üzülerek söylüyorum ki bugünden başlayarak tam bir hafta boyunca ameliyatta olacak hocamız. bu, galatasaray'ın değil kendisinin ameliyatı. peki kendisi bu ameliyathanede hangi konumda? kendisi hem masada yatan hasta hem de ameliyatı yapan el. masada yatanı kurtarmak kendisinin elinde ancak kurtaramazsa masada kalan da kendisi olacak. çok hassas, hayati bir operasyon bu. şimdiden allah yardımcısı olsun.
(bkz:
17 şubat 2025 çaykur rizespor galatasaray maçı)
(bkz:
20 şubat 2025 galatasaray az alkmaar maçı)
(bkz:
24 şubat 2025 galatasaray fenerbahçe maçı)
örneğim tatsız biliyorum ancak tam olarak böyle bir durumda. şanslıyız ki hocamız bu operasyonu daha önce 2 defa yaşadı, 2'sinde de alnının akıyla çıktı. yine çıkacağına ben inanıyorum, umarım kendisi de benim kadar inanıyordur.
ilk seferi, henüz galatasaray'ın başındaki ilk aylarındaydı. yenilenen kadro sonrası istenen sonuçlar gelmemiş, zaten fazla kredisi olmayan okan buruk tamamen sorgulanır olmuştu. gönderilmesini isteyen ciddi bir kesim vardı, dahası ''yerine hocalarla görüşülüyor.'' haberleriyle aba altından sopa bile gösteriliyordu. 5 puan geride, kelle koltukta girdiği beşiktaş-başakşehir virajından kusursuz dönmüş ve devamında hiç frene basmadan hedefe ulaşmıştı. belki en streslisi buydu, çünkü henüz o dönem arkasında bir saf bile oluşmamıştı. kendisini isteyen kesim de yavaş yavaş sessizleşmeye ve meydanı terk etmeye başlamıştı. oradan çevirmesini bildi.
2. sefer daha yakın bir tarihte. bundan yaklaşık 6 ay önce. rekorlarla kazanılmış 2 şampiyonluk sonrası, 3. sezonun henüz ağustos ayında yangın çıkmıştı. bu yangını çıkaran beşiktaş ve young boys facialarıydı. önceki sezondan gelen prag ve fenerbahçe maçları da hocanın bavulunda henüz unutulmamış vaziyetteydi. bu skorların yanında kazanılan maçlarda ve hazırlık döneminde de takımın hiç ama hiç iyi bir görüntü vermemesi yangını harlıyordu. bu kez hocayı gönderenler kadar, tutanlar da vardı. hocanın arkasında ciddi bir saf mevcuttu. osimhen transferi, düzelen oyun, kadıköy galibiyeti ve avrupa'ya iyi başlangıçla hoca bu cendereden de çıkmayı başardı. kabul etmek gerekir ki bu, 3 sefer içinde en kolay olanıydı.
şimdi bir cendere daha... bu kez mevzu çok karışık. içinden çıkması çok zor. çünkü hocanın bavulunda, 2 şampiyonluğun bile yeterince örtemediği hatta belki 3.'nün de tatmin etmeyeceği kadar arıza var. kendim için değil, büyük bir kesim için konuşuyorum. avrupa ligi'nde en kolay kurayı çeken takım, skandal bir şekilde ilk 8'den çıkamadı. bu bavulda bu var. bu bavulda, bence facia olan rigas ve kiev maçları var. son olarak da tabii ki bavulu patlatan maç: tamamen aciz bir şekilde 4 yenilen az deplasmanı...
başka neler var peki? icardi'nin sakatlığından beri geri giden ve önlenemez şekilde düşen bir oyun var. sene başından beri çözülemeyen savunma problemi var. soru işaretleriyle dolu bir otorite ve disiplin konusu var. en önemlisi de 2 sezondur avrupa'da büyük hayal kırıklığı yaşamak var. bizden çok düşük seviyeli takımlara diş geçirememek var. harcanan onca paraya rağmen tek bir oyun sisteminde diretmek var. gelecek yıl avrupa için umut vermemek var.
geldiğimiz noktada avrupa işini artık çok çok zora sokmuş olsak da ligi şu 7 günde bitirmek bizim elimizde. peki niye en karmaşığı, en zoru bu? çünkü okan buruk en başta da kendisini en çok savunanları, sevenleri, bizi çok büyük hayal kırıklığına uğrattı. yumuşatmayalım hatta, okan buruk bize ayıp etti. biz kendisinden çok büyük şeyler beklerken, kendisiyle yolumuz uzun derken hoca bizim başımızı eğdi.
böyle avrupa karnesi olmaz hocam. bana göre geçtiğimiz sezonun ucl elemelerinden bu yana avrupa'da gerçekten iyi oynadığımız 4 tane maç var. 2 bayern maçı, united deplasmanı ve tottenham maçları. bir noktadan sonra seni sevenler bile bu maçlara ''tesadüf, onlar topu ayağında tutmak istiyor okan hocanın işine geliyor.'' noktasına geliyor. çünkü kalan maçların neredeyse tamamı çok kötü. belki 2-3 tanesinde de ortalama oynamışızdır. kalanı? zalgris maçları dahil, lubjana maçları dahil, molde dahil, kopenhag dahil, prag dahil... bu sezonkiler? rigas, kiev, malmö, ajax, az... hocam bu kulübün tarihinde bu kadar çok hedef maç kaybettiği yok. hepsini kaybettik. 11 tane düz adamla çıkan takımlara puan veriyoruz. bunu bize nasıl açıklayacaksın? galatasaray, normal seviyesinde bile bu takımlarla uğraşmaz. uğraşmamalı. kaldı ki elindeki takım çok üst seviye oyunculardan kurulu. çok pahalı bir takım. bunu sen bize nasıl açıklayacaksın? biz insanlara nasıl açıklayacağız?
aslında insanları umutsuzluğa sevk eden hala sonuçlar değil. senin açıklamaların, yaptıkların, direttiğin oyun. her maç rakibin ne oynadığından bağımsız aynı şeyi oynuyoruz. topu ayağımıza almayı, ayağımızda tutmayı, oyunu demlendirmeyi, öldürmeyi niye öğrenemiyoruz hocam? niye en gerekli anlarda bile üç orta saha oynamamak konusunda bu kadar inatçısın? neden pragmatist davranmıyorsun ve sürekli ''ya herro ya merro'' diyoruz. bunu biz yeri geldiğinde zaten alkışlıyoruz ama sürekli nasıl olacak?
işte bu yüzden en zoru bu. insanlar, hocanın daha fazlasını yapamayacağını düşünmeye başladı. avrupa'da hocayla hiçbir şey yapamayacağımızı, tek bir oyun bildiğini, disiplin sorunu olduğunu, takımda otorite eksikliği olduğunu düşünmeye başladılar. çünkü takım, avrupa'ya seyahat etmeden 2 gün önce sabaha kadar içmeli parti yapıyor. belki bunun hiçbir etkisi yok ama insanlar öyle görmüyor. muslera inatla kesilemeyince insanlar öyle düşünmüyor haklı olarak. bu yüzden en zoru bu. bugün okan hoca gitsin diyenler bile hocanın fenerbahçe'yi yeneceğini düşünüyor hatta şampiyon olacağını düşünüyor. buna rağmen gitsin diyorlar. işte bu yüzden en zoru bu. 2-3 maçla, bir virajı almakla da çözülemeyecek sorunlar oluştu belki de. tersinden bakarsak da bu virajı alamadığı takdirde artık o koltukta oturması çok zor. baltalar çekildi.
benim hayal kırıklığım az maçında başlamadı. ben, kiev maçından bu yana hocaya kırgınım. biz neler hayal ederken o bizi hem ciddiyetsizliği hem de oyunu toparlayamamasıyla ilk 8'e bile sokamadı. ajax maçında hiç şaşırmadım, az deplasmanında hiç şaşırmadım. çünkü 2 yıldır aynı şeyleri izliyorum zaten avrupa'da. hoca maalesef galatasaray markasını hiç olmayacak hallere düşürüyor avrupa'da. sitem sevgiden doğar diyorlar ya... bir üzüldüğüm mesele de şu ki kendisini hiç olmayacak konumlara sokuyor. itin köpeğin ağzına laf veriyor. ''ligde şöyle tabii, böyle tabii'' diye.
ne olursa olsun ligi bu kadar değersizleştirmeyi doğru bulmuyorum. hele ki bu ortamda, rakibin artık bütün servetini dökerken, her yandan saldırırken bu başarıyı küçümsemek çok nankörce. okan hoca o konuda büyük iş yaptı, yapıyor, yapmaya devam edecek inşallah. bunu da sıkıştırayım.
yazının başında da dedim. ben kendisine inanıyorum. bizi buradan çıkaracak olanın da kendisi olduğunu düşünüyorum. bu cepheden ayrılmıyorum ama hocanın da artık kendisini, bizim onu düşündüğümüz kadar düşünmesi lazım. artık aynı hataları yapmayı, aynı kabul edilemez yenilgileri almayı bırakması lazım. böyle yenilgiler aldığı sürece, kazandırdıkları çabuk unutulacak.
''kibir en sevdiğim günahtır.'' diyordu şeytanın avukatı filminde şeytan. hocanın bu kibirli, oyununa aşık, takıntılı, hatayı kendisinde aramayan ruh halinden acilen sıyrılması lazım. herkesin gördüğü bazı şeyleri inatla görmemek, görmezden gelmek, sıkıntılı sonuçları sürekli dış etkenlere bağlamak normal değil. bizim bildiğimiz okan hocanın tarzı da değil. bizim bildiğimiz okan buruk kendi eleştirisini yapan, kazandığında dahi doğruları görebilen, mütevazı ve çok iyi bir teknik direktördü. böyle bir ton soru sorulması gereken gün 5 dakikalık basın toplantısı yapan, sürekli bahaneler öne sunan, pragmatizmden uzak bir adam değildi.
hocayı çok seviyorum. başarılı olmasını çok istiyorum. kendisinin galatasaraylılığına, kendi galatasaraylılığım kadar kefil olurum. bu görevi ne kadar istediğini de biliyorum. o yüzden inanıyorum ki bu fırtına hocayı kendine getirecek ve tekrar sazı eline alacak. buraya kadar getirdi, buradan da bırakmayacak.
bu akşam şu rize deplasmanından hasarsız çıkalım. perşembe akşamı da elimizden geleni yapalım, o heyecanı yaşayalım. en azından ''takım ve hoca geri döndü.'' diyelim, o topu oynayalım. o reaksiyonu verelim. sonra gelecek hafta pazartesi 6 maçın 4'ünde yaptığın gibi o malum takımı sahaya göm hocam. seslerini keselim artık şunların.
şimdi sen en iyi bildiğin şeyi yap. bu cendereden takımı ve kendini çıkar. sezonu yine zirvede noktalayalım. gelgelelim sezon sonunda da gelecek sene için konuşulması gereken şeyleri olduğunu sen de unutma, biz de unutmayalım. sana güveniyoruz. yine alnının akıyla kalkacaksın o masadan.
https://cdn.karar.com/news/1437611.jpg