geçiş oyununun zirvesini oynayan
jürgen klopp liverpool'unun bile bu oyunda top class seviyeye çıkmadan önce başarısının olmaması bu oyunu oynayabilmenin ne kadar önemli olduğunu kanıtlıyor. 2017-2018 sezonunda
şampiyonlar ligi'nde finale kadar yükselen
liverpool ligde 75 puan toplayıp 4. olabilmişti. bunun en önemli sebebi ise nispeten kolay maçlarda kilidi açamamalarıydı. 2018-2019 sezonunda bu problemi
pas futbolu'nda ustalaşarak aşmışlar ve 2018-2019 sezonunu 97 puanla lig 2.si olarak tamamlayıp
şampiyonlar ligi'nde de şampiyon olmuşlardı. 2019-2020 sezonunda da 99 puanla (ki kaybettikleri 15 puanın 13'ünü ligi koparttıktan sonra kaybettiler) 2.ye 18 puan fark atarak şampiyon oldular.
bu sadece tek bir örnek, zirvedeki takımlar arasında pas oyunu oynamayan bir tane bile takım sayamazsınız. zaten herhangi bir maçlarında top %70 bu takımlarda kalıyor, sıkıysa oynamasınlar pas oyununu. zirvedeki derken
psg,
bayern münih,
manchester city gibi dünyanın zirvesindeki takımlardan bahsetmiyorum sadece. bir
olympiakos da kendi çapında gayet iyi pas oyunu oynuyor, bir
shakhtar donetsk de.
1 ekim 2020 rangers fc galatasaray maçı'nı hatırlayalım,
rangers'tan yediğimiz özellikle 1. gol pas oyunu sonucunda mı geldi, geçiş oyunu sonucunda mı? her şeyi geçtim, yakın dönemde ligimizi domine eden takımları hatırlayalım, pas oyununu beceremeyen bir tane takım var mıydı? 2016-2020 arası
başakşehir, 2015-2018 arası
beşiktaş, 2011-2013 arası
galatasaray, hatta doldur boşalt kullansa da 2013-14
fenerbahçe. hepsi ağırlıklı olarak geçiş değil pas oyunu oynayan takımlardı. çünkü buna mecbursun. güçlü takım sensen, büyük takım sensen topu almayayım, presle rakibin açıklarını bulayım eksik yakalayayım diyerek ancak bir noktaya varabiliyorsun. komple bir takım olmak, ligini domine edebilmek için takır takır pas oyunu oynaman gerekiyor, gerekti, gerekecek.
bu demek değil ki geçiş oyununu bir kenara bırakıp tamamen pas oyunu oynayacağız. zaten öyle bir dünya yok. ekseri
galatasaray taraftarını en çok anlamadığım noktalardan biri "abi terim pas oyunu oynatıyor,
geçiş oyunu oynatsa çok daha iyi oynayacağız ama inatla pas oyunu oynatıyor." söylemine bu denli hak vermeleri. bu söylem geçiş oyunu ve pas oyununu tamamen birbirinden ayırıyor ve 2'si arasında bir tercih yapılıyormuş gibi bir hava estiriyor. elbette eldeki oyuncu grubu ve oyun içi planına göre biri diğerinden daha baskın olacaktır ama asıl amaç ikisini de hakkıyla oynamak ve hibrit bir yapıya sahip olmak.
düşünelim mesela, pas oyunu oynadığı söylenen 2018-2019 2. yarısı galatasaray'ın
göztepe (0-1 kazandığımız maçtaki tek gol),
erzurumspor (1-1 biten maçtaki tek golümüz),
bursaspor (2-3 kazandığımız maçtaki 3. golümüz), beşiktaş (2-0 biten maçtaki ilk golümüz), rizespor (2-3 kazandığımız maçtaki ilk golümüz) ve daha bir sürü golü
geçiş oyununun harika örneklerini göstererek son derece klas bir şekilde atmadık mı?
ya da son 7 senenin en iyi futbolunu oynadığımız 2020 ocak-mart arası döneme gidelim. hatta spesifik olarak
23 şubat 2020 fenerbahçe galatasaray maçı'na gidelim. o gün skor 0-0'ken hem pas hem geçiş oyunuyla pozisyon bulduk, 1-0 geriye düşünce topu aldık, mükemmel pas oyunumuz sayesinde baskı ve pozisyonlar geldi, duran top becerilerimizi de kullanarak skoru 1-1'e getirdik (o dönemde öyle bir becerimiz vardı
* (bkz:
#3008129)). 1-1'den sonra yine hibrit bir oyun oynadık, 1-2 sonrasında da rakibi kontra ataklarla vurduk ve 1-3 kazandık. görüldüğü gibi ortada 2 oyunu da oynayarak ve duran topları da iyi kullanarak kadıköy derbisi kazanmış bir takım var.
zaten olay da bu, ben pası ya da geçişi seçiyorum, sadece bunu oynayacağım diyemezsin, ikisini birden iyi oynamak zorundasın. bizim özellikle 2019-2020 sezonundaki sıkıntımız pas oyunu oynamak değil, pas oyunu oynayamamaktı.
2019-2020 sezonu yaz transfer dönemi'ndeki oyuncu tercihlerimizi, 2 sene boyunca (17-18 ve 18-19 sezonları) geçiş oyununda iyi ama sette sıkıntı yaşayan takımı sette daha iyi kılmak adına pasa daha yatkın oyuncular yönünde kullandık ama çuvalladık. sebepleri ise birçok oyuncumuzun geç gelmesi ve yaz kampında çok eksik olmamız, tempo yapabilecek oyuncu eksikliği (buradaki hata da geçiş oyununu tamamen bir kenara bırakmaktı), yaz kampında fiziksel çalışma konusunda tamamen sınıfta kalmamız (direkt hocaya yazar bence) ve buna bağlı ya da bundan bağımsız yaşanan sakatlıklardı.
sonra 2 oyuncu transferi (saracchi, onyekuru) ve 2 haftalık kampla oynadığımız futbol son 7 yılın en kötü futbolundan son 7 yılın en iyi futboluna evrildi. hatta uzun yılların belki de en ezici deplasman performansını gösterdiğimiz
9 şubat 2020 kasımpaşa galatasaray maçı'nda onyekuru 65'te oyuna girdi, saracchi ise 4. dakikada sakatlanıp yerini linnes'e bıraktı. yani ilk yarıdaki kadro 0 takviyeyle de müthiş futbol oynar hale gelebilmişti. çünkü pas oyunu ile geçiş oyununu harmanlamayı başarmış, duran topları da etkili kullanır hale gelmişti.
uzun lafın kısası pas futbolu "öcü" değildir, "modern futbola aykırı" değildir. hatta modern futbolun 1 numaralı öğesidir. bu oyunu oynayamayan takımlar kadro kaliteleri ne olursa olsun belli bir seviyenin altında kalmaya mahkumdur. ve tabii ki geçiş oyunu da modern futbol oynama iddiasında olan takımlar için olmazsa olmazdır. ancak bu 2'sini bir arada oynayabilen takımlar için "modern futbol"un gerekliliklerini yerine getiriyor diyebiliriz.