalar yapan ve gozle gorulebilecek derecede yorgun drogba'yi izlemek durumunda kalirsiniz. (benzer bir durumu galatasaray liv hospital carlos arroyo ile yasadi bu sezon...)
yani galatasaray icin bu kadroyla bu sikisikliktan cikis yolu var gibi gozukmuyor...
***
mancini ozeline donunce... cozum uretmesi gereken kendisi. ceyhun tercihi iyi, guzel, ancak galatasaray hala ilk yaridaki problemlerini yasamaya devam ediyor. ligin 2. yarisinda oynanan 2 deplasmanda 4 puan kaybetti galatasaray. bu cizgi degismedikce bu takimin sampiyonluk kovalamasi imkansiz. ceyhun tercihiyle ne besiktas macinda, ne antalyaspor macinda cok bir ilerleme saglandigini soylemek guc.
kisacasi mancini'nin denemeye devam etmesi gerek. dogru formulu bulamamasi veya bulana kadar kaybedilecek zaman galatasaray'in sampiyonluk yarisinda cok da ciddi bir tehdit olusturamamasi demek olacak.