resim
Roberto Mancini
Görev:Teknik Direktör
Takım:-
Yaş:60
Uyruk:İtalya
  • 3051
    galatasaray'da sasirtici bicimde esnek ve pragmatik baslamisti. 3lu defans denemeleri, taktiksel degisiklikler, mac ici hamleleriyle city ve inter doneminden kalan "kadro temelli" yapisinin disinde bir profil sergiliyordu. sonra ne olduysa o eski haline dondu. garip bir 4-3-3 tutturdu, onda da defansin onunde illa ceyhun/yekta ikilisinden birini, kanatlarda umut'u burak'i, solda sneijder'i oynatmaya basladi. sasirtici kismi geldiginde takimi 3lu savunma oynatacak kadar uyaniklik gosteren mancini galatasaray tepetaklak giderken nedense islemeyen faktorleri gormezden geldi. isin daha da kotusu mancini problemleri gormezden gelmeye devam ediyor. umut'un halini gormuyormus gibi yapiyor, hajrovic'in formayi burak'tan cok hakettigini, ya selcuk'un bu formasyonda baska bir rolde oynamasi ya da baska oyuncularin selcuk'un yerine sans bulmasi gerektigini...

    bastan beri, ozellikle terim'den sonra tercih edilmesinden de dolayi, mancini'nin dogru bir teknik direktor olmadigini dusundum, yazdim da. ancak nasil hagi teknik direktorluk icin eksik ozellikleri olmasina ragmen 2006 sampiyonlugunun temelini attiysa, mancini'nin de kariyeri, italyan olmasinin getirdigi takimin fiziksel kalitesine verecegi onem, yildiz diye gecinen oyunculara pabuc birakmamasi ve lafini esirgemeyen bir hoca olarak bilinmesi sebebiyle galatasaray'a birseyler katabilecegini dusunuyordum. olmadi. olmayacak da, cok belli. evet, basarisizlikta ne tek ne de ilk sorumlu mancini, ama 46 mac boyunca deneme yapan bir hocanin son vardigi nokta gercekten galatasaray'in kotu kurgulanmis kadrosu icin dahi kabul edilemez.
  • 3056
    son günlerde, gazetelerin galatasaray kısımlarını dolduran yegane isim.
    bu zamana kadar savundum ancak cumartesi günü dikkatimi çeken enstantane üzerine aşağıdaki yazıyı dökmek zorunda kaldım.

    yaptığı hatalar ve doğru hamlelere bakarsak; hataların daha ağır bastığını görürüz.
    roberto'nun hesap defterini en iyi anlatan budur:'günahları, sevaplarından fazla'

    -madrid'ten 6 yemiş ve yurt içi 6 maçta 4 beraberlik almış takımda, ilk planda şampiyonlar liginde 'deplasmanda 1 puan' mottosunu belirledi ve tuttu da. ancak lige de biraz önem verip, motivasyon sağlayıp, büyük takımların belalısı olan (şampiyonlar ve avrupa ligleri grup maçları ile aynı tarihte oynan) 5.-13. haftaları dikkatli ve ekonomik olarak geçmeliydi.

    -ilk olarak 7. haftadaki akhisar maçında oynanan silik futbol, selçuk-melo ikilisinin olmaması ve mancini'nin ilk serüveni olmasına bağlandı. bu, aslında kendisi için hem bir uyarı hem de bir şanstı. aynı şekilde 10 kişi oynayan karabük'e karşı son dakika golüyle kurtulmak da eklenebilir. 'acaba?' soruları zihinlerde sıkça sorulmaya başlandı.

    -içeride kazanılan kopenhag zaferi ve oynan güzel futbol, aynı zamanda biz gs taraftarlarının en büyük zevki olan ilk yarıda farkın açılması rahat bir nefes aldırdı. rakipler ve kendi taraftarları dahil herkes, bu kadronun -isterse- rahat şampiyon olacağına inanıyordu zaten.

    -kayseri ve konya galibiyetleri, kopenhag'da, muslera'sız sadece 1 gol yemek ve şl deplasmanında kolayca gol pozisyonuna girilebilmesi teselli verse de; hiç gereği yokken sneijder'i ve muslera'yı konya maçında kaybetmek, kadıköy deplasmanına umutsuzlukla çıkılmasını sağladı.

    -içeride, dany'nin tüm saçmalığına rağmen isyankar bir tavırla sivasspor'u 10 kişi mağlup etmek, 'devre arası bu takım inşa olacak' düşüncelerinin tohumlarını ekerken, 10 kişilik real madrid yedek kadrosundan 4 yemek ve silik kasımpaşa maçı, şampiyonluk şansını -en azından- inanç olarak indirdi. üzerine rakibin bolca gelen son dakika gollerini eklersek, devre arası daha da bir önem kazandı.

    -aralık ayına girerken kafada tek bir maç vardı. o maçı kazan ve ilk yarıyı unuttur. juventus. 2 gün süren maç istenilen şekilde bitti ancak düzgün zeminde ne olurdu? ve 3-5-2 nereden çıktı? homurtaları sıkça artmaya başladı.

    -kazanılan trabzon ve erciyes maçı, rakibin karabük deplasmanında saçmalaması, ileriye umutla bakılmasını sağladı.

    -ikinci yarının hemen başında antep'te oynanan ruhsuz futbol, tecrübeli isimlerce çoktan şampiyonluğun kaybedilmesi anlamına gelmişti ama o da ne? eskişehir ve bursa'ya 2 maçta 9 gol ve aynı zamanda rakip müthiş bir psikolojik baskı altında, fark 4.

    -antalya ve rize maçına yine gerekli özenin gösterilmeyişi ve verilen 4 puan, şampiyonluğu, rize'nin çimlerinde fb'ye çoktan vermişti.

    -şimdi bir iş daha kalmıştı: 'chelsea'. ancak son yıllardaki en tutuk şl iç saha performansını gören her galatasaray'lı, çoktan haziran'ı düşünmeye başlamıştı bile. londra'da ne mi oldu? bunu maçta uyuyan peter cech'e de sormamalısınız.

    -içeride alınan kayseri yenilgisi, pozisyonsuz konya maçı ve sivas mağlubiyeti, bursa'ya deplasmanda 5 atan takımı eleştirmemeye yetmedi.

    ve günlerden ılık bir nisan cumartesi'si, aslantepe ilk kez kadınlarla dolu. saat 19.00 da hava daha kararmamış. takım 10 kişi dakika 44.
    bir pozisyonu savuşturan muslera'dan sonra, kameralar mancini'de. 'sakin olun' anlamı taşıyan, avuç içi yere bakarak yapılan, aşağı-yukarı hareketi. bu hareketi gören herkes devre arası bir şeyler söyleyecek, takım çok kötü, rakip saldırıyor diye düşündü. puan çıkarılmasa bile daha sakin ve pozisyon vermeyen bir futbol oynanacak dendi. ancak ikinci yarı başlar başlamaz, oyuncu değişikliği tabelası kalktığında dakikalar 48'i gösteriyordu! düşünebiliyor musunuz 48! bu ne demek? ikinci yarı, kapalı bir alanda, sakince konuşulan 15 dakika, 3 dakika içinde yerle bir olmuştu! yapılan hiç bir şey yoktu! kulübe maçtan ilgisiz hatta düşünme kapasitesinden uzaktı.

    iş bu hamle sinyor. ne selçuk ne sneijder krizi. ne chelsea deplasmanı ne rize deplasmanı. ne burdisso hamlesi ne ceyhun hamlesi. ne kasımpaşa maçları ne antalya maçları. işte bu hamle sinyor, bu hamle! ve malesef erken de olsa, bizden kopman gerektiğini gösteriyor.

    saygılarımla.
  • 3058
    sezon itibariyle başarılı olamasa da taraftarın birkaç senedir istediği değişiklikleri yapmıştır;

    -türkiye'de doğru düzgün sol bek olmadığını anlayıp sağ bek bölgesini yerlileştirerek onun yerine sol bek bölgesini yabancılaştırmıştır.

    -chedjou, dany gibi vasıfsız yabancı oyuncular yerine hakan balta, gökhan zan, koray günter gibi isimleri tercih etmiştir. bu oyuncular arasında pek bir fark olmadığını ikili yerli stoperin de iyi bir tercih olduğunu hepimize göstermiştir.

    -hakan balta'yı stoper oynatmıştır.
  • 3060
    hala 1 sene daha kalsın, seneye bizi uçuracak denilen teknik adam. şu ana kadar hangi takımı uçurdu gerçekten merak ediyorum. hangi takımda muhteşem futbol oynattı bu adam? city'de onca oyuncuya rağmen beceriksizin önde gideni olduğunu avrupa kupası maçlarında belli etti.

    1 sene daha kalması halinde, takımı seneye ancak havaya uçurur. fenerbahçe'de 4.yıldızı takar, 10-15 sene de bunu konuşurlar. bizde rijkaard dönemi sonrası yaşadığımız dağınıklığı yaşarız ve birkaç sene kıçı başı toparlayamayız.

    bunlara razıysanız 1 sene daha kalsın sinyorcuğunuz.
  • 3063
    sanki bir seferde 4-5 sakat veya cezalı verdiğimiz zamanlar olmuş gibi, çıktığı 40 küsur maçta istikrarı yakalayamaması savunuluyor. kendisinin bu sezon izlediği yolun aynısını x bir yerli antrenör veya eski bir galatasaray futbolcusu izlemiş olsaydı burada kazığa oturtuyorlardı güzide sözlüğümüzde.

    ey italyan pasaportu sen nelere kadirsin?
  • 3064
    italyan pasaportundan ziyade adamın cv'sine bakıp ölümüne eleştirmiyorum mesela ben; hatta gelecek yıl çok da fazla başarılı olacağına inanıyorum ama tabi bu benim kişisel görüşüm. adam hem italyan hem de ingiliz futbol kültüründen geliyor. benim tc kimlik numaralı antrenörüm gibi 10.yıl marşı, dağ başını neyleyim ile gaza gelmiyor. belki de benim tc kimlik numaralı antrenör arkadaşım işin biraz ilmine inse çok güzel olacak.

    peşin not: gaz muhabbetinden kastım asla fatih hoca değildir, oraya yoranlar da dangalaktır.
  • 3070
    galatasaray kariyerine bir göz atmak gerekirse:

    şampiyonlar ligi: başarılır
    kupa: başarılı
    lig: başarısız
    derbiler: başarılı
    deplasman: çok başarısız
    iç saha: başarılı

    kendisini başarılı bulan da vardır bulmayan da iki tarafında mantıklı argümanları var. ama ben gitmeyip savaşsın istiyorum, kendisiyle dalga geçen yavşak fbjklilerle, kendisine bok atan insanlarla savaşsın gerekirse geldiği günden beri kendisine hiç destek olmayan taraftarlarla savaşsın. savaşsın ama kazansın. bu sene geçti sinyor, sakın üzülme nasıl belaltı oynadıklarını, çirkeflikleri, eyyamcılıklarını gördün ama önümüzdeki sene için savaşa iyi hazırlanman lazım. hem de çok iyi. bizler duygusal adamlarız, kabul etmeyiz ama öyleyizdir. çabuk üzülür, çabuk sevinir, çabuk kızar, çabuk barışırız. sen bizim için savaşırsan biz seni bağrımıza basarız.

    hadi sinyor hem kendini kanıtlama hem de takımınla beraber yeniden şaha kalkma zamanı.
  • 3071
    istikrar bağlamında kendisinin 1 sene daha kalması gerektiğini düşünenlere diyecek sözüm yok. sezon başı kampıyla birlikte bir şansı daha hak edebilecek bir isim.

    fakat; içerideki 1-0'lık kayseri yenilgisinden* sonra benim kendisine olan inancım ve güvenim tamamen bitti. çünkü o maçta gördüm ki mancini'nin takım üzerinde herhangi bir etkisi yok. fenerbahçe maçı da bana göre tamamen derbi psikolojisi ve tribün desteği ile kazanılan bir maçtı. derbi galibiyetini mancini'nin hanesine artı olarak yazmıyorum o yüzden. deplasmandaki rezil tablomuz ve en son içerideki 4-0'lık kasımpaşa yenilgisini de* eklediğimizde, mancini'nin takımın başında kalması benim için önümüzdeki 2 sezonu heba etmek anlamına geliyor. o yüzden umarım lig 2.liği ve türkiye kupası şampiyonluğu'nu kazandırıp takımdan gönderilir ve biz de önümüze bakarız.
App Store'dan indirin Google Play'den alın