potansiyeli iyi olduğuna, muslera'nın yokluğunda idare edebileceğine inandığım, artık yeni 1 numaramız.
*yenilecek golleri yiyip, yenilmeyecek golleri yemez ise sezonun geri kalanında üzerine düşeni yapmış olacaktır. rize maçında bu tabiri yerine getirdiğini düşünüyorum. penaltıyı kurtarması çok iyi bir şey, ancak talihsizliği, topun tekrar rakibin takip edebileceği bir noktaya düşmesi oldu. tabi bu galatasaray taraftarının beklentilerini karşılamak için yeter mi, emin değilim. maşallah 9 senedir muslera seviyeyi öyle bir yere taşıdı ki, ortalama bir kaleci performansının yarım seviye üzerini bile burun kıvırarak karşılayabiliriz. o yüzden adamın üzerinde acayip bir baskı da oluşabilir, hatta bunun gerçekleşmesi yüksek bir ihtimal.
bir de kalecinin performansı, yarı yarıya önündeki savunma oyuncuları ile alakalıdır. doğru düzgün oyuncularla, savunma yapmasını bilen, topu karşılamayı becerebilen adamlarla oynayınca daha da iyi gözükür. bizim böyle bir problemimiz de var. mariano, donk, ahmet, saracchi, linnes, şener, emin gibi isimler, bu saatten sonra daha derli toplu bir oyun ortaya koyar, savunma yapmayı takım halinde becerebilirsek, okan'ın da işini kolaylaştırmış oluruz. o da bir kalecinin yapması gereken asgari görevleri yerine getirirse hiçbir sorun kalmaz.
ezcümle, ben kendisine sonuna kadar güveniyor ve inanıyorum. muslera performansını yalnız okan'dan değil, hiç kimseden beklemek doğru olmayacaktır. beklentileri doğru ayarlarsak galatasaray yalnızca muslera'nın sakatlığındaki dönem için değil, muslera sonrası için de kalesini güvenli bir eldivene teslim etmiş olabilir. okan 24 yaşında henüz, eğer böyle bir şey olursa bir 10 senelik periyodu daha minimum hasarla geçmiş oluruz. ben böyle bakmanın gerektiğini düşünüyorum. her kriz aslında bir fırsat demektir. yolun açık olsun güzel kardeşim, allah yardımcın olsun!
(bkz:
14 haziran 2020 çaykur rizespor galatasaray maçı)