zor olanı yapmaktır. yapılan araştırmalara göre topun hafif sertlikte tam köşeye vurulması halinde dahi kurtarılmasına imkan bulunmamaktadır.
2
mateja kezman' ın geçen sene ankaraspor deplasmanında alex' in elinden topu kapması ile başlayan, topu beyaz noktaya dikmesi ile devam eden ve meşin yuvarlağı dağlara taşlara göndermesi ile sonuçlanan eylemin bütünüdür.
yanında birileriyle birlikte maç izlenirken penaltı kaçar da, izleyicilerden biri ''içime doğmuştu'' gibi terbiyesiz laflar ederse, kötü konuşturmaya neden olan olaydır.
5
kurtaran kalecinin kendini 300 spartalıdan biri sanmasını saglayan olay.
kaleci için; - bu amuğa godumun kalesi hangi ara büyüdü lağn. şerrefsiz hakem görmüyomusun kaleyi büyütmüşler lağn. penaltıyı kullanan için; -va ipne kaleci. eşşek gibi şişirmişler kıyafetleri. ufacıkta kale lan. nereye atıcam ben bu topu. sallarım artık allah ne verdiyse.
8
futbolcuyu maça küstüren şanssızlıktır.
9
penaltı anı genelde oldukça stresli bir an olduğu için normal olmasa da sakinlikle karşılanabilecek olaydır. yani penaltı atmak, maç içerisinde ortalanan topa rövaşata atmaktan mental açıdan daha zordur. binlerce kişinin topa vuruş anınızı, topun ağlara gitmesini beklediğini bilmek her oyuncunun kaldırabileceği bir olay değildir.
10
2 metrelik kalecinin sagina topu yerden yuvarlarsan, kacinilmaz olan olaydir. penalti atmak ne kadar kolay gorulse de aslinda cidden zordur ve konsanre, teknik ve bir miktar sans gerekir.
kaçırmasına rağmen kullanmakta ısrar eden futbolcular da vardır. (bkz: necati ateş)
15
büyük bir çoğunlukla oyuncunun atamadığı olarak yansıtılır. oysaki bir bakıma kaleci de kurtarırak penaltı kaçırma olayına iştigal edebilir..
16
araştırmacılara göre topu penaltı noktasına yerleştirdikten sonra vuruşu yapmak üzere gerilen ve hakemin düdüğü çalmasıyla birlikte hemen hamle yapan futbolcunun atışı kaçırma olasılığı daha yüksek. düdükten sonra bir an bekleyip, düşünüp, sonra vuruş yapanlar ise topu ağlarla daha sık buluşturuyor.
affedersin ama ayağının ayarını sikeyim. karşında 2 metre boyunda 7 metre eninde bir kale ve ortalama 1.85 boyunda ve 70-80 cm eninde bir kaleci var. tek yapman gereken topa düzgünce vurmak, onu da yapamıyorsan ne işin var o formanın içinde.
bir dönem necati ateş, hakan şükür ve ümit karan'dan oluşan hücum hattımızın kronik olarak yaptığı eylemdi. şans bu ya normalde doğru düzgün lehine penaltı kararı verilmeyen takımımız o dönem hemen hemen her maç bir penaltı kazanırdı. ve sonuç:yine,yeni,yeniden hüsran...
aslında en son ne zaman penaltı kullandığımızı bile unuttum.
unutturdular.
24
lise yıllarında futbol turnuvasına maçın 0-0 bitmesi ile penaltılara gidilmişti. takımlar 3er penaltı atışı yapacaklardı. kaleler hentbol kalesi büyüklüğündeydi. rakip takım turnuvanın favorisiydi ve biz takım olarak bütün maç yunanistan gibi oynamış rakip kaleye 1 bilemedin 2kere gitmiştik onlarda cılız etkisiz ataklardı. penaltı atışlarında kalecimizin kale küçük ayı büyük mantığı ile korumasını ummuştuk. ilk penaltıyı bizim takım atmıyordu ve malesef ki top yandan auta gitmişti. rakip takım ilk penaltı atışını bizim kalecini hentbol kalesinde ters köşeye atlaması ile gole çevirmişti. 2.penaltı atışlarında rakip takım yine golü bulmuştur. sıra bendeydi bizim takım adına ya tamam ya devam şutu. herkes içeri girmişti. o an kendimi popescu gibi hissetmiştim. ama şutum değiş popescu sabri sarıoglunu andırıyordu. üstten aut. bu da böyle bir anımdır.
size önerim siz siz olun penaltı atacaksanız kaleyi tutturmayı ilk hedef olarak görün köşeydi ortaydı sonrası kolay.