• 651
    eski başkan ali uras ı birgün ofisinde basarak

    "ali ağabey, seni severim, ama galatasaray başkanı olarak kabul edemem, sen mektepten mezun değilsin, mektepli olmayan bir insanın galatasaray başkanı olması mümkün değil' demiş kişi.

    düşün bir tarafta genel cerrahi profesörü, diğer tarafta üniversite okumamış ama galatasaray lisesi mezunu bir kişi. ve arada geçen konuşmalara bak. yani bu konuşmalara gerek yok çok daha fazlası zaten yıllardır yapılıyor ama bu birinci ağızdan direk aktarılan bir durum.

    fairplay ruhunu sevdiğim ama vesayetçi tarafını sevmediğim rahmetli başkan.
  • 652
    süleyman seba ile arasinda söyle bir fark olan kisi:

    seba iyi insan, iyi baskandi. özhan baskan iyi insan, cok kötü baskandi. galatasaray taraftari tarafindan da efsane baskan olarak falan nitelendirilmesi beni rahatsiz ediyor acikcasi. kendisi galatasaraya cok kötü dönemler yasatmistir. iyi insan olmasi bunlari örtmüyor. ayrica sürekli yaptigi hayal tüccarliklarini da ben unutmadim. her yil 3 tane dunya yildizi getirecegim derken kimler gelmisti takima. ha hatirlamayanlar da sanmasin ki sportif olarak kötü giderken ekonomiyi toparladi. onu da mahvetti.

    ben ozhan canaydin ismini duyunca hic guzel seyler hatirlamiyorum. iyi insan olmak yeterli degil iyi baskan olmak icin.
  • 653
    süleyman sebanın üzücü ölümü sonrasında bazı çevrelerin "bizim de sebamız var" zorlaması ile efsane sıfatı ile öne sürdüğü isimdir.

    birincisi, bizim sebamız yok, olmasın da. galatasaray gibi devrimci bir camianın başkanı diğer camialar tarafından ancak çok başarısız ise sevilir.

    ikincisi, ben özhan başkanın dönemini düşündüğümde aklıma sadece dört olay geliyor:
    1) lucescunun ağlatılarak kovulması.
    2) ikinci terim dönemi.
    3) ribery vakası
    4) hezimet fener maçında şikecibaşının elini sıkması.
    bu dört olay da galatasaray taraftarının keşke unutsak dediği travmatik olaylar. bir tanesi bile bir başkanı yerinden edebilmeliyken, dördünü birden yaşamışız özhan başkan döneminde. kendisinin her sene süper transfer inanılmaz başarılar sözü verip bizim bu sözleri yediğimize, kafatascı, liseci zihniyetin ete kemiğe bürünmüş hali olduğuna ve bence büyük bir yanlış olan seyrantepe olayına hiç girmiyorum bile.

    e şimdi özhan canaydın efsane ise faruk süren, ünal aysal gibi sonuç odaklı başkanlara ne sıfat yakıştıracağız?

    bu yüzden bırakın bu işleri, pislik pislik insanların takdirini almaya ihtiyacımız yok. centilmenliğin tanımını yapacak son camia fbjk camiasıdır.
  • 654
    süleyman seba öldükten sonra hakkında birçok kişiden birçok anısını dinledik, okuduk. bunları okurken ve dinlerken, yıllar önce ekşisözlük'te 'deepsilence' nickli yazarın özhan canaydın ile alakalı yazdığı anısı aklıma geldi. gidip tekrar buldum ve okudum, yine gözlerim doldu. şimdi de sizinle paylaşmak istedim.

    --- alıntı ---

    ılık ile serin arası bir bodrum akşamı. "haydi sünger pizza'ya gidelim" diyoruz arkadaşlarla. terasa çıkıyoruz, masamıza geçmek üzereyken köşe masadaki gruba gözümüz takılıyor. "özhan canaydın değil mi o ya" diyorum, "haydi yanına gidelim." arkadaşlarım "ya hu ayıp olur" falan diyor, "yok be" diyorum, "gidip bir merhaba deriz, bir de fotoğraf; o kadar."

    yanına geldiğimizi gören özhan canaydın, büyük bir nezaketle ve insanın tüylerini diken diken eden bir beyefendilikle ayağa kalkıyor, "bir saniye çocuklar" diyor ve ekliyor "müsaadenizle ceketimi giyeyim." ben arkadaşlarıma bakıyorum, onlar bana. kaldı mı gerçekten böyle insanlar diye birbirimize boş bakışlarla soruyor ve dumurdan dumura koşuyoruz.

    "ee çocuklar nasılsınız, neler yapıyorsunuz?" diyor başkan bize. ve bunu o kadar içten yapıyor ki sanırsınız karşımızda koca galatasaray başkanı değil de kankamız var. "sağolun başkanım" diyoruz; "siz de iyisinizdir inşallah." "sağolun" diyor ve gözü o zaman kız arkadaşım şimdi ise eşim olan canıma takılıyor. "siz nasılsınız küçük hanım" diye soruyor; ya hitaba, klasa bakar mısınız. kız arkadaşıma o kadar içten ve sıcak bakıyor ki gören torununa baktığını sanır.

    biraz sohbet ettikten sonra bana dönüp "aman kaçırma bu güzel kızımızı" diyor, "yok efendim kaçırmam" diyorum. efendim hitabını yaparken önce kendime sonra bu saygın bilge adama şaşıyorum. kendime şaşıyorum çünkü o güne değin kullandığım bir hitap şekli değil; özhan bey'e şaşıyorum çünkü bir insanın böylesine bir zarafet içinde olabilmesini aklım almıyor.

    "kusura bakmayın çocuklar, yerimiz olmadığı için sizi masaya buyur edemedim, bir içecek ısmarlayamadım" diyor, bunu derken neredeyse kırılacak kibarlıktan. o bunları söylerken biz adeta şoktan şoka giriyoruz. "estağfurullah başkanım, ne önemi var, sizin elinizi sıkıp gideceğiz zaten" diyoruz.

    biraz daha sohbet ettikten sonra "aman derslerinizden, işinizden geri kalmayın" nasihatlerini de dinliyoruz başkandan. o an aklıma sürekli benim iyiliğimi isteyen ve her konuda bana yol gösteren babaannem geliyor, istemsizce gözlerim doluyor ılık bir bodrum akşamında.

    elini öpüp yerimize geçiyoruz. arkadaşlarla muhabbete dalıyor ve saatlerin nasıl geçtiğinin dahi farkına varamıyoruz. derken bir ses duyuluyor: "haydi iyi geceler çocuklar, iyi eğlenceler." bir anda okulun en disiplinli ama en sevilen hocası sınıflarına dalmış haylaz öğrenciler gibi ayağa fırlıyoruz ve "sağolun başkanım" diyerek teşekkür ediyoruz.

    aradan yarım saat daha geçiyor, masanın en büyüğü olarak garsona "hesap lütfen" diyorum. garson masamıza geliyor ve kulağıma fısıldıyor: "hesabınız kapandı efendim, özhan bey halletti." biz bir kez daha şoke oluyoruz, gözlerimiz doluyor adeta. "ne adam be" diyoruz. ama ödediği hesap için değil, bize davranışlarından ötürü elbet.

    sonra aradan seneler geçiyor, o güzel adam çok ama çok uzaklara gidiyor ve uğruna gece gündüz çalıştığı stadın açılışında şu an galatasaray'ın başkanlık koltuğunu açıkça işgal eden adnan polat tarafından adı dahi anılmıyor. sonrasında konuşan erdoğan bayraktar adlı basit bir müteahhit tarafından "karşımda naif ve güçsüz duruyordu" denerek sözde küçültülmeye çalışılıyor.

    benimse aklımda o rüya gibi gece; şimdi yukarılardan bir yerden bizleri izleyen bu güzel adamı anıyor ve soruyorum: ulan siz kim, sizin adınızın böyle bir adamla aynı cümlede dahi geçebilmesi kim? adnan polat, erdoğan bayraktar kim, özhan canaydın kim?

    elimizde takımlar üstü olan bir tek süleyman seba kaldı; bari onu kırmayalım ve iyi bakalım.
    adettendir editi: beşiktaş'lıyım.

    https://eksisozluk.com/entry/21718251

    --- alıntı ---

    çok başka adamlarmış. hayran olmamak, imrenmemek elde değil.
    nur içinde yatın.
  • 656
    fenerbahçe'yi alkışlamış olması tarihte 1 kez olacak bir şeydi, o da kendisi tarafından gerçekleştirildi ve sona erdi.

    bunu yapmış olması ne kadar tepki almış olursa olsun, tarih "galatasaray'ın fenerbahçe'yi alkışlayabilecek tiynette bir başkanı vardı, galatasaray'da fenerbahçe kompleksi yok ama fenerbahçe'de sonsuza kadar bir galatasaray kompleksi olacak" yorumunu imzalamıştır.

    evet...

    tarih böyle yazılıyor ister kabul edin ister etmeyin.
  • 658
    hataları, sevapları bir yana dürüstlüğü, adamlığı, düzgün karakterliği tartışılmayacak güzel insan. böyle güzel insanlara ihtiyacımız olduğu şu günlerde kendisini tekrar rahmetle anıyorum.

    şampiyon olduğumuz 2005-2006 sezonu soyunma odası konuşması her dinlediğimde beni duygulandırır.

    --- alıntı ---

    sağolun...hakikaten çok zorlu bir 4 sene bitirdim, hep beraber bitirdik. 3 sene çok üzüldük, siz de üzüldünüz ama allah büyük, bugün bizi güldürdü, hepimizi güldürdü. şok şükür, hamdolsun deyin. bunu defalarca söyleyin. bu olayın bereketidir. bu bize yüce tanrı'nın bir lütfudur. sizin çalışmalarınızın eseridir. benim ve yönetimimin iyi niyetidir. çok yıprattılar. can-ı gönülden bana bağıramıyorlar, bunun farkındasınız, olsun.. bundan sonra bağırırlar. ben onlara bakacak değilim. ben bu camianın lideriyim, başkanıyım. sevenimiz de olacak, sevmeyenimiz de. ama sizler bugün sizler beni sevilen adam pozisyonuna getirdiniz. onun için teşekkür ediyorum. borcunuzu ödediniz. hepinizden allah razı olsun. ne muradınız varsa versin.

    --- alıntı ---
  • 659
    kendisi şu an merhum ve toplumumuzda ölünün arkasından kötü konuşulmaz gibi bence çok saçma bir laf var. ben bu lafı desteklemediğimi söylerek bu adam hakkında eleştirilerimi sıralayarak başlıyorum iletime.

    özhan canaydın dönemi galatasaray için tam anlamıyla karanlık bir çağdır. gerçekten bu dönemi başka hiç bir kelime açıklayamaz. galatasaray uefa dönemi sonrası bunu gerekli şekilde kullanamamış ve gelir kapılarını artıramamıştır. bunun en basitinden şöyle anlayabiliriz. formamız adidas'tan umbro'ya göğüs reklamımız telsim'den aria'ya gerilemiştir. kulübün o dönemki politikası küçülerek büyüyeceğizdi.

    özhan canaydın, malum ünal aysal'ın kurtarıp kulübe geri kazandırdığı daha sonra üstünden temettü aldığı için eleştirilirken hisseleri rehine düşürendir. sonra rehin düşürdüğü hisseleri geri almak için kişisel ilişkileri ile ünal aysal'ı devreye sokan da odur.

    yıllar sonra adnan polat'ın düzelteceği borsadaki inanılmaz büyük ve bariz hatayı yapan da odur. borsa konusunu yine özet geçmek gerekirse, galatasaray'ın borsada iki şirketi bulunuyordu. futbol a.ş ve sportif a.ş hangisi olduğunu unuttum ama birinde sadece gelir hesapları diğerinde ise sadece gider hesapları bulunmaktaydı. yani örnek vermek gerekirse galatasaray o yıl 50 milyon dolar gelir elde etti 75 milyon dolar da gider yaptı diyelim. normal şartlarda şirket zaten zarar ettiği için herhangi bir kar dağıtımı yapılmaz ama sadece gelir hesapları kayıtlı olduğu için şirkette o 50 milyon dolar üzerinden yaklaşık yüzde 40 diye biliyorum oranında temettü dağıtılıyordu. yani galatasaray ne kadar gelir elde ederse etsin bu gelirin önemli bir kısmı dağıtılıyordu. ve galatasaray'ın 2000'li yıllarını karartan bu işin sorumlusu da özhan canaydın'dır.

    bu hata paralelin de fakirleşme, tesisleşmede geri kalmışlık, kalitesiz kurulan kadrolar, pazarlamada geri kalmışlık gibi bir yığın problem ve nihayetinde kocaman bir başarısızlık olarak geri döndü.

    stadı yapacağım dedi, olimpiyat stadında süründük resmen sonra ali sami yen'e geri dönüyoruz dedi. şimdi size soruyorum bugün herhangi bir yönetim kulüp farketmez yapsaydı bunu ayakta durabilir miydi? cevap tabi ki hayır ama işte özhan canaydın kaldı. işte bu işe de benim aklım ermiyor. bu noktada özhan canaydın'ın liseli olmasınından kaynaklı kayrılışını görüyoruz. adnan polat stad bitirdi, şirket birleştirdi. cebinde salon projeleri vardı ki adamı rezil ederek (kendilerini de rezil ederek) gönderdiler. soruyorum adnan polat ile özhan canaydın'ını bir karşılaştırın lütfen ve başına gelenleri görün. özhan canaydın efsane başkan diye anılırken adnan polat sevilmiyor.

    özhan canaydın galatasaray yakın tarihinin en başarısız ve beceriksiz başkanıdır. galatasaray'ın 10 yıl geri gitmesine sebep olmuştur.
  • 663
    https://www.youtube.com/watch?v=FkovnsVyM0c

    şampiyonlukta bile taraftarın adını anmadığı başkandı. zamanında taraftarın gözdesi adnan polat'tı. iyi olan şeyler polat'tan, kötü olan şeyler canaydın'dan bilinirdi. aradan 10 sene geçti, en azından merhum başkanın iyi niyetinden artık eminiz. hele duygun yarsuvat ve adnan polat'ı gördükten sonra kendisinden daha da eminiz.

    galatasaray'ın o zamanlar elinde para yoktu. şimdi de yok diyeceksin ama etrafa para saçtığımız için yok, bunu gözden kaçırmayalım. fener'in pahalı ve geniş kadrolarına karşı 13-14 kişiyle mücadele ederdik. ama taraftarın beklentisi de büyüktü tabi. saidou, o.ak, c. haspolatlı ile şampiyonluk kovalardık, nitekim gerets sayesinde şampiyon olduk da. bu yüzden ben kendisini tarihimizin en kötü başkanı olarak anmayacağım. kısaca şartlar elverişli değildi ve başarılı olamamıştı.
  • 672
    kendisine cogu galatasaray taraftari gibi baskan oldugu yillarda tepki gostersemde kendisi icin hep nezih, iyi, saygili denir. ki bunu da maclarda centilmenligiyle ve agirliyigla (bkz: ali aydin) televizyonlarda falan gorduk. benim ise kendisiyle ilgili soyle bir anim var.

    2008 yilinin seker bayrami arifesinde (o ara ekim'e denk geliyordu) ailecek bodruma gidiyorduk. mola olarak da bursa veya susurluk'taki (yamulmuyorsam susurluk, varan tesislerinin yani) iskenderoglu iskendercisinde yemege karar verdik. yemekleri yerken tabi rahmetli babaannem beni durttu ve yana bak dedi. evet rahmetli ozhan canaydin ve esi hemen yanimizdaydi. ben tabi kizgindim canaydin'a. klubun eski gunlerinde olmamasinin sorumlusu kendisi oldugunu dusunurdum.(ki simdi bile yanlislari konusunda hemfikirimdir) rahmetli babaannemi tembihlemistim seslenmesin diye, canaydin'a selam vermek istemedim. o donemki ergen olarak adnan polat faniydim herkes gibi. neyse gel zaman yemeklerimiz bitince benim rahmetli babaannem kontraataga cikan oyuncu gibi hareketini yapip hic beklemedigim bir anda "ozhan bey bakin burada da koyu bir galasaray'li var" dedi. ben tabi utandim ve icten ice belli etmeden kizdim. ozhan canaydin bana bakip tebessum etti,"bravo, en buyuk galatasaray" diye de ekledi. tabi o donem baskanligi yeni birakmisti, tepki goruyordu, kimse de yanina gidip oyle ahim sahim "basgaan" triplerine girmediginden belki de gercekten sevinmisti babaannemin benim adima seslenmesine..

    neyse sozun ozu, basarisiz bir donem gecirsede adnan polat'a nazaran adamin dibidir ozhan canaydin. efendidir, saygilidir. simdi degerini daha iyi anladik rahmetli basgan. yanliz o ribery'nin parasini odeyeydin ve pires'i getirebilseydin iyi olacakti. rahmetle saygilar diliyorum.
App Store'dan indirin Google Play'den alın